• Sonuç bulunamadı

3.3. ÇALIŞAN MEMNUNİYETİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

3.3.4. Toplumsal Açıdan Etkileyen Faktörler

Aile, bireyin ve toplumun fonksiyonlarında en temel öğedir. Aile, bireyin yaşamında çok önemli bir yer tutan beslenme, bakım, sevgi ihtiyacı, duygusal gelişim, psikolojik gelişim, eğitim, kültürel değerleri kazanma, sağlıklı zekâ gelişimini sürdürme gibi temel ihtiyaçlarını karşıladığı birincil yer ve çevredir. Aile üyeleri arasındaki ilişkiler ve aile ortamı, psikososyal yönden gelişen bireyin en çok etkileşime uğradığı yerdir. Bu ilişkiler, bireyin kendine güvenmesini, kendine ve diğer bireylere sevgi duymasını, kimlik kazanmasını, kişilik gelişimini, sosyal beceriler geliştirmesini ve topluma adaptasyon sürecini olanaklı hale getirir.210

Aile toplumun en küçük yapı taşını oluşturur. Ailedeki sıkıntılar topluma, toplumdaki sıkıntılar aileye yansır. Sağlıklı toplumu, sağlıklı aileler oluşturur. Ailenin sosyokültürel durumu, toplumun sosyokültürel durumunu belirler. Toplum ve aile sürekli iyi veya kötü etkileşim içerisindedir. Aile toplum etkileşimi sağlıklı olmaz ise ailede ve toplumda bazı sıkıntılar oluşabilir. Aile, içinde bulunduğu toplumun durumuna göre şekillenir. Toplumun ve ailenin yapısına etki eden bir diğer noktada devletin topluma ve aileye sunduğu sosyokültürel imkânlardır. Bu imkânların bol olduğu toplumlarda bazı sıkıntıların oluşmasının önüne geçilmiş olur. Devletin sunduğu imkânların yetersizliği veya toplumdaki sosyoekonomik ve sosyokültürel sıkıntılar toplum ile beraber aileyi de etkileyecektir.211

Ailedeki tüm sıkıntı ve problemler ile sevinçler ve mutluluklar bireye yansıyacaktır. Bireyin iş yaşamı ile özel yaşamı da etkileşim içinde olması nedeniyle kişinin çalışma yaşamı da bu durumdan etkilenecektir. Ayrıca kişinin ailesi ve özel yaşamı bireyin genel olarak hayata bakışını etkiler, bu da çalışanın işe yönelik algısını etkiler. O halde sağlıklı ve mutlu bireyler, sağlıklı ve mutlu aileleri, sağlıklı ve mutlu aileler de sağlıklı ve mutlu toplumları meydana getirebilirler.

210Erişim: http://www.sosyalhizmetuzmani.org/ailefonksiyonlari.htm, Erişim Tarihi: 10.10.2009. 211Erişim: http://www.sosyalhizmetuzmani.org/ailefonksiyonlari.htm, Erişim Tarihi: 10.10.2009.

3.3.4.2. Kriz Ortamı

İnsan ve toplum yaşamında görülen sosyal, psikolojik, ekonomik, mali, siyasi, tıbbi ve doğal krizlerin yanında, çalışma ve yönetim yaşamında da örgütsel krizler görülebilir. Kriz, birdenbire ortaya çıkan, önceden öngörülemeyen, beklenmedik ve olağandışı bir durumu ifade eder. Bu yüzden kriz, örgütsel yaşamda, özel olarak yönetilmesi gereken önemli bir durum ve sorundur. Kriz, aynı zamanda, yöneticilerin ve çalışanların yaşamında önemli bir stres kaynağıdır.212

Kriz; belirsizlik, karışıklık ve yüksek kaygı duyguları yaratan beklenmedik bir durum olarak tarif edilebilir. İnsanlar işsiz kalma ve parasız kalma tehdidiyle karşılaştıkları zaman, yaşamlarının tehdit edildiği düşüncesine kapılırlar. Çünkü yeniden iş bulma ve para bulma umutları da aynı koşullar nedeniyle artık yok olmuştur. Bu nedenle insanlar yaşam desteğinin tehdit edildiği duygusunu yaşarlar. Bu durum çalışanların iş motivasyonlarının düşmesine sebep olur. Bu düşüş çalışanlarda “kandırılmışlık, ihanete uğramışlık, arkadan vurulmuşluk” duygusunu uyandırır, iş arkadaşlığını güvenilmez rakipliğe dönüştürür, yöneticilere karşı öfke uyandırır. Kişilerde “gizlenmiş öfke”, “birbirine dönük suçlamalar”, “iletişim bozukluğu” yaşanır. Bu duygular işyerlerinde hızla yayılırken çalışanlar bunları paylaşarak azaltmak yerine çoğu kez paylaşmayarak en çok haksızlığa uğrayan kişinin kendisi olduğunu düşünmeye başlarlar. Bir çalışanın işi hakkındaki düşüncelerini etkileyen değişkenler arasında ücreti, terfi imkânları, sosyal hakları, yöneticisi, iş arkadaşları, çalışma koşulları, haberleşme, güvenlik, verimlilik ve işin niteliği vardır.213 Sayılan tüm bu değişkenler, çalışanın memnuniyetini etkileyen faktörlerdendir.

