• Sonuç bulunamadı

Türkiye'de inanç turizmi kapsamında Aziz Pavlus'un yeri önemi ve turistik ürün potansiyelinin değerlendirilmesinde tanıtım faaliyetlerinin rolü

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye'de inanç turizmi kapsamında Aziz Pavlus'un yeri önemi ve turistik ürün potansiyelinin değerlendirilmesinde tanıtım faaliyetlerinin rolü"

Copied!
117
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TURĠZM ĠġLETMECĠLĠĞĠ EĞĠTĠMĠ ANABĠLĠM DALI

TURĠZM ĠġLETMECĠLĠĞĠ EĞĠTĠMĠ BĠLĠM DALI

TÜRKĠYE’DE ĠNANÇ TURĠZMĠ KAPSAMINDA AZĠZ PAVLUS’UN

YERĠ ÖNEMĠ VE TURĠSTĠK ÜRÜN POTANSĠYELĠNĠN

DEĞERLENDĠRĠLMESĠNDE TANITIM FAALĠYETLERĠNĠN ROLÜ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Hazırlayan

Ayhan BAġÇI

Ankara ġubat, 2011

(2)

Ayhan BAġÇI

Kapsamında Aziz Pavlus’un Yeri Önemi Ve Turistik Ürün Potansiyelinin Değerlendirilmesinde

Tanıtım Faaliyetlerinin Rolü

(3)

TURĠZM ĠġLETMECĠLĠĞĠ EĞĠTĠMĠ ANABĠLĠM DALI

TURĠZM ĠġLETMECĠLĠĞĠ EĞĠTĠMĠ BĠLĠM DALI

TÜRKĠYE’DE ĠNANÇ TURĠZMĠ KAPSAMINDA AZĠZ PAVLUS’UN

YERĠ ÖNEMĠ VE TURĠSTĠK ÜRÜN POTANSĠYELĠNĠN

DEĞERLENDĠRĠLMESĠNDE TANITIM FAALĠYETLERĠNĠN ROLÜ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Ayhan BAġÇI

DanıĢman: Yrd. Doç. Dr. Burhan ġENER

Ankara ġubat, 2011

(4)

i

Ayhan BAġÇI’nın “Türkiye’de Ġnanç Turizmi Kapsamında Aziz Pavlus’un Yeri Önemi ve Turistik Ürün Potansiyelinin Değerlendirilmesinde Tanıtım Faaliyetlerinin Rolü” baĢlıklı tezi …/…/… tarihinde, jürimiz tarafından Turizm ĠĢletmeciliği Eğitimi Ana Bilim Dalında Yüksek Tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Adı Soyadı Ġmza

BaĢkan : ... . ...

Üye (Tez DanıĢmanı): Yrd. Doç. Dr. Burhan ġENER ...

Üye : ... ...

Üye : ... ...

(5)

ii

Aziz Pavlus Evininin tanıtma faaliyetlerini yürüten özel-kamu kurum ve kuruluĢlarının bu yönelimin tanıtımında kullandığı faaliyetlerin etkinliğine iliĢkin yabancı ziyaretçilerin görüĢlerini analiz etmeyi amaçlayan bu çalıĢmada pek çok kiĢinin emeği bulunmaktadır.

AraĢtırmanın konu seçim sürecinden tamamlanma aĢamasına kadar güvenini ve desteğini esirgemeyen tez danıĢmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Burhan ġENER’e,

Lisans eğitimimden bu yana hep yanımda olan ve kendisinden çok Ģey öğrendiğim, bilgisini, deneyimini ve yardımını hiçbir zaman esirgemeyen değerli hocam Sayın Yrd. Doç. Dr. A. Özdal DEĞĠRMENCĠOĞLU’na,

Akademik her çalıĢmanın öncelikle sabır ve azimden geçtiğini öğreten Sayın Yrd. Doç. Dr. Ayhan URAL’a,

AraĢtırmanın analiz kısmında derin bilgilerinden yararlandığım çok değerli hocam Sayın Prof. Dr. Burhan ÇĠL’e ve ArĢ. Gör. Furkan BAġER’e,

AraĢtırmanın uygulama aĢamasında özellikle resmi iĢlemlerde büyük kolaylıklar sağlayan Tarsus Müze Müdürü Sayın Mehmet ÇAVUġ’a,

Yine araĢtırmanın uygulama kısmı boyunca misafirperverliklerini esirgemeyen Aziz Pavlus Evinde görev yapan DÖSĠM personelleri Selçuk KARAGÖZLÜ’ye, Sadık DĠLSĠZ’e ve SavaĢ ULUSOY’a,

AraĢtırmanın her aĢamasında mesafe tanımaksızın bana yol gösteren, fikirlerine baĢvurduğum değerli arkadaĢlarım Öğr. Gör. Mustafa YILDIRIM’a, Öğr. Gör. GülĢen SARI’ya, ArĢ. Gör. Tolga GÜL’e, Prof. Turist Rehberi Ali DEDE’ye, Prof. Turist Rehberi Mustafa ÇETĠNTAġ’a, Can Sezer ÇIKIKÇI’ya ve tüm hayatım boyunca bana inanan desteğini bir an olsun esirgemeyen gücümü varlığından aldığım ve üyesi olmaktan gurur duyduğum AĠLEM’e teĢekkürlerimi sunarım…

(6)

iii

TÜRKĠYE’DE ĠNANÇ TURĠZMĠ KAPSAMINDA AZĠZ PAVLUS’UN

YERĠ ÖNEMĠ VE TURĠSTĠK ÜRÜN POTANSĠYELĠNĠN

DEĞERLENDĠRĠLMESĠNDE TANITIM FAALĠYETLERĠNĠN ROLÜ

BAġÇI, Ayhan

Yüksek Lisans, Turizm ĠĢletmeciliği Eğitimi Bilim Dalı Tez DanıĢmanı: Yrd. Doç. Dr. Burhan ġENER

ġubat – 2011, 104 Sayfa

Bu çalıĢmanın amacı, Aziz Pavlus Evininin tanıtma faaliyetlerini yürüten özel-kamu kurum ve kuruluĢlarının bu yönelimin tanıtımında kullandığı faaliyetlerin etkinliğine iliĢkin yabancı ziyaretçilerin görüĢlerini belirtmektir.

Bu amaçla 2008 yılından bu yana Hıristiyanlarca hac merkezi olarak ziyaret edilen Tarsus’taki Aziz Pavlus Evinde 396 turiste anket uygulanmıĢ, bu anketlerden çalıĢmada veri olarak kullanılabilecek biçimde doldurulmuĢ olanların 385 adet olduğu tespit edilmiĢtir.

Söz konusu amaca yönelik olarak uygulanan bu anket üç bölümden oluĢmaktadır. Anketin ilk bölümünde; katılımcıların demografik özelikleri ile ilgili sorular yer almakta olup, ikinci bölümde ziyaretçilerin turistik etkinliklerine ve seyahatlerinin amaçlarına iliĢkin sorulara yer verilmiĢtir. Üçüncü bölümde ise tanıtım faaliyetlerinin etkinliğini belirlemeye yönelik dokuz ifadeyi içeren üç soru bulunmaktadır.

Bu araĢtırmada, Hıristiyan turistlerin mezhepleri ile Tarsus’u ziyaret amaçları arasında iliĢki, Turistlerin dini inançları ile Tarsus’ta kalıĢ süreleri arasında iliĢki, Aziz Pavlus Evinin tanıtılma yeterliliklerini algılama düzeyinin turistlerin yaĢlarına, cinsiyetlerine ve dini inançlarına göre farklılık gösterip göstermediği çeĢitli istatistiksel analizler (Ki-Kare Bağımsızlık Testi, Bağımsız Ġki Örnek t Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi) ile test edilmiĢtir.

Elde edilen istatistiki sonuçlarda Katolik mezhebine bağlı bireylerin yönelimi daha çok ziyaret ettikleri ortaya çıkmıĢtır. Bununla birlikte Hıristiyanların yönelimi günübirlik ziyaret ettikleri, bu doğrultuda yönelimin direkt bir inanç turizmi merkezi konumunda olmadığı daha çok uygulanan turlarda ziyaret edilen bir merkez konumunda olduğu tespit edilmiĢtir. Ayrıca turistlerin, yaĢlarına, cinsiyetlerine ve dini inançlarına göre Aziz Pavlus Evinin tanıtılma yeterliliklerine iliĢkin düĢüncelerinin farklılık göstermediği; turistlerin daha çok yönelimin tanıtımında kullanılan Halkla iliĢkiler faaliyetlerini daha baĢarılı buldukları sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Anahtar Kelimeler: Turizm, Tanıtma, Turistik Tanıtma, Ġnanç Turizmi, Aziz Pavlus.

(7)

iv

ROLE OF THE PROMOTIONAL ACTIVITIES IN THE EVALUATION OF THE LOCATION, IMPORTANCE AND TOURISTIC MATERIAL POTENTIAL OF THE

SAINT PAUL WITHIN THE SCOPE OF BELIEF TOURISM IN TURKEY BAġÇI, Ayhan

Science of Tourism Management Education Thesis Advisor: Ass. Prof. Dr. Burhan ġENER

February – 2011, 104 Pages

The aim of this study is to state the views of foreign visitors related to the performance of the activities that are used by private- public institutions and establishments in the promotion of the tendency towards promoting the House of Saint Paul.

For this purpose, in the House of Saint Paul that is in Tarsus and that is visited as a pilgrimage center by the Christian people since 2008, the polls were carried out on 396 tourists, and it is determined that there are 385 pieces of the poll that were filled up in a way that could be used as data in this study.

This poll that was performed towards the aim in question consists of three parts. In the first part of the poll; there are questions about the demographical characteristics of the participants, in its second part; there are questions about the touristic activities of the visitor and the aims of their trips. In the third part, there are three questions that include nine statements aimed at determining the effectiveness of the promotional activities.

In this study, relation between the religious sects of the Christian tourists and their aim for visiting Tarsus, the relation between the religious belief of the tourists and their duration of staying in Tarsus and the fact that whether the level for comprehending the competence of promotional activities of House of Saint Paul show difference according to the ages, genders and religious beliefs of the tourist was tested through various statistical analyses (chi- square Independence Test, Independent two samples t Test, single direction variance analysis).

In the statistical results that were gathered, it is realized that individuals who are from Catholic sect visit this House more than the individuals from other sects. However it is determined that Christians pay one- day visit to this House and rather than being considered directly in the position of being belief tourism center, this House is in the position of being a center that is visited on tours. Furthermore, it is concluded that the thoughts of the tourist about the competence of the promotional activities for the House of Saint Paul do not differ according to the ages, genders and religious beliefs of the tourist, and tourists have found the Public relation activities that are used in the introduction of this tendency much more successful.

Key words: Tourism, Promotion, Touristic Promotion, Belief Tourism, Saint Paul.

