• Sonuç bulunamadı

Uluslararası ilişkiler teorileri kapsamında Konstrüktivizm 1980’li yıllardan sonra önem kazanmaya başlamıştır. Konstrüktivizm uluslararası ilişkilerin değerlendirilmesinde insan davranışlarını, insanların birbirleriyle ilişkilerini ve bu olgulardan ortaya çıkan bilgileri, değerleri ve normları ele almaktadır.98

Konstrüktivizm siyaset bilimi, antropoloji, sosyoloji, psikoloji gibi sosyal bilimlerden oldukça etkilenmiştir. Sosyal Konstrüktivistler, uluslararası hareketlerin, bürokrasilerin ve ulusların karar verme aşamalarına etkisini, devletlerarası iletişim açısından ortak faydaların edinilmesini, aktörlerin rızasının alınmasını ve sosyalleşmeyi incelemektedir. Böylece uluslararası işbirliğinin psikolojik ve sosyal değerlendirmesini yapmaktadırlar.99

Konstrüktivizm teorisinin uluslararası ilişkiler alanında yer edinmesini sağlayan kişi World of Our Making adlı kitabın yazarı Nicholas Onuf'tur. Ancak disiplin içerisinde bu teorinin adının daha fazla duyulmasını Alexander Wendt sağlamıştır.

Konstrüktivizmin ele aldığı önemli konulardan birisi aktör-yapı arasındaki ilişkidir. Wendt'e göre bu iki yapıyı birbirinden ayırarak ele almak mümkün değildir. Aktör ve yapı birbirine zaman içerisinde etki etmektedir. Aktörler birbirleriyle ilişki içerisine girdiklerinde yapıyı oluşturmakta ve bu yapı da aktörlere etki etmektedir.100

Konstrüktivistler, uluslararası sistemde değişim ve dönüşümün var olduğunu savunmakta, aynı zamanda yapı içerisinde ortaya çıkan anarşi kavramı üzerinde durmaktadırlar. Wendt'e göre uluslararası ilişkilerde temel aktör devlettir. Konstrüktivistler, devletin üzerinde bir otorite olmadığı için anarşinin kaçınılmaz olduğunu kabul etmektedirler. Wendt 3 tip anarşiden bahsetmektedir.101 Birincisi

98 Emmanuel Adler, “Seizing the Middle Ground”,Europen Jounurnal of Insternational Relations,

Vol. 3, No. 3, 1997, s. 322.

99 Mustafa Küçük, Uluslararası İlişkiler Kuramında Konstrüktivist Dönüş, University of Wales,

Aberstwyh, 2009, s. 9.

100 Birgül Demirtaş, "İnşacılık", Uluslararası İlişkilere Giriş (Tarih, Teori, Kavram ve Konular), (ed:

Şaban Kardaş, Ali Balcı), 7.Baskı, Küre Yayınları, İstanbul, 2017, s.171.

Hobbes'çu anarşidir. Hobbes'çu anarşiye göre devletler bencilce hareket ederek çıkarlarını belirlemekte ve birbirlerini düşman olarak görmektedir. Locke'cu anarşide bir üst otorite olmadığı halde devletler birbirleriyle ilişki içerisine girmekte ancak bu durum devletlerarasında rekabet ortamının oluşmasına neden olmaktadır. Son olarak Kant'çı anarşide ise devletler birbirleriyle ortak çıkarlar doğrultusunda hareket etmekte ve bu durum devletlerarasında dostça ilişkilerin gelişmesine olanak tanımaktadır.

Konstrüktivizm açısından devletlerin davranışlarının değerlendirilmesinde devletlerin sahip olduğu kimlik oldukça önem arz etmektedir. Söz konusu devlet kimlikleri tarihsel süreç içerisinde devletlerin birbirleriyle etkileşimleri sonucunda oluşmaktadır. Bunun dışında sosyal konstrüktivizmin devlet çıkarları, sosyo-kültürel ve siyasi yapı oluşumundan sonra ortaya çıktığı varsayılmaktadır.102

Konstrüktivistler, çıkarların nasıl ortaya çıktığını ifade etmek için bireylerin ve devletlerin sosyal kimliklerine dikkat çekmektedir. Wendt, kimlikleri çıkarların belirleyicisi olarak görüyor ve çıkarları belirleyen sosyal yapıların karşılıklı etkileşim içerisinde olduğunu ortaya koyuyor.103 Devletler önce kimliklerini belirlemekte ve

belirledikleri kimlikler doğrultusunda çıkarlarını oluşturmaktadır. Kimlikler çıkarları, çıkarlar ise devletlerin dış politikalarının belirlenmesinde etkin rol oynamaktadır.104

