• Sonuç bulunamadı

3.4 Araştırmanın Yöntemi

3.4.3 Veri Analiz Teknikleri

3.4.3.3 Analitik Hiyerarşi Süreci (Analytic Hierarchy Process)

3.4.3.3.3 Tutarlılıkların Hesaplanması

Tutarlılığın sağlanması için, örneğin A kriteri B kriterine göre 3 kat daha üstün, B kriteri C kriterine göre 2 kat daha üstün ise, A kriteri C kriterine göre 6 kat daha üstün olması gerekmektedir. Karar vericinin kriterler arasında yaptığı birebir karşılaştırmalardaki tutarlılığın ölçülmesi doğru sonuçlara yaklaşabilmek için gereklidir. AHP bu karşılaştırmalardaki tutarlılığın ölçülebilmesi için bir süreç önermektedir. Bu süreç, AHP yönteminin bir üstünlüğü olarak karşımıza çıkmaktadır. AHP, ikili karşılaştırmalar yapılırken ne kadar tutarlı olunduğunu tespit edebilmektedir. Elde edilecek tutarlılık oranıyla, bulunan öncelik vektörünün ve dolayısıyla kriterler arasında yapılan birebir karşılaştırmalar, tutarlılığın test edilebilmesi imkânını sağlamaktadır. Kriter sayısı ile temel değer adı verilen bir (λ) katsayının karşılaştırılması ile tutarlılık oranına ulaşılmaktadır. λ’nın hesaplanması için öncelikle A karşılaştırma matrisi ile W öncelik vektörünün matris çarpımından D sütun vektörü elde edilmektedir (Turgut, 2015: 70-72). 𝐷 = [ 𝑑11 𝑑12 ⋯ 𝑑1𝑛 𝑑21 𝑑22 … 𝑑2𝑛 : : : : : : 𝑑𝑛1 𝑑𝑛2 ⋯ 𝑑𝑛𝑛] 𝑥 [ 𝑤1 𝑤2 ⋮ ⋮ ⋮ 𝑤𝑛] (18)

D sütun vektörü ile W sütun vektörünün karşılıklı elemanlarının bölümünden her bir

değerlendirme faktörüne ilişkin temel değer (E) elde edilmekte ve bu değerlerin aritmetik ortalaması temel değeri (matrisin en büyük öz değerini, λmax ) vermektedir.

𝐸

𝑖

=

𝑑𝑖

𝑤𝑖 (i = 1,2,…..,n) (19)

𝜆

𝑚𝑎𝑥

=

∑𝑛𝑖=1𝐸𝑖

𝑛

(20)

İkili karşılaştırmalar sonucunda elde edilen bir matrisin tutarlı olabilmesi için matrisin en büyük öz değerinin (λmax), matrisin boyutuna (n) eşit olması gerekir. λhesaplandıktan sonra Tutarlılık

𝐶𝐼 =

𝜆𝑚𝑎𝑥−𝑛

𝑛−1 (21)

formülü ile elde edilmektedir. Bu hesaplamalar yapıldıktan sonra hesaplanması gereken son değer Tutarlılık Oranı (CR) değeridir. CR değerinin hesaplanması aşamasında aşağıda verilen formül kullanılmaktadır:

𝐶𝑅 =

𝐶𝐼

𝑅𝐼 (22)

Tutarlılık göstergesi değerinin (CI), standart düzeltme değerine (RI) değerine bölünmesiyle tutarlılık oranı (CR) hesaplanmaktadır. CR < 0.10 olduğu durumlar tutarlı olarak kabul edilmekte ve elde edilen W ağırlık vektörünün kriter ağırlıklandırma işleminde kullanılmasının uygun olduğu söylenmektedir. Standart düzeltme değerinin (RI) bulunmasında kullanılan tablo aşağıda verilmiştir:

