• Sonuç bulunamadı

A. Teminat Senetlerinin İcra Takibine Konu Olması

2. Teminat Amacıyla Düzenlenen Senetler Özelinde Keşideci Borçlunun

a. Keşideci Borçlunun Kambiyo Hukuku Bakımından Şikayeti

Teminat amacıyla düzenlenen bir senedi konu alan icra takibine karşı, senetteki vadenin gelmediği, alacaklının takip hakkının bulunmadığı gibi kambiyo senetlerine özel ya da İİK m. 16’da öngörülen diğer genel şikayet sebeplerine dayanılarak şikayette bulunulabilir. Ancak, burada konumuz açısından özellik arz eden sorun, belli bir hukuki ilişkinin teminatı olarak düzenlendiğinin taraflarca kabul edildiği, senetle bağlantısı kurulan yazılı bir sözleşmeyle ispat edildiği veya senet üzerine konulan bir kayıtla dışa yansıtıldığı durumlarda, söz konusu senede dayanılarak başlatılan icra takibinin şikayete konu olup olamayacağıdır. Çalışmamızın başından itibaren çeşitli vesilelerle belirttiğimiz üzere Yargıtay’ın, özellikle son yıllardaki kararları hariç birçok kararında bu konuya ilişkin yaklaşımı, teminat amacıyla düzenlendiği bu şekilde ispatlanan ve ciro edilmeyip keşideci ile lehtar arasında kalan senetlerin kambiyo senedi niteliğinde olmadıkları, dolayısıyla söz konusu özel nedenle kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte şikayete konu olmaları gerektiği yönündedir.

Ancak Yargıtay’a göre senetteki, senedin hangi hukuki ilişkinin teminatı olduğunu göstermeyen, salt “bedeli teminattır” gibi teminat kayıtları, senedin kambiyo senedi niteliğine halel getirmeyecektir. Zira “işbu senet teminattır” biçimindeki açıklama, neyin teminatı olduğu açıkça belirtilmediğinden, anılan senedin teminat senedi olduğunun kabulüne yeterli değildir”371. Yine aynı yöndeki diğer Yargıtay kararlarına göre “senet üzerindeki bedeli teminattır ibaresi dayanak belgenin hangi ilişkin teminatı olduğu yazılı bir belge ile kanıtlanmadığı sürece onun takibe konu edilmesini

371 Yarg. HGK., T. 14.03.2001, E. 233, K. 2001/257; Yarg. HGK., T. 20.06.2001., E. 2001/12-496, K. 2001/534 (Aydın, s. 124).

engellemez”372. O hâlde, teminat amacıyla düzenlenme olgusunun, senedin hangi ilişkinin (hangi ilişkiden doğacak aynen ifa, tazmin veya cezai şart borcunun) teminatı olduğuyla birlikte ispatlandığı durumlarda Yargıtay’ın senedi teminat senedi olarak değerlendirdiğini söyleyebiliriz. Başka bir deyişle; senet üzerine yazılmak suretiyle veya yazılı bir belgeyle ispatlanan olgu, senedin belli bir ilişkinin teminatı olarak düzenlenmiş olmasıdır. Aynı şekilde, Yargıtay’ın alacaklı tarafın ikrar niteliğindeki yazılı veya sözlü beyanlarına bağladığı sonuç da senedin belli bir ilişkinin teminatı olarak düzenlendiği olgusudur. Biz de çalışmanın bundan sonraki kısmında senedin teminat senedi olduğunun ispatından bahsederken, senedin hangi ilişkinin teminatı olduğunun ispatlanmasını konu alacağız.

