• Sonuç bulunamadı

ÇalıĢmanın asıl konusu inanç turizmi olmasına rağmen insanları turistik faaliyetlere yönlendiren diğer etkenlere de kısaca değinmekte fayda görülmüĢtür.

Ġnsanları turistik gezilere yönlendiren pek çok faktör bulunmaktadır. Bu faktörlerin baĢında merak gelmektedir. Merak; bilinmeyenleri görme, öğrenme ve yapma isteğine verilen isimdir. Sezgin’e (2001) göre, insanlar daima içinde bulunduğu ortamdan ayrılarak yenilikler ve baĢka uluslara özgü özel yaĢantıları yerinde görme arzusundadırlar. Böylelikle merak; keĢfetme, görme ve gezme arzusunu beraberinde getirmektedir.

Dinleme ve eğlenme isteği de insanları turistik faaliyetlere yönlendirmektedir. Bununla birlikte kültür ve eğitim, insanları turistik harekete yönlendiren faktörlerden bir diğeridir. Ayrıca spor organizasyonları da insanları turizm aktivitelerine yönlendirmektedir. Diğer taraftan sağlıklı kalabilmek veya var olan rahatsızlıklarından kurtulma isteği de insanların tarih boyunca seyahate çıkmasına neden olmuĢtur. Bunun yanında insanlar alıĢ veriĢ, inanç, iĢ, akraba ziyaretleri ve toplantı organizasyonları için de turizm faaliyetine katılmaktadırlar (Erdoğan, 1995, s. 83-117).

Tablo: 2-7.

2009 ve 2010 Yılı Türkiye’ye GeliĢ Amacına Göre Yabancı Ziyaretçi Sayıları

GeliĢ Amacı 2009 2010 iii

1. Gezi, Eğlence, Sportif ve Kültürel Faaliyetler 15.680.337 13 263 586

2. Akraba ve ArkadaĢ Ziyareti 2.825.952 2 090 165

3. ĠĢ Amaçlı Seyahatler 1.397.262 1 033 477 4. AlıĢveriĢ 1.142.515 775 352 5. Diğer 955.733 714 567 6. Transit 636.604 595 418 7. Eğitim 196.409 106 856 8. Sağlık 132.677 80 656 9. Dini 124.408 65 004 TOPLAM 23.091.896 18 725 081 Kaynak: TÜĠK iii

2009 yılı verileri ile 2010 yılı ilk dokuz ayı kapsayan veriler incelendiğinde turistlerin Türkiye’yi en çok gezi, eğlence, sportif ve kültürel faaliyet gerçekleĢtirme amacı ile ziyaret ettiği görülmektedir. Diğer taraftan dini amaçla yapılan seyahatler Türkiye’yi ziyaret için en az tercih sebebidir.

Ġnsanlar sürekli olarak yaĢadıkları, olağan gereksinimlerini karĢıladıkları yerlerin dıĢında, dini gereksinimlerini yerine getirmek, inanç çekim merkezlerini görmek amacıyla yaptıkları gezilerin turizm olgusu içerisinde değerlendirilmesi “Ġnanç Turizmi” olarak tanımlanmaktadır (Bingöl, 2007. s. 1). Daha açık bir ifade ile inanç turizmi, kutsal yerlerin bu dinlere mensup turistlerce ziyaret edilmesinin, turizm olgusu içerisinde değerlendirilmesi faaliyetleridir (Sargın, 2006, s. 3).

Ġnanç turizmini diğer turizm çeĢitlerinden ayırt etmek gerekir. Bu turizm çeĢidi hem dinamik hem de statik özeliklere sahiptir. Ġnanç turizminin dinamik özelliği seyahat süresince yapılan hareket alanının geniĢliğidir. Bunun yanında statik özelliği de normal ikamet yeri dıĢında geçici bir konaklamayı içermesidir. Her iki özellik de turistlerin özel ilgileri ile seyahatin belirli bir zaman dilimi içerisinde yapılması sonucu çevre değiĢikliği yaratır (Gökdeniz, 1996, s. 101).

Ġnanç turizmine katılan turistlerin en büyük özelliği dini vazifelerini yerine getirerek hacı olmak ve böylece iç huzura ermek istemeleridir. Bunun yanında inanç turizmi motifine dahil edilen kimseler bu turizm çeĢidi içerisinde diğer turistik motivasyonlara da katılabilmektedirler. Diğer bir ifadeyle, seyahatin bir değil, bir kaç amaç ve hedefi olabilir. Örneğin, KuĢadası’na gelen ziyaretçiler günübirlik aktiviteleri arasında Meryem Ana Evi’ni ve Artemis Tapınağı’nı ziyaret edebilirler. Bunun yanında ziyaretçiler hem deniz ve güneĢten faydalanabilir hem de KuĢadası’nda alıĢveriĢ yapabilirler. Gökdeniz’e (1996) göre, bu ve buna benzer düĢünceler açık olarak göstermektedir ki, dini amaçlı turizm ile turizm çeĢitlerini (kültürel, tatil, ekonomik, politik ve alıĢveriĢ vb.) birbirinden ayırt etmek oldukça güçtür.

