• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM : BEŞİKTAŞ JİMNASTİK KULÜBÜ

3.3. Kulübün Renkleri ve Arması

“Siyah ve beyaz; aşkın ve nefretin, acının ve mutluluğun, sevilenin ve sevilmeyenin, yasın ve coşkunun, hayatın ve ölümün, umut edilenin ve edilmeyenin, bir yanıyla varolan her şeyin simgesi olan renklerdir.”72

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün ilk renklerinin kırmızı-beyaz olduğu kabul edilmektedir. Futbol faaliyetlerinin daha yeni başladığı dönemden çok kısa bir süre sonra, 1912 -1913 yıllarında yaşanan Balkan Savaşları’na kulübün çoğu asker kökenli olan kurucularının ve sporcularının hemen hepsi katılmış; bazıları şehit düşmüş, bir kısmı gazi olarak geri dönmüştür. Bu savaşlar sonrasında, Balkanlar’daki topraklarımızın neredeyse tamamının kaybedilmesi ve çok sayıda şehit verilmesi üzerine Kulübün ileri gelenleri, renklerin siyah beyaz olarak değiştirilmesine karar vermişler ve 1913 yılından itibaren kulüp renkleri siyah ve beyaz olarak kullanılmaya başlanmıştır. Beşiktaş Jimnastik Kulübü armasında ay-yıldızlı Türk bayrağını taşıyan ilk ve tek külüptür. Bununla beraber, Beşiktaş Jimnastik Kulübü bünyesindeki futbol A takımı, 1952 yılında, Türkiye Futbol Federasyonu’nun vermiş olduğu yetkiyle Türk milli takımını temsilen 16 Mayıs 1952 tarihinde Yunanistan milli takımı ile karşılaşmıştır. Milli takımın dönemin idari ve mali sıkıntıları sebebiyle oluşturulamadığı bu tarihlerde BJK’nın milli takımı temsille görevlendirilmesi dönemin koşullarında en başarılı ve güçlü kulüp sayılmasının işaretidir. Beşiktaş futbol takımı bu dönemde yabancı kulüplerle oynanan 14 maçta üst üste 10 galibiyet, üç mağlubiyet ve bir beraberlik kazanarak önemli bir başarı sağlamıştır. Bu temsille Beşiktaş Jimanstik Kulübü, armasındaki Türk Bayrağını kullanma hakkını da tescil ettirmiştir. 73

3.4. BEŞİKTAŞ JK’da Futbol Faaliyetlerinin Başlaması

Beşiktaş Jimnastik Kulübü, kurulduğu ilk yıllarda aktif branşları arasında futbola yer vermemiştir. Bunda futbolun bir takım sporu olmasının ve 11 kişiyle oynanmasının yanı sıra istibdat dönemi baskılarınında engelleyici etkisi olmuştur. II. Abdülhamit’in baskıcı yönetiminin giderek zayıfladığı ve halkın futbola olan ilgisinin arttığı 1910 yılının sonlarına doğru, Ahmet Şerafettin Bey, en büyük ideali olan bir futbol takımı kurma çalışması için harekete geçmiştir.74 “Kulüp bünyesindeki atlet ve jimnastikçilerin futbola ilgi duyup kendi aralarında maçlar da yapmaya başladığı bu yıllarda, civar mahallelerde Valideçeşme ve Basiret gibi küçük futbol takımları kurulmuş ve 1911 Ağustos’unda http://www.bjk.com.tr/tr/haberler.php?xl=tarihce&l=h&h_no=3278, (Alıntı tarihi: 21 Mayıs 2008).