(8)

v

JÜRĠ ÜYELERĠ ONAY SAYFASI ... i

ÖN SÖZ ... ii

ÖZET ... iii

ABSTRACT ... iv

ĠÇĠNDEKĠLER ... v

TABLOLAR LĠSTESĠ ... viii

ġEKĠLLER LĠSTESĠ ... x KISALTMALAR LĠSTESĠ ... xi 1. GĠRĠġ ... 2 1.1. Problem Durumu ... 3 1.2. AraĢtırmanın Amacı ... 7 1.3. AraĢtırmanın Önemi ... 7 1.4. AraĢtırmanın Sınırlılıkları ... 8 1.5. Varsayımlar ... 9 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 10 2.1 Tanıtma Kavramı ... 10

2.2. Tanıtma ve ĠletiĢim Süreci ... 11

2.3. Tanıtma Kavramının Nitelikleri ... 15

2.4. Tanıtma Faaliyetleri ... 19

2.4.1. Halkla ĠliĢkiler Faaliyetleri ... 20

2.4.2. Bildirseme (Enformasyon) Faaliyetleri ... 22

2.4.3. Propaganda Faaliyetleri ... 23

2.4.4. Reklam Faaliyetleri ... 23

2.4.5. SatıĢ Tutundurma Faaliyetleri ... 24

(9)

vi 2.4.8. Lobi Faaliyetleri ... 26 2.4.9. Sponsorluk Faaliyetleri ... 27 2.5. Tanıtma ÇeĢitleri ... 28 2.5.1. Siyasal Tanıtım ... 29 2.5.2. Ekonomik Tanıtım ... 29 2.5.3. Sosyo-Kültürel Tanıtım ... 29 2.5.4. Turistik Tanıtım ... 30

2.6. Turizm ve Tanıtma ĠliĢkisi ... 30

2.6.1. Turizmde Tanıtmanın ÖnkoĢulları ... 32

2.6.2. Turizm ve Ġmaj ... 33

2.7. Turistik Tanıtma Kuralları ... 36

2.7.1. Basitlik Kuralı ... 36

2.7.2. Çekicilik Kuralı ... 36

2.7.3. Doğruluk, Samimiyet, Ġnandırıcılık ve Güvenirlik Kuralı ... 37

2.7.4. Tekrarlama Kuralı ... 37

2.7.5. Koordinasyon ve Merkeziyet Kuralı ... 37

2.7.6. Zamanlama Kuralı ... 38

2.8. Türkiye’nin Turizm Tanıtımı ... 38

2.8.1. Turizm Tanıtımını Üstlenen Kurumlar ... 42

2.8.2. Tanıtım Stratejileri ... 43

2.8.3. Turistik Tanıtmada Kullanılan Faaliyetler ... 45

2.8.4. Turistik Tanıtma için Ayrılan Bütçe ... 47

2.9. Bir Turizm ÇeĢidi Olarak Ġnanç Turizmi ... 48

2.10. Ġnanç Turizmi Kapsamında Aziz Pavlus’un Hayatı, Misyon Yolculukları ve Hıristiyan Ġnancındaki Önemi ... 52

(10)

vii

2.10.1.2. ġam Vizyonu ... 57

2.10.2. Aziz Pavlus’un Misyon Faaliyetleri ... 60

2.10.2.1. Aziz Pavlus’un I. Misyon Yolculuğu ... 62

2.10.2.2. Aziz Pavlus’un II. Misyon Yolculuğu ... 63

2.10.2.3. Aziz Pavlus’un III. Misyon Yolculuğu ... 64

2.10.2.4. Aziz Pavlus’un IV. Misyon Yolculuğu ve Hayatının Sonu ... 66

2.10.3. Aziz Pavlus’un Hıristiyan Ġnancındaki Önemi ... 69

3. YÖNTEM ... 74

3.1. AraĢtırmanın Modeli ... 74

3.2. Evren ve Örneklem ... 74

3.3. Verileri Toplama Aracı ... 75

3.4. Verilerin Analizi ... 76

4. BULGULAR VE YORUMLAR ... 77

4.1. Betimleyici istatistikler ... 77

4.2. Hipotezlerin Testi ve Yorumu ... 84

5. SONUÇLAR VE ÖNERĠLER ... 88

KAYNAKÇA ... 92

EKLER ... 103

(11)

viii

Tablo: 2-1. Türkiye ve Türklerle Ġlgili Ġmajlar ... 35

Tablo: 2-2. Türkiye’ye Gelen Yabancıların Yıllara ve Aylara Göre Dağılımı ... 40

Tablo: 2-3. 2007 - 2010 Yılları Ocak-Aralık Döneminde Türkiye’ye Gelen Yabancıların Milliyetlere Göre Dağılımı – Ġlk 10 Ülke ... 41

Tablo: 2-4. Turizm Gelirleri ... 41

Tablo: 2-5. 2005 - 2010 Yılları Arasında Katılım Sağlanan ve 2011 Yılında Katılım Sağlanması Planlanan Fuar Faaliyetleri ... 46

Tablo: 2-6. Türkiye’nin Tanıtma Genel Müdürlüğü’ne Ayırdığı Ödenek, Gelen Turist Sayısı ve Elde Edilen Turizm Gelirleri ... 47

Tablo: 2-7. 2009 ve 2010 Yılı Türkiye’ye GeliĢ Amacına Göre Yabancı Ziyaretçi Sayıları ... 48

Tablo: 4-8. AraĢtırmaya Katılan Bireylerin Demografik Özellikleri ... 77

Tablo: 4-9. Turistlerin Dini Ġnançlarına Göre Dağılımı ... 79

Tablo: 4-10. Hıristiyan Turistlerin Mezheplerine Göre Dağılımı ... 79

Tablo: 4-11. Aziz Pavlus Evini Ziyaret Eden Turistlerin Türkiye’ye GeliĢ ġekilleri ve Türkiye’de KalıĢ Sürelerine Göre Dağılımı ... 80

Tablo: 4-12. Turistlerin Tarsus’u Ziyaret Amacına ĠliĢkin Bulgular ... 80

Tablo: 4-13. Bireylerin Aziz Pavlus Evinin Varlığını Öğrendikleri Bilgi Kaynaklarına Göre Dağılımı ... 81

Tablo: 4-14. AraĢtırmaya Katılan Bireylerin Aziz Pavlus Evini Ġlk Kez Ziyaret Edip Etmediklerine Göre Dağılımı ... 81

Tablo: 4-15. Turistlerin Aziz Pavlus Evini Ziyaret Amaçlarına Göre Dağılımı ... 82

Tablo: 4-16. Turistlerin Aziz Pavlus Evinin Ġnanç Turizmi Merkezleri Ġçerisinde Ziyaret Edilmesi Gerektiğine ĠliĢkin DüĢüncesi ... 82

Tablo: 4-17. Turistlerin, Aziz Pavlus Evinin Tanıtımında Kullanılan Faaliyetlerin Yeterliliğine ĠliĢkin DüĢünceleri ... 83

Tablo: 4-18. Hıristiyan Turistlerin Mezhepleri Ġle Tarsus’u Ziyaret Amaçları Arasındaki ĠliĢki ... 84

Tablo: 4-19. Turistlerin Dini Ġnançları Ġle Tarsus’ta KalıĢ Süreleri Arasındaki ĠliĢki ... 85

Tablo: 4-20. Turistlerin YaĢlarına Göre Aziz Pavlus Evinin Tanıtım Faaliyetlerine ĠliĢkin DüĢünceleri ... 86

(12)

ix

Tablo: 4-22. Turistlerin Dini Ġnançlarına Göre Aziz Pavlus Evinin Tanıtım

(13)

x

ġekil: 2-1. Tanıtma Amaçlı ĠletiĢim Süreci ... 12

ġekil: 2-2. Aziz Pavlus'un I. yolculuğu (46-48)... 62

ġekil: 2-3. Aziz Pavlus'un II. Yolculuğu (49-52) ... 64

ġekil: 2-4. Aziz Pavlus'un III. Yolculuğu (53-57) ... 65

(14)

xi

DPT : Devlet Planlama TeĢkilatı

DÖSĠM : Döner Sermaye ĠĢletmesi Merkez Müdürlüğü

M : Metre

TÜBĠTAK : Türkiye Bilimsel ve Teknolojik AraĢtırma Kurumu TÜĠK : Türkiye Ġstatistik Kurumu

SPSS : Statistical Package for Social Sciences

Yeni Ahit Kısaltmaları Mat : Matta Ġncili Mar : Markos Ġncili Elç : Elçilerin ĠĢleri

Rom : Pavlus’tan Romalılar’a Mektuplar 1Ko : Pavlus’tan Korinliler’e Birinci Mektup 2Ko : Pavlus’tan Korinliler’e Ġkinci Mektup Gal : Pavlus’tan Galatyalılar’a Mektup Flp : Pavlus’tan Flipililer’e Mektup

(15)

1. GĠRĠġ

Ġçinde bulunduğumuz XXI. yüzyılda turizmin önemi gittikçe artmaktadır. Ülkelerin ekonomik geliĢmesinde önemli bir rolü olan turizm büyük bir sektör haline gelmiĢtir. Turizm faaliyetine katılan insanların yaptığı turistik harcamalar ile sektör, her geçen gün büyüyen dev bir endüstri konumuna ulaĢmıĢtır. Bu sektörde meydana gelen geliĢmelere paralel olarak, bu pastadan pay almak isteyen ülkeler arasındaki rekabette gün geçtikçe artmaktadır.

Tüm alanlarda olduğu gibi turizm alanında da ülkeler, daha çok tüketiciye ulaĢmak ve turizm talebini artırmak için tanıtma faaliyetlerinden faydalanmakta; turizm potansiyelini artırmak ve uluslararası turizm hareketliliğini sağlayabilmek için de alternatif turizm çeĢitlerine yönelmektedirler. Turizm gelirleri açısında fazla getirisi olan özel ilgi türlerinin baĢında inanç turizmi gelmektedir.

Gerçekten de turizm açısından bakıldığında; turistlerin bir yöreyi tercih etmelerine neden olan en önemli etkenlerden biri, o yörenin tanıtım faaliyetleridir. Bir ülkenin kamuoyunda olumlu imaj yaratmak amacıyla çeĢitli iletiĢim tekniklerinden yararlanarak açık, sürekli ve yoğun Ģekilde yürütülen bilgilendirme faaliyetleri olarak tanımlanan (Hacıoğlu, 1992, s. 146 – Eker, 1989, s. 38 – Ġnceoğlu, 1985, s. 84 – Soysal, 1976, s. 7 – Olalı, 1983, s. 253 – Eralp, 1978, s.160-163 – Kaya, 1992, s. 4 – Tavmergen & Meriç, 2002, s. 33 – Kotler, 1976, s. 289-299 – Soysal, 1976, s. 7 – Frey, 1965, s. 19) tanıtma, ülkemizde DıĢiĢleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, BaĢbakanlık, Tanıtma Fonu Kurulu Sekreterliği, TÜRSAB, TÜTAV gibi kamu ve özel kurum ve kuruluĢlarca çeĢitli faaliyetlerle yürütülmektedir.

Bu araĢtırmada, Aziz Pavlus Evininin tanıtma faaliyetlerini yürüten özel-kamu kurum ve kuruluĢlarının bu yönelimin tanıtımında kullandığı faaliyetlerin etkinliğine iliĢkin yabancı ziyaretçilerin görüĢleri incelenmiĢtir. AraĢtırmada öncelikle geniĢ bir literatür taraması yapılmıĢ, konu ile ilgili araĢtırmalar hakkında bilgiler verilmiĢ ve problem durumu ortaya konulmuĢtur.

