• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM : BEŞİKTAŞ JİMNASTİK KULÜBÜ

4.2. Tribünlerdeki Çarşı

Çarşı’nın BJK İnönü Stadyumu tribünlerinde ya da deplasman maçlarında kullandığı sembol ve simgeler, bir orkestra edasında toplu halde söyledikleri tezahüratlar ve hareketler, onu en popüler taraftar grubu yapan özelliklerinin başında gelmektedir.

Çarşı’nın tribünlerde ilk dikkati çeken yanı bitmek bilmeyen desteği ve coşkusudur. Tezahüratlar 90 dakikalık karşılaşma boyunca, takımları yense de, yenilse de hiçbir zaman susmaz. ‘Ölümle yaşamı ayıran çizgi, siyahla beyazı ayıramaz ki; her yolun sonunda ölüm olsa da, sevenleri kimse ayıramaz ki’ diyen binlerce taraftar bunu büyük bir coşkuyla ifade etmektedir. Onlar kendi ifadeleriyle ‘Beşiktaş’ı sevinmek için sevmeyenlerdir’. Çarşı bu özelliği ile gerçekten de sahanın 12. adamı görünümüdedir. 90 dakika boyunca hiç susmadan ‘Kartal gol gol gol’ diye bağırıp, ancak 140.000 kişi tarafından çıkarılabilecek olan 130 desibellik ses rekoru ve 2 km’lik dev Beşiktaş bayrağı ile Guiness Rekorlar kitabına adını yazdırandır. Çarşı’yı bir anlamda diğer taraftar

90 Senem Gülkar, “ 25 Yıldır Dimdik Ayakta Çarşı”, Beşiktaş Dergisi, Sayı: 72, İstanbul, Mart 2007, ss.

gruplarından ayıran; futbolun sürekli başarıya endeksli popüler dünyasında gündemde kalma hevesi olmadan, içindeki semt takımı ruhunu kaybetmeden, geleneklerinden kopmadan sürdürdüğü bu duruştur.

4.2.1. Desteğin Simgeleri ve Törensel Özellikler

Futbol, bugün tarih sahnesindeki mitolojik anlamlarından sıyrılmış olsa da gücü ve hakimiyeti temsil etme özelliğini hala sürdürmektedir.

İnsanoğlunun tarih sahnesine çıktığı günden itibaren, adeta mitolojik anlamdaki güce sahip olma içgüdüsüyle, yuvarlanan cisimlere vurmaktan zevk alma duygusu, futbolu bugün dini bir ayin ve izlendiği her dakikadan zevk alınan görsel bir şölen haline getirmiştir. 91 Christian Bromberger’in işaret ettiği gibi aynı renklere gönül vermiş binlerce insanın bulunduğu tribünlerde, bireyler arasındaki toplumsal ilişkiler, normal hayatın dışında var olan ifadelerle süslenmiş birçok rituel ile teatralleştirilir.92 “Futbol takımlarının ‘din’ ya da ‘mezhep’; slogan ve tezahüratların ‘zikir’ veya ‘ilahi’; slogan atmanın ‘ayindeki trans çığlıkları’; stadyumların ‘mabed’ halini aldığı kent kökenli merkezlerde, ayin mekanı olan stadlarda takım renklerini taşıyan özel kıyafet ve aksesuarları, takım renklerine boyanmış yüzleriyle büyük bir kabile ayinini andıran futbol maçı, sözlü kültür ürünlerinin yaşatıldığı ve dönüştürüldüğü mekanlar haline getirilmiştir.”93

Çarşı’nın tribünlerdeki görüntüsüne baktığımızda, takım renkleri, bayrak ve flamaları, sembolleri, inançları ve rituelleri ile kendi içlerindeki ‘biz’i yarattıklarını söyleyebiliriz. Kullandıkları semboller ve simgelerle, kendilerine has davranışları ile yarattıkları bu ’biz’, bir yandan kendilerini ’öteki’lerden ayırırken, diğer yandan da

rekabetin de boyutunu değiştirmektedir.

