• Sonuç bulunamadı

C. Toplumsal İlişkilerin Edimleri

3. Toplumsal Birlik ve Kararsızlık

Nasıl ki herhangi bir ilişki tarafların birbirlerini etkileyeceği mahal olarak ve arzu ve inançların kat etmesi gereken bir karşılıklılık düzlemi olarak mesafeyi varsayıyorsa, her bireyin kendi taklit edimi ile girdiği benlik taklidi ilişkisinde de bir mesafe bulunur.

Ancak bireyin kendi taklit edimi ile arasındaki mesafe salt zamansaldır; Tarde bunu her taklit edimini önceleyen bir gecikme, tereddüt olarak adlandırır.189 Bir taklit eyleminin öncesine yerleşen tereddüt, bir taklit halkasındaki özgün bireyleşme, taklitteki farklılaşmanın ortaya çıktığı direnç anıdır. Bu anlamda tam anlamıyla taklitteki gecikme bireysel bir olgudur ve aynı zamanda taklitteki bireyliğin parıldadığı duraklama-geçiş mahallinin de anlık olarak belirişidir. Fakat diğer yandan ise taklitteki gecikmenin nedeni tamamen toplumsaldır ve önceki taklit eylemlerinin deneyimleri, diğer başarılı taklitlerin etkileri sonucu ortaya çıkar;

Bir taklit eyleminin önüne yerleşen tereddüt yalnızca bireysel bir olgu da olsa, bunun toplumsal olgulardan, diğer başarılı taklit eylemlerinden kaynaklandığını eklemek isterim. Bir kişinin, kopyalamak üzere olduğu bir diğerinin rasyonel ya da prestije dayalı etkisine karşı koyduğu direnç, daima önceden deneyimlediği bazı etkilerin sonucudur.

Taklitteki gecikme, şimdiki taklit ile farklı taklit eğilimlerinin zihinsel bir kesişim oluşturması sonucu oluşur. Taklidin yayılmasının bile başka bir taklitle karşılaşma ve mücadele ile gerçekleşebildiğine dikkat çekmek gerekir.190

189 A.g.e, s. 166.

190 A.g.e, s. 166, 167.

Bir taklit dalgasının yayılımı başka taklit dalgaları ile karşılaşmalar ve mücadeleler içerisinde gerçekleştiği gibi, bir kişinin bir taklit eylemini gerçekleştirmesi daima belirli oranlarda karşıtlığı, zıtlığı ya da uyumu ifade eden fakat her halükârda taklit edimleri arasında bir geçişi ve bu geçiş aralığında ortaya çıkan bir gecikmeyi, tereddüdü veya kararsızlığı beraberinde getirir. Her tereddüt, taklitteki her geçiş, benlik taklidindeki bağlamsal her kayma, toplumsal bölünmüşlüğün ve bireyin tekil taklit edimi ile mesafesinin bir ifadesidir, çünkü bunlara neden olan her başarılı taklit deneyimi, en nihayetinden bunları kat ederek bireye yerleşmiştir. Ancak bireysel kararsızlığın, taklitteki tereddüdün, toplumsal birliğin ikiye bölünmüş yapısı ile çok daha içsel ve bütünsel bir bağı da vardır.

Bireysel kararsızlığı ve taklitteki tereddüdü genel bir toplumsal olgu ve paylaşılan bir ortaklık haline getiren dizge, daha en baştan taklit ile icat (toplumsal olan ile toplum-dışı olan) arasındaki burgulanmış ilişkiden kaynaklanır. Bir icat buluş ya da keşif, çeşitli taklit dalgaları ile aktarılmış birden çok icadın arzu ve inanç ürünlerinin bir beyinde yeni bir bağlantı, taklit edilecek arzu ve inanç bileşkesi oluşturmasıyla meydana gelir. Binlerce farklı ve dağınık “küçük anonim işçinin” bir dehanın beyninde kendi olağan ritimlerinden başka bir titreşim ritmi meydana getirmesi ile bilimsel bir teori, sanatta yeni bir biçim, yeni bir endüstri, insanlar arasında eskisine oranla daha bütünsel bir ilişki tarzı vs. ortaya çıkar.191 Ancak bir icat, iki ayrı taklit dalgası arasında sıkıştırdığı binlerce taklit etkisini birleştirdiği ölçüde düşüncedeki ve taklit edilmesi halinde çeşitli arzu ve inançlardaki bir birleşmeyi kurduğu kadar, yeni bir toplumsal kutuplaşmayı ve ikiliği de oluşturarak,