Bizim de katıldığımız, öğretide çoğunlukla savunulan görüşe göre; senette senedin teminat amacıyla düzenlendiğine dair bir kayıt olmayan hâllerde, teminat amacıyla düzenlenme olgusunun ve senedin hangi ilişkinin teminatı olduğunun karşı tarafın ikrarı veya senetle yazılı bir sözleşme arasında kurulan bağlantıyla anlaşılması durumunda, senedin kambiyo senedi niteliğine halel gelmeyecek ve senet bu nedenle şikayete de konu olamayacaktır373. Ancak senet metnindeki asıl borç ilişkisine atıf yapan veya şartlı teminat kayıtları, senedin kayıtsız şartsız borç ikrarı içerme, dolayısıyla kambiyo senedi niteliğine halel getireceğinden374, bu kayıtları taşıyan senede dayanılarak yapılan icra takibi, beş günlük süreye tâbi özel şikayete konu olmalıdır375. Hâkim, söz konusu hususu, süresinde yapılan itiraz ve şikayet üzerine kendiliğinden de dikkate almalı ve takibi iptal etmelidir (İİK m. 170/a/2).

372 Yarg. 12. HD., T. 28.02.2012; E. 2011/20488, K. 2012/5402; Yarg. 12. HD., T. 20.12.2016, E.

7745, K. 25709; Yarg. 12. HD., T. 05.06.2017, E. 2016/16589, K. 8739 [www. e-uyar.com (son erişim: 15.01.2019)].

373 Tekinalp, s. 195; Odman Boztosun, s. 1489; Türk, s. 145; Sarıkaya, s. 149.

374 Karayalçın, Kambiyo Senetleri, s. 105; Öztan, s. 1076; Kınacıoğlu, s. 105;Poroy/Tekinalp, s. 152;

Reisoğlu, s. 88; Sayhan, s. 73; Ülgen (Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya), s. 132; Yılmaz, L., s. 477;

Sarıkaya, s. 103.

375 Elbette, söz konusu şikayeti, keşideciye karşı başlatılmış icra takibinde keşideci yapabileceği gibi, kabul eden muhatap veya senedin bir diğer borçlusuna karşı başlatılmış icra takibinde bu kişiler de yapabilir.

b. Keşideci Borçlunun Borca İtirazı

aa. Genel Olarak

Keşidecinin, senedin teminat amacıyla düzenlendiği, ancak teminat konusu riskin gerçekleşmediği ya da riskin gerçekleşmesiyle ortaya çıkan zararın senet bedelinden az olduğu, dolayısıyla da temel alacağın kısmen veya tamamen doğmadığı yönündeki savunması, şarta bağlı bir borçta şartın gerçekleşmediğini yönelik olup, borca itiraz niteliğindedir376. Teminat konusu risk gerçekleşse dahi, borcun ifa veya borcu sona erdiren başka bir sebeple sona erdiği yönündeki savunma da, borcun bulunmadığına yönelik bir borca itirazdır. Elbette hâkim, senedin belli bir ilişkinin teminatı olarak düzenlendiği, ancak teminat konusu riskin gerçekleşmediği yönündeki borca itiraz sonucu, senette asıl borç ilişkisine atıf yapan veya şartlı bir teminat kaydının varlığını tespit ederse, bu şikayet sebebine dayanarak takibi iptal etmelidir (İİK m. 170/a/2). Bununla birlikte, keşidecinin, senedin teminat amacıyla düzenlendiğini ve teminat konusu riskin gerçekleştiğini; ancak teminat altına alınan borcun sona erdiğini veya riskin gerçekleşmesi sonucu ortaya çıkan zararın senet bedelinden az olduğunu iddia ettiği hâllerde borcun kısmen veya tamamen kabul edilmesi söz konusu olacağından, takip iptal edilemez (İİK m. 170/a/3)377.

Senedin teminat senedi olduğu ve teminat konusu risk gerçekleşmediği için temel alacağın doğmadığı, doğsa dahi senet bedelinden az olduğu ya da borcun sona erdiği yönündeki borca itirazın, kısacası, senedin teminat senedi olduğu ve senet nedeniyle kısmen veya tamamen borçlu bulunulmadığı iddiasının, senedin lehtarına değil, senedi eline geçiren hâmile karşı ileri sürülmesi ise, şahsi bir def’inin üçüncü kişiye ileri sürülmesi kapsamında olup, üçüncü kişi hâmilin bilerek borçlunun zararına

376 Şartın gerçekleşmediği iddiasının borca itiraz olduğu yönünde bkz. Kuru, İcra, s. 134. Söz konusu itirazı ancak, keşideciye karşı başlatılmış icra takiplerinde keşideci ileri sürebilecektir. Şahsi bir def’inin ileri sürülmesi niteliğinde olan bu şekildeki borca itiraz, muhatap veya senet nedeniyle borçlu bulunan diğer bir üçüncü kişi tarafından ileri sürülemez (Sarıkaya, s. 151).