Takımları sembolize eden logoların; göstergelerin görselliğinin vurgulandığı, aynı zamanda fiziksel ve kültürel bağın kurulduğu gösterim sanatı olduğunu söyleyebiliriz. Beşiktaş’ın renkleri olan siyah-beyazın yanında sembolü olan Kartal da taraftar için ayrı bir önem taşımaktadır. ‘Karakartal’ kulübün kendine seçtiği bir sembol değildir. ‘Karakartal’ ünvanı belkide taraftarın takımı adına seçtiği sembollere ilk örneklerden biridir. Kulübün kurucularından Şeref Bey’in vefatı nedeniyle sahaya simsiyah formalarla çıkan takımın sahada devleşen akınlarına, yırtıcılığına ve gücüne atfen taraflarları tribünlerden haykırarak takıma bu ünvanı vermişlerdir. O günden sonra bu sembol

91 Gülin Öğüt Eker, a.g.m.

92 Christian Bromberger, “ Stadyumdaki Kent”, Roman Horak, Wolfgang Reiter ve Tanıl Bora, a.g.e, s. 42. 93 Gülin Öğüt Eker,a.g.m.

Beşiktaş ismi ile birlikte anılmaya başlanmış ve hem kulübün hem taraftarın duruşunu belirleyen sembolü olmuştur. Bilindiği gibi, Türk mitolojisinde kartal, yırtıcılığı, gücü ile Gök Tanrı’nın sembolü olup aynı zamanda hükümdarlık, güç ve kudreti de ifade eder. Türklerin milli sembollerinden olan kartal, taşıdığı yüksek ruhla, Gök Tanrı’nın veya şaman ruhunun sembolü olarak dünya ağacının tepesinde yaşadığına inanılır. “Özellikle mücadele sahnelerine yer veren resimlerde zafer kazanan hayvan olarak yer alan kartal, gök unsuru içine girmekte olup kötü unsurlara karşı iyi olan unsurları temsil etmektedir”.94 Güç ve kudreti sembolize eden kartal, sadece İslamiyet öncesi Türk tarihinde değil, Türklerin İslamiyet’i kabulü ve sonrasındaki süreçte de kutsallığını koruyan bir sembol olmuştur. Örneğin, Hz. Muhammed’in siyah bir kumaştan oluşan ünlü sancağı Türkçe’de ‘kartal’ anlamına gelen ’Ukab’ ismindedir.95 Kartal, nasıl ki güç ve kudreti anlamına gelerek Türk toplumunun geleneksel değerleri için önemli bir sembol olmuşsa, gücün, asaletin ve inancın ‘Beşiktaşlılık Ruhu’ olarak adlandırıldığı Beşiktaş Kulübü ve Beşiktaş taraftarı için de ayrı bir değer ve sembol olmuştur. Ayrıca, yaşamları boyunca eş değiştirmeyen kartallar gibi Beşiktaşlılar için de takımları tek aşk olmuştur. Bunu tribünlerde söylenen şarkılar ve ’Beşiktaş’ pankartları da bu aşkı anlatmaktadır.

5.555 kişilik kapalı tribünde Çarşı’nın yarattığı, rakip taraftar ve futbolcular dahil olmak üzere BJK İnönü Stadyumu’nda bulunan herkesi etkileyen büyülü atmosfer grubun yaşam damarıdır. Takımları sahada yenilse bile bitmek bilmeyen tezahüratları ve destekleri, bayrak, atkı ve flama şovları, davulları ve hatta susarak, ıslık çalarak ya da alkışlayarak gösterdikleri protestolarla Çarşı tribünde gerçek üstü bir ortam yaratmaktadır. Her geçen gün yabancılaşan ve karmaşıklaşan toplumumuzda binlerce kişinin belki de başka hiçbir yerde göremeyeceğimiz bir uyum içinde aynı hisleri paylaşıp, aynı davranışları sergilemeleri adeta modern çağda artık var olmayan toplu zikirleri andırmaktadır. Çünkü, Çarşı’lı birey burada yani kutsal saydığı stadyumunda, kendi gibi hisseden binlerce kişiyle birlikte, tutkuyla bağlı olduğu renkler için sahada mücadele verenleri desteklemektedir. Binlerce kişinin aynı hisleri paylaştığı noktada ’ben’ kavramı ‘biz’e dönüşmekte, bu süreçte grubun tribün ahengi ve rituellerini

94 Yaşar Çoruhlu, Türk Mitolojisinin ABC’si, İstanbul: Kabalcı Yayınevi, 1999, ss. 144-145, Bahaddin

Ögel, Türk Mitolojisi, Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1993, ss. 585-595 (Aktaran: Gülin Öğüt Eker, a.g.m.).

