• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: ÇEVRECİ TÜKETİCİ VE ÇEVRECİ TÜKETİM DAVRANIŞI

2.5. Çevreci Tüketim Davranışının Belirleyicileri

2.5.2. Psikografik Değişkenler

2.5.2.2. Tutumluluk

Sürdürülebilir bir yaşam tarzının temel davranışsal özelliklerinden birisi olan tutumluluk, mal ve hizmetlerin edinilmesinde ve kullanılmasında yapılan kısıtlamalarla ilişkilidir (Goldsmith ve Flynn, 2015). Modern toplumlarda özellikle de sanayileşmiş toplumlarda yaygın yaşam tarzı olarak görülen tüketiciliğe karşıt bir davranış olarak karşımıza tutumluluk çıkmaktadır. Çevre sorunlarının temel nedenlerinden biri tüketim olarak görülmektedir. Bu nedenle tutumluluk davranışı; tüketimin, doğal kaynakların mevcudiyeti ve yenilenebilirliği üzerindeki etkisini azaltmayı amaçlayan daha az bir tüketim seviyesine veya sade davranışlara atıfta bulunmaktadır. Tutumluluk, günlük tüketim faaliyetlerinin yanı sıra satın alınan ögelerin türünü, kişilerin katıldığı faaliyetleri ve atıkların atılma veya elden çıkarılma yöntemlerini de içermektedir. Tutumluluk davranışının içeriğinde para, kaynak, enerji, gıda gibi her türlü israfın önlenmesi bulunmaktadır. Bu nedenle bireysel davranışların çevreye olan etkisinin anlaşılması ve azaltılması konusunda önemli ölçüde etkisi söz konusudur (Gatersleben ve diğerleri,

78

2019). Çalışmalardan elde edilen sonuçlar, bu davranışın sürdürülebilir yaşam biçimleri ve çevreci davranışların bir belirleyicisi olduğunu ortaya koymaktadır (De Young, 1996; Corral-Verdugo ve diğerleri, 2008).

Tutumluluk, tüketici harcamalarını ve tasarrufunu etkileyen en yaygın bireysel davranışlardan biridir. Çevre kaygısı, çevresel tutum ve davranışlarla da olumlu yönde ilişkilidir (Fujii, 2006; Pepper, Jackson ve Uzzell, 2011; Gatersleben, Murtagh ve Abrahamse, 2012; Goldsmith ve Flynn, 2015). Tutumluluk davranışı; dürtüsellikten ziyade kişisel kontrol ve davranışları etkileyen sosyal normlar ve tüketicinin bağımsızlığı gibi bireysel motivasyonlarla ilişkilendirilebilmektedir (Goldsmith ve Flynn, 2015). Evans (2011), tutumluluğun birbirinden ayrılması gereken iki sebebi olduğunu öne sürmektedir. Bunlardan ilki, tüketimin azaltılmasından dolayı çevreye olan olumlu etkinin azalmasıdır. İkinci sebep ise tüketicilerin yaşadığı finansal kaygılardır. Finansal kaygılar hem tutumluluk hem de tasarruflu olma açısından önem arz etmektedir. Bununla birlikte tasarruflu olma, artan tüketim ile ilişkilendirilirken tutumluluk kısıtlama yoluyla oluşan daha çevreci davranışlarla ilişkilendirilmektedir (Gatersleben ve diğerleri, 2019). Bu durum; tutumluluğun bireye sunulan kaynakların seviyesiyle ilgili olmadığını israftan kaçınmak için duyulan bir istek olduğunu göstermektedir. Buna karşılık tasarruf ise maliyet, değer ve ekonomik değer algılarıyla ilgilidir. Hem tutumluluk hem de tasarruflu olma, paranın tasarrufu ile ilişkilendirilse de tutumluluğun çevresel etkiye bağlı olma olasılığı daha yüksek olmaktadır.

Tutumluluk davranışı, farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Bu davranışların her biri birbirinden farklılık göstermektedir (Gatersleben ve diğerleri, 2019). Aralarındaki farklılık, bireydeki tutumluluk kimliğinin bireye sunulan kaynakların seviyesiyle ilgili olmadığı gibi bireyin israf yapmaktan kaçınmak için derin bir istek duymasıdır. Buna karşılık tasarruf kimliği; maliyet, değer ve ekonomik değer algılarıyla ilgilidir. Bu tür bir ayrım literatürde sıklıkla yapılmaz ancak çevreci davranışların incelenmesi ve geliştirilmesi için önemlidir. Hem tutumluluk hem de tasarruf, maddi kaynaklarla ilişkilendirilse de ikinci neden olarak çevresel etkiye bağlı olduğu söz konusudur. Özellikle tasarruf veya tutumluluk gibi geleneksel eylemler, kıt kaynakları korumak için enerji tasarrufu sağlayabilir (Gatersleben ve diğerleri, 2012).İnsanların, çevreyi korumak için tutumluluk davranışı sergiledikleri ve bu anlamda tüketimlerini azaltmaya