Tablo 3.2 AHP Yöntemi İçin Standart Düzeltme (RI) Değerleri

N 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

RI 0.00 0.00 0.58 0.90 1.12 1.24 1.32 1.41 1.45 1.49 1.51 1.48

Kaynak: Saaty, 1996

3.5 Performans Analizi

Değişik endüstrilerde, ülkelerde ve bölgelerdeki firmalar, farklı üretim seçeneklerine sahiptirler ve teknik olarak farklı girdi ve çıktı kombinasyonları arasından en uygun olanını seçerler. Her birinin üretim setleri birbirinden farklıdır, çünkü sahip oldukları fiziksel stokları, insan kaynakları ve finansal sermayeleri, ekonomik altyapıları, bağış kaynakları ve üretimde kullandıkları diğer bazı fiziksel, sosyal ve ekonomik çevreleri birbirinden farklıdır. Bu farlılıklar, etkinlik araştırmacılarının değişik firma gruplarının farklı üretim sınırlarının tahmininde kullanılmaktadır. Bu tahmin sonucunda elde edilecek bilgiler, yönetsel karar verme aşamasında, yöneticiler için son derece gerekli ve önemli bilgilerdir.

Farklı fırsat kombinasyonlarını avantaja çevirme becerisi için yönetim, performans bilgilerine ihtiyaç duymaktadır. “Performans” bilgisi, kurumlarda yapılmakta olan işlerle değil, kurumun başarmış olduğu işlerle ilgilidir. Ara çıktılar, üretim oranları, faaliyet toplamları türünden sürece ilişkin veriler, iş yükü ölçüleri, talebe ilişkin ölçüler performans hakkında kendi başlarına kanıt sayılmazlar. Bu türden ölçüler, çıktı üretiminin zamanında yapılması ve kalite ve maliyet ile ilgili somut hedeflerin karşılanması bakımından kurum yönetimine yarar sağlarlar.

Küresel rekabet ortamı, iş dünyasının ve endüstri çevrelerinin karmaşık bir hale gelmesine neden olmaktadır. Azalan ürün ömür devri süresi, değişken ürün modelleri ve dünya çapında yayılan pazar yapısı, firmaları yüksek teknolojinin yarattığı rekabet ortamına çok kısa bir sürede uyum sağlamak zorunda bırakmakta ve bu konuda en iyi performansı gösterebilen firmalar avantajlı hale gelmektedir (Demirci, 2012: 5).

3.5.1 Performans Kavramı

Performans, en yaygın tanımıyla “organizasyonel girdiler ya da çıktılar veya bu girdi ve çıktılar arasındaki ilişki” şeklinde tanımlanmaktadır. Özellikle kamu sektörü ile diğer kâr amacı gütmeyen organizasyonlar olmak üzere tüm organizasyonlarda, çıktıların performans özelliği çok boyutludur. Çünkü bu organizasyonlar fiyat ve maliyetlerinin rakamsal verilerini bir araya getiremezler. Dolayısıyla organizasyonların göreceli performanslarının ölçülmesindeki en önemli problem, çok farklı özelliklere sahip organizasyonlar için ortak bir model bulunmamasıdır.

Bir organizasyonun en temel performans göstergesi, belirli bir zaman sonucundaki çıktısı ya da çalışmasının sonucudur. Bu sonuç, işletme amacının ya da görevinin yerine getirilme derecesi olarak veya başka bir deyişle hedeflere ulaşma başarısı olarak algılanmalıdır. Bu durumda performans, “işletme amaçlarının gerçekleştirilmesi için gösterilen tüm çabaların değerlendirilmesi” olarak da tanımlanabilir (Demirci, 2012: 6).

Köken olarak Fransızca “performance” kelimesinden gelen performans kavramının Türk Dil Kurumu’na göre Türkçe karşılığı olarak “başarım” yani “herhangi bir olayı veya durumu başarma isteği ve gücü” anlamına gelmektedir.

Performans Kavramı “örgütün maddi ve manevi unsurlarından en üst düzeyde yararlanma derecesi” olarak tanımlanabilmektedir. Bu unsurlar nitel ve nicel olarak ölçüldüğünde, elde edilen sonuç, önceden belirlenen misyon, amaç ve hedeflerle paralellik gösteriyorsa, istenilen performans düzeyine yaklaşılmış ya da erişilmiş demektir (Gencan, 2014: 4).