Daha sonraki bölümde kavramsal çerçeve içerisinde tanıtma kavramı, kavramın nitelikleri, yöntemleri ile turizm kavramı arasındaki iliĢkisi incelenmiĢtir. Bununla birlikte bir turizm çeĢidi olarak inanç turizmi üzerinde durulmuĢ ve inanç turizmi kapsamında Aziz Pavlus’un Hayatı ve Aziz Pavlus’un Hıristiyan inancındaki önemine

(16)

değinilmiĢtir. Literatür taramasının ardından uygulama kısmında seçilen örneklemden elde edilen veriler analiz edilerek araĢtırmanın temel hipotezleri test edilmiĢ ve araĢtırma soruları değerlendirilmiĢtir. Yapılan analizlerin ardından sonuçlara dayanılarak öneriler getirilmiĢtir.

1.1. Problem Durumu

Seyahat olgusu insanlığın tarihi kadar eskiye dayanır ve insanlar tarih boyunca değiĢik nedenlerle seyahat etmiĢlerdir. Ġçöz’ün (2003) de belirttiği üzere tarih boyunca yapılan bu seyahatlerin çoğu kaynağını ekonomik nedenlerden almaktadır. Bazı toplumlar kendilerine yurt bulmak için, bazıları da savaĢmak ya da savaĢlardan kaçmak için bulundukları yeri terk etmiĢlerdir.

Bugünün turizm hareketleri, lokomotifin 1811’de bulunması ile baĢlayan Ģimendiferlerin, buharlı gemilerin ulaĢtırmada kullanılması ile baĢlamıĢ ve ilk toplu gezi Ġngiliz Thomas Cook tarafından düzenlenmiĢtir. Yeni ve süratli ulaĢım araçları ile uzaklar kısalmıĢ ve ucuz yolculuk etme olanağı doğmuĢtur.

Dünyada turizm faaliyetlerindeki asıl geliĢmeler II. Dünya SavaĢı’ndan sonra yaĢanmıĢtır. Ülkelerin ekonomik açıdan geliĢmesi ile artan refah düzeyi, yoğun iĢ temposu nedeniyle insanların tatil yapma anlayıĢının değiĢmesi, ulaĢım araçlarının özellikle de havayolu ulaĢım sisteminin geliĢmesi, iletiĢim araçlarındaki teknolojik ilerlemeler aracılığı ile dünyanın çeĢitli kesimlerindeki doğal ve tarihi güzelliklerin tanıtılması dünyada turizmin geliĢmesinde oldukça önemlidir (Ġçöz 2003, s.15).

20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren turizm, dünya ekonomisinde en hızlı geliĢen sektörlerden biri haline gelmiĢtir. Turizm, çoğu zaman diğer birçok endüstri gibi bölgesel veya ulusal kalkınma için bir araç olarak kullanılmıĢtır. Turizm sektörü, yaygın biçimde gelir, iĢ vergi gelirlerinin oluĢturulmasında, ödemeler dengesi probleminin hafifletilmesinde, bölgesel ve ulusal ekonomik geliĢmelere katkıda bulunmada rol oynayan önemli bir faktör olarak yerini almıĢtır (Çımat ve Bahar, 2003, s. 2).

Bilindiği gibi ülkemizin turistik potansiyelinin önceliklerini, sahip olduğu doğal ve kültürel zenginlikler oluĢturmaktadır. Yıllardan bu yana Türkiye, bozulmamıĢ doğa, güneĢ, kıyılar ve tarihi eserlerini ön plana çıkararak turizm pazarında yer almıĢ ve cazip fiyat, kaliteli ürün kombinasyonu ile son yıllarda bu sektörde gerçekten kayda değer bir geliĢme göstermiĢtir (Sargın, 2006, s.1).

(17)

Her geçen gün çeĢitlenen ve odak noktaları farklılaĢan istekler, yeni cazibe alanlarının oluĢumunu zorunlu kılmaktadır. Son yıllarda önem kazanan ve alıĢılagelmiĢ isteklerin dıĢında geliĢen alternatif turizm faaliyetlerine potansiyel alanların, yeni isteklere uygun olarak planlanması ve sahip olduğumuz doğal ve kültürel değerlerin daha özel bir seçimle mercek altına alınması gerekmektedir (Usta, 2005, s.2). Bu açıdan bakıldığında “detay”, “kendine özgü”, “alternatifi olmayan”, “sürdürülebilir” ve “karlılık” kavramlarının turizm faaliyeti ile birlikte değerlendirilmesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan projelerin hayata geçirilmesi gerekmektedir (Sargın, 2006, s.2). Bu bağlamda özellikle inançların geçmiĢine uzanmak, dinlerin önemli merkezlerini ziyaret etmek, inançların zorunlu gördüğü ziyaretleri yaparak “hacı” olmak isteyen, bu Ģekilde manevi tatmin, iç huzuru arayan insanların rehberliğinin doğru yapılması ve “Ġnanç Turizmi” kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir (Ġçöz, 2003, s. 6).

Doğal olarak inanç, alınıp satılabilen ve ticareti yapılan bir mal değildir. Ancak insanların inançlarının gereği olarak “hacı” olmak, kutsal yerleri görmek, manevi tatmine ulaĢmak için seyahat ettikleri de bir gerçektir (Sargın, 2006, s.3). Hatta bu yerler sadece inananları tarafından değil, meraklıları tarafından da ziyaret edilmekte ve bu mekanlar tur organizasyonları içerisinde özellikle yer almaktadır (Özgüç, 2003, s. 84).

Bütün dinlerin rehberleri dini mekanların, kutsal Ģehir ve toprakların inananları tarafından ziyaret edilmesini Ģart koĢarken aynı zamanda ekonomik bir hareket de baĢlatmıĢlardır. Bunun sonucudur ki günümüze kadar geçen süreçte bu Ģehir ve tapınakların bulunduğu ülkeler, bu ziyaretlerden sürekli fayda sağlamaktadırlar (Sargın, 2006, s.3).

Anadolu, Asya ve Avrupa kıtalarının buluĢtuğu bir noktada bulunduğu ve doğal bir geçiĢ oluĢturduğu için, tarih boyunca Asya, Avrupa ve hatta Afrika’dan gelen sayısız göç dalgalarının kavĢak nokrasını oluĢturur. Anadolu, bu kavĢakta buluĢan değiĢik uygarlıkları kendi potasında eriterek yeni bir renk vermiĢtir (Değirmencioğlu ve AhipaĢaoğlu, 2008, s. 3). Eski dünya olarak bilinen bu üç kıtanın kesiĢtiği noktadaki Anadolu, mitolojik tanrı ve tanrıçaların ortaya çıktığı coğrafya olmuĢtur. Günümüzdeki uygarlıkların ve inançların köklerini barındıran Anadolu, çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dinlere kadar uzanan pek çok inancın filizlenmesine katkı sağlamıĢtır. Musevi, Hıristiyan ve Ġslam dinlerinin evrenselleĢtiği coğrafya yine Anadolu’dur. Roma

(18)

Ġmparatorluğu’nun hakimiyeti altındaki Filistin’de doğmuĢ olan Ġsa peygamber öğretilerini, daha sonradan “12 Havari” olarak isimlendirilecek olan Yahudi halkın arasından seçtiği kiĢilerle birlikte Roma zulmünden inleyen, yolunu ĢaĢırmıĢ Yahudilere yönelik olarak yaymaya baĢlamıĢtır. Yahya’nın yakalanması ile “zaman doldu tanrının

krallığı/egemenliği yakındır; tövbe edin ve Müjde’ye inanın” (Mar. 1;15) diyerek

davetine baĢlayan Ġsa peygamber onca çabasına karĢın çok sınırlı sayıda insana ulaĢmıĢtır. Çarmıha gerilme sonrasında özellikle Tarsuslu Pavlus ile baĢlayan süreçte ise çok sayıda insan yeni harekete katılmıĢtır (Batuk, 2006, s. 17).

Misyonerlik denilince akla ilk gelen isim, Tarsus’ta doğup büyümüĢ ve çocukluğunda yaĢadığı evin temelleri hac merkezi olarak ziyaret edilen Pavlus’tur. Onun misyon stratejileri, yolculukları, mektupları bütün Hıristiyan misyonerler için vazgeçilmezlerdendir (Turan, 2004, s. 2; Seccombe, 2000, s. 129).

Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde havarilere ve önemli dini Ģahsiyetlere ev sahipliği yapan Anadolu, bu dinin yayılmasının bir anlamda merkez üssü olmuĢtur. Bu nedenle bu topraklarda pek çok yerleĢim, -Ġstanbul, Efes, Ġznik, Kayseri, Antakya, Tarsus, Urfa- bu dinin inananları tarafından kutsal sayılmaktadır. Kaldı ki Efes’teki Meryem Ana Evi, Antakya’daki Aziz Pierre Kilisesi ve Tarsus’taki Aziz Pavlus Evi Vatikan tarafından hac merkezi olarak ilan edilen kutsal mekanlar arasındadır.

Yukarıda vurgulandığı gibi özellikle Hıristiyanlık dinine inananlar için kutsal mekanlar sayılan Ġstanbul, Ġznik ve Efes gibi merkezlerde, bu inancı taĢıyan insanların ağırlıkta olduğu bir ziyaretçi yoğunluğu görülmekle birlikte, bunların dıĢında, Türkiye’nin pek çok yerinde var olan ve inanç turizmine potansiyel olacak mekanların, tam olarak vurgulandığı ve bu odak noktaların tanıtımı konusunda gerekenin yapıldığı pek söylenemez (Sargın, 2006, s. 5).

Doğal, kültürel ve tarihi zenginlikler açısında büyük bir potansiyele sahip olan Türkiye’nin, ekonomik büyüme ve kalkınmasında turizm sektörünün önemli bir paya sahip olduğu bir gerçektir. Ancak bu potansiyeli gerektiği gibi değerlendirebilmek oldukça önemlidir. Bunu yapabilmek içinde tanıtım faaliyetlerine gereken özenin gösterilmesi Ģarttır.

Gökdeniz, (1996) uluslararası seyahatler içerisinde dinsel amaçlı seyahatlerin önemini ortaya koymak için bir araĢtırma gerçekleĢtirmiĢtir. Bu araĢtırma sonucunda

(19)

Anadolu’nun farklı inanç gruplarına sahip insanlar için uluslararası dini turizm hareketleri içerisinde önemli bir potansiyele sahip olduğu vurgulanmıĢ, Türkiye’ye yönelik uluslararası turizm talebinde ülkemizin sahip olduğu bu potansiyeli daha iyi iĢletmesi ve tanıtması gereği üzerinde durulmuĢtur.

Yılmaz, (2000) Meryem Ana Evi’nin turistik potansiyelini analiz etmek için bir çalıĢma ortaya koymuĢtur. Bu çalıĢmada Meryem Ana Evi’nin hac merkezi olduğu vurgulanmıĢ ve bu merkezin potansiyelinin etkin olarak kullanılmasında tanıtım faaliyetlerinin önemine değinilmiĢtir.