72 Evrim Karakuş, “Hayatımız Siyah Beyaz”, Beşiktaş Dergisi, Yıl: 1, Sayı: 2, Temmuz 2000, s. 50. 73 Bkz. Vala Somalı, Türk Sporu'nda 75 Yıl: Beşiktaş Spor Tarihi, Be-Ka Basımevi, 1978.

bunların en başarılı ve güçlüsü olan Valideçeşme futbol takımının başkanı ve kurucusu olan Ahmet Şerafettin Bey (Şeref Bey) futbolcularıyla Beşiktaş Kulübü’ne katılmıştır. Beşiktaşlı gençlerin kurduğu futbol takımlarını tek bir çatı altında toplamayı amaç edinen Şeref Bey’in girişimleri sonucu Basiret Kulübü de Beşiktaş Jimnastik Kulübü çatısına dahil edilmiş, bu şekilde futbol şubesi, resmi olarak faaliyete başlamıştır.”75

1911 yılındaki ilk futbol takımı Doktor Sabri, Rıdvan, Resul, Asım, Behzat, Şair Kazım, Sadi (Baltalimanı), Doktor Mehmet, Şeref, Doktor Ali ve Fahri’den oluşmaktaydı. Kadrosunu yetenekli oyuncular ile gün geçtikçe daha da güçlendiren futbol şubesi, Balkan Savaşı ve ardından gelen I. Dünya Savaşı ile derin bir durgunluk dönemine girmiş, yetenekli oyuncularının çoğu savaştıkları cephelerden ne yazık ki geri dönememiştir. İlk kurulan futbol takımının sekiz oyuncusu da savaştıkları cephelerde şehit olmutur. Kaptan Kazım, Dr. Mehmet, Ali Can, Dr. Sabri, Muallim Sadi, Asım, Rıdvan, Behzat şehit olan Beşiktaş’lı sporculardan bazılarıdır.76 Beşiktaş Jimnastik Kulübü başta olmak üzere ülkedeki tüm spor kulüplerindeki sporcuların katıldığı Ulusal Mücade’nin zaferle sonuçlanmasının ardından, futboldaki durgunluk da yavaş yavaş sona ermiştir. Erken Cumhuriyet dönemi olarak anılan 1920’li yıllarda sık sık spor müsabakaları düzenlenmeye başlamış ve yeni futbol ligleri oluşturulmuştur. İşte bu tarihten itibaren, Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ndeki futbol faaliyetleri de gelişimini yükselen bir ivmeyle sürdürmüş, giderek artan ilgi ve taraftar gücüyle, Türk futbolu adına elde edilen önemli başarılarla bugünlere gelmiştir.

3.5. İlklerin Kulübü

Beşiktaş Jimnastik Kulübü, sadece kuruş önceliği açısından değil, Türk futbol tarihi ve bünyesinde faaliyet gösteren diğer branşlar açısından da yaşattığı başarılarla ilk olabilmiş bir kulüptür. Beşiktaş’ın ‘ilklerin kulübü’ olarak anılmasını sağlayan ‘ilk’lerden bazıları:

• İlk kurulan spor kulubü (1903)

• İlk spor tesisi ve lokali kuran kulüp (Akaretler - 1909)

• Ülkemizde ilk defa sahnede spor gösterisi ve jimnastik hareketleri düzenleyen kulüp (1910 / Kadıköy Apollon Sineması)

75 Vala Somalı, Türk Sporu'nda 75 Yıl: Beşiktaş Spor Tarihi, Be-Ka Basımevi, 1978, s. 46 (Aktaran:

“Beşiktaş ve Futbol”,Beşiktaş Jimnastik Kulübü resmi internet sitesi,

http://www.bjk.com.tr/tr/haberler.php?xl=tarihce&l=h&h_no=3274, (Alıntı tarihi: 21 Mayıs 2008).

• İstanbul'da ilk defa uluslararası güreş turnuvası gerçekleştiren kulüp (1911) • İlk resmi İstanbul ligi şampiyonu (1924)

• Olimpiyatlara ilk defa bayan sporcu yollayan kulüp (1936-Berlin) • Üyeleri ilk kıtalar arası seyahat yapan kulüp (1950 -USA)

• Şampiyon Kulüpler Kupası'na katılan ilk Türk kulübü (1958 -1959)

• Avrupa Kupaları'nda ilk kez tur atlayan kulüp (1958 -1959 Şampiyon Kulüpler Kupası ön eleme)

• Şampiyon Kulüpler Kupası'nda Çeyrek Final Oynayan ilk Türk kulübü (1986 - 1987)