79

çabaladıkları nitel araştırmalarla doğrulanmıştır (Evans, 2011). Gatersleben ve diğerleri (2019) çalışmasında, araştırmaya katılan tüketiciler kendilerini tutumlu tüketici olarak tanımlamaktadır. Bu da göstermektedir ki tutumluluğa odaklanmanın çevreci tüketimi arttırması ve daha geniş bir tüketici kitlesine ulaşılabilmesi için önemli olduğudur. Tutumluluğun, enerji tasarrufu gibi çevreci tüketim davranışlarını motive ettiği yapılan çalışmalarda görülmektir. Bununla tutarlı olarak yapılan çeşitli çalışmalar, materyalizm ve tutumluluk arasında negatif bir ilişki bulunduğunu göstermektedir (Goldsmith ve Flynn, 2015; Goldsmith ve diğerleri, 2014; Lastovicka ve diğerleri, 1999; Pepper ve diğerleri, 2009). Tutumluluk ve tasarrufun arasında pozitif bir ilişkinin bulunduğu az sayıda araştırma vardır (Fujii, 2006; Gatersleben ve Griffin, 2017). Bu nedenle tutumluluğun, tasarrufun ardındaki önemli bir motivasyon olabileceğini gösteren kanıtlar bulunmaktadır.

Lastovicka ve diğerlerinin (1999) tutumlulukla ilgili yapmış oldukları araştırma tüketim çalışmaları alanında göz ardı edilmiştir. Geçen süre zarfında tutumluluk ve tüketim alanında az sayıda çalışma yapılmıştır. Son yıllarda yaşanılan çevre sorunlarından kaynaklı olarak çevreye ve çevreci tüketime olan ilgilinin artmasıyla birlikte tutumluluk kavramına olan ilgi de artış gözlenmektedir (Alcott, 2008; Pepper, Jackson ve Uzzell, 2009). Lastovicka ve diğerleri (1999), tutumluluğu anlamanın ve ölçmenin iki nedenden dolayı önemli olduğunu vurgulamaktadır. Tutumluluğun ilk olarak kaynakların ve ürünlerin kullanım aşamasında etkisi söz konusudur. Tüketicilerin, mal ve hizmetleri nasıl kullandığını açıklamaya yardımcı olmaktadır. İkinci neden ise tutumlu olmanın yapılacak olan araştırmalarda yaşam tarzının ölçümüne olan ilgisidir.

Tutumluluk davranışı, genel bir bakış açısıyla kişinin bir şeylerden mahrum kalması değildir. Aksine daha değerli bir amaç edinme uğruna o anki istek ve ihtiyaçlarından vazgeçebilme davranışıdır. Tutumluluk davranışıyla ilgili birçok örnek bulunmaktadır. Bunlar, mevcut ürünlerin ömrünün nasıl uzatılacağına dair ipuçları, daha fazla elde etmek yerine eldeki ürünü daha yaratıcı bir şekilde yeniden kullanmak, daha fazla elde etmek için bazı ürünlerin daha az kullanılması anlamına gelmektedir. Örneğin plastik poşetleri yeniden kullanma, üreticilerin önerdiğinden daha az deterjan kullanılması gibi kolaylıkla yapılacak davranışlardır. Bu davranışlar göz önünde bulundurulduğunda tutumlu kişiler, daha fazla kazanmak veya daha fazla ödeme yapmamak için mevcut eşyalarını kullanma ve yeniden kullanma konusunda beceriklidir. De Young (1986) tutumluluğu,

80

“kaynakların dikkatli kullanılması ve atıkların önlenmesi” olarak tanımlamaktadır. Tutumluluk, tüketicilerin hem uzun vadeli hedeflere ulaşmak için hem ekonomik mal ve hizmetleri edinme ve kaynak olarak kullanmada kısıtlama derecesiyle ilgili bir tüketici yaşam tarzıdır.

Tutumluluk davranış için olası olumsuz bir sonuç, tutumlu yaşam tarzı nüfusun geniş bir kesimi tarafından benimsendiğinde ortaya çıkabilir. Çok fazla tutumluluk, tüketim mallarına olan talebin azalmasına yol açabilir ve sonuç olarak ekonomik anlamda bir durgunluğa sebep olabilmektedir (Goldsmith ve Flynn, 2015). Tutumluluk davranışının az görülmesi ise çevre için ciddi olumsuz sonuçlar doğurarak çevreye ciddi zarar verilmesine sebep olabilmektedir (Parkins ve Geoffrey, 2011).