• Sonuç bulunamadı

4. Cinsiyet ve Roller

4.3. Toplumsal Cinsiyet Rollerini Etkileyen Faktörler

“Cinsiyete dayalı olarak belirlenen rollerin toplumsal olduğu varsayımı ile yola çıkarsak, toplumun en küçük yapı taşı olan ailenin bu rollerin belirlenmesinde ki rolü oldukça önemlidir. Hem baba hem anne hem de çocuk için aileden alınan eğitim çok önemlidir. İlk erkeksi davranışı veya ilk kadınsal hareketi çocuk aileden görüp taklit etmektedir. Aldıkları oyuncaklarla, teşvik ettikleri faaliyetlerle, çocuğun cinsiyetine uygun olduğu ya da olmadığı düşünülen davranışlara tepkileriyle, anne ve baba çocuğun cinsel rol kimliğini belirlemektedir” (Özcan, 2012: 12).

Aileler genellikle çocukların cinsiyetine göre arkadaş seçimi veya dışarıda geçirecekleri zamana kadar farklı davranma eğiliminde olabilmektedirler. Aile çocukların giyim kuşamından, aldıkları hediyelere kadar cinsiyete göre farklı davranış sergilemektedir. Kızlara daha kadınca, erkeklere ise erkekçe davranarak toplumsal olarak belki bilmeden belki bilerek cinsiyetçi davranışlar sergilemektedirler. Çocuğun anne babası ile olan ilişkisi, toplumsal cinsiyet konusunda gelişimi direk olarak etkilemektedir. Bu gelişim anne babanın davranışlarına göre farklı şekillenme eğilimindedir. Bu sebepten dolayı, anne baba geleneksel bir tutum belirlerlerse çocuklarda ilk rol modelleri anne babaları olduğundan dolayı cinsiyetçi bir yapıda büyürler. Bu durum ise toplumsal cinsiyet konusunda geleneksel bakış açısının aynen devam etmesi demektir. Hem kardeşler hem anne baba cinsiyetin yeni yeni öğrenildiği

bu çağlarda toplumsal cinsiyet konusunda yeni modeller ve yeni yaklaşımlar getirmek zorundadırlar. Cinsiyet rolü gelişiminde kardeşler de hem ebeveyni tamamlayıcı hem de onların yerini alan modeller olarak önemlidir (Çağlı, 1989: 155).

 Okullar ve Öğretmenler

Eğitim toplumsal cinsiyet bakımından son derece önemli diğer bir faktördür. Toplumun değer yargılarını, düşüncelerini ve yaşam pratiklerini günümüz kuşaklarından gelecek kuşaklara aktaracak olan yegâne köprü eğitimdir. İçinde bulunan toplumun kültürünün devamını sağlamak eğitime yön verenlerin ve eğiticilerin en önemli unsuru olmaktadır. Eğiticiler kız veya erkek öğrencilerinin nasıl davranmaları gerektiği, nasıl giyinmeleri gerektiği veya toplumun onlardan ne gibi beklentilerinin olduğunu güzel bir biçimde yeni nesillere aktarmakla mükelleflerdir. Hangi mesleği seçeceğinden hangi seçimlerin kendileri için daha uygun olacağına kadar geniş bir yelpazede aileden sonra çocuklarla direk etkileşim kurabilecek kişiler eğiticilerdir. İlk başta ailede öğrenilmekte olan toplumsal cinsiyet konusu daha sonra okullarda pekiştirilmeli ve devamının sağlanması gerekmektedir (Arslan, 2000: 33).

“Eğitim, ülkenin temel kurumlarından biri olduğundan ve diğer kurumlarla etkileşim içerisinde bulunduğundan dolayı, “eğitimde cinsiyetçilik”, çok boyutlu bir sorun olarak görülmektedir. Okullarda idareci, öğretmen, müfredat programları ve ders kitapları, gelecek kuşaklara bilgi ve beceriler aktarılırken, toplumsal cinsiyet rolleri de aktarılmaktadır. Öğretmenlerin çocuklara karşı tutumlarında da cinsiyete göre farklılıklar görülmektedir. Araştırmalarda öğretmenlerin erkek çocuklara, kız çocuklardan daha fazla yıkıcı ve saldırgan davranışlar gösterdikleri saptanmıştır. Diğer yandan öğretmenlerin kız çocuklarını, bağımlı davranışlar için ödüllendirdikleri ortaya çıkmıştır. Oyun etkinliklerinde öğretmenleri karşıt cins oyunlarını oynadıklarında kız çocuklarına daha esnek davrandıkları, erkek çocuklara ise daha eleştirici oldukları gözlenmiştir” (Batur, 2010: 13)

 Arkadaş Grupları

önemlidir. Özellikle okul çağında arkadaşlarından onay alacak davranışların gelişmesi ve bir topluluğa ait olabilme hissi, toplumsal cinsiyet konusunda cinsel tavır ve tutum üzerinde çok önemli bir güç olarak karşımıza çıkmaktadır (Özcan, 2012: 15).