Sargın, (2006) Yalvaç’ın inanç turizmi açısından turistik potansiyelini ortaya koymayı amaçladığı çalıĢmasında, Yalvaç’ın bu potansiyelini etkin bir Ģekilde kullanabilmesinin koĢulunu turizm alt yapısının oluĢmasına ve tanıtım faaliyetlerinin yeterliliğine bağlamaktadır.

ġahbaz (2000), turist sayısı ve turizm gelirlerinin, tanıtım harcamalarına ne ölçüde bağımlı olduğunu tespit etmek için bir çalıĢma gerçekleĢtirmiĢtir. Yapılan çalıĢmanın sonucunda 1984-1999 yılları arasında Türkiye’nin yurt dıĢında tanıtılması için gerçekleĢtirilen harcamalar ile Türkiye’nin turizm gelirleri ve Türkiye’ye gelen turist sayısı arasında olumlu yönde bir iliĢki olduğu ortaya çıkmıĢtır. Bir diğer çalıĢmada Arslan (2007) tarafından gerçekleĢtirilmiĢ ve 1990-2005 yıllarını kapsayan verilerin analizi neticesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tanıtım harcamalarıyla Türkiye’ye gelen turist sayısı ve elde edilen turizm geliri arasında pozitif bir iliĢki olduğu ortaya çıkmıĢtır.

Çetinel, (2001) Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 1996-2000 yılları arasında yurtdıĢındaki yazılı ve görsel medya araçlarında yaptığı tanıtım harcamalarının gelen turist sayısı üzerindeki etkisini incelemiĢtir. Yapılan çalıĢma sonucunda özellikle televizyon ve radyoda yapılan tanıtım harcamalarının gelen turist sayıları üzerinde daha etkin olduğu tespit edilmiĢtir.

Alegra ve Juaneda (2006) Akdeniz’in önde gelen sejour tatil bölgelerinin, sektörde baĢarılarını sağlayan ve turistik tüketicilerin bir turistik ürün olan destinasyon seçimlerini etkileyen faktörleri belirlemeye yönelik bir çalıĢma yapmıĢlardır. Bu çalıĢmada, turistik tüketicilerin tatil yeri seçiminde en önemli unsur bölge için yapılan

(20)

tanıtım faaliyetleri ve bölgenin turistik kalitesinden kaynaklı imajının olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Bu çalıĢmalar ıĢığında etkili yürütülen turistik tanıtma faaliyetlerinin yönelimi ziyaret eden turistler üzerinde olumlu etkiye sahip olduğu söylenebilir. Bu noktada yürütülen tanıtma faaliyetlerinin tanıtımı yürüten kiĢi ve/ya kurum ile bu faaliyete muhatap kiĢi, toplum ya da kitle arasındaki bir iletiĢim olarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda araĢtırmanın problemini “Aziz Pavlus Evininin tanıtma faaliyetlerini yürüten özel - kamu kurum ve kuruluĢlarının bu yönelimin tanıtımında kullandığı faaliyetlerin etkinliğine iliĢkin yabancı ziyaretçilerin görüĢleri nelerdir?” Ģekilde belirtmek mümkündür.

1.2. AraĢtırmanın Amacı

Bu araĢtırmanın amacı, Aziz Pavlus Evininin tanıtma faaliyetlerini yürüten özel-kamu kurum ve kuruluĢlarının bu yönelimin tanıtımında kullandığı faaliyetlerin etkinliğine iliĢkin yabancı ziyaretçilerin görüĢlerini ortaya koymaktır. Bu genel amaç doğrultusunda aĢağıdaki hipotezler geliĢtirilmiĢtir.

Hipotez 1. Hıristiyan turistlerin mezhepleri ile Tarsus’u ziyaret amaçları arasında iliĢki

vardır.

Hipotez 2. Turistlerin dini inançları ile Tarsus’ta kalıĢ süreleri arasında iliĢki vardır.

Hipotez 3. Aziz Pavlus Evinin tanıtılma yeterliliklerini algılama düzeyi turistlerin

yaĢlarına göre farklılık göstermektedir.

Hipotez 4. Aziz Pavlus Evinin tanıtılma yeterliliklerini algılama düzeyi turistlerin

cinsiyetine göre farklılık göstermektedir.

Hipotez 5. Aziz Pavlus Evinin tanıtılma yeterliliklerini algılama düzeyi turistlerin dini

inançlarına göre farklılık göstermektedir.

1.3. AraĢtırmanın Önemi

Kendisini “Ben Kilikya’dan Tarsuslu bir Yahudi, hiç de önemsiz olmayan bir kentin vatandaĢıyım” (Elçilerin ĠĢleri 21; 39) diyerek tanımlayan Aziz Pavlus’un, bu günün en modern ulaĢım araçlarıyla bile aylar sürecek olan yolları karĢılaĢtığı birçok

(21)

zorluğa rağmen takip etmekten vazgeçmemiĢ, günümüz Hıristiyan inancını gece gündüz demeden korkusuzca yaymıĢ, Roma’nın aĢırı tepkisine ve sonunda ölüme gidecek kaderini bilmesine rağmen yolunu terk etmemiĢtir.

Aziz Petrus (Saint Pierre) ile birlikte erken Hıristiyan misyonerlerinin en ünlüsü ve hatta en etkilisi kabul edilen Aziz Pavlus’un doğum yeri ve aynı zamanda yaptığı tüm yolculuklarda uğradığı, ilk Hıristiyan topluluklarını oluĢturduğu yerleĢimlerinin büyük bölümü Anadolu sınırları içerisindedir. 2008 yılında iki bininci yaĢ günü kutlanan Azizin anısını yaĢatan kentler, yollar ve kiliseler Anadolu’nun çeĢitli bölgelerine dağılmıĢ durumdadır. Vatikan, Haziran 2008 - Haziran 2009 tarihleri arası bir yıllık süreyi “Aziz Pavlus Yılı” ilan etmiĢ ve 30 Haziran 2009’da Papa 16. Benedict’in vekili Kardinal Jean Louis Tauran Tarsus Aziz Pavlus Evinin Ġzmir Selçuk’taki Meryem Ana Evinden sonra Anadolu’daki ikinci hac merkezi olduğunu açıklamıĢtır.

Daha önce yapılan bilimsel araĢtırmalarda Aziz Pavlus’un Türkiye turizmi boyutunda incelenmediği, genel olarak dini anlayıĢı ve yaptığı yolculuları üzerinde durulduğu görülmektedir. Yapılan bu çalıĢmalarda araĢtırmacılar, Aziz Pavlus’u dinler tarihi konusunda irdelemiĢ ve bu doğrultuda alan yazına katkı sağlamıĢlardır. Bu çalıĢma Aziz Pavlus Evininin tanıtma faaliyetlerini yürüten özel-kamu kurum ve kuruluĢlarının bu yönelimin tanıtımında kullandığı faaliyetlerin etkinliğine iliĢkin yabancı ziyaretçilerin görüĢlerini ortaya koyması bakımından konusunda ilk olması, gelecek çalıĢmalara yol göstermesi, alandaki uygulayıcılara tavsiye önerilerde bulunması ve bu alanda literatüre katkı sağlaması açsından önem taĢımaktadır.

Tüm bu unsurlarla birlikte araĢtırma sonuçlarının, turizm sektörünün eriĢimine açık hale getirilmesiyle iĢletmelere önerilerde bulunulması ve diğer araĢtırmacılara farklı bir bakıĢ açısı kazandırılması planlanmaktadır.

1.4. AraĢtırmanın Sınırlılıkları

AraĢtırma, zaman ve kaynak kısıtlılığı nedeniyle evreni temsil eden örneklem üzerinde gerçekleĢtirilmiĢtir. Ayrıca veri toplama yöntemlerinden anketin sınırlılıkları bu araĢtırma için de geçerlidir.

(22)

1.5. Varsayımlar

Bu araĢtırmanın temel varsayımları Ģöyledir;

AraĢtırmaya katılan bireyler uygulanan anket sorularını kendi gerçek görüĢlerini yansıtacak biçimde içten ve yansız olarak yanıtlamıĢlardır. Bu araĢtırma için hazırlanan ve uygulanan anket soruları yeterli bilgiyi sağlayacak düzeydedir.

(23)

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE 2.1 Tanıtma Kavramı

20. yüzyıl insanlık tarihi boyunca en çok geliĢim ve değiĢimin yaĢandığı; günlük hayatın normlarının sürekli yenilendiği; teknolojinin yetiĢilmesi zor bir hızla ilerlediği; kiĢiler arası iletiĢimin yerelden küresele geniĢleyip, kiĢiler arasındaki mesafelerin hızla kısaldığı; ülkeler, uluslar ve kültürler arası iliĢkilerin aradaki sınırları aĢarak birbirleriyle kaynaĢtığı ve yaĢanan tüm bu değiĢimlerin dünyayı etkileme hızının her yıl katlanarak arttığı bir dönemdir (Selimoğlu, 2007, s. 21).

ĠletiĢim teknolojisi ve yöntemleri açısından 1950’lerden itibaren kendini gösteren bu değiĢimler ve geliĢmeler yaĢamın her alanında etkili olmuĢ ve gündelik hayatın iĢleyiĢini en çok etkileyen faktör haline gelmiĢtir (Kart, 2007, s. 3). ĠletiĢim alanındaki bu geliĢmeler, uluslar ve uluslar arasındaki iliĢkileri yeniden belirlerken; bu alanda birçok yeni kavramın doğmasına veya farklı bakıĢ açılarıyla değerlendirilmelerine yol açmıĢtır. ĠĢte bu kavramlardan ya da farklı bakıĢ açılarından bir de tanıtmadır (Tolongüç, 2000, s. 11).

Yöneten – yönetilen veya satan – satın alan ayrımı bulunsun ya da bulunmasın insan topluluğunun olduğu her ortamda bir tanıtma çabası vardır. Tanıtma, insanların toplu halde yaĢamalarının ve böylece toplu yaĢamadan doğan iliĢkilerin bir sonucudur (Rızaoğlu, 2004; s. 3).

Yaygın bir tanıma göre; “Tanıtma”, bir ülkenin kamuoyunda olumlu imaj yaratmak amacıyla çeĢitli iletiĢim tekniklerinden yararlanarak açık, sürekli ve yoğun Ģekilde yürütülen bilgilendirme faaliyetleridir (Hacıoğlu, 1992, s. 146 – Eker, 1989, s. 38 – Ġnceoğlu, 1985, s. 84 – Soysal, 1976, s. 7 – Olalı, 1983, s. 253 – Eralp, 1978, s.160-163 – Kaya, 1992, s. 4 – Tavmergen & Meriç, 2002, s. 33 – Kotler, 1976, s. 289-299 – Soysal, 1976, s. 7 – Frey, 1965, s. 19).

Rızaoğlu’na (2004) göre, yukarıda verilen tanıtma tanımı yeterli değildir. Yazara göre, tanıtmanın tüm unsurlarını açık bir Ģekilde veren bir tanım aĢağıdaki gibi olmalıdır; Tanıtma, bir çıkar elde etmek amacıyla bir kiĢi, grup veya örgüt tarafından uygun yaklaĢım, yöntem, teknik ve araçlardan yararlanarak hedef olarak belirlenen veya belirlenmeyen kitlelere mal, hizmet, düĢünce, konu, yarar, kiĢi, yer, örgüt veya davranıĢ

(24)

hakkında bilgi vermek, insanları aydınlatmak ve onların desteğini sağlamak; bir düĢünce, konu veya durum hakkında kitleleri etkilemek, yöneltmek ve hatta insanları kandırmak veya kitleleri bir tutum ya da davranıĢ kazanmalarını kolaylaĢtırmak için yapılan bir faaliyettir (Rızaoğlu, 2004, s. 5).