3.3.4.3. Teknolojik Gelişmeler ve İşsizlik

Günlük hayatta sadece nihai mal olarak kullandığımız teknolojik ürünlerin yanısıra, üretimde değişiklikler meydana getiren teknolojik yatırım malları çağımızın ekonomik yapısını yeniden kurgulamaktadır. Hem üretim süreçlerini değiştirmekte,

212Ömer PEKER ve Nihat AYTÜRK, Etkili Yönetim Becerileri Öğrenilebilir ve Geliştirilebilir, Yargı

Yayınevi, Ankara, (Aktaran: Ferudun Sezgin, Kriz Yönetimi, Manas Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2003, s. 181) 2000, s. 385.

213Erişim:http://www.halilbozkurt.com.tr/makale/isletmelerinkrizdonemlerindeuyguladiklariuygulayac

aklari-insan-kaynaklaripersonel-politikalari-nasil-olmalidirkrizveikybaglamindadegerlendirilmesi.htm, Erişim Tarihi: 02.05.2009.

hem de yeni üretim sahaları açmaktadır. Açılan bu yeni iş kolları ile istihdam sağlayan teknoloji, klasik üretim alanında getirdiği kişi başına yüksek verimlilikle de klasik üretim alanlarında istihdam azaltıcı etkiye de sahiptir. Teknolojik gelişme ve beraberinde getirdiği otomasyon uzun vadeli işsizlik yaratmamaktadır. Ancak bazı sektörlerde çalışanların bir kısmının veya tamamının iş değiştirmesi gereği de doğmaktadır. Makinelerin çalışanlar tarafından yapılan işin tamamını ya da bir kısmını yapar hale gelmesi ile çalışanların tamamının işten çıkarılması veya çalışan sayısının azaltılması olası durumlardır. Teknolojik gelişmenin insana olan ihtiyacı azaltacağı ve istihdamı düşüreceği başlangıçta akla gelebilecek endişeler arasındadır. Ancak böyle olmamaktadır. Nedenlerini ise şöyle sıralayabiliriz:214

 Teknolojik gelişmenin tek yönlü bir etkisi yoktur. Teknolojik gelişme hem var olan sektörlerdeki işçi başına verimliliği artırmakta, hem de gerçekleştirilen yeni buluşlarla yeni sektörlerin ortaya çıkmasına imkan vermektedir. Böylece istihdam olanağı yaratılmış olmaktadır. Teknolojik alet ve makinelerin üretilmesi için yeni sanayi kollarının oluşması buna örnek oluşturabilir.

 Teknoloji ile işçi başına verimlilik oranının artması sonucu gelir de artmaktadır. Bu da piyasada yeni talepler oluşmakta ve oluşan talep ile bu iş alanlarında daha fazla istihdamı beraberinde getirmektedir. İnsanların yeni hizmetler istemesi örnek olarak verilebilir.

 Geliri artan bireylerin daha çok işgücü gerektiren, ürünleri talep etmesi söz konusu olmakta böylece istihdamı arttırıcı bir etki oluşmaktadır.

“Otomasyonun gelmesiyle birlikte işinden olan insanlar” sorununun çözümü eğitimden geçmektedir. Teknoloji ve otomasyonun girdiği ülkelerde eğitim sistemi de kendini yenileme gereği duymaktadır. Eğitim, loncalardaki gibi sadece meslek öğrenmek amacının dışında insanlara değişen şartlara uymayı öğretmek olarak kendini yenilemiştir. Her gün değişen koşullara ve iş hayatının gereksinmelerine göre esnek olabilen insan yetiştirmek esas amaçtır. Temel eğitim süresinin uzatılması esnek yapının gereği olarak gerçekleştirilmiştir. Ayrıca işgücünün meslek içi eğitim

214Hakan YAVAŞ, “Teknoloji,

İstihdam ve Türkiye”, Erişim:http://www.genbilim.com/content/view/1449/89/, Erişim Tarihi: 20.11.2007.

programlarıyla desteklenmesi ve kendini geliştirerek değişen koşullara uyum sağlaması bugün görmekte olduğumuz uygulamalardır.215

Bireylere eğitim almaları gereken yaşlarda devlet tarafından eğitim olanakları sağlanamazsa ve/veya bireye çalışma yaşamına girdiğinde çalıştığı işletme tarafından gelişimine yönelik olarak eğitim fırsatları sunulmazsa, teknolojik gelişmeler sonucu ortaya çıkan esneklik durumuna kişinin ayak uydurması mümkün olamayabilir. Bu durumda kişinin işsiz kalma ihtimali artmaktadır. Bireyin işsiz kalma ihtimali artarken; motivasyonu, performansı, tatmin ve memnuniyet düzeyi de azalacaktır. Ancak toplumu oluşturan bireylere gerek devlet tarafından gerekse çalışma yaşamına girdiklerinde çalıştıkları işletmeler tarafından gerekli ve yeterli eğitim olanakları sunulursa bireyler esnek çalışma koşullarına ayak uydurabilecek, motivasyon, performans, tatmin ve memnuniyet düzeyleri de yüksek olacaktır.