95 Orhan Sarıoğlu, “Selçuklu Süslemelerinde Çift Başlı Kartal Motifi ve Mesud II’ye Ait Bakır Bir Sikke”,

http://www.turknumismatik.org.tr/turkish/yayinlar/bultenler/bulten3738/B3738_M09.html, (Alıntı tarihi: 22 Mayıs 2008).

oluşturmaktadır. Marc Auge, stadyumlardaki kutsallıkla dinsel kutsallığı karşılaştırırken bu noktaya dikkat çekmiş, stadlardaki kutsallığın laik bir kutsallık olduğunu, topluluğun parçalanmış bireyliliğinin aşılıp, o ilk zamanlardaki dayanışma duygusunu andıran coşkuyu yeniden keşfedişini ve kutsadığını belirtmektedir. İşte bu yüzden stadlar, toplu coşkunun da son kaleleridirler.96 Elias Canetti, ‘Kitle ve İktidar’ adlı eserinde, binlerce futbolseverin trbünlerde trans halinde yaptığı bu hareketleri, Maorilerin ritm tutmasına benzetmektedir. Canetti’ye göre taraftar kitleleri de tıpkı Maoriler gibi şölen ve ziyafetlerden sonra ya da sevilen birinin cenazesinde bir arada olan; kendilerini bir kitle gibi hisseden kabilelere benzerler. Buradaki benzerliğin en önemli unsuru da ritm ve ritmin sağladığı ‘biz ‘düşüncesidir. Birbirlerine yaslanmış bir şekilde görünen eşdeğerlik durumlarına bir de binlerce kişiden oluşan kalabalığın yoğunluğunun eklenmesiyle ortaya adeta başka bir canlı çıkmaktadır. Ve bu canlı, dans eden, aynı amaç için devinen elli baştan, yüz bacak ve yüz koldan oluşan dev bir yaratık gibidir.97 Gerçekten de tribünlerdeki bu görüntü, filmlerde görülen mitolojik öyküleri anımsatır bizlere.

2006-2007 sezonunda, İnönü’de, UEFA Kupası ön eleme karşılaşmaları için ülkemize gelen yabancı kulüp mensuplarının özellikle tribünlerdeki Beşiktaş taraftarına, Çarşı’ya hayran kalarak ülkelerine dönmeleri yakın zamana dair verilebilecek

örneklerden biridir.

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nde yaklaşık olarak dört yıldır Genel Sekreterlik görevini sürdüren Kenan Öner, Beşiktaş taraftarları ve Çarşı ile ilgili olarak ‘Ayrıcalıklı ve farklı olmamızın bir göstergesi de tribünlerimizdir. Çok farklı, çok samimi ve çok içten bir taraftarımız var. Beşiktaş’ın halkın takımı olması tribünlere de yansıyor. Bizim taraftarımız hakikaten takımını delicesine seviyor ve renklerimize tutku derecesinde bağlı... Beşiktaş taraftarı, gerçekten örnek alınacak taraftardır. Bu sene UEFA maçlarında oynadığımız rakip kulüpler, kulübümüze yazılar göndererek, hayran kaldıkları taraftarlarımızı tebrik ettiler. Zaman zaman çirkin tezahüratlar da dile getiriliyor ama bu sadece Beşiktaş taraftarına özgü bir olay değil’ ifadelerini kullanmaktadır.98 Benzer bir örnek de altı yıl öncesinden verilebilir. Şampiyonlar Ligi finali öncesinde İstanbul’a gelen çok sayıdaki Milan ve Liverpool taraftarı, ‘Biz Çarşı’ya misafir olmaya

96 Marc Auge, “Football. De I’histoire a I’anthropologie religieuse”, No. 19, Fevrier 1982 (Aktaran: Aydın

Uğur, Keşfedilmemiş Kıta, İstanbul: İletişim Yayıncılık, 1. Baskı, 1991, s. 61.

97 “Yanyana Geldiklerinde ...Heyecanları Doruğa Eriştiğinde...’Tek Bir Varlık Gibi Dansederler’”, Beşiktaş Dergisi, Sayı: 2, Yıl: 1, s. 56.