Tanıtma, Batı dillerinde karĢılığı bulunmayan (Karasu, 1990, s.31) ender, mutlu terimlerdendir (Tolongüç, 2000, s. 11). Batı dillerinde tanıtma kavramının karĢılanması için genellikle information (bilgi, danıĢma), publicity (tanıtma), communications (haber, mesaj), public (halk) relations (akrabalık) ve hatta propaganda deyimleri kullanılmaktadır (Fisher & Merrill, 1970 Akt. Tolongüç - Kart, 2007, s. 3). Bu nedenle de pek çok alanda yaygın olarak kullanılmasına rağmen farklı anlatım ve iĢlevler ifade edebilmektedir. BaĢka bir değiĢle tanıtma kavramının çeĢitli kamu, özel kurum ve kuruluĢlarınca kendi amaçlarına uygun olarak; enformasyon, iletiĢim, reklamcılık, promosyon, halkla iliĢkiler ve propaganda gibi kavramlarla eĢanlamlı olarak kullanıldığı görülmektedir (Karasu, 1990, s. 31). Aslında bu kavramların tümü birbirleriyle iç içe ve bir bütün olarak “tanıtma” kavramı tarafından içerilmekte; her biri kendine özgü yöntem ve teknikleriyle tanıtıma destek sağlamaktadırlar (Tolongüç, 2000, s. 12).

Her ne kadar tanıtma kavramı sözlükte farklı farklı tanımlara karĢılık gelse de bu tanımları taĢıdığı bir takım ortak unsurlar bulunmaktadır. Bu unsurlar incelendiğinde tanıtmanın; dinamik yönünün vurgulandığı, örgütsel bir faaliyet olduğu, uygun teknik ve araç gerektirdiği, politik, ekonomik, sosyo-kültürel ve turistik amaçla birlikte menfaat temeli taĢıdığı, bir hedef kiĢi veya kitlenin olması gerektiği, hedef kiĢi, gurup ya da kitleleri etkileyerek onları bir tutum veya davranıĢ sahibi kılmaya yönelttiği görülür (Kaya, 1992, s. 4-5).

2.2. Tanıtma ve ĠletiĢim Süreci

Her tanıtma faaliyeti aynı zamanda bir iletiĢim faaliyetidir (Önce, 1992, s. 32). BaĢka bir ifadeyle tanıtmanın temeli iletiĢime dayanır (Pırnar, 1992, s. 25). Ancak her iletiĢim olgusunun bir tanıtma olgusu olmadığı da unutulmamalıdır. Rızaoğlu’na (2004) ve Dökmen’e (1994) göre iletiĢim; kiĢileri, grupları, örgütleri, ülkeleri birbirine bağlayan onları birbirlerini anlamaya zorlayan, barıĢa, dayanıĢmaya ve bütünleĢmeye iten faaliyetlerdir. Bu açıdan değerlendirildiğinde iletiĢim, insanların baĢkalarını tanıma ve baĢkalarına kendini tanıtma süreci olarak değerlendirilebilir.

(25)

Ġnsanlar arasında iletiĢimsiz bir yaĢam düĢünülemez. Nitekim Bülbül’e (2000) göre; insanlar günlük yaĢamlarının %75’ini iletiĢim içinde geçirmektedirler. Böylelikle insanlar yaĢam sürecinin önemli bir bölümünü iletiĢim çaba ve çalıĢmalarına ayırmaktadır.

Tolongüç’e (2000) göre; herhangi bir tanıtma kampanyasının baĢarıya ulaĢması yaygın kanının aksine, yalnızca yeterli bütçe, uygun zamanlama ve yetkin bir örgütle değil, aynı zamanda olayın özünü oluĢturan iletiĢim sürecinden en etkin biçimde yararlanılması ile mümkündür. Öyleyse tanıtma faaliyetlerinin baĢarıya ulaĢması için iletiĢim süreci iyi bilinmeli ve etkili bir Ģekilde kullanılmalıdır (Akarsu, 2001, s. 9). Böylece literatürde genel olarak tanımlanan iletiĢim süreci öğelerinin tanıtma faaliyeti çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.

Tanıtma amaçlı iletiĢim süreci beĢ temel öğeden oluĢur. Bunlar: kaynak, mesaj, kanal, hedef, amaç ve geri bildirimdir (Tolongüç, 2000, s. 15 - Çamdereli, 2004, s. 46 – Aslan ve Demircioğlu, 1994, s. 55).

ġekil: 2-1. Tanıtma Amaçlı ĠletiĢim Süreci Kaynak: (Tolongüç, 2000, s. 17).

ġekil 1’de de görüldüğü üzere tanıtma amaçlı iletiĢim süreci kaynağın belirlenmesiyle baĢlamaktadır. Etkili ve kalıcı tanıtma yapabilmek için önce tanıtmaya konu olacak kiĢi, yöre, bölge, ülke, mal, hizmet, gurup, örgüt ve düĢünce bir baĢka ifadeyle “kaynak” belirlenmelidir (Akarsu, 2001, s. 10).

Daha geniĢ bir ifadeyle kaynak; belirli bir hedefe iletilmek üzere kodlayan kiĢi ya da örgüttür (Tolongüç, 2000, s. 15). Schramm’a (1985) göre kaynak, mesajını bir semboller sistemi içinde kodlayarak çeĢitli iletiĢim kanalları ve bu kanallar içinde yer alan araçlarla iletir.

Kaynak Amaç Kodlama Mesaj

Kanal 1 Kanal 3 Kanal 2 GERĠ BĠLDĠRĠM Etki Alıcı 3 Alıcı 2 Alıcı 1

(26)

Tanıtma amaçlı iletiĢim sürecinde kaynak belirlendikten sonra tanıtmanın amacının belirlenmesi gerekmektedir. Tanıtmanın amaçları Ģunlardır; kitlelerin dikkatini ve ilgisini çekmek, kitlelere haber ve bilgi göndermek, kitleleri ikna etmek ve onları değiĢikliğe (eyleme) hazırlamak, kitleleri harekete geçirmek, kitlelerin sahip olduğu imaj üzerinde istenilen yönde etki yaratmak ve son olarak kitlelerde bir tutum ve davranıĢ değiĢikliği sağlamak (Rızaoğlu, 2004, s. 10 – Kaya, 1990, s. 27 - Kaya, 1992, s. 9 - Akarsu, 2001, s. 11 – Tolongüç, 1992, s. 13 – Shaw, 1990, s. 19 – Dickinson, 1990, s. 20). Daha somut bir anlatımla tanıtıma yönelik iletiĢim sürecinin amacı; alıcının dikkatini ve ilgisini çekerek, ona haber ve bilgi vererek onun sahip olduğu imaj üzerinde istenilen yönde belirli etkiler yaratarak, bir tutum ve davranıĢ değiĢikliği meydana getirmedir (Tolongüç, 2000, s. 22).

ĠletiĢim sürecinde tanıtmaya konu olacak kaynak ve amaç belirlendikten sonra, tanıtmanın hedefi (kiĢi, gurup ya da kitle) belirlenmelidir.

Hedef kitle belirlenirken, hedefi oluĢturan bireyler, hem bireysel unsurlarıyla, hem de toplumsal unsurlarıyla ele alınması gerekmektedir. Etkili bir tanıtma yapabilmek için, bireysel unsurlar olarak ifade edilen; bireylerin demografik kimlikleri, yaĢam tarzları ve ürün kullanım segmentleri, kısaca bireylerin özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır (Akarsu, 2001, s. 12 – Özülker, 1990, s.12 - Pırnar, 1992, s. 26).

Bununla birlikte hedef kitleyi etkileyen ve turistik yönelime çeken motive edici faktörlerin de belirlenmesi gerekir. Dann’a (1981) göre, turizm talebini yaratıcı ve artırıcı etkisi olan bu faktörler kısaca iten ve çeken faktörler olarak ikiye ayrılmaktadır. Ġten faktörler, bireyi turistik faaliyetlere yönlendiren, onda bir istek yaratan sosyo-psikolojik güdülerdir. Edperson’a (1983) göre, bu güdüler fizyolojik, güvenlik, aidiyet, saygı, statü ve özgüven ihtiyaçlarından doğar. Diğer taraftan çeken faktörler ise, kiĢinin turistik faaliyete katılım kararını verdikten sonra bireyin gideceği spesifik hedefi belirler. Daha açık bir ifade ile çeken faktörleri kültür ve tarih birikimleri, iklim koĢulları, ulaĢım ve seyahat kolaylıkları, doğal kaynaklar, fiyat düĢüklüğü ve değiĢik spor ve eğlence olanakları oluĢturur. Blanchet’e (1964) göre; hedefin özelliklerini belirlemeden yapılan tanıtım çalıĢması, ancak rastlantısal bir baĢarıyı beraberinde getirir.

Hedef kitlenin seçimini çeĢitli Ģekillerde düĢünmek mümkündür. Hedef kitle uluslararası planda ele alındığı zaman ülke bazında düĢünülmesi gereken bir faaliyettir.

(27)

Özülker’e (1990) göre, hedef kitle olarak seçilen Ġngiliz kamuoyunun algılama ve etkilenme biçimi bir Fransız’dan bir Amerikalıdan bir Alman’dan mutlak Ģekilde farklıdır. Dolayısıyla algılama Ģekli ile birlikte bunların temel etkileniĢ araç ve biçimleri de değiĢmektedir. Alman pazarında görsel ve yazılı medya daha çok ilgi çekmesine rağmen; Ġngiliz pazarına hitap ettiğiniz zaman, çok daha esprili tarafı kuvvetli ve daha pratiğe yönelik bir takım faaliyetlere yönelmek gerekir.

Tanıtma amaçlı iletiĢim sürecinin elemanlarından bir diğeri mesajdır. Mesaj, iletilmek istenen fikrin, bilginin ya da duygunun bir simgeler dizisi biçiminde kodlanmasıdır (Tolongüç, 2000, s. 16).

Schramm (1985), kaynağın ileteceği mesajı kodlarken üzerinde durulması gereken noktaları Ģu Ģekilde sıralamaktadır: Mesaj, alıcının dikkatini çekecek biçimde kurulmalı ve iletilmelidir. Mesaj, anlamı bozulmadan iletilmesini sağlayacak biçimde hem kaynağın, hem de alıcının ortak oldukları anlamlandırma çerçevesine düĢecek biçimde oluĢturulmalıdır. OluĢturulan mesaj alıcıda ihtiyaç uyandırmalı ve bu ihtiyaçların doyurulması yönünde önerilerde bulunup yol göstermelidir. Mesajın ihtiyaçların doyurulmasına iliĢkin olarak önerdiği yol, bireyin kendisinden istenen yönde harekete geçerken, kendisini ait hissettiği toplumsal grubun normlarına ve o grup içindeki konumuna da aykırı düĢürmeyecek biçimde düzenlenmelidir (Akarsu, 2001, s. 13 – Tolongüç, 2000, s. 16-17 – Aslan ve Demircioğlu, 1994, s. 55 - Pırnar, 1992, s. 26).

