• Sonuç bulunamadı

Enerji, ekonomik büyüme ve iktisadi kalkınma için çok önemlidir (Apaydın & Taşdoğan, 2019; Apaydın, Güngör, & Taşdoğan, 2019). Toplumlar geliştikçe, sadece üretim ihtiyacı için değil, bireysel kullanım için de daha fazla enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Bu, son yüzyıldaki enerji tüketimindeki kesintisiz artış ile beliren ana eğilimi açıklayan bir durumdur (Llop, 2020).

Cari denge hesabı bir ekonominin gelecekteki davranışı için öncü göstergelerden biri olarak kullanılır ve politika yapıcılarının karar alma süreçlerinin önemli bir parçasıdır. Tipik gelişmiş ülkelerin aksine, çoğu gelişmekte olan ülke kredi kullanımı açısından kısıtlıdır. Gelişmekte olan ülkelerde hem iç hem de dış

göre farklılık gösterir (Calderon, Chong, & Loayza, 2002).

Dönemler arası yaklaşıma göre, cari işlemler açığı, verimlilik artışı, büyüme, devlet harcamaları, faiz oranları ve diğer bazı faktörlere ilişkin beklentiler ile şekillenen ileriye dönük dinamik tasarruf ve yatırım kararlarının bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede, cari işlemler dengesi, verimlilikteki veya talepteki geçici şoklara karşı bir tampon görevi görmektedir (Obstfeld & Rogoff, 1996; Razin, 1993; Calderon, Chong, & Loayza, 2002).Bu yaklaşımdaki ana noktalardan biri, ekonomik değişimlerin cari işlemler dengesi üzerindeki etkisinin bu değişimlerin çıkış noktasına, katılığına ve zamanlamasına göre değişebileceğidir. Çıkış noktaları bakımından, şoklar ülkeye özgü veya küresel olabilmektedir. (Razin, 1993)’in küresel verimlilik şoklarının cari işlemler açığı üzerinde ülkeye özgü şoklardan daha küçük bir etkisi olduğunu tespit etmesi dikkate alınması gereken bir husus olarak görülmelidir. Benzer şekilde, ister geçici ister kalıcı olsun, katı şokların devam etmesi cari işlemler dengesinin farklı bir tepki vermesine yol açabilir. Kalıcı bir verimlilik şoku, cari işlemler açığını genişletebilir çünkü yatırımlarda bir artış ve tasarruflarda bir düşüş olabilir. Şokların zamanlaması, özellikle de iktisadi ajanlar tarafından beklendikleri veya beklenmedikleri duruma göre cari hesap üzerinde bir etki yaratır. Cari hesabı etkileyen faktörler ve uygulanan politikalar ülkelere spesifiktir ve farklı derecede kırılganlıklar içerebilir (Calderon, Chong, & Loayza, 2002).

1970’lerdeki küresel petrol (enerji) şokundan bu yana, makroekonomik dinamikler üzerine yapılan araştırmalar, petrol (enerji) fiyatlarındaki ani değişikliklerin birçok ekonomiyi etkilemesi muhtemel olan küresel bir şoka yol açabilecek ekonomik dalgalanmalara neden olabileceği ifade edilmektedir. Hatta ülkelerin etkilenmesi açısından bu durumun petrol ihraç ya da ithal etmek pozisyonlarından bağımsız olduğu vurgulanmaktadır (Nasir, Naidoo, Shahbaz, & Amoo, 2018).

Bir ekonominin dış ticarete bağımlılığı veya açık olması kaynakların doğru kullanılması noktasında bir güven noktası oluşturabilmekte ve bu durum ekonomik verimliliği artırabilmektedir. Diğer taraftan bu durum ticaret açığına yol açarak ekonomiyi yavaşlatma potansiyelini de içinde barındırır. Özellikle enerji kaynakları bağlamında ağırlıklı olarak ihracatçı ya da ithalatçı olmak beraberinde bazı kırılganlıkları da getirmektedir. Bir ihracatçı veya ithalatçı olarak petrole (enerji kaynağına) olan yoğun bağımlılık, ticaret dengesinin ötesinde iç ekonomiye olası etkileri de beraberinde getirmektedir (Nasir, Naidoo, Shahbaz, & Amoo, 2018).

Enerji fiyatları ve arzındaki şokların bir ekonominin enflasyon ve çıktı vb. makro değişkenlere etkisi (Barsky & Kilian, 2004; Hamilton J. , 2003; Killian,

Kaynaklarına Göre Elektrik Enerjisi Üretimi ve Cari Açık İlişkisi

Ümit Koç, Celal Taşdoğan

(Amano & Van Norden, 1998)’de petrol fiyatlarının, ülkelerin ticaret dengesini ticaret hadleri ve servet etkisi üzerinden etkileyebildiği ifade etmektedir. Bu etki elbetteki homojen bir etki değildir. Petrol fiyatlarındaki şoka dış dengenin vereceği tepki ekonomilerin yapısına ve enerji tarafındaki net ticaret pozisyonuna bağlı olarak değişkenlik gösterebilmektedir.