98 “BJK Genel Sekreteri Kenan Öner: ‘Beşiktaş’ın Beşiktaşlı’dan Başka Dostu Yok’”, Beşiktaş Dergisi,

geldik’ diyerek; İnönü’de Çarşı’yı izlemek istediklerini belirtmişlerdir.99

Türk toplumunun içindeki ataerkil yapıyı, fedakarlık ve koruma içgüdüsünü, coşkuyu ve hatta şovenizm ruhunu tribünlerde de görmek mümkündür. Çünkü taraftar grupları ve tribünler yaşanılan toplumun bir nevi aynasıdır aslında. Futbolun yarattığı dil ya da tribünlerdeki söylemlere ve hatta şiddet olaylarına baktığımızda erkek egemen toplum niteliğimiz gözlenmektedir. Bu aslında sadece Çarşı özelinde değil futbolun tutku olarak yaşandığı çoğu grup için geçerli olan bir durum. Yazar Alev Alatlı da erkek egemenliğindeki Türk toplumu için, sahip olunanı koruyup, ona tıpkı bir ana gibi kendini veren, vefakar ve korumacı gibi kadınsı birçok özellikle bezenmiş bir toplum tanımlamasını yapmaktadır. Buradaki tanımlama aslında Türkiye’deki futbol taraftarlığı için de geçerlidir. Futbol taraftarı tıpkı vatanını sever gibi sever takımını ve o şekilde sahiplenir.100 Zaman zaman da tıpkı vatanını koruyan askerler gibi mücadeleyi, savaşmayı tercih eder. Çarşı grubu için de geçerli olan bu. Kendileri de takımlarına vatanperver bir edayla duydukları aşkı ‘Bizler Beşiktaş’ın askerleriyiz’101 diyerek dile

getirmektedirler.

4.2.2. Sloganları, Pankartları ve Tezahüratlarıyla ‘Çarşı’

“Takım ruhunu oluşturmak, gruba dahil olan üyelerin koordinasyonun sağlamak ve karşı grubun motivasyonunu bozmak amacıyla bilinçli olarak söylenen; sosyolojik anlamda ‘kalıp düşünce’yle’102 hafızada kalmayı kolaylaştıran, ezgili ve kafiyeli olması tercih edilen sloganlar, taraftarın en büyük silahıdır. Taraftarın, takımına bağlılığının, güveninin ve beklentilerinin ifadesi olan sloganlar, aynı zamanda oyuncu ve yöneticiler üzerinde de baskı mekanizması oluşturur. Taraftarın takımı ve rakibi arasındaki sözlü iletişim araçları olan sloganlarda kullanılan argo ve küfür ise, taraftarların eğitim ve sosyo-ekonomik seviyelerine göre farklılık gösterse de, cinsiyet kültürüne yüklenen anlam sebebiyle, her futbol takımında varlığını sürdürmektedir.”103

“Türkiye’nin genel toplumsal yapısında var olan seksizm, popüler futbol kültüründe, kültürel metaforlar kullanılmak suretiyle galip gelen, erkekliği çağrıştırıcı; mağlup olan ise kadınlığı çağrıştırıcı söylemlerle ifade edilir. Bu metaforlaşma içinde

99 Senem Gülkar, “ 25 Yıldır Dimdik Ayakta Çarşı”, s. 51.

100 Suavi Kemal Yazgıç, “Türk Erkeklerini Ofsayta Düşüren Futbol”, 3 Mayıs 2005,

http://www.dergibi.com/yazarlar/sky_015.asp,8 (Alıntı tarihi: 23 Mayıs 2008).

101 Senem Gülkar,a.g.m, s. 49.

102 Nilüfer Demir, Birey, Toplum, Bilim: Sosyoloji Temel Kavramlar, Ankara: Turhan Kitabevi, 2004, s. 3

(Aktaran: Gülin Öğüt Eker, a.g.m).

şiddet ve cinsellik içiçedir.”104 Çarşı’nın seksizm içeren pankart ve sloganlarından en bilineni ’Erkek adam renkli takım tutmaz’dır. Seksizm içeren, erkek egemenliğini ve üstünlüğünü vurgulayan diğer pankartlar ve sloganlarda bazıları:

• ‘Pamuk Prenses Ayhan’

• ‘Siyahı yerden, beyazı gökten, kırmızıyı Fener’den’ • ‘Kan her zaman damardan alınmaz.’