ĠletiĢim sürecinde hangi iletiĢim kanalının kullanılacağı da iyi belirlenmelidir. Kanal, kaynak ile alıcı arasındaki mesajın iletilmesine yardımcı olan araçtır. Tanıtımda kullanılan kanalları iki ana baĢlık altında toplamak mümkündür. Bunlardan ilki; belli bir bedel ödeyerek, satın alınan iletiĢim araçlarıdır. Bu iletiĢim araçlarına TV’de ve radyoda yayınlanan reklamlar, gazete ve dergi gibi yazılı basında yer alan ilanlar, billboard (ilan tahtası) reklamları, afiĢler, sergiler ve fuarlar örnek olarak gösterilebilir (Tavmergen ve Meriç, 2002, s. 50). Bunun yanında tanıtımda kullanılan kanallardan ikincisi de; belli bir ücret ödemeksizin kullanılan iletiĢim araçlarıdır. Bu araçlara da dergilerde yayımlanan makale ve yorumlar, haber ya da sanatsal niteliği güçlü olan fotoğraf, tanıtıcı broĢür ve kitaplar, belgesel film ve hatta sinema filmleri örnek olarak verilebilir (Akarsu, 2001, s.14).

(28)

Tanıtma amaçlı iletiĢim sürecinin son elemanı geribildirimdir. Geribildirim, alıcıdan kaynağa doğru oluĢan ters yöndeki bilgi akımıdır (Tolongüç, 2000, s. 21). Geribildirim sayesinde hazırlanan mesajın alıcı tarafından algılanıp algılanmadığı, bu mesajın alıcı üzerinde yarattığı tepkinin olumlu olup olmadığı anlaĢılır. Kısaca geribildirim, tanıtmada kullanılacak mesajın alıcıya ulaĢmasını sağlayan kanal ve araç gibi tanıtma amaçlı iletiĢim süreci öğelerinin doğru kullanılıp kullanılmadığını tespit etmek açısından önemli olduğu söylenebilir (Akarsu, 2001, s. 15).

Hizmet sektöründe yer alan iĢletmeler pazar payını ve satıĢ gelirlerini artırmak için iletiĢim stratejilerinin geliĢtirilmesine yönelik önemli harcamalar yapmaktadırlar. Lovelock’a (1996) göre, etkin bir iletiĢim süreci sayesinde çok sıradan, geçici, pazarda tutunamayacak bir ürün kalıcı bir ürüne dönüĢebilir. ĠletiĢim sayesinde müĢteriler daha fazla bilgilendirilerek, eğitilerek aldıkları hizmetlerden daha verimli faydalanabilmeleri sağlanabilir. Hizmet pazarlayanlar için organizasyonun ve ürünlerin pazardaki konumunun belirlenebilmesi açısından iletiĢim çok önemlidir.

2.3. Tanıtma Kavramının Nitelikleri

Tanıtma bir sistem içinde düĢünülmesi gereken, belirli stratejileri ve politikaları olan birbirlerinden farklı özelliklere sahip yaklaĢım, yöntem, teknik ve araçların uyumlu bir Ģekilde kullanıldığı ve yönetildiği faaliyetler bütünüdür. Tanıtma, ancak bu faaliyetlerin gerçekleĢtirilmesi halinde olumlu sonuçlar verecektir (Karasu, 1990, s. 33).

Tanıtma basit bir bilgilendirme olayı değildir. Tanıtma çok değiĢik faaliyetleri kapsayan, çok yönlü, çok amaçlı ve büyük harcamayı gerektiren bir faaliyettir. Dolayısıyla, değiĢik tanıtma faaliyetlerinin en az kaynak ve zaman harcanarak bilimsel kurallar dahilinde yönetilmesi gerekir (Rızaoğlu, 2004, s. 29).

Tanıtma faaliyetinin daha iyi anlaĢılabilmesi için tanıtmanın amacının, iĢlevinin ve niteliklerinin ayrıca bu niteliklerde yer alan kavramların ve bu kavramlarla birlikte iliĢkili alanların belirlenmesi gerekir. Rızaoğlu’na (2004) göre, tanıtmanın niteliklerini Ģu Ģekilde olmalıdır;

Tanıtma toplumsal bir olgudur, Tanıtma iletiĢimsel bir faaliyettir, Tanıtma yönetsel bir faaliyettir,

(29)

Tanıtma belirli bir ilgi alanı ve sınırı olmayan bir faaliyettir,

Tanıtma genellikle kitle iletiĢim ortamında gerçekleĢen bir faaliyettir, Tanıtma davranıĢsal bir olgudur,

Tanıtma bütünsel bir faaliyettir, Tanıtma pahalı bir faaliyettir,

Tanıtma süreklilik gerektiren bir faaliyettir.

Tanıtma Toplumsal Bir Olgudur

Tanıtma ve tanıma olgusu bir arada yaĢamak zorunda kalan insanların davranıĢlarını birbirlerine açıklamalarında ve birlikte yaĢamalarını kolaylaĢtırmada önemli toplumsal bir olgudur. Böylelikle tanıtma, toplumsal yaĢamın doğasında yer almakta ve insanların birbirleriyle kurdukları iliĢkilerin düzenli bir biçimde iĢlemesini sağlayan toplumsal bir olgu haline gelmektedir (Rızaoğlu, 2004, s. 30).

Tanıtma ĠletiĢimsel Bir Faaliyettir

Tanıtma olayının temelinde yatan fonksiyon iletiĢim kurabilmektir (Güzel, 2001, 63). Coltman’a (1989) göre, turizm sektöründe ürün ve hizmet sağlayanlar ve sektöre yeni katılan iĢletmeler, yeni ya da mevcut tüketicilerin dikkatini yeni ürün ve hizmetlere çekmek üzere iletiĢim faaliyetlerinden faydalanmaktadırlar.

Turizm pazarında üretim ve tüketim belli bir coğrafi alan üzerinde meydana gelir. Diğer yandan turistik ürünler bir toplam üründür. Turistik ürünlerin niteliğini denetlemek de oldukça zordur. Turizmde turistik ürünler fiziksel birer varlık değildirler. Diğer bir deyiĢle turistik tüketicilerin bizzat turistik üretim merkezlerine gelmesi lazımdır (Rızaoğlu, 2004, s. 133). Böylelikle turistik ürünlerin soyut özellikleri ve satın almadan önce deneme imkanının olmaması nedeniyle tanıtma faaliyetinde iletiĢime duyulan ihtiyaç daha yoğundur.

Tanıtma Yönetsel Bir Faaliyettir

Tanıtmanın yönetsel bir olgu olması tanıtma faaliyetlerinin planlanması, örgütlenmesi, eĢgüdümlenmesi ve denetlenmesi anlamına gelmektedir. Nitekim etkin ve baĢarılı bir tanıtma faaliyeti yönetsel bir süreci beraberinde gerektirir (Rızaoğlu, 2004, s. 35). Bunun yanında etkin ve baĢarılı bir yönetim de iyi bir iletiĢim iliĢkisinin kurulması ve geliĢtirilmesi ile mümkündür.

(30)

Tanıtma Belirli Ġlgi Alanı ve Sınırı Olmayan Bir Faaliyettir

Tanıtmanın ilgi alanı çok geniĢtir. Ġnsan topluluğunun bulunduğu her yerde tanıtılacak birçok konu bulunabilir. Diğer yandan, tanıtılacak konu kandırmadan ikna etmeye kadar geniĢleyip daralabilir (Rızaoğlu, 2004, s. 30).

Tanıtma, birkaç insana yöneltilebileceği gibi geniĢ toplum kesimlerine de yöneltilebilir (Kaya, 1992, s. 4). Bunun yanında tanıtma bir ürünün satıĢına yönelik olarak uygulanabileceği gibi bir iĢletmenin veya bir ülkenin imajını oluĢturmaya ya da geliĢtirmeye veya olumsuz imajı silmeye yöneltilebilir (Rızaoğlu, 2004, s. 30 – Zafar, 1991, s. 9). Bununla birlikte tanıtma; siyasal, toplumsal, ekonomik, sosyo-kültürel veya turistik alanlarda ayrı ayrı uygulanabileceği gibi bu alanların hepsini birden kapsayabilir.

Tanıtma Kitle ĠletiĢim Ortamına Dayanan Bir Faaliyettir

Özülker’e (1990) göre iletiĢim, genel anlamda kiĢiler arası iletiĢim ve kitle iletiĢimi olarak iki kümede toplanabilir.

Tanıtmada her ne kadar kiĢiler arası iletiĢimin ve iletiĢimsel geri beslemenin büyük bir önemi olsa da tanıtma faaliyetinde kullanılan iletiĢim, kitlesel iletiĢim Ģeklindedir. Kitlesel iletiĢim, tanıtmanın dolaylı olmasını ve genellikle iletiĢimsel değil, tepkisel geri beslemeye dayanmasını zorunlu kılmaktadır. Diğer yandan, tanıtmada kiĢiler arası iletiĢimi sağlamak da oldukça güçtür. KiĢiler arası iletiĢim daha dar bir çerçevede oluĢtuğu için tanıtmanın yayılma alanı da daralmaktadır. Bununla birlikte kitlesel iletiĢimin yayılma alanı geniĢtir ve kiĢiler arası iletiĢime göre sıklığını arttırmak oldukça kolaydır (Rızaoğlu, 2004, s. 45).

Tanıtma DavranıĢsal Bir Olgudur

Tanıtma insanlarla ve insan davranıĢlarıyla ilgili bir süreçtir. Tanıtmanın temeli insan davranıĢlarının yönlendirilmesidir. Bu davranıĢsal yönlendirme ya mevcut davranıĢların sürdürülmesi ya da bu davranıĢları değiĢtirilmesi Ģeklinde olmaktadır. Ġnsanlarda bir davranıĢ değiĢikliğinin yaratılabilmesi ise bir iletiĢim olgusunun yaĢama geçirilmesinin ilk koĢuludur. Ġnsanlar arası iletiĢim ise bir davranıĢsal olgudan baĢka bir Ģey değildir. Bu açıdan bakıldığında tanıtma bir insanın bir diğerinin davranıĢına veya düĢüncelerine etki etmede kullandığı bir çabadır (Rızaoğlu, 2004, s. 45-46).

(31)

Tanıtma Bütünsel Bir Faaliyettir

Tanıtma faaliyetinde birbirlerinden farklı niteliklere sahip yaklaĢımlar, yöntemler ve araçlar kullanılmaktadır. Ancak kullanılan bu öğeler birbirlerinden bağımsız olarak yürütülmemeli; birbirlerini tamamlayacak ve bütünleĢtirecek Ģekilde bir araya getirilmelidir (Tavmergen ve Meriç, 2002, s. 43). BaĢka bir ifade ile (Özülker, 1990), tanıtma faaliyetleri arasında koordinasyon sağlanmalıdır.

