• Sonuç bulunamadı

Tutumun, öğeleri için geçerli olan bazı özellikleri vardır. Tutum ve öğeleri bu özellikler bakımından farklılıklar gösterirler. Bunlar; tutumun yönü, derecesi ya da gücü, merkeziliği, tutarlılığı ve karmaşıklığını oluşturmaktadır. Tutumun bu özellikleri, kişinin tutumlarının fark edilmesinde ve davranışın tahmin edilme- sinde çok önemli olmaktadır.

a – Tutumun Yönü

Tutumun yönü olumlu ya da olumsuz biçimde olabilmektedir. Olumlu tu- tum, bir tutum nesnesine yaklaşan bir davranış eğilimini, olumsuz bir tutumsa bir nesneden uzaklaşan bir davranış eğilimini göstermektedir. Tutum nesnesine yönelik tutum, olumludan olumsuza doğru bir doğru üzerinde gösterilecek olur- sa,bazı tutumlar olumlu, bazı tutumlar olumsuz uçta olabileceği gibi, bazı kişile- rin tutum nesnesine yönelik tutumları tam yönelmemiş de olabilir. Bu koşulda kişi kararsız haldedir.

Tutumun bu özelliği ile ilgili günlük hayattan birçok örnek verilebilir. Mesela geç gelen bir dolmuşa sinirlenmek, yılandan veya küçük bir fareden korkmak gibi durumlarla sıkça karşılaşılabilmektedir. Bu nesnelerin neden oldukları can sıkıntısı, korku, şüphe gibi duyguların ayırtına varmak zor değildir. Örneklerdeki gibi sıkça yaşanabilen bu duygular olumlu ve olumsuz yönde olabilmektedir. b – Tutumun Derecesi (Gücü)

Her tutumun bir derecesi vardır. Tutumun derecesi ya da gücü tutumun her üç öğesinin gücü toplamı olarak düşünülmektedir. Bir tutum ölçeğini cevap- layan kişinin tutum nesnesine yönelik tutumları güçlü ya da güçsüz ya da çelişik halde bulunabilir. Tutumun derecesinde de duyuşsal öğe ağırlık basmaktadır. Bir nesneye yönelik tutumlar az ya da çok aşırı derecede olmaktadır. Ama tu- tumun derecesi ile yoğunluğu arasında bir ayrım yapmak kolay olmamaktadır. Newcomb, Turner Convers (1965:49) aşağıda bu konuyla ilgili araştırmaya de- ğinmektedir.

Suchman (1950), bir araştırmasında kadınların orduya alınması konusun- da bir tutum ölçeği hazırlayarak, en olumludan en olumsuza kadar ordudaki askerlerin tutumlarını belirlemiştir. Daha sonra ise bu konuda ne kadar güçlü duygular hissettiklerini sormuştur (“çok güçlü veya çok güçlü değil”). Tutum ölçeği ile bu konuda çok güçlü tutum gösterdiği belirlenen birkaç asker bu soru- ya verdikleri cevapta duygularının o derece güçlü olmadığını göstermişlerdir. Tutum ölçeği uygulaması sonucunda çok güçlü tutum gösteren çoğu askerin,

ya gösterdikleri tepkiler ise bu konuda o kadar güçlü duygular beslemedikleri yönündedir. (Akt:Koydemir, 1994)

c – Tutumun Merkeziliği

Baysal (1981:36)‘ a göre bir grup tutum arasında bir merkezde, diğerleri onun etrafında toplanmış durumdadır. Bazı nesneler, dış etmenler veya kişinin adaptasyonuyla yaşam boyu önemli olma özelliğini hemen hemen hiç değişme- den sürekli olarak korumaktadır. Diğer nesneler ise, psikolojik olarak kişiden uzak olmakta veya onun için daha az merkezi olma özelliği taşımaktadır. Bu durumu örnekle açıklayacak olursak; bir Afrika ülkesi olan Gana’nın iç işleri ba- kanı fiziksel ve sosyal olarak çoğu Avrupalı için merkezi olmayan nesne duru- mundadır. Aynı zamanda psikolojik olarak da merkezi olmaktan uzaktır. Ancak Avrupa Birliğinde Afrika ülkeleriyle ilgili bir sorumlu için bu bakan psikolojik ola- rak uzak olmayabilir.

d - Tutumun Tutarlılığı

Tutumların tutarlılık özelliği, öğeler arası ve tutumlar arası olmak üzere iki yönden ele alınmaktadır. (Koydemir, 1994).