377 “…somut olayda, keşideci borçlunun iddiası bononun teminat olduğu iddiası yanında, vade ve tanzim tarihlerinin sonradan eklendiği iddiasıyla birlikte borca karşılık ödeme yaptığı iddiasına dayandığı görülmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere İİK’nun 170/a son maddesi uyarınca ödeme iddiası halinde artık teminata yönelik talep dinlenemez. ..”[(Yarg. 12. HD., T. 09.07.2013, E.

2013/17029, K. 2013/25737 (Tüzemen Atik, s. 331)].

hareket etmesi durumunda mümkündür (TTK m. 686)378. Bu itibarla, senedin teminat senedi olduğu yönündeki borca itirazın senet lehtarının alacaklı olduğu icra takibinde ileri sürülmesiyle, üçüncü kişi hâmilin alacaklı olduğu icra takibinde ileri sürülmesi arasında ispatın kapsamı bakımından farklılık oluşacağını söyleyebiliriz. Zira, senet lehtarının alacaklı olduğu icra takibinde, senedin teminat senedi olduğunun ve senet nedeniyle kısmen veya tamamen borçlu bulunulmadığının ispatı yeterli iken, üçüncü kişinin takip alacaklısı olduğu icra takibinde bunlarla birlikte üçüncü kişinin bilerek borçlunun zararına hareket ettiğinin de ispatlanması gerekmektedir379. O hâlde, söz konusu hususların icra takibinde ne şekilde ispatlanabileceğini incelemek gerekir.

bb. Senedin Teminat Senedi Olduğunun; Ancak Senet Nedeniyle Kısmen veya Tamamen Borçlu Bulunulmadığının İspatı

Borca itiraz niteliğinde olan, senedin temel alacağının doğmadığı ya da ödendiği yönündeki iddia, ancak, icra yargılamasında kullanılabilecek sınırlı delillerle ispat edilebilir. Söz konusu deliller, senedin teminat senedi olduğunu ve teminat konusu riskin gerçekleşmediğini, riskin gerçekleşmesiyle ortaya çıkan zararın senet bedelinden az olduğunu, borcun ertelendiğini ya da sona erdiğini gösteren, resmi veya imzası ikrar edilmiş adi bir belgedir (İİK 169/a/1). Senedin teminat senedi olduğu ise, teminat amacıyla düzenlenme olgusunun, senedin hangi ilişkinin (hangi ilişkiden doğacak aynen ifa, tazmin veya cezai şart borcunun) teminatı olduğuyla birlikte ispatlandığı durumlarda kabul edilmektedir380. Ancak, senedin salt belli bir ilişkinin teminatı olması, temel alacağın doğmadığı veya ödendiği anlamına gelmemektedir.

378 Gürbüz, s. 354; Kınacıoğlu, s. 170; Uyar, İtiraz, s. 200; Yılmaz, L. s. 479; Deryal, s. 656, 657;

Sarıkaya, s. 138.

379 Coşkun, s. 1217; Türk; s. 287-288; Deryal, s. 657-658; Talih Uyar, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara Barosu Yayını, Ankara, 2017 (Anılış: Menfi Tespit), s. 81-82; Gül Sema Yeşildal, Kambiyo Senetlerine Özgü İcra Yolu İle Takipte Menfi Tespit Davaları, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2010, s. 86; Sarıkaya, s. 172; “…kambiyo senedinin keşidecisi tarafından, temel ilişkiye dayalı olarak lehtara karşı menfi tespit davası açılması olanaklıdır. Bu nedenle mahkeme, öncelikle davacıya, ileri sürdüğü ödeme iddiasına ilişkin delilleri sorulup toplanarak, ödeme iddiasının kanıtlanamaması durumunda davanın reddi, aksi halde, davanın lehtar davalı V.D’e yönelik olarak kabulü ile yetinilmeyip son hamil davalı S.Ç’ne karşı şahsi def’ilerin ancak kötüniyetli olması halinde ileri sürülebilmesinin mümkün olacağı gözetilerek, tarafların bu konudaki delilleri de sorulup toplanarak, davalı S.Ç hakkında uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve olaya uygun düşmeyen yazılı gerekçe ile davanın reddi isabetsizdir…” [Yarg. 19. HD., T. 20.06.1997, E. 10362, K. 6445 (www.e-uyar.com (son erişim: 07.01.2019))].