Rızaoğlu’na (2004) göre, tanıtma bütünselliğini sağlamak için Ģunlar yapılmalıdır;

Tanıtma yaklaĢımları, yöntemleri, teknikleri ve araçları birbirlerinin etkisini destekleyecek veya daha da arttıracak Ģekilde uygun bir karma oluĢturulmalıdır.

Tanıtma kararlarının alınmasında ve yürütülmesinde kamu kesimi ile özel kesim katılımlı bir anlayıĢla bir araya gelmelidir.

Tanıtmanın amaçları önceden belirlenmeli ve tüm tanıtma faaliyetleri bu amaçları gerçekleĢtirme yönünde uygulanmalıdır.

Tanıtmada devlet öncü olmalı ve arka planda kalmaya oldukça özen göstermelidir. Kaya’ya (1992) göre, hiçbir ülkenin kendisini devlet tanıtmaz. BaĢka bir ifadeyle akıllı devlet, ortalıklarda görünmeyen fakat ipleri elinde tutan devlettir.

Tanıtma iletileri belirlenen amaçlara yönelik olarak geliĢtirilmeli ve kullanılmalıdır.

Tanıtma planları aynı zamanda mikro düzeyden makro düzeye doğru değerleri yansıtacak Ģekilde yapılmalıdır. Öncelikle, toplumun ve ülkenin çıkarları düĢünülmelidir.

Tanıtmanın stratejileri ve politikaları ayrıntılı bir Ģekilde bir araĢtırma sonucu belirlenmeli, seçilmeli ve uygulanmalıdır.

Tanıtmanın etkinliği sık sık değerlendirilmeli ve geri beslemelere yer verilmelidir.

Tanıtma Pahalı Bir Faaliyettir

Tanıtma faaliyetleri yüksek maliyetler gerektirdiğinden maddi bir külfeti de beraberinde getirir (Rızaoğlu, 1992, s. 37). Gerçekten iĢletmelerin veya ülkelerin en çok

(32)

harcama yaptıkları kalemlerin baĢında tanıtma faaliyetleri gelmektedir (Tavmergen ve Meriç, 2002, s. 43). BaĢka bir ifadeyle tanıtma faaliyeti pahalı bir çabadır (Özülker, 1990, s. 16 -).

Tanıtma faaliyetlerinden genelde bir karĢılık beklenmez. Özellikle, ülke ve kültürel yöndeki tanıtmalar bu niteliği taĢımaktadır. Böylece, tanıtma faaliyeti kısa vadede kendisini ödeyemeyen bir faaliyettir ve çoğu ülke tanıtma faaliyetlerine yeterli harcama yapamadığı için turizm pazarlarından beklediği ilgiyi görmemektedir (Rızaoğlu, 2004, s. 47).

Tanıtma ülke veya iĢletme için bir yatırım olarak değerlendirildiğinde, bu yatırımın verimliliği garanti değildir (Tolongüç, 1992, s. 13 - Tavmergen ve Meriç, 2002, s. 44). Bununla birlikte tanıtma harcamaları gider olarak değil; karĢılığı fazlasıyla alınacak bir yatırım olarak algılanmalıdır (DPT, 2001, s. 77).

Tanıtma Süreklilik Gerektiren Bir Faaliyettir

Tanıtmada bir defa reklam vermek, bir kiĢiyi / grubu / kitleyi bir, iki defa çağırmak amaca ulaĢmak için yeterli değildir (Tavmergen ve Meriç, 2002, s. 43). Bir araĢtırmaya göre, (Özülker, 1990 – ġahbaz, 2000) tanıtma faaliyetlerinin baĢarılı bir sonuç verebilmesi için en az 5 - 10 yıl arasında bir döneme ihtiyaç vardır.

Tanıtım faaliyetleri kısa vadeli, geçici bir faaliyet olarak görülmemelidir. Aksine ileriye dönük bir yatırım olarak değerlendirilmeli ve bunun sonuçlarının uzun vadede gerçekleĢeceği kabul edilmelidir (Çetinel, 2001, s. 153 – Casson, 2001, s. 61).

Bunun yanında her yapılan tanıtma faaliyetinin baĢarıya ulaĢması beklenir ancak öngörülemeyen bir kriz veya karıĢıklık ortamı talebin rakip iĢletmeye ve / veya ülkeye kaymasına sebep olur. Böylelikle tanıtma faaliyetlerine kalındığı yerden veya en baĢtan baĢlamak gerekir (Özülker, 1990, s. 16).

2.4. Tanıtma Faaliyetleri

Tanıtma faaliyetleri tanıtmanın belli bir anlayıĢ veya modele bağlı kalarak gerçekleĢtirildiği yöntemlerdir. Genel olarak tanıtmada halkla iliĢkiler, bildirseme, propaganda, reklamcılık, satıĢ tutundurma, duyurum, kiĢisel temas ve lobicilik faaliyetleri kullanılmaktadır (Tavmergen ve Meriç, 2002, s. 46).

(33)

2.4.1. Halkla ĠliĢkiler Faaliyetleri

Halkla iliĢkiler; bir giriĢimin, kamu ya da özel sektörde faaliyet gösteren bir kuruluĢun temasta bulunduğu ya da bulunabileceği kimselerin anlayıĢ, sempati ve desteğini elde etmek ve sürdürmek için yaptığı sürekli ve örgütlenmiĢ bir yönetim görevidir (Soysal, 1976, s. 66 - Çamdereli, 2004, s. 24 - Asna, 1974, s. 79). Kaya’ya (1990) göre halkla iliĢkiler; bilgi verme, etkileme, ikna etme ve uygulama iĢlevlerini yerine getiren, örgütsel ve yönetsel tavır ve yaklaĢım içinde sürekli iki yönlü iletiĢime dayalı, kaynaktan hedefe, hedeften kaynağa bilgi akımını sağlama sürecidir. Diğer taraftan Biber’e (2009) göre halkla iliĢkiler, çoğulculuk anlayıĢının geliĢmiĢ olduğu demokratik toplumlarda örgütlerin gereksinim duydukları toplumsal desteği, güveni, rızayı elde etmek için gösterdikleri planlı ve sistemli iletiĢim çabalarıdır.

Halkla iliĢkiler faaliyetleri birey, çevre ve birey ile çevre arasındaki iliĢkilerden oluĢan üç temel unsurdan oluĢur (Rızaoğlu, 2004, s. 225). Tortop’a (1998) göre, halkla iliĢkilerin amaçları; halkı aydınlatmak ve onlara çalıĢmaları benimsetmek, halkta organizasyona karĢı olumlu davranıĢlar yaratmak, halkın organizasyonla olan iĢlerini kolaylaĢtırmak, kararların isabet derecesini artırmak için halktan bilgi almak, özel ve kamu yararlarına cevap vermeye çalıĢmak ve sosyal sorumluluk duygusu yaratmak olmalıdır. Rızaoğlu’na (2004) göre, modern halkla iliĢkilerin temel amacı, bir taraftan halkın ne düĢünüp uyguladığını halka açıklanarak ve diğer taraftan da halkın ne düĢündüğünü saptayarak bu bilgilerin yönetim kademelerine ulaĢtırılmasını sağlamaktır. Bu amaçlara yönelik olarak yürütülen halkla iliĢkiler çalıĢmalarının birçok uygulama alanı ve yöntemi bulunmaktadır (ġahbaz, 2000, s. 123). Bunlar; duyurum ve medya ile iliĢkiler, fuarlar, kongreler ve sergiler, sponsorluk, kurum kimliği / kurum imajı, lobicilik ve kriz yönetimi (Aksungur, 2008, s. 29).

Duyurum ve medya ile iliĢkiler; bir örgüt ya da kiĢi hakkında bilgi yayma ve bir örgütün kendisi, ürünleri veya hizmetleri hakkında haber, röportaj, resim gibi materyalleri, haber niteliğinde yayınlatma çabalarıdır (Rızaoğlu, 1993, s. 25-26). Medya ile iliĢkilerde temel amaç, hedef kitle ya da kamuoyunda olumlu izlenim yaratacak haberleri, medya ile iliĢkilerin kullanılarak yayımlatılmasıdır (Doyle, 1998:284-285 – Akt. Aksungur).

(34)

Fuarlar, Kongreler ve Sergiler; fuarlara katılmak, ürün veya hizmetin tanıtımı ve pazarı geniĢletme imkanı sunmasının yanında (Çıldır, 1991, s. 17), rakiplerin bulundukları noktayı görme ve tüketicilerle doğrudan iletiĢim kurma açısından da etkili halkla iliĢkiler uygulamaları olarak görülmektedir (Peltekoğlu, 2001, s. 271). Sergiler ise hizmet ya da ürünlerin hatta belirli konulardaki düĢüncelerin çarpıcı, akılda kalıcı teknikler kullanarak tanıtılması amacıyla gerçekleĢtirilen organizasyonlardır (Bülbül, 2000, s. 82).

Sponsorluk, bir organizasyonun imajına katkı sağlamak amacıyla, özellikle spor, sanat, kültür, eğitim ve sağlık gibi toplumsal konularda projeler geliĢtirilerek topluma yararlı hizmetler sunma faaliyetidir (Kaya, 1990, s. 25).

Ġmaj, bir dizi bilgilendirme faaliyetinin sonunda zihinlerde oluĢan görüntü olarak tanımlanmaktadır. Bunun yanında bir kuruluĢun adının yazılıĢ biçiminden, kuruluĢa ait her araç ve gereçte hakim olan renge kadar, geniĢ bir alanı kapsayan kurumsal görüntü, kurum imajını yükseltmektedir. Kimlik, bir logo, bir renk, değiĢik bir yazı stili veya tüm faktörlerin birleĢmesi ile elde edilmektedir (Peltekoğlu, 2001, s. 374-375).

Lobicilik, yasa koyma ve düzenleme yetkisine sahip otoriteler ile onları istenen yönde davranıĢa yönlendirme (Kaya, 1990 s. 27 – Kaya, 1992, s. 5) amacıyla, iliĢki içerisinde olma Ģeklinde tanımlanmaktadır (Holloway ve Robinson, 1995, s. 213 – Akt: Aksungur).

Kriz beklenilmeyen ve önceden sezilmeyen, çabuk ve acele cevap verilmesi gereken, örgütün veya iĢletmenin anlama ve uyum mekanizmalarını yetersiz hale getirerek, mevcut değerlerini, amaçlarını ve varsayımlarını tehdit eden gerilim durumudur (Aymankuy, 2001, s. 106). Kriz dönemi halkla iliĢkiler planı, acil müdahale gerektiren beklenmeyen kriz durumlarıyla karĢılaĢıldığında, kamudan anlayıĢlı bir tavır sergilemesi beklendiğinde devreye giren halkla iliĢkiler uygulamalarıdır (Peltekoğlu, 2001, s. 315).

Tüm tanıtma yöntemleri içerisinde uygulamada iki yönlü, dengeli ve karĢılıklı etkileĢimli bir iletiĢime yer veren ve çağımız koĢullarına ve anlayıĢına uyan en etkili tanıtma yöntemi hakla iliĢkiler faaliyetleridir (Aslan ve Demircioğlu, 1994, s. 52 - Rızaoğlu, 2004, s. 61).