• ‘Senden çocuğum olsun istiyorum ama sana benzemesin.‘ • ‘Nasıl geçirdik?’105

• ‘Kutu kutu pense, elamamı yerse Arkadaşım hakem arkasını dönse...’106

“Tribünlerde açılan pankartlardaki farklı sembollerle ya da bestelenen tezahüratlardaki ifadelerle Türk toplumundaki baskın ataerkil yapının gözlemlenebildiği bir gerçektir. Bununla birlikte, geleneksel bazı alışkanlıklar ve inançların da izlerini taşıyan pankartlar ve sloganlar da mevcuttur.

Örneğin, ‘... yapacağıma/yapmayacağıma namusum ve şerefim olarak gördüğüm Beşiktaşım üzerine söz veririm’, ‘... Beşiktaş üzerine and içerim’ tezahüratları, kültürlerdeki mukaddes ve en değerli varlıklar üzerine and içme ve yemin etme törenlerinin göstergeleridir. Türk kültür tarihinde her dönem inanılan din dairesi içinde ‘kılıç, şeref, aile, Kuran’ gibi kutsal kitap ya da nesne ve değerler üzerine yemin edilmiştir. Fanatik taraftarın takımı üzerine yemin etmesi, ait olduğu grubu tartışılmaz kutsal bir güç olarak görmesinin yanında, takımını idol haline getirerek meşrulaştırdığının, dolayısıyla da kendi fanatizmini de makul ve meşru gösterip mukaddesleştirip dokunulmaz olarak tescillemesinin dışa vurumudur. Bu durumda, taraftar olunan takım, taraftarın kendinden üstün ve ulaşılmaz gördüğü; tartışmasız teslim olduğu üst kurumu; fanatik taraftar da, trans haline geçmiş, sorgulamasız kabul eden ve uygulayan, adeta mistik bir ortam içinde ritüelini gerçekleştiren din görevlisini ya da dine mensup kişiyi sembolize etmektedir.”107

“’Aslolan hayattır, hayat da Beşiktaş’, ‘Beşiktaşlı değilsen hiçsin’ sloganları,

104 Ahmet Talimciler, Türkiye’de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi, İstanbul: Bağlam Yayınları,

1.Baskı, Şubat 2003, ss. 114-116.

105 http://www.carsiforum.com/forum_posts.asp?TID=7491 (Alıntı tarihi: 12 Nisan 2008). 106 http://www.bjkarena.net/forum/showthread.php?t=30843 (Alıntı tarihi: 12 Nisan 2008). 107 Gülin Öğüt Eker, a.g.m

taraftarın sosyolojik anlamda varoluş sebebini taraftar kimliğine, bir başka ifadeyle takımına bağlarken; ‘Alemin kralı sensin Beşiktaş’, ’Kral biziz bu alemde’, ‘Yeryüzünde gökyüzünde Karakartal’ız’ sloganları, benliği taraf ruhu olmadan eksik kalan taraftarın, varlık sebebi olarak gördüğü takımını, aynı zamanda mutlak hakim, kült niteliği addettiği, tartışılmaz ve kutsal bir güç olarak kabul etmesinin yansımasıdır.”108

Çarşı grubunda, Türk insanının kıvrak zekasını ve hicivli espiri yapabilme kabiliyetinin izlerini görmek mümkündür. Espirili, son derece kurnaz bir hareketle Çarşı’nın, Fener tribünlerine kendi oyuncuları ile dalga geçen ‘korkak tavuk Ortega’ yazan pankartı astırmaları bu iddiayı kanıtlar nitelikte bir örnektir.