Gerek okul arkadaşlıkları gerekse yakın çevrede yaşıtları ile toplumsal cinsellik konusunda etkileşime giren çocuklar, yapmış oldukları davranışlarla kendilerini kabul ettirme çabası gösterebilmektedirler. Bu durumda aileden veya okuldan toplumsal cinsiyet konusunda yeterince sağlıklı bilgi edinemeyen bireyler geleneksel toplumun kendine gösterdiği kalıplar çerçevesinde cinsel rollere katkı sağlamaya çalışırlar. Yaşıtlar kendi cinsiyetlerine uygun davranışlar gösterenleri onaylayarak veya göstermeyenleri onaylamayarak cinsel rolleri belirlemede oldukça önemli bir yere sahiptirler (Çağlı, 1989: 159).

 Ders Kitapları ve Televizyon Programları

Aile, eğitim ve arkadaş kadar önemli olan diğer bir konu ise yazılı ve görsel medya ile çocukların direk etkileşime girebileceği ders kitaplarında toplumsal cinsiyet rolünün gelişmesi için gerekli verilerin olması gerekmektedir. Çocuklara yönelik olarak yapılan yayınların, geleneksel cinsiyetçi rol yerine modern anlamda hakkaniyet ilkesini benimsemesi gerekmektedir. Özellikle son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı tarafından oluşturulan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu’nun eğitim müfredatına katkıları yadsınamaz bir gerçektir. 2007 yılında kurulmuş olan komisyon hem çocuk kitaplarında hem de ek kaynak olarak verilen materyallerde toplumsal cinsiyet konusunda araştırmalar yapmıştır. Özellikle erkek çocuklarına yönelik daha sorun çözücü ve aktif, kız çocuklarının ise daha pasif olarak karakterize edildiği kaynakların düzeltilmesi ve toplumsal cinsiyet kavramının geleneksel bakış açısından kurtularak daha modern bir şekilde işlenebilmesi için çalışmalar yaptıkları gözlemlenmiştir (Özcan, 2012: 16).

“Televizyondaki çocuk programlarındaki cinsiyet rollerinde de benzeri farklılıklara rastlanmıştır. Televizyon, kadın ve erkeğin cinsiyet rollerinin ne olduğu konusunda açık mesajlar vermektedir. Kadın cinsel bir obje olarak tanıtılmakta ve onun “kadınsı” yönü ön plana çıkartılmaktadır. Televizyondaki erkek oyuncular daima

kadınlardan baskın, saldırgan, rekabetçi, bağımsız ve girişken olarak gösterilmektedir. Çalışmalarda, televizyonlar cinsiyet rollerinin geleneksel kalıp yargıları yansıtır nitelikte olduğu bildirilmiştir” (Arslan, 2000: 33).

 Oyun ve Oyuncaklar

Son olarak oyun ve oyuncak seçiminde aileler bilerek ya da bilmeyerek toplumsal cinsiyet konusunda çocukları yönlendirmektedirler. Anne babaların cinsiyete uygun rol oynamasını sağlamak ve belirli görevleri oyunlar aracılığı ile daha çocukken bireylere kabul ettirmek gibi toplumsal cinsiyet konusunda oldukça önemli konuları işledikleri bilinmektedir. Toplum olarak cinsiyet rolü ile alakalı olsun ya da olmasın oyuncak seçiminde kızlara uygun veya erkeklere uygun diye ayrım yapılabilmektedir. Buna örnek olarak elişi etkinliklerinin genellikle kızlara yaptırılmasına karşın, blok halinde oynanan oyunların erkekler tarafından oynanması gösterilebilir (Çağlı, 1989: 165).

Aile ile başlayan toplumsal cinsiyet öğrenimi ailenin çocuğa almış olduğu oyuncaklar ile pekişmektedir. Kızara genellikle ilgilerine yönelik olarak oyuncak bebek, ev eşyaları ve giysiler alınırken; erkeklere silah, araba ve marangozluk aletleri gibi oyuncaklar alınmaktadır. Bu durum ise oyuncaklar ile çocuklara toplumsal cinsiyet mesaj verilmesine neden olmaktadır (Özcan, 2012: 15).