Ticaret kanalı cari hesap pozisyonuna ilişkin aktarım kanallarından biridir. Bu kanal sayesinde, petrol (enerji) fiyatlarında bir artış, petrol ithalatı yapan ekonomilerdeki reel geliri azaltır. İthalatçı ülkelerdeki reel gelirdeki düşüşün bir sonucu olarak, yurt içi tüketim ve yatırımı azaltır ve petrol ithal eden ülkelerin para birimlerinin değer kaybetmesine yol açabilir.Petrol fiyatlarındaki bu artış ile petrol ithal eden ülkeler için en azından kısa vadede reel üretimde düşüş kaçınılmazdır (Killian, Rebucci, & Spatafora, 2009; Nasir, Naidoo, Shahbaz, & Amoo, 2018).

Petrol fiyatlarındaki oynaklık reel ekonomik faaliyetlerin arz ve talep tarafını etkilemektedir. Ayrıca, petrol fiyatlarındaki bir artış, daha sonra üretim maliyetlerinde bir yükselişe neden olur, bu durum ise arz seviyesini, sonrasında ise bağlantılı olarak yatırımları ve nihayetinde talebi ve ticareti etkileme potansiyeline sahiptir (Jimenez-Rodriguez & Sanchez, 2005).

Kısa dönemde petrol talebinin fiyat esnekliği çok düşüktür. Bu nedenle kısa dönemde fiyatta meydana gelecek artışlarda özellikle petrol ithal eden ülkelerin ödemeler dengesinde ciddi bir enerji ithalat kalemi ortaya çıkma potansiyeli her zaman mevcuttur. Orta ve uzun dönemde ise farklı mekanizmalar farklı kanallardan işlemeye başlamaktadır. Petrol fiyat hareketleri ticarete konu olan malların fiyat ve miktarları ile menkul kıymet pozisyon ve fiyatlarını değiştirmektedir (Huntington, 2015; Le & Chang, 2013; Killian, Rebucci, & Spatafora, 2009).

Yüksek petrol ya da enerji fiyatları ithal edilen mal ve hizmetler kanalıyla tüm enflasyonu ılımlılaştırmak isteyen ülkelerde daha yüksek faize yol açacaktır. Bu durum elbette iktisadi büyüme üzerinde de bir etkiye yol açacaktır (Huntington, 2015; Hamilton J. , 2003). Bu durumun zincirleme etkisi ham petrol ve petrol dışı tüm ithalatda yaşanacak daralmadır.

Artan petrol ithalat faturası, eğer kamu ve özel sektör bunu geçici bir durum olarak görüyorsa cari açık üzerinde göreli olarak daha uzun dönemde etki etkilidir. (Friedman, 1957) ve (Hall, 1978)çalışmaları çerçevesinde, sürekli gelir hipotezinde ifadesini bulduğu üzere tüketim toplam gelirden ziyade sürekli gelir etkisiyle değişmektedir. Petrol ithal eden ülkeler bağlamında ilk aşamada petrol fiyatlarındaki bir yükseliş olduğunda tüketim profili değişmez ve tüketimi aynı seviyede tutmak için gereken meblağ tasarruflardan karşılanır. Ülkeler bu durumda azalan tasarrufları karşılamak üzere net borçlu durumuna geldiğinden

gelmektedir (Huntington, 2015).

Artan petrol ve enerji fiyatlarının ekonomiye getirdiği olumsuz etki göz önüne alındığında politika yapıcılar daha düşük maliyetli ve güvenilir enerji arzını garanti altına almak için enerji güvenliğini geliştirmeye dönük ciddi çaba sarf etmektedirler. Özellikle ithal edilen enerjiye bağlı olan ülkeler için petrol ve enerji arzının nasıl çeşitlendirileceğine konusu üzerinde yoğun bir çalışma sürmektedir. Yenilenemeyen enerjinin kullanımı, büyük dalgalanmalar ve aşağı yönlü büyük düşüşleri yarattığı için, yenilenebilir enerji arzını artırma ihtiyacı politika yapıcılarının öncelikli gündemidir. Sadece enerji fiyat şokları ekonomik büyümeyi olumsuz yönde etkilemeyebilir, aynı zamanda ithalat bağımlılığı yüksek olan birçok ülke de enerji fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı son derece kırılgandır. Petrol fiyatlarındaki oynaklık gelecekteki petrol fiyatları ile ilgili belirsizlik yaratır ki, bu belirsizlik iktisadi ajanların ekonomiye ilişkin beklentilerini de etkilemektedir. (Punzi, 2019)