Hacı olmak için bir bölgeye giden turistler, yapılan günübirlik programlar çerçevesinde hem hacı olurlar, hem de yöredeki kültürel varlıkları ziyaret ederler. Rinschede’ye (1992) göre, Ġspanya’nın Andorra, Biarritz ve Lourdes yöreleri dini amaçlı seyahatçiler tarafından en çok ziyaret edilen bölgelerdir. Yine Atlantik sahil Ģeridindeki Fatima bölgesi kültür amaçlı ziyaret edilen önemli bir yöredir. Ayrıca Roma

Ģehri hem dini turizmin hem de kültürel turizmin yoğun olarak yaĢandığı bir diğer bölgedir.

Ġnanç ve tatil turizmi, Amerika’da da içice kullanılan kavramlardır. Bu ülkede nerede dini amaçlı merkez varsa, hemen yakınında turistlere yönelik geniĢ destinasyonlar bulunmaktadır. Niagara Ģelalesi Aziz Louis, Washington D.C., Miami, Orlonda, Salt Lake City gibi yörelerde dini turizm ile tatil turizmi birbirini tamamlayan kavramlardır (Gökdeniz, 1996, s. 101).

Ġnanç turizminin bir baĢka boyutu da aynı inanç gruplarına sahip insanların farklı tarihlerde herhangi bir bölgede konferans, seminer veya sempozyum amaçlı toplanmalarıdır. Burada tüm inananlar kendi dinlerinin geleceğini, ibadet Ģekillerini ve geliĢmesini tartıĢmaktadırlar. Nolan’a (1989) göre dini turizmin bu boyutuna en güzel örneği, Mormon Kilisesi’nin çeĢitli tarihlerde yaptığı toplantılardır.

Arkeolojik bulgular tarih öncesi dönemlerde Asya, Avrupa, Amerika ve Avustralya’da ilkel topluluklar arasında çeĢitli amaçlar taĢıyan ziyaretlerin gerçekleĢtiğini göstermektedir. Bununla birlikte mağara duvarlarına çizilen resim ve motifler bazı mekanların değiĢik amaçlarla kullanıldığının bir göstergesidir. Rinschede (1992), insanların tarihte ilk defa inanç olgusu ile yer değiĢtirme faaliyetlerinde bulunmuĢ olabileceğini savunur. Gökdeniz’e (1996) göre dini amaçla kullanılan bu mekanlar, gelecekte aynı inancı paylaĢanların ilgi ve ibadet noktası olmuĢtur. Bu ibadet noktalarından birkaçı, Almanya’da Irmınsul ve Uppsala Mabetleri, Antik Mısır’da Abydos, Heliopolis, Luxor ve Karnak bölgesi, Asurluların Aleppo ve Hierapolis Ģehirleri ve Babillerin ibadet yeri olan Babil Ģehridir. Ayrıca Romalıların; Ephesos (Efes), Constantinopolis (Ġstanbul), Nicea (Ġznik), Nysa (NevĢehir) gibi Ģehirleri geçmiĢten günümüze kalan bazı kutsal yörelerden birkaçıdır.

Bu kutsal mekanlar semavi dinlerin egemen olmasıyla kimlik değiĢtirmiĢ bu günde hala ziyaret edilen merkezler haline gelmiĢtir. Bunlar arasında en önemlisi Kudüs’tür. Üç semavi din için de kutsal Ģehir kabul edilir. Bunun yanında Hıristiyanlar için kutsal sayılar yerler arasında Roma, Ġstanbul, Efes, Antakya ve Tarsus baĢta gelir. Müslümanlar için kutsal sayılan iki önemli Ģehir Suudi Arabistan toprakları içerisinde yer alan Mekke ve Medine’dir. Özellikle Ġslam dininde, Kurban Bayramı’nda Mekke Ģehrinde yapılan ibadetlerin ve Kabe’nin ziyaretinin farz olması, Suudi Arabistan’ın hac gelirlerinden büyük kazanç sağlamasında etkili olmaktadır. Musevilerin Noel’de

Kudüs’teki Ağlama Duvarı’nı ziyaret etmeleri, Hıristiyanların Vatikan’da Papa’nın yönetiminde 24 Aralık’tan itibaren bir hafta süren Noel ibadetleri, bu mekanların özellikle bu dönemde yoğun ziyaretçi akımına uğramasına sebep olmaktadır.