(35)

2.4.2. Bildirseme (Enformasyon) Faaliyetleri

Bildirseme, bir kaynaktan bir hedefe, bir durum, bir olgu ve olay hakkında onu aydınlatmak amacıyla her türlü bilginin iletildiği, çeĢitli etkinliklerden oluĢan bir süreçtir (Kaya, 1990, s. 24 – Ġnceoğlu, 1985, s. 55 - Rızaoğlu, 1992, s. 36).

Bildirseme süreci bilgi alma (bilseme) ve bilgi verme (bildirseme) olmak üzere iki boyuttan oluĢmaktadır. Bildirseme, salt bilgi vermeye yönelik bir tanıtma faaliyetidir (Rızaoğlu, 2004, s. 63).

Bildirseme, tek yönlü iletiĢim faaliyeti olarak bilgiye gereksinim duyan veya ilgilenen kimseler için bilgiyi onlara hazır tutma olayıdır. Bu nedenle, bildirseme durağan, kurumsallaĢmıĢ ve edilgen bir özellik taĢımaktadır. Bildirsemede, bilgiler belli yer ve noktalarda hazır tutulur ve belli kurallarla çalıĢan birimler yoluyla yerine getirilir. Bildirsemeyi diğer tanıtma yöntemlerinden farklı kılan özelliklerden biri de bilgilerin sürekli olarak hazır tutulması, doğru ve uygun bilgileri bulundurması ve ticari bir amaç taĢımamasıdır (Rızaoğlu, 2004, s. 63).

Bildirseme faaliyetini gerçekleĢtirmenin yaygın kul l anı l an bir yöntemi de danıĢma yoluyla bilgilerin kitlelere verilmesidir. Diğer bir deyiĢle, bildirseme daha çok danıĢma yoluyla gerçekleĢtirilmeye çalıĢılmaktadır. DanıĢma (bildirseme) bürosu, kimi kuruluĢların iĢleriyle ilgili olarak sorulacak soruları yanıtlamak için açılmıĢ büro anlamına gelmektedir. Turist danıĢma büroları bu türdendir (Coltman, 1989, 266).

Turizmde bildirseme faaliyeti, genellikle yurtdıĢı ve yurtiçinde faaliyet gösteren ulusal turizm ofisleri ve enformasyon büroları kanalıyla yürütülmektedir. ġahbaz’a (2000) göre, turizmde bildirseme faaliyetleri turistik destinasyonun her türlü imkan ve zenginliklerinden hedef kitlenin haberdar edilmesi olarak nitelendirilebilir. Bu bilgilendirme faaliyetlerinde çoğu zaman görsel açıdan da zengin basılı materyaller (harita, broĢür, depliyan, kitapçık vb.) kullanılmaktadır.

ĠletiĢim teknolojilerinin geliĢimi doğrultusunda internet, bugün dünya turizm pazarında sıklıkla kullanılan yöntemlerden biri olmuĢtur. Günümüzde hemen hemen her ülkenin, hatta alt destinasyonların, bilgilendirme amacıyla kullandıkları web siteleri bulunmakta, bu sitelerde destinasyon ile ilgili ulaĢım, konaklama, turizm ürünleri gibi her türlü bilgi kapsamlı bir Ģekilde yer almaktadır (Aksungur, 2008, s. 26).

(36)

Seyahat acenteleri web sayfaları ya da merkezi rezervasyon sistemleri aracılığı ile potansiyel müĢterilerinin dikkatini çekerek, satın alma davranıĢına yönlendirir (Mangold, Miller ve Brockwzy, 1999, s. 82).

2.4.3. Propaganda Faaliyetleri

Bir kiĢi, grup ya da örgütün baĢka kiĢilerin düĢüncelerini, tutumlarını ve davranıĢlarını belirleyip biçimlendirmek, denetim altına almak (Sezgin, 2001, s. 167) amacıyla kitle iletiĢim araçlarından yararlanarak onların tepkilerinin istenilen doğrultuda yola sokmak için gerçekleĢtirilen bilinçli tanıtma çabalarıdır (Rızaoğlu, 1992, s. 36 - Rızaoğlu, 2004, s. 64). Propaganda, bir kaynaktan bir hedefe yöneltilen ve hedefin tutum ve davranıĢlarını değiĢtirme amacı taĢıyan (Lerner, 1985, 278) tek yönlü bir iletiĢimdir (Kaya, 1990, s. 26).

Propaganda bir öğretinin düzenli ve sistemli olarak yayılması, bir fikrin ya da davanın duyurulması anlamına gelir (Sabuncuoğlu, 1992, s. 23). Rızaoğlu’na (2004) göre, propaganda daha çok bir ideolojiyi empoze etmesi; Ģiddet, korku ve otoriter bir esasa dayanması ve gereğinde dürüstlük kuralına uymayan özellikler taĢıması ile diğer tanıtma tekniklerinden ayrılmaktadır. Bununla bilirlikte Özülker (1990), propaganda yapılırken karĢı tarafı istendik davranıĢa yönlendirmek için pek çok noktada karĢıt görüĢlerin bilinçli olarak ya ihmal edildiğini ya da abartılarak düĢünülen, amaçlanan veya istenilen davranıĢa kiĢilerin yönlendirildiğini ileri sürmektedir.

Propaganda kitleleri belli bir düĢünce ve öğreti etrafında toplama amaç taĢır (Çamdereli, 2004, s. 40). Genellikle siyasi amaç taĢıyan propaganda faaliyetleri (Tengilimoğlu ve Öztürk, 2008, s.33), kitleler üzerinde psikolojik baskı ve heyecan yaratması yönüyle çok etkilidir (Rızaoğlu, 2004, s. 65).

2.4.4. Reklam Faaliyetleri

Reklam, herhangi bir malın, bir hizmetin veya fikrin bedeli ödenerek ve bu bedelin kim tarafından ödendiği anlaĢılacak biçimde yapılan ve yüz yüze satıĢ dıĢında kalan tüm tanıtım faaliyetleri olarak tanımlanmaktadır (Aksungur, 2008, s. 27).

Reklamcılık bir kuruluĢun kazanç sağlamak, yeni müĢteriler çekmek için yararlandığı teknik ve araçların tümüdür (Akarsu, 2001, s. 6). BaĢka bir tanıma göre reklam, çeĢitli mal ve hizmetlerin tanıtımına yönelik olarak, kitle iletiĢim araçlarından

(37)

satın alınan yüzey ya da sürelerde, belirli bir markanın imzasıyla yapılan çalıĢmalardır (Tolongüç, 2000, s. 110 – Denizer, 1992, s.109). Reklamcılıkta bir malın, bir hizmetin veya bir fikrin geniĢ kitlelere tanıtılması, benimsetilmesi ve alıĢkanlıkların değiĢtirilmesi amacı vardır (Kaya, 1990, s. 24 - Güzel, 2001, s. 89 – Sezgin, 2001, s. 167). Reklamlar, kolayca tekrarlanabilir ve kitlelere tanıtılan ürünler hakkında kıyaslama olanağı verir. (Sezgin ve Acar, 1983, s. 113).

Reklam faaliyetleri ticari bir özellik taĢıyabileceği gibi ticari olmayan bir özellik de taĢıyabilir. Reklam, ticari bir özellik taĢıdığında tutundurma faaliyetleri içinde; ticari bir özellik taĢımadığında halkla iliĢkiler faaliyetleri içinde yer alır.

Toplumsal açıdan reklamın varlığı, ekonomik büyüme ve geliĢmeyi olumlu etkilemekte, haberleĢme ortamının mevcudiyetini sağlamaktadır. Bu nedenle reklam diğer tanıtma tekniklerinden daha fazla öne çıkmaktadır. Reklamı diğer tanıtma faaliyetlerinden ayıran özellikler kısaca Ģu Ģekilde özetlenebilir (Akarsu, 2001, s. 45);

Reklamda kaynak bellidir. SatıĢa yönelik mesajlar taĢıyan reklamlarda, reklam bedelini kimin tarafından karĢılandığı hedef kitleye iletilir.

Reklamda kiĢisel olmayan iletiĢim araçları (kitle iletiĢim araçları) kullanılır ve önceden hazırlanan mesaj bu araçlarla aynı anda ve aynı Ģekilde pek çok izleyiciye iletilir.

Mesaj konusunun ürünler, hizmetler ve fikirler olabilmesi ise reklamın belirleyici bir diğer özelliğidir.

OdabaĢı’na (1997) göre, reklamın kitle iletiĢim araçlarıyla kiĢisel olmayan bir Ģekilde sunulması, her zaman her yerde olması, müzik, dram ve benzeri ifade Ģekilleri kullanılması; ürün sunumlarının görsel, iĢitsel olarak abartılıp vurgulanabilmesine olanak tanıması reklamı diğer tanıtma tekniklerinden ayıran temel özelliktir.

2.4.5. SatıĢ Tutundurma Faaliyetleri

SatıĢ tutundurma özellikle turizm iĢletmeleri tarafından yaygın olarak kullanılan bir tanıtma tekniğidir. SatıĢ tutundurma, turistik mal ve hizmetlerin tüketici ile karĢılaĢması olanaklarını artıran giriĢimler olarak tanımlanabilir. SatıĢ tutundurma faaliyetleri; bedava örnek ürün, sergi, teĢhir, çeĢitli yarıĢmalar, ikramiye, kupon, moda gösterileri, para iadesi, tanıĢma toplantıları, karĢılıksız mal veya hizmet çabalarıdır (Akarsu, 2001, s. 43).

Şekil

ġekil  1’de  de  görüldüğü  üzere  tanıtma  amaçlı  iletiĢim  süreci  kaynağın  belirlenmesiyle baĢlamaktadır

Referanslar

Benzer Belgeler

Çünkü o bu konudaki cehaletini kabul etmektedir (Sel. Yakınlığı ile ilgili yaklaşımları daha ziyade, Mesih’in birinci gelişiyle evvelce başlamış olan kurtuluşun

İstanbul Konsili’nden sonra Hıristiyanlar arasında İsa Mesih’in annesi Meryem tartışma konusu oldu.. İsa Mesih tanrı ise, beşer olan Meryem, tanrı

Đsa dininin düşmanı olan o Yahudi vezir bu tarzda ve nevide on iki tomar yazdı... O Yahudi vezir hükümdarı gibi cahil ve gâfil idi. Bunun için kadim ve kabulü zaruri

Gergedanlar günümüzde sadece Afrika ve Orta Asya’da 5 türü yaşayan büyük memeli hayvan türleri ve pek çok memeli türü gibi soyları tehlike altında. Dikkat

Yahya Kemal'in Kerkük Türkleri tarafından da büyük hayranlıkla okunan şiirleri, bölgenin edebiyat çevrele­ rinde geniş yankılar uyandırmıştı.. Oldukça titiz

Bu faktörler göz önünde bulundurularak yaklaşık 400 bambu türü içerisinden özellikle birinci sınıf çay bölgesi ekolojisine uyum sağlayabilecek ve ekonomik

doğmuş, Bahriye mek­ tebinden mülâzım ola­ rak çıkmış, sonra İs­ tanbul Sanayii Nefise Mektebini de

Ekokardiyografi Bulguları Tutulan Kapak Predispozan Faktörler Cerrahi 1 TTE: aort kapağında 20 mm vejetasyon, Aort ve mitral - AVR ve MVR.. 3° aort yetersizliği ve 3°