191 G. Tarde, 2004b, s. 56, 57.

toplumsal bölünmüşlüğe yeni bir veçhe ve yoğunluk tarzı kazandırır. Tarde, her icadın ardına yerleşen ve onun sonucu olan yeni ikiliği mantıksal düello olarak adlandırır.192 Bu kavram aracılığıyla bir icatla ortaya çıkan çeşitli taklit dalgalarının birleşmesi süreci ile bu sürece eşlik eden kararsızlıktaki yoğunlaşmayı işaret eder. Her icat, öncülü olan bir dizi farklı taklit dalgasını birleştirirken, icadın toplumsal olarak taklit yoluyla yayılıp yayılamayacağına dair o ya da bu şekilde sonuçlanacak daha yoğun bir taklit ikiliği oluşturur. Tarde, icatların taklit dalgaları arasındaki hem çokluğu birleştirme hem de aynı zamanda yeni ikilikler kurma sürecinin, zihinler üzerindeki benzeştirici ve tekleştirici mahiyetinden şu şekilde bahseder:

Başka bir ifadeyle, düşüncenin alanı tekleşerek ve genişleyerek ilerliyor ve kendi alanıyla birlikte, kendisinin ruhu olduğu her türden sosyal değerlerin alanı tekleşerek ve genişleyerek gider. Değerin yüzey olarak bu yayılımı üstelik karşılıksız değildir; ve kendisi gerçekleşmeye devam ederken, tekbiçimliliği daha yaygın oldukça değişimleri daha hızlı olan, değer olarak daha büyük bir değişkenlik, bir kararsızlık ona eşlik eder.193

Topluma içkin olan toplumsal bölünmüşlüğün düşüncelerdeki ve dolayısıyla taklidin konusundaki birleşmenin karşılığı, taklit edimini önceleyen kararsızlığın artan yoğunluğudur. Keza değerin, arzu nesneleri üzerindeki tatmin beklentisine dair inanç yoğunluğunun, tekleşmesine ise değerdeki bir değişkenlik artışı karşılık gelir. Tarde, düşüncedeki ve onun toplumsal izdüşümü olan değerdeki tekleşmeye karşılık gelen artan orandaki kararsızlığı daha en baştan tekrar’ın evrensel işleyişine koyutlar:

192 G. Tarde, 1903, s. 155.

193 G. Tarde, 2004a, s. 72.

“(T)ekrarın ideası tüm evrene hâkim olsa da onu kuramaz (…although the idea of Repetition dominates the whole universe, it does not constitute it).”194 Tekrar, düzenliliğin sürekliliğini, onun yeniden üretimini garantileyen şeydir; düzenliliği ve herhangi bir sürekliliği kuran çekirdek ise daima bir tür düzensizliktir. Her düzenliliğin merkezinde kurucu bir düzensizlik olmak durumundadır. Tarde, bu kurucu düzensizliğin, tekrarın sonucu olan benzerlikleri içerdiğini ve bu anlamda daima “aynı miktarda” bir düzensizlik olduğunu fakat kapsadığı öğeler ve onların birbirleriyle ilişkisi bakımından

“tanımlanamaz” olduğunu belirtir:

Öyleyse, dünyada farklı biçimler altında ortaya çıkan aynı miktarda düzensizlikten başka bir şey yoktur. Her şeyin yanı sıra, bu değişken formların belirli bir tanımlanamaz benzerliği olması gerekir. Orijinal düzensizlik genişleyen kopyalarında, türeyen düzensizliklerde yansıtılır. Bundan, Tekrar ideasının tüm evrene hâkim olduğu fakat onu kurmadığı sonucu çıkarıyorum. En derinde, bence dünya, engin olduğu kadar tekdüze olmayan, içkin, sonsuz ve sonu gelmez çeşitliliğin belirli bir toplamıdır.195

İcatların taklit dalgaları üzerindeki birleştirici etkisi ile toplumsal bölünmüşlüğün icat üzerinde ürettiği ikili taklit dalgaları sonucunda meydana gelen “düşüncedeki tekleşme” süreci, aynı zamanda her taklit edimini önceleyen kararsızlığın belirli bir hat üzerinde yoğunlaşmasına, toplanmasına karşılık gelir. Bir toplumda taklidi önceleyen bireysel tereddütler, taklit edimini kuran taklitteki düzensizlikler olarak daima aynı miktardadır, fakat taklidin düzlemi tekleştikçe ve topluma içkin bölünmüşlük ile

194 G. Tarde, 1903, s. 383.

195 Tarde, a.g.e, s. 383.

düşüncedeki tekleşme üst üste bindikçe, taklitteki kararsızlıklar da ortaklaşmaya, yakınlaşmaya ve aynı miktarda olan düzensizlik unsuru belirli bir yerde yoğunlaşmaya başlar. Diğer deyişle, toplumsal birliğin yoğunlaşması aynı zamanda kurucu düzensizliğin de yoğunlaşmasıdır ve bu yoğunlaşma, taklitteki gecikmenin, tereddüdün ya da kararsızlığın -icadı da içine alan- “birel mantığı”ndan paylaşılan, benzeşilen ve ortaklaşılan düzensizliğin “toplumsal mantığı”na geçişi oluşturur.196

Taklitler arası bir çekişmeyi, bireysel bir kararsızlığı toplumsal bir kararsızlığa aktaran şey, Tarde için bireyin kararından ibarettir: “…bireysel kararsızlık (irresolution) sonlandırıldığında, toplumsalınki başlar.”197 Benimsenecek ve uygulanacak her taklitte, önceki taklit deneyimlerinden kaynaklanan bir engel öncel olarak bulunur ve her taklit ile; “(…) insanın yüreğine ve aklına bazı birtakım çekişmeler yerleşir. (…) Bir kişi, seçiminde tereddüt ettiğinde, taklidinden sakınmış olur. Ancak yalnızca taklit eden kişi toplumun bir parçasıdır. Nihayetinde taklit ettiğinde, bir karara varmış olduğu anlaşılır.”198

Bireyin bir taklitte karar kılmasıyla taklitteki ikilem ve kararsızlık yok olmaz. Birey, karara vardığı taklit eylemiyle toplumsal olguya ortak olduğu ölçüde, kararsızlık da bireysel tereddütten çıkıp toplumsal bir veçheye bürünür. Böylece kararın konusu olan taklitteki çekişme, bir “mantıksal düello” olmaktan çıkarak toplumsal bir kutuplaşmanın

196 A.g.e, s. 382.

197 A.g.e, s. 166.

198 A.g.e, s. 165.

ve yoğunluğu giderek artan bir kararsızlık ortaklığına geçiş yapar. Tarde kurumsallaşmış, gelenekselleşmiş ve çeşitli dönemler boyunca birbirini takip eden her taklit katmanında ve en doğal görünen kalıplaşmış ilişki biçimlerinin kaynağında, birbirleriyle çatışık iki ayrı taklit dalgası arasında genelleşmiş toplumsal düzensizliği, kararsızlık hatlarını bulur:

Bugünkü inanç ve geleneklerimizde demirlemiş ya da kök salmış her şey ateşli bir tartışmanın konusu olarak başlamıştır. Analığını bir ihtilafın yapmadığı herhangi bir barışın tesisinden bahsedilemez. Gramerler, kodlar, ilmihaller, yazılı ya da yazısız anayasalar, hâkim endüstriler, nazmın egemen sistemleri, bunların hepsi toplumsal çatışkıların yavaş ve kademeli olarak oluşturdukları, toplumun kategorik temelleridir. Her gramer kuralı, kendisine kısmen karşıt olan konuşma alışkanlıklarının genişlemesine karşı diğer konuşma alışkanlığının yayılmasının zaferinin ifadesidir. Fransız yasasındaki her madde, sokaklardaki kanlı kargaşaların, habercilerin ateşli tartışmalarının, meclislerdeki fırtınalı hitapların sonrasındaki bir pazarlık ya da anlaşmadır. Her anayasal prensip devrimlerin izinde kabul edile gelmiştir, vs.199

Her bireyin taklit edimini önceleyen gecikme, neyin taklit edileceğine dair tereddüt ve kararsızlık, toplumsal düzene içkin olan kurucu düzensizliğin en küçük ve dağılmış haldeki bir parçasıdır. Bir bireyin tereddüdü, toplumsal düzen içerisinde belki de onun en öznel çekirdeğidir, fakat aynı zamanda, bu tereddüdün nedeni başka taklit edimlerinin etkisi sonucu olduğu ve taklidin gerçekleştirilmesi ile birlikte taklit dalgaları içerisinde diğer bireylere aktarılacağı için ziyadesiyle toplumsaldır. Her taklit, bir yanda toplumsal birliğin yoğunlaşması, yayılması yolunda insanlar arası mesafenin azalması ve

199 A.g.e, s. 168.

toplumsal bölünmüşlüğün aralığının kapanması anlamına gelirken, diğer yanda bireysel tereddüdü toplumsal olana aktaran, belirli yerlerde yoğunlaştıran bir edim olma özelliğini gösterir. Tarde’ın deyişini tekrar aktarmak gerekirse, “bireysel kararsızlık sonlandırıldığında, toplumsalınki başlar.”200 Hem bir icadın taklit edilmesi hem de evvelki bir taklit hattının yayılması, toplumsal bölünmenin ifadesi olan bir taklitler çatışkısını, taklitteki kutuplaşmayı beraberinde getirir.201 Diğer deyişle, her taklit edimi taklit dalgaları arasında belli belirsiz bir seçim olması nedeniyle taklitteki bir tekleşme iken, belirli bir seçim olması hasebiyle karşı taklidini yoğunlaştıran ve çeşitli biçimlerde ifadesini bulan toplumsal bölünmüşlüğün ‘öte yakasına’ karşı-taklidini telkin eden çift-taraflı bir etki doğurur. Böylece her taklit edimiyle bir taraftan taklitler arasındaki çatışkı ve ikilik tek bir hat doğrultusunda yoğunlaşmaya başlarken, buna bireysel tereddütlerin toplumsal kararsızlıklar olarak yoğunlaşması eşlik eder.

200 A.g.e, s. 166.

201 Hiçbir koşulda, ister tek bir toplumu isterse de tüm yeryüzünü düşündüğümüzde, geriye taklit edilecek tek bir taklit hattının kalması gibi bir olasılık Tarde için mümkün değildir. Taklit daima karşı-taklidi ile beraber var olacaktır. Her ne kadar bir taklit dalgasının ereği sonsuzca yayılmak ve olabildiğince çok kişi tarafından taklit edilmek olsa da, bir taklit ya moda-taklit/gelenek-taklit ayrımına çarpacak ya öngörülemez ve hesap edilemez bir icat tarafından kırılacak ya da kendi içsel farklılaşması o ya da bu şekilde kendi dalgasına çarpacaktır. Tarde, taklidin daima en az iki taklit dalgasını varsayışını daha en baştan dünyanın küre biçimindeki şeklinin zorunlu sonucu olarak gösterir ve bu husus üzerinden tek bir dünya devletinin varlık koşullarını sorunsallaştırır.

Krş. Tarde, 2004a, s. 29-30.