Nicholas Onuf ise konstrüktivist teori çerçevesinde temel aktör olarak insanları ele almaktadır. Bu çerçevede aktör olarak devletleri kabul ettiği gibi, aynı zamanda çıkar grupları, hükümet dışı aktörler ve etnik kimliklere de yer vermektedir. Onuf, World of Our Making adlı çalışmasında konstrüktivizmin temel yapı taşlarını ortaya koymaktadır. Yapı ve amil arasındaki etkileşimde dil, söylem, kurallar ve kültür ön plana çıkmaktadır. Konstrüktivizmde sosyal gerçeklik, sürekli bir inşa halindedir ve bu inşa insanlar ve toplum arasındaki ilişkiler çerçevesinde ortaya çıkmaktadır. Onuf'a göre yapı ve amil arasındaki sosyal inşa iki taraflıdır ve süreklilik arz eden bir süreçtir. Onuf, kimliği bu açıdan ele almaktadır. Etnik

102 Jutta Weldes, “Constructing National İnterest”, European Jounral of International Relations, Vol.

2, No. 3, 1996, s. 276-277.

103 Christian Reus-Smit, "Konstrüktivizm", Uluslararası İlişkiler Teorileri, (Çev. Muhammed Ağcan,

Ali Aslan), 5. Baskı, Küre Yayınları, İstanbul, 2017, s.295.

kimlikler amil olarak konumlandırıldığında sosyal düzeni belirlemekte, sosyal düzende bu kimlikleri inşa etmektedir. Yapı ve amil arasındaki inşa kurallar vasıtasıyla sağlanmaktadır.105 Onuf’un konstrüktivizminde üç temel kabul vardır.

Birincisi, toplum ve birey birbirini sürekli biçimde oluşturur. İkisi arasındaki ortak oluşturma süreci, toplumsal ilişkilerin sabit görünümünü ve değişimini birlikte belirler. İkincisi, dil ve onun türevleri (kurallar, kurumlar, politikalar vs.), toplumsal inşada araçtır. İnsan dil yoluyla aktör olur. Zira isteklerini dille ifade eder, onları dille amaca dönüştürür ve amaçları doğrultusundaki hareketlerini dille destekler. Sosyal inşa her zaman kural koyucudur. Üçüncüsü, kurallar maddi varlıkları kaynağa dönüştürür. Böylece, denetim fırsatının yaratılmasında ve faydanın dağıtımında asimetrik yapı kendiliğinden ortaya çıkar. Çünkü kural, içeriğinde hiç bir şekilde tarafsız değildir ve bu nedenle kuralı kullanan başkalarını kontrol etme kabiliyeti elde eder. 106

Realistler ulusal güvenliğe bütüncül olarak yaklaşırken sosyal konstrüktivistler ulusal güvenliği stratejik düzey, yapısal düzey ve rejim düzeyi şeklinde üçe ayırarak değerlendirmektedirler.Sosyal konstrüktivistler bu üç düzeye aynı seviyede önem vermektedirler.107 Konstrüktivizm uluslararası ilişkiler teorisine

güvenlik anlayışıyla ilgili farklılıklar getirmekle beraber Demokratik Barış Yaklaşımı’nın benimsenmesini sağlamıştır. Bu yaklaşıma göre demokratik yönetimlere sahip devletlerin birbirleriyle savaşmayacağı varsayılmaktadır.108

Demokrasi anlayışını benimseyen devletlerde uzlaşma, basın ve fikir özgürlüğü benzeri değerlerle birlikte sorunların barışçıl yollardan çözülebileceği ifade edilmektedir.109

105 Jülide Karakoç, "Konstrüktivizmde Dış Politika ve Etnik Kimlikler", Dokuz Eylül Üniversitesi

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:28, Sayı: 2, 2013, s.131- 160.

106 Davut Ateş, "Uluslararası İlişkilerde Konstrüktivizm: Orta Yol Yaklaşımının Epistemolojik

Çerçevesi", Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 10, Sayı 1, 2008, s.11.

107 Jutta Weldes, “Constructing National İnterest”, European Jounral of International Relations, Vol.

2, No. 3, 1996, s. 276-277.

108 İskender Serdar, a.g.e., s. 22. 109 Gös.yer.