• Sonuç bulunamadı

1. Terörizmin Günümüze Kadar Gelişim Süreci

1.4. Terörizmin Tarihi, Terör Örgütlerinin Yapısı ve Oluşumu

Terörizm, kişiler veya ulus altı gruplar tarafından, siyasi ve sosyal amaçlar elde etmek gayesi ile geniş kitleleri etkilemek ve sindirmek için önceden planlanmış şiddet ve eylemleri

ifade etmektedir. Terörizm insanlığı tehdit eden, ne zaman ve nerede ortaya çıkacağı hesaplanamayan bir kavramdır (Şimşek, 2016: 19).

Geçmiş tarihte ilk olarak terör hareketleri M.Ö. 66-73 yılları arasında yaşayan Sicariler 'in yaptıkları eylemler ile başlamıştır. Sicariler, radikal bir Yahudi grubu olarak bilinmektedir. Sicariler, yaşadıkları bölgelerdeki devlet adamlarına yönelik suikastlar düzenlemişlerdir. Bu eylemlerini Sicari adını verdikleri kılıç ile kalabalığın içerisine girerek gerçekleştirip, ortadan da hızlıca kaybolmaktadırlar. Bu terörist grubun yaptığı eylemler, o dönemde önemli ölçüde ses getirdiği için ilk terör faaliyetleri olarak değerlendirilmektedir.

M.S. 1050 yıllarında ortaya çıkan ve Hasan Sabbah liderliğindeki Haşhaşiler olarak bilinen bu grupta önemli terör grupları arasında değerlendirilmektedir. Bulundukları dönem içerisinde başta Selçuklu Devleti olmak üzere bölgedeki birçok siyasi otorite için problem haline gelmişlerdir. Haşhaşilerin yaptığı eylemlerden bir tanesi de, Selçuklu veziri Nizamül'mülk'e suikast düzenlemeleridir (www.derin dusunce.org/2013/02/08/terorizmin- tarihsel-s.Erişim Tarihi: 07.10.2018).

Terörizm, yapısı itibari ile daha çok bir ağaca benzemektedir. Terörizm, sistemin içine yerleşmiş, sistemin içerisinden beslenen ve birçok asalağı bünyesinde barındıran bir türü ifade etmektedir. Terörizmin varlığı onu besleyen kaynakların varlığına ve devamlılığına bağlı bulunmaktadır. Çatışmacı içerisinde bulunan bir sistem olup, uluslararası rekabetin bir parçası, bir ürünü durumundadır. Adaletsizlikler, eşitlikler, sosyal farklılıklar onun suyunu, güneşini ifade etmektedir (Öçal, 2014: 505).

1.4.1. Terörizmin Tarihi

Terörizm, tarihin çok eski çağlarına kadar uzanmaktadır. Daha önce bahsettiğimiz gibi tarihin bize verdiği bilgilere göre, dünya tarihinde meydana gelen ilk terör eylemini Sicarilerin gerçekleştirdiği bilinmektedir. Sicarililer, Romanlılar ile savaş halinde bulunan bir topluluktur. Sicarililer, Romalılara bağlı bulunan insanları ıssız ve kimsenin olmadığı yerlerde öldürdükten sonra, insan kalabalığının içerisine karışıp kendilerini gizlemişlerdir (Kanat, 2014: 204).

Terörizm, var sayılan yaklaşık iki bin yıllık tarihi kapsayan dönemden döneme önemli değişimler ve dönüşümler göstererek günümüze kadar gelmiştir. Bu değişimlerin en öne çıkanlarından birisi Fransız Devrimi ile gerçekleşen değişimdir. Fransız devrimi ile günümüzün modern terörizm anlayışının ortaya çıktığı ifade edilmektedir. Bu olayı takip eden Napolyon Savaşları sonrasında ortaya çıkan Avrupa uyumu ayrılıkçı gayelerle gerçekleştirilen terörist eylemleri bir noktaya kadar kontrol altından tutabilmiştir. Bu durum ise 19.yy’ın sonlarında zincirlerini kıran milliyetçilik ve yeni yeni kendisine taraftar toplayan anarşizm, nihilizm hatta kominizm için terörizm kullanmaya elverişli bir araç olarak görülmüştür. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra ise dünyada devlet terörizminin en önemli örneklerine Nazi Almanya’sında, Stalin Rusya’sında, Mussolini İtalya’sında rastlanılmıştır. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra başlayan Soğuk savaş, terörizmin dönüşümünde diğer bir nükleer denge nedeniyle bir alternatif

olmaktan çıkmaya başladığı ortamda siyasetin etkili bir aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Önemli büyük değişimi ise terörizm, Soğuk Savaşın bitişi ile görmüş ve terörizm, uluslararası güvenlik ve istikrara yönelik, kuralı, kanunu bulunmayan önemli tehditler arasında her gün biraz daha artan sorun haline gelmiştir (Kanat, 2014:196).