• İlk eskrim şampiyonu kulüp • İlk atletizm şampiyonu kulüp • İlk güreş şampiyonu kulüp • İlk voleybol şampiyonu kulüp • İlk Başbakanlık Kupası sahibi kulüp • İlk Federasyon Kupası sahibi kulüp

• 20 takım arasında yapılan Türkiye Ligi'nde ilk şampiyon kulüp • Bünyesinde ilk olarak sualtı sporları yapan kulüp

• İlk boks şubesi kuran kulüp

• İlk maraton müsabakasını kazanan sporcunun(Maratoncu İbrahim) kulübü • İlk atış poligonunu kuran kulüp

• İlk ve tek namağlup şampiyon olan kulüp • Atatürk Kupası’nı kazanan ilk kulüp • 100.Yılında şampiyon olan ilk Türk kulübü

• ISO 9001: 2000 versiyonuyla Türkiye'de Uluslararası Kalite Belgesine sahip ilk ve tek spor kulübü.

• İlk Süper Kupa'nın sahibi olan kulüp (2006/2007 sezonu)77

3.6. Beşiktaş Semti, Tarihi ve Sosyolojik Yapısı

İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Beşiktaş, tarihi dokusu ve coğrafi konumu ile İstanbul Boğazı’nın incisi gibidir. Şehrin merkez noktalarından biri olması nedeniyle de tarihi ve kültürel birçok olaya mekan olmuş, farklı kimliklere ev sahipliği yapmıştır. Türkiye’nin ilk spor kulübü olan Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün de kuruluş yeri olan bu semtin izlerini, başta kulübün adında, sporda üstlendiği öncü misyonda ve taraftarlarındaki yansımalarda görmek mümkündür. Coğrafi konum itibariyle, İstanbul Boğazı’nın Rumeli yakasında, Tophane ile Ortaköy’ün arasında; Batı’da Şişli ve Kağıthane, güneybatıda Beyoğlu, kuzeyde Sarıyer ile komşu olan Beşiktaş’ın sahil uzunluğu 8.375 metredir.78 Beşiktaş, Osmanlı

Devleti’nden Cumhuriyet’in ilk yıllarına ve buradan günümüze kadar uzanan geniş zaman diliminde, gerek coğrafi konumu nedeni ve şehrin tam orta noktasında bulunması gerekse zengin tarihi dokusu ve sosyal çeşitliliği ile sahip olduğu birikimlerle İstanbul’un en önemli merkezlerinden birini oluşturmaktadır.

1854’de Osmanlı’nın Dolmabahçe Sarayı’na taşınmasının ardından hanedanın diğer üyeleri ve devlet erkanı da Beşiktaş'a yerleşmeye başlamıştır. Padişah Abdülmecid döneminde yine bir Beşiktaş semti olan Yıldız, hanedan mensuplarını ağırlamıştır. Bugün; Dolmabahçe Sarayı, Çırağan Sarayı, Feriye Sarayı, Yıldız Sarayı, Mecidiye Camii, Yıldız (Hamidiye Camii), Ihlamur Kasrı, Ortaköy Camii, Bezmiâlem Valide Sultan Camii ve Çeşmesi, Saat Kulesi, Mimar Sinan eserleri olan Kaptan-ı Derya Sinan Paşa Camii ve Ortaköy Hamamı ile Akaretler Sıraevleri semtte dönemin izlerini taşıyan önemli yapıtlardan bazılardır. Beşiktaş, Osmanlı Devleti’nden sonraki yıllarda da önemli bir semt olma özelliğini korumuştur. Mustafa Kemal Atatürk, annesi Zübeyde Hanım ve kardeşi Makbule Hanım’ın Akaret Sıraevleri 76 numarada oturmuş olması ve kendisinin Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini kapaması, semte Cumhuriyet tarihi açısından ayrı bir yer kazandırmıştır. Ayrıca, Atatürk’ün 16 Mayıs 1919 tarihinde Akaretlerde bulunan evinden Bandırma Vapuru’na binerek Samsun’a ulaştığı ve buradan Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı bilinmektedir. Bu da semtin Ulusal Kurtuluş Savaşı

77 “İlkler”, Beşiktaş Jimnastik Kulübü resmi internet sitesi,

http://www.bjk.com.tr/tr/haberler.php?xl=tarihce&l=h&h_no=3351, (Alıntı tarihi: 21 Mayıs 2008).