“Fenerlist grubundan Koray Bezircioğlu, Çarşı’nın bu hareketiyle ilgili şu ifadeleri kullanmıştır: ‘Ortega için İspanyolca 'korkak tavuk' yazan bir pankartı, bunun üzerinde 'cesur yürek' yazıyor diye stada sokturdular. Bilet bulamadık ama pankart yaptırdık, bunu içeri sokar mısınız diye kale arkasından arkadaşlara vermişler. İspanyolca bilen pek kimsenin olmadığını takdir edersiniz. Bu zekâ ürünü, küfür içermeyen, esprili bir hareket. Kadıköy'de olanlara bakarsanız, evinde televizyon seyreden 70 yaşında bir kadının penceresinden içeri tuğla girebiliyor. Bunun yanında o hareket kızılabilecek bir şey değil. Yani Beşiktaşlılar 1-0 önde diyebiliriz...’”109

Çarşı’nın tribünlerde açtığı pankartlar ve sloganlarından bazıları:

• ‘Parayı Lidyalılar buldu, sosyete parayı buldu; Çarşı’yı satın alacak para daha bulunamadı.’110

• ‘Yeniden doğar, ölümlerden bir kent kurarız.’ • ‘Sana gelmediğim gün öldüğüm gündür benim’ • ‘Siyah beyaz ölüm yaşam’111

• ‘Beşiktaş’a aşık olunmaz uğruna ölünür, dünya yıkılsa kıyamet de kopsa bu kutsal formayı da seviyoruz, içindekileri de.’

• ‘Beşiktaş aşkı engel tanımaz.’ • ‘Da hindi şifresi çözülmüştür.”

• ‘Bütün gençler askere, Tümer’e pembe tezkere.’

108 a.g.m.

109 Hakan Gülseven, “Tribünlerin efendileri!...(7)”, Radikal Gazetesi, 8 Mart 2003.

110http://www.milliyet.com.tr/content/galeri/yeni/goster.asp?prm=0.79048&id=5&galeriid=665#galeriStar

(Alıntı tarihi: 12 Nisan 2008).

• ‘Burası Beşiktaş alayına gider, anladın sen onu Tümer.’ • ‘Onu askere almayın, vatanı da satar’112

• ‘Saygımız 100 yıllık ebedi dostluğu ve ezeli rekabeti yaratanlara’ • ‘Satılıkmış TÜM sevgilER’

• ‘Kardan adam olur, senden adam olmaz Tümer’

• ‘Şuanki ses düzeni orjinaldir TV’nizin ses ayarı ile oynamayın.’ • ‘Şeref’inizle oynayıp, Hakkı’nızla kazanın.’

• ‘Fenerasyon, Profesyonel Fener Disiplin Kurulu’ • ‘Herkes haddini bilecek’113

• ‘Yargısız infazcı medya’

• ‘Vedat Yüksel-memizi engelleyeni…’114

• ‘Çekemeyenler anten taksın’

• ‘Fener’i tutacağıma aklımdan sayı tutarım.’ • ‘İnönü bizimdir, direkleri sizindir.’

4.2.3 Şarkılarda Çarşı (Marşlar, Besteler)

Günümüzde toplumsal bir retorik olan futbolda, taraftarlık bir kimlik; hep bir ağızdan söylenen marşlar ve şarkılar bu kimliğin yüksek sesle ifadesidir. Tribünlerdeki coşkuyu sürekli kılan bu marşlar ve şarkılar aynı zamanda taraftarlığın olmazsa olmazlarındandır. Önce, küçük yaşlarda ebeveynler tarafından öğretilen kulüp marşları ezberlenir, ardından okul sıralarından ya da arkadaş çevresinden duyulan marşlar ve besteler eklenir kelime dağarcığına. Tribünlerde öğrenilenlerin ise ayrı bir önemi vardır. Çoğu zaman maç sırasında yaratılan veya popüler melodilerden uyarlanan bu şarkılar ve marşlar, oyuncuların adlarından galibiyet skorlarına, kulüp renk ve sembollerinden kültürel bazı kodlamalara kadar binbir çeşit malzeme ile harmanlanmaktadır.

Söz konusu yaratıcı beste olduğunda, Çarşı bir kaynak gibidir. İster günlerce öncesinden çalışılıp, ezberlenmiş olsun ister maçın seyri sırasında doğaçlama yapılmış olsun, Çarşı’nın yarattığı her bestede ayrı bir hava yakalanmaktadır. Sahip oldukları

112 http://www.carsiforum.com/forum_posts.asp?TID=7491&PN=3, (Alıntı tarihi: 12 Nisan 2008). 113 http://www.carsiforum.com/forum_posts.asp?TID=7491&PN=4, (Alıntı tarihi: 12 Nisan 2008). 114 http://www.carsiforum.com/forum_posts.asp?TID=7491&PN=5, (Alıntı tarihi: 12 Nisan 2008).

muhalif kimliği vurgulayan, kafiyeli, hicivli, bir o kadar da kulağa hoş gelen melodilerle bezenmiş bu çalışmaların çoğunda seksist ifadeler yer almaktadır.