Terörizm, 1990'lı yıllarla birlikte farklı bir yapıya bürünmüştür. İnsanların kalabalık olarak bulunduğu yerlere eylemler düzenlenmeye başlanmış ve tahrip gücü yüksek bombalar kullanılmıştır. Bu dönemde dini ve etnik sebeplere dayanan katliamlar yapılmıştır. Özellikle son dönemde ise terörizm, 11 Eylül'de olduğu gibi kişilerin yerine sembolleri hedef almaya başlamıştır (Yalçıner, 2006:111).

Terörizm ile mücadele kapsamında terörün çeşitli boyutları bulunmaktadır (Bal, Özeren, 2010: 19). Fransız İhtilali sonrasında terörizm, ülkelerin bağımsızlıklarını kazanmak için otaya çıkan milliyetçilik akımlarının kullandığı bir araç durumuna gelmiştir. Günümüz dünyasında terör ile mücadele veren ülkelerin sayısı azımsanmayacak kadar kayda değer niteliktedir. İngiltere hükümeti uzun seneler boyunca IRA olarak bilinen ve terör grubu olarak nitelendirilen örgüte karşı mücadele yapmak zorunda kalmıştır. Türkiye, ülkesinin bölünmez bütünlüğüne karşı terör eylemlerini yıllar önce başlatan ve halen de devam ettiren PKK’ya karşı mücadelesine kararlılıkla devam etmektedir (Kanat, 2014: 204).

Terörizm içerisinde bulunduğumuz dünyada uluslararası güvenliğe yönelik en önemli tehditler arasında ki yerini korumaktadır. Uluslararası barış ve güvenliğe yönelik gündemi önemli ölçüde meşgul eden terörizm, soğuk savaş sonrası yaşanan dönüşümlerle birlikte, uluslararası kapsamda devletler ve uluslararası toplumu uğraştırmaya devam edecek gibi gözükmektedir.

1.4.2. Terör Örgütlerinin Yapısı ve Oluşumu

Dünya üzerinde çeşitli farklı yapılara mensup terör örgütleri bulunmaktadır. Bu yapılanmaların içinde bazı farklı düşünce grupları kendilerini göstermektedir (Demir, 2008: 69). Bunlar arasında, marksist-leninist oluşumlar, milliyetçi (etnik) oluşumlar, dini kaynaklı oluşumlar başı çekmektedirler.

Terör örgütleri, kendilerine göre farklı özellikler taşırlar ve zaman sürecinde ise bunu geliştirirler. Örgütlerin varlığı ile başlayan, gelişmesi ve büyümesi ile devam eden sonrasında ise, son bulmasına kadar süren bir döngü mevcuttur. Terör örgütleri, kitlelerin hissettikleri mağduriyetler sonucunda doğarlar, büyüyerek hedeflerine ulaşırlar sonrasında ya hayatta kalırlar ya da etkisiz hale gelerek ortadan kalkarlar (Yemenici, 2016: 18). Terör örgütlerinin amaçları, stratejileri, hedef alınan devletin terör ile mücadele yöntemleri, örgüte verilen dış desteğin gücü gibi etkenler terör örgütlerinin yapılanma süreçlerinde belirleyicidir. Terör örgütlerinin, kadrolaşma, örgütlenme, eylem ve iç savaş evreleri farklılıklar göstermektedir. Terör örgütleri, örgütlenme evresinde taraftar toplama ve fikirlerini kitlelere benimsetme çalışmaları ile meşgul olurlar. Bu evrede eylem yapılmaz. Kadrolaşma evresinde örgüt,

kazandığı elemanların güvenliklerini test eder ve güvenli görülen elemanları örgütün faaliyetleri doğrultusunda eğitir. Eğitilen elemanlar, örgütün yapacağı çalışmalara göre yönlendirilir ve kullanılır. Eylem evresinde yetiştirilmiş elemanlar, örgütün sözde disiplinine göre hareket ederek eylemlerde kullanılırlar. İç savaş döneminde, örgüt küçük silahlı gruplar yerine daha büyük sayılarda gruplara yönelir ve sözde kurtarılmış bölgeler meydana çıkarmaya çalışırlar (Acar, 2012: 133-136).

Siyasal içerikli bir hedef doğrultusunda meydana gelmiş olan terörist bir örgüt, ilk planda biz, birlik duygusu ve bilinci doğrultusunda oluşmuştur. Birincil ve ikincil ilişkilerin aynı anda ve gerektiğinde kullanıldığı bir grup niteliğine sahiptir. Bu grup üyeleri, belirlenmiş olan örgüt amaçlarını gerçekleştirmek için kendilerince meşru ve olması gereken bir işbirliği oluşturmuşlardır. Her terörist, kendince anlamlı olan belirlenmiş bir hedef doğrultusunda faaliyette bulunmak amacı ile bir örgütlü yapı içerisine girer. Amaçlar, iradi birliktelik ve denetim işlerinde temel sağlayarak, üyelerin veya tarafların motivasyonuna yol açar ve dolayısıyla bu durum, terörist bir örgütlenmenin yönetiminde yaşamsal bir önem konumundadır.