Ġçerisinde semavi dinlerin de bulunduğu kimi dinlerin peygamberleri veya ileri gelenleri ya Anadolu’da seyahat etmiĢ ya da Anadolu’da yaĢamıĢtır. Kimileri ise dinlerini Anadolu’da evrenselleĢtirmeye çalıĢmıĢlardır. Üç semavi dinin de kabul ettiği Hz. Ġbrahim bir süre ġanlıurfa’da yaĢamıĢtır. Hz. ġuayıp, Hz. Eyüp ve onların soyundan gelenler yine bu Ģehirde yaĢamıĢlardır. Bu yüzden ġanlıurfa’ya “Peygamberler ġehri” denilmektedir. Ġsa peygamber aldığı bir davet üzerine bu Ģehri kutsamıĢ ve yüzünü yıkadığı mendili buraya göndermiĢtir. Bu özelliği nedeni ile Urfa Ģehri inanç turizmi açısından önem taĢıyan bir merkezdir.

Bin yılı aĢkın bir süre Türk-Ġslam kültürünün himayesinde kalmıĢ olan Anadolu, dört yüzyıl Ġslam dininin önderliğini yapmıĢ bir dünya imparatorluğu olan Osmanlı uygarlığının ortaya koyduğu dini eserlerle bezelidir. Bunun yanında, manevi kimliği yüceltilmiĢ “evliya” olarak nitelenen insanlara ait ziyaret yerleri, camiler, yatırlar, türbeler, Anadolu’nun hemen her Ģehrinde kutsal mekanlar adı altında bulunmaktadır. Bunun sonucudur ki, Ġstanbul Topkapı Sarayı’nda “Kutsal Emanetler” dairesi, Eyüp Sultan türbesi ve camii, Süleymaniye camii, Selimiye camii ve Konya’daki Mevlana Müzesi yerli yabancı turistlerin en çok ziyaret ettikleri yerlerdir (Sargın, 2006, s. 4).

Anadolu’nun kültürel mirası içerisinde sadece Türk-Ġslam kültürünün izlerine rastlanmaz, aksine Anadolu toplumların adeta birleĢtiği kardeĢçe yaĢadığı ve onları tek bir çatıda toplayan muazzam bir mabet gibidir. Nitekim Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yürütülen “Ġnanç Turizmi” projesi kapsamında Anadolu’da tespit edilmiĢ 316 eserden 167 eser Ġslam, 129 eser Hıristiyan ve 20 eser Musevi dinine aittir.

Anadolu geleneğinde çok önemli bir yeri olan tasavvuf felsefesi, hoĢgörü ve ahenge dayanır. Yunus Emre, Hacı BektaĢi Veli, Mevlana Celaleddin Rumi gibi büyük Ģair ve düĢünürler farklılıkları bir zenginlik olarak görmüĢlerdir. Bu açıdan Anadolu, hoĢgörü ve farklılıkları bir arada yönetmenin hassas ayarlarına büyük katkılarda bulunabilecek bir tarihsel mirasa sahiptir.

Bunların dıĢında gerek Musevilerin gerekse Hıristiyanların bulundukları ülkelerde zulüm ve eziyet gördükleri dönemlerde Anadolu’ya sığınmıĢ ve bu

topraklarda yaĢayan insanlardan hoĢgörü, saygı ve anlayıĢ görmüĢ olmalarının bir sonucu olarak Anadolu’da sadece Hıristiyanlığın ilk yıllarında yapılmıĢ olan dini eserler değil; günümüze kadar geçen süreçte hemen her çağda inananların inĢa ettiği kiliseler, sinagoglar, mabetler ve tapınaklar bulunmaktadır.

Türkiye, farklı inanç gruplarına sahip insanlar için uluslararası dini turizm hareketleri içerisinde önemli bir potansiyele sahiptir (Sezgin, 2001, s. 19). Özellikle Hıristiyanlar tarafından kutsal sayılan önemli ölçüde kilise, tapınak ve antik kalıntı vardır. Örneğin, Aziz Pierre mağara kilisesi, Aziz Nicholas Kilisesi ve Aziz Pavlus Evi, Sümela Manastırı, Aya Tekla Bazilikası, Hıristiyanlığın Ġlk Yedi Kilisesi, Deyrülzafaran, Ani Harabeleri ve Kiliseleri bunlardan birkaçıdır. Ayrıca, Türkiye’de Yahudiler için tarihi önem taĢıyan birçok sinagog ve tapınak bulunmaktadır.

2.10. Ġnanç Turizmi Kapsamında Aziz Pavlus’un Hayatı, Misyon

Benzer Belgeler