Kaynakların sınırlı olduğu durumlarda etkinlik, verimlilik gibi kavramlar her zaman önemli olmuştur. Hızla değişen dünya ekonomisi, bir yandan işletmeleri sürekli yenilik yapmaya zorlarken diğer yandan yoğun bir rekabet ile karşı karşıya bırakmaktadır. Yaşanan yoğun rekabet ortamı, işletmeleri kaynaklarını en etkin şekilde kullanmaya itmektedir. İşletmeler, planlanan hedeflerinden sapmalarını belirlemek ve rakipleri arasındaki konumları hakkında karar vermek için ölçümlere gerek duymaktadır. İşletmelerin ürettikleri çıktılar ile bu

çıktıları üretmek için kullandıkları girdiler arasındaki ilişkinin belirlenmesinde etkinlik ve verimlilik analizleri çok önemli yönetim araçlarıdır (Artut, 2013: 4).

3.5.2 Performans Ölçümü

Toplam Kalite Yönetimi yaklaşımında en önemli husus ölçülemeyen bir parametrenin geliştirilemeyeceği hususudur. Kâr amacı gütsün ya da gütmesin, gelişim göstermeyen bir organizasyonun, rekabet yoğun bir pazar ortamında yer alması düşünülemeyecektir. Performansın geliştirilebilmesi de yapılacak sağlıklı performans ölçümlerine bağlıdır.

Genel kabul görmüş performans ölçüm modelleri üç başlık altında incelenebilir. Bunlardan en basit olanı, tek girdi ile tek çıktı üretimi yapan organizasyonlarda kolaylıkla hesaplama sağlayan ve girdinin çıktıya oranı şeklinde formüle edilebilen verimlilik analizidir.

Diğer bir performans ölçüm modeli de parametrik bir yöntem olan regresyon analizidir. Bu yöntemle çoklu girdi ile tek çıktı üreten organizasyonların performansları ölçülebilmekte ve girdiler ile çıktılar arasındaki ilişki doğrusal olarak açıklanmaya çalışılmaktadır.

Performans ölçüm modelleri için son olarak matematik programlama tabanlı parametrik olmayan yöntemler ortaya atılmıştır. Çok boyutlu teknikleri içeren bu yöntemlerle, çoklu girdi, çoklu çıktı ilişkileri matematiksel olarak modellenmeye çalışılmaktadır. Günümüz organizasyonlarının çoklu üretim yapıları dikkate alındığında, matematiksel programlama modellerinin daha fazla gelişme göstermesinin ve yaygınlaşmasının nedenleri daha iyi anlaşılmaktadır (Demirci, 2012: 7).

3.5.3 Performansın Boyutları

Yönetimlerin performans anlayışları ve belirlenmiş olan ölçüm kriterleri tarih içerisinde sürekli olarak değişmiştir. Bu süreç içerisinde bazı performans kriterleri önemini kaybedip bazıları daha önemli hale gelirken, yeni gelişen anlayışlar da oluşmuştur. Performansı oluşturan ve en yaygın olarak kullanılan performans boyutları; etkililik, etkinlik ve verimliliktir (Gencan, 2014: 5). Bu kavramlar aşağıda alt başlıklar şeklinde açıklanmıştır.

3.5.3.1 Etkililik (Effectiveness)

Etkililik, yapılanı doğru yapmaktır (Mc Clain ve Thomas, 1986: 152). Etkililik, gerçekleşen ile kaynakların daha etkili kullanılması durumunda yapılabilecek olanı karşılaştırır. Bu kavram, yeni bir performans standardı ya da potansiyeli gerçekleştirmek için bir çıktı hedefi oluşturmasını da kapsamaktadır (Prokopenko, 1998: 43). Kısaca etkililik, amaçlanana ulaşma derecesi olarak da tanımlanabilir.