Terör örgütlerinin tepesinde bulunan ve örgütlerin beynini oluşturan kişiler, lider ve yönetici kadrolarıdır. Lider kadrosu, genelde terör örgütünün eylem planlarının hazırlayıcılarıdır. Bu kişiler daha çok eylemlerini sürdüreceği ülkenin dışında başka bir ülkede bulunurlar. Lider kadronun bir altında ise, militan kadro bulunmaktadır. Militan kadro, örgütün eylem ve uygulamalarını gerçekleştiren, örgütü sokakta var kılan kadrodur. Militan kadro, belirli süreli test ve eğitimlerden geçirildikten sonra, terör örgütü kadrosuna dahil edilmektedir. Örgütlerde merkez komitesi adında faaliyet gösteren bir mekanizma bulunmaktadır. Merkez komitesi örgütün beyni durumundadır. Örgütün genel politikasını, stratejilerini ve planlarını merkez komitesi yapmaktadır (Çağlar, 1997: 132).

Terör örgütlerinde militan kadronun bir altında aktif destekleyiciler adı verilen grup bulunmaktadır. Bu grup daha çok militan kadroya barınma yerlerinin temin edilmesinin yanında, istihbarat akışını, örgüt içi iletişimin sağlanması gibi konuları takip ederler. Aktif destekleyicilerin bir alt kademesinde pasif destekleyiciler bulunmaktadır. Bu grup, örgütün eylemlerini benimseyen ve örgüt için potansiyel sempatizan olan kesimdir.

Terör örgütleri, farklı nedenler ile kişilerin örgüte katılımının sağlanması ve aynı hedef doğrultusunda organize edilmesi ile meydana gelmektedir. Bireylerin terör örgütlerine katılmalarında değişik nedenler bulunmaktadır. Terör örgütlerinin sözde kahramanlık hikayeleri anlatılmak sureti ile kişilerin örgüte katılmaları teşvik edilebilmektedir. Terör örgütleri vatandaşlar üzerinde baskı uygulayarak insanların örgüte aktif bir şekilde katılmasını da gerçekleştirebilmektedir. Kişilerin suça teşvik edilmeleri ile ya da ekonomik ve işsizlik sorunları nedenleriyle de terör örgütlerine bulaştıkları tahmin edilmektedir (www.acik erisim.selcuk .edu.tr: 8080/xmlui/handle /123456789/7280Erişim Tarihi: 10.07.2018).

Terör örgütlerinin bakışları açısından büyük bir önem ifade eden hatta kendilerine kılavuzluk edebilecek diğer önemli bir kavram ise ideolojidir. Siyasal ya da toplumsal bir örgütü oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir toplumsal sınıfın davranışlarına şekil veren politik, hukuksal, bilimsel, felsefi, dinsel ve değişik düşünceler bütünü olarak görülen ideoloji,

terör örgütleri bakımından mutlaka olması gereken unsurlardan bir tanesidir (Çağlar, 1997: 123).

Dünya üzerinde buluna ülkelerin birçoğunda terör örgütlerinin bölücü faaliyetlerine rastlanmaktadır. Ülkelerin içerisinde faaliyetlerini gerçekleştiren bu örgütler belli bir amacı gerçekleştirmek için çaba sarf ettiklerini söylemektedirler. Kimi terör örgütü dini bir ideoloji çerçevesinde, kimi halklarının kurtuluşu ve ezilmişliğini bahane ederek eylemlerini gerçekleştirdiklerini söylemektedirler. Terör örgütleri ortaya çıkmalarından itibaren ideolojik dayanaklarını tesis etmek sureti ile faaliyetlerini gerçekleştirmeye başlamaktadırlar. Terör örgütlerinin hareket noktasında öne sürdükleri ideolojik unsur, örgüte destek, eleman, sempatizan kazandırmak ve haklılık payını ortaya çıkarmaktır.

Terör örgütleri, kendilerine katılanları birer teröriste dönüştürürlerken, onların öncelikle topluma ve otoriteye karşı acımasız birer düşman haline gelmelerini amaçlamaktadırlar (Akmaral, 2015: 128-129). Örgütler, bu kapsamda elemanlarının beyin olarak örgüte hazırlanmasında da her türlü, eğitim ve ideolojik süreçleri başarı ile yükleyebilmenin uğraşısı içindedirler. Örgüt içinde birlik ve beraberliğin sağlanması durumunda, örgüt sürekli ve devam eden ve hedefleri doğrultusunda ilerleyebilen bir topluluk mahiyetini kazanacaktır. Örgüt içerisinde bulunan ve örgüte yeni katılan elemanların aralarında görüş ve ideolojik farklar bulunması, örgütün ortak bir hedefe kilitlenmesine engel teşkil etmeyecektir.