Stadyumlar, toplumumuzda var olan erkek egemen zihniyetin belki de en açık gözlemlendiği mekanlardır. Gerek taraftarlar gerek saha içindeki profesyoneller ya da yöneticiler de bu baskın niteliğe özgü davranış kalıplarını sıklıkla görebilmek mümkündür. Taraftar gruplarınca bestelenen şarkılar veya marşlarda da erkekliği güç ile eş değer gören bir yaklaşımın ifadelerini bulabiliriz.

İşte tribüne yansıyan cinsiyetçiliğe örnek olarak verebileceğimiz Çarşı beste ve tezahüratlarından bazıları:

• ‘…Bir manitam olsa, saçları sarı olsa,

Fenerbahçe’li olsa, bir koysam Kartal olsa...’ • ‘Burası Beşiktaş, alayına gider

Uğraşma bizimle, g.t oğlanı Fener…’

• ‘Şampiyonluk yarınlara kaldı, gördün mü Fener ananın a…ı’ • Portakal soyulur mu, tadına doyulur mu,

Fener sana bir koysam, Fizan’dan duyulur mu Al bunu alamaz mısın, sen ne biçim delikanlısın…’

Seksist ifadeler bulunan besteler yapıp, şarkılar söylemek sadece Çarşı tarafından değil, Türkiye’deki belli başlı bütün taraftar gruplarının gerçekleştirdiği bir eylemdir. için geçerli olan bir durumdur. Erkekliğin güç ve iktidarla aynı anlama geldiğine inanan taraftarların, rakip takımı ya da taraftar grubunu aşağılamak için bu tarz besteler yapması, futbol kültürümüzün içinde bulunmaktadır. Kaldı ki, sadece futbol taraftarları için geçerli olmayan bu tarz söylem veya eylemler, günlük hayatın herhangi bir kesitinde karşılaşabileceğimiz kadar da sosyal hayatımızın içine dahil olmuştur diyebiliriz. Çarşı’nın yapmış olduğu bestelerde fark edilen diğer bir unsur da takımlarına olan sadakatlerini her fırsatta vurgulamalarıdır. Beşiktaş aşkı, onlar için hayatın kendisidir. Sadakatlerini, takımlarıyla olan ayrılmaz bütünlüklerini ve duydukları karşılıksız sevgiyi yaptıkları bestelerde yansıtırlar, işte bir kaç örnek:

• ‘Yıllarca kahrolsak dertten kederden Bilsek ki kellemiz kopar bedenden Aşkımız harbiden hem de derinden Asla vazgeçemeyiz Beşiktaş senden...’

• ‘Karasına akına, Beşiktaş'ım yoluna Bin can feda senin uğruna

Gel dedin de gelmedik mi Sev dedin de sevmedik mi

Sen dedin de ölmedik mi Beşiktaş...’115 • ‘Bu sene şampiyon görelim sizi,

Ölmeden mezara koymayın bizi. Korkutmaz bizleri musalla taşı

Ölümüne seviyoruz biz Beşiktaş’ı’

• ‘Elbet bir gün öleceğiz Beşiktaş, toprak olup gideceğiz Beşiktaş, Ölmekten korkan gö…, sensizliğin korkusu,

Sardı dört bir yanımı Beşiktaş,

Allah'tan tek dileğim, şampiyonluk görmeden, Almasın şu canımı Beşiktaş.’

• ‘Yıllarca kahrolsak dertten kederden Bilsek ki kellemiz kopar bedenden Aşkımız harbiden hem de derinden Asla vazgeçmeyiz Beşiktaş senden.’

• ‘Yalanmış anladım başka sevgiler En tatlı sevgiler sendeymiş meğer Şampiyon olmadan ölürsem eğer Kefenim siyahla beyaz olsun’

İstenilen mesajın verilmesi adına sözcükler kadar bestelenen şarkıların ya da tezahüratların hep bir ağızdan, uyum içinde söylenmesi de gerekmektedir. Kalabalık bir

Benzer Belgeler