78 T.C. Beşiktaş Kaymakamlığı resmi internet sitesi, http://www.besiktas.gov.tr/ilce/tarihce.asp , (Alıntı

açısından da tarihi bir ana şahitlik ettiğinin göstergesidir.79 Bizans döneminde bir Rum köyü olarak bilinen Beşiktaş’ın nüfusu, İstanbul’un fethi ve Fatih Sultan Mehmet’in hızlı imar ve yerleşim politikasıyla birlikte giderek artmıştır. Osmanlı’nın bölgede oturan, çoğunluğu Rum kökenli vatandaşlara sağladığı hoşgörü ortamıyla birlikte kısa sürede farklı kimliklerin bir arada yaşadığı bir semt görünümünü almıştır. 18. yüzyıldan itibaren Osmanlı Sarayı’nın semte taşınmasının ardından, hanedanla ilişkili kişiler ve Osmanlı üst tabakasında seçkin bir yeri olan ilmiye sınıfı mensupları da bölgeye yerlemiştir. Bu tarihten itibaren de Beşiktaş, devletin seçkin sınıfıyla sıradan halkın içiçe yaşadığı bir semt haline dönüşmüştür. Semtin ticari merkezi durumundaki Köyiçi'nde Müslümanlar, Rumlar ve Ermeniler bulunmaktadır.80 1930 yılında ilçe statüsü kazanan Beşiktaş, bu yıllardan itibaren artan nüfusu ve merkezi konumu, aktif ulaşım ağı ve çeşitlenen ticari olanakları ile İstanbul’un en hareketli bölgelerinden biri haline gelmiştir. Bugün seçkininden orta sınıf vatandaşına, işçisinden öğrencisine kadar yine farklı farklı kimliklerin birarada yaşadığı bu semtte 1935 yılından 1985 yılına kadar düzenli olan nüfus artış oranı, bu tarihten itibaren inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir.

Beşiktaş semtinin belki de en önemli özelliği, yüzyıllardan bu yana, farklı etnik kökenli kişilerin uyum içinde bir arada yaşamakta olmasıdır. Semti adeta kültürel bir mozaiğe dönüştüren bu uyum ve birlikteliğin yanısıra seçmenlerin siyasi tercihlerine baktığımızda, Beşiktaş’ta genel olarak merkez sol partilerin sandıktan lider çıktığı görülmektedir. Örneğin, 2002 tarihinde oyların %47.06’sı CHP’ye, % 13.95 AKP’ye, % 13.6’sı DYP-ANAVATAN81 birlikteliğine giderken; 2007 seçimlerinde CHP'nin oyları, 2002 seçimlerine göre 6 puan artmış ve CHP'nin AKP'yi en açık farkla geride bıraktığı ilçe Beşiktaş olmuştur.82

Tarihi ve sosyolojik yapısıyla İstanbul’un en önemli noktalarından bir olan bu semt, yüzyıllardır bir arada yaşayan farklı renklerin oluşturduğu bir tablodur adeta. Ve bu tablonun siyah ve beyaz renklerini oluşturanlar da şüphesiz Beşiktaş’a gönül verenler, Beşiktaş taraftarlarıdır.

79 “Beşiktaş”, http://www.istanbul.gov.tr/Default.aspx?pid=220 (Alıntı tarihi: 22 Mayıs 2008). 80 “Beşiktaş”, http://www.istanbul.gov.tr/Default.aspx?pid=220 (Alıntı tarihi: 22 Mayıs 2008). 81 “Beşiktaş'ta seçmenin yüzde 40'ı üniversite mezunu”, Sabah Gazetesi, 16 Mayıs 2007

http://arsiv.sabah.com.tr/2007/05/16/haber,BB8BB324432A415889CB5590CA43E19D.html, (Alıntı tarihi: 22 Mayıs 2008).

82 Serhat Oğuz, “AKP denize doğru ilerliyor”, Milliyet Gazetesi, 29 Temmuz 2007

Benzer Belgeler