380 Üçüncü Bölüm. II. B. 2. a.

Elbette, alacaklının bu hususu da kabul etmesi hâlinde, artık ortada bir uyuşmazlık bulunmadığından, borçlunun borçlu olmadığına dair delil göstermesi de gerekmeyecektir.

Belirttiğimiz üzere Yargıtay, senedin, asıl borç ilişkisinden doğan bir yükümlülüğün yerine getirilmemesinden doğacak aynen ifa, tazmin veya cezai şart borcunun teminatı olduğunun, senetle bağlantısı kurulabilen yazılı bir sözleşme veya karşı tarafın ikrar niteliğindeki yazılı veya sözlü beyanlarıyla ispatlandığı durumlarda, bu hususu, şikayet sebebi gibi değerlendirerek takibin iptali, son yıllardaki kararlarında ise doğru bir şekilde itiraz sebebi olarak değerlendirerek takibin durdurulması kararı vermektedir381. Yargıtay kararlarında sıkça kullanılan ifadeye göre; “dayanak belgenin teminat senedi olduğu iddiası, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle, ya da yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Yazılı belge sunulduğu takdirde belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunludur”382. O hâlde burada değinilmesi gereken iki sorun bulunmaktadır.

Bunlardan birincisi, alacaklı tarafın ikrar niteliğindeki beyanının ne şekilde vücut bulacağı ve senede açık atıf yapan belgeden ne anlaşılması gerektiği iken, ikincisi senedin belli bir ilişkinin teminatı amacıyla düzenlendiği olgusunun ispat edilmesinin takibin durdurulması için yeterli olup olmadığıdır.

Alacaklının ikrar niteliğindeki beyanı sonucu, borçlunun artık, senedin belli bir hukuki ilişkinin teminatı olarak düzenlendiğinin ispatı için delil göstermesine gerek kalmayacağından, öncelikle söz konusu ikrarın ne şekilde vücut bulacağını incelemek yerinde olacaktır. İlk olarak, söz konusu ikrarın mahkeme içi veya mahkeme dışı ikrar olarak vücut bulacağını söyleyebiliriz. Başka bir deyişle; alacaklı, senedin belli bir ilişkinin teminatı olarak düzenlendiğini mahkemedeki sözlü beyanıyla ve veya cevap dilekçesiyle ikrar edebileceği gibi, mahkeme dışında diğer tarafa gönderdiği bir mektup, ihtarname vs. ile de ikrar etmiş olabilir. Ancak mahkeme dışında yapılan sözlü ikrar, sınırlı savunma araçlarıyla gerçekleşen icra yargılamasında etkili olmaz.

Mahkeme dışında yapılan yazılı ikrar da, ancak, ikrarda bulunanın imzasını taşıdığı durumlarda uyuşmazlığı kesin olarak çözecektir383. Zira, bu durumda, ikrar edilen

381 İkinci Bölüm. III. B. 1,2.

382 İkinci Bölüm. III. B. 1.

383 Zira mahkeme dışı ikrar, ispat hukuku açısından yalnızca bir emare veya takdiri delil niteliğindedir (Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku Ders Kitabı, 2. bs., Yetkin

hususun yer aldığı yazılı belge senet niteliğini kazanacaktır384. O hâlde, Yargıtay’ın yukarıda belirttiğimiz ifadesinde yer alan, senedin belli bir ilişkinin teminatı olarak düzenlendiğini ispatlayacak “yazılı belge”lerin kapsamına, aynı zamanda mahkeme dışı yazılı ikrar niteliği taşıyan senetler de girecektir. Belirtmek gerekir ki ikrar, ispat gereğini ortadan kaldıran durumlar içinde incelenen bir olgudur. Bu sebeple, yer yer kullandığımız, “ikrarla ispatlamak” ifadesinin, belli bir ilişkinin teminatı olarak düzenlenme olgusunun, ikrar edilen hususun yer aldığı senet niteliğindeki yazılı belgelerle ispatlandığı durumları ifade etmek için kullanımı doğru olsa da, alacaklının mahkeme içi ikrarı sonucu ispata gerek kalmayan durumları ifade etmek için kullanımı doğru değildir.