Öğeler arası tutarlılık: Tutumun, öğeleri arasında olduğu kanıtlanan tutar-

lılık özelliğini bir örnekle açıklayacak olursak Sinem C partisinin politikasının ülke güvenliği için yaralı olduğuna inanmaktadır, yani tutumun bilişsel öğesi o- lumludur. Büyük bir olasılıkla da bu politik görüşe yönelik duyuşsal öğesi de olumlu durumdadır. Bu da bize davranışsal öğenin de olumlu yönde olduğunu göstermektedir. Bunun kanıtı ise Sinem ‘ in seçimlerde bu partiye oy vermesidir. Bu durumda Sinem’ in bu partiye ve bu partini politik görüşüne yönelik tutumu- nun her üç öğesi de olumlu durumda bulunmakta ve birbiriyle tutarlılık göster- mektedir. Ama bu her zaman böyle olmayabilir. Örneğin Sinem oy vermenin bir işe yaramayacağını, tek bir kişi olarak bir şey yapamayacağını düşünebilir. Yani tutumun davranışsal öğesi eksik hatta olumsuz olabilmektedir. Bu tutarsızlık tutumun iyice belirginleşip yerleşmesine izin vermeyebilir. Bundan dolayı da tutumda bir takım değişiklikler olabilir. Sinem başka partiye oy verebilir. Bu du- rumda oy vermeme davranışsal öğesi partiyi doğru bulma ve benimseme biliş- sel ve duyuşsal öğeleriyle tutarsızlık yaratmamaktadır.

Tutumlar arası tutarlılık: Tutumların tutarlılığı çeşitli tutumlar ve tutum

sistemlerini ilişki boyutunu genişliği şeklinde özetlenebilir. Tutumun öğeleri ara- sında tutarlılık özelliği olduğu gibi, kişinin bir tutumunun, diğer tutumlarıyla ara- sında da bir tutarlılık görülebilir. Tutumlar arası ilişki ve tutarlılık derecesi psiko- loglar arasında tartışmalara neden olmuştur. Kağıtçıbaşı (1979:93) bu konuda yapılan bazı araştırmalar arasında Hartley (1946), Morse ve Allport (1952), Gregory (1955), Smith ve Rosen (1958) ve Christiansen (1959) ‘i saymaktadır. Bu psikologlar tutumlarının genellikle birbirleriyle tutarlı bir örüntü meydana ge- tirdiğini göstermişlerdir. Tutumlar arası tutarlılıkta kültürler arası farlılıklarında önemi büyüktür. Kağıtçıbaşı (1973)’nın Türk ve Amerikalı öğrencilerin otoriteryen kişilik yapısı ile ilgili araştırması, otoriteryen sistemi oluşturan tutum- ların Türk deneklerde birbirleriyle daha az tutarlılık içinde bulundukları sonucu- nu vermiştir. Bu durum aynı kişilik yapısını oluşturan tutumlar arsındaki tutarlılı- ğın kültürden kültüre değiştiğini doğrulamaktadır. Şöyle denilebilir, kişilerin tu- tumları genellikle tutarlılık eğilimi göstermekle beraber, tutarlılığın derecesi so- mut olaylara göre değişen bir durum olma özelliğini taşımaktadır. (Akt: Koydemir, 1994)

e- Tutumun karmaşıklığı: Öğeler karmaşık bir yapıda olabilecekleri gibi yalın- da olabilirler. Mesela, Kazakistan’ın sadece adını duymuş olan bir kişinin biliş- sel öğesi zayıf durumdadır. Ama Kazakistan’ın Asya’ da olan ve SSCB ‘ den ayrılan bir devlet olduğunu ve Kazak işçilerle Türk işçilerin yıllardır aralarında büyük çatışmaların olduğu, bunun sonucunda büyük bir grubun Türk işçilerine saldırdığını bilen bir diğer kişinin bu ülke ile ilgili bilişsel öğesi karmaşık durum- dadır. Burada da görüldüğü gibi her tutumun bilişsel öğesini yalından karmaşı- ğa uzanan bir boyut üzerinde bir yere koymak mümkündür. Tutumun bilişsel öğesi gibi karmaşıklık bakımından farklılık gösterebilir. Mesela, hayvanlardan hoşlanma duygusu basit bir duyuşsal öğe durumdadır. Ama kişinin kendi köpe- ğine veya kedisine duyduğu sevgi, şefkat, bağlılık çok daha karmaşık duyuşsal öğelerden oluşmaktadır. Duyuşsal ve bilişsel öğelerde olduğu gibi davranışsal

uygulamada göstermiyorsa tutumun davranışsal öğesi yalındır. Ama eğer öğ- retmen öğrencisi için hissettiğini ona verdiği değerle başka öğrencilere de ör- nek olarak gösteriyor ve onlara çalışmalarında yardımcı oluyor ise tutumun davranışsal öğesi karmaşık demektir. Yukarıda da belirtildiği gibi tutumların ö- ğeleri karmaşıklık bakımından değişiklik göstermektedir. Tutumun bu özelliğin- den dolayı öğeleri karmaşık olan bir tutum karmaşık, öğeleri yalın olan bir tu- tumun yalın olduğu söylenebilir.

BÖLÜM IV

Benzer Belgeler