Senedin belli bir ilişkinin teminatı olarak düzenlendiği olgusunu çekişmesiz hâle getiren mahkeme içi ikrar, daha çok alacaklının cevap dilekçesindeki beyanlarıyla gerçekleşmektedir. Keza, alacaklı, çoğu zaman icra takibinin aleyhine sonuçlanmasına neden olacak bir hususu ikrar ettiğinin bilincinde olmadan, cevap dilekçesinde, teminat konusu riskin gerçekleştiğini ve bu sebeple de keşidecinin borçlu olduğunu ileri sürmektedir385. Alacaklının aynı hususları takip talebinde de beyan ettiğine rastlanmaktadır386. Bu durumda da alacaklının beyanları mahkeme içi ikrar olarak değerlendirilmelidir.

Yayınları, Ankara, 2018 (Anılış: Medeni Usul), s. 253; Süha Tanrıver, Medenî Usûl Hukuku, C. I, Yetkin Yayıncılık, Ankara, 2016, s. 753).

384 Taylan Özgür Kiraz, Medenî Yargılama Hukukunda İkrar, 2. bs., Bilge Yayınevi, Ankara, 2013, s. 3; Kuru, Medeni Usul, s. 253;Tanrıver, s. 753.

385 “…alacaklı vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin, bonoda tanzim eden sıfatı bulunan H. Akman ile 20.11.2006 tarihinde yapmış olduğu inşaat sözleşmesi kapsamında, karşı tarafa ödemesi gereken tüm paraları ödediğini, ancak H. Akman’ın aldığı paraları başka işlerde harcayarak işi tamamlayamadığını, bunun üzerine, müvekkilince inşaata ikinci kez harcama yapılmak zorunda kalındığını, takip dayanağı senedin de ikinci kez yapılan bu harcamalar nedeniyle davalı H. Akman tarafından 11.06.2007 tarihli ek protokol başlıklı belgeye istinaden düzenlenerek müvekkiline verildiğini beyan ettiği görülmektedir. Alacaklı vekilinin icra mahkemesine verdiği bu cevap dilekçesinden, takip dayanağı senedin alacaklı ile H. Akman arasındaki sözleşme kapsamında alındığının kabulü gerekir…”[Yarg. 12. HD., T. 29.06.2010, E. 5028, K. 17106 (Aydın, s. 134)].

386 “…takip talebinde 15 adet 280 USD bedelli bonolar belirtildikten sonra “işbu takibe konu bonolar 30.11.1998 tarihli sözleşmeden kaynaklanmaktadır.” cümlesinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Bu açık atıf karşısında takip dayanağı bonoların taraflar arasında düzenlenen 30.11.1998 tarihli sözleşme uyarınca verildiğinin kabulü gerekmektedir. Anılan sözleşmenin incelenmesinde bu sözleşmenin alacaklı Milpa…A.Ş ile bu şirketin gazete ve otomobil kampanyasına iştirak eden Şerafettin Uyan arasında yapıldığı, şikayetçi borçlunun sözleşmeye müteselsil kefil ve müşterek borçlu sıfatı ile imzaladığı sözleşmenin 4. maddesinde, otomobil tesliminde iştirakçiden kampanya süresi sonuna kadar toplayacağı her iki sertifikaya karşılık 280 dolar emre muharrer senedin alınacağı vecibelerini yerine getiren iştirakçilere emre muharrer senetlerin sertifikaların ibrazı halinde de iade edileceği hükmü yazılıdır. Bu hükümden takibe konu bonoların TTK’nın 688/2 maddesinde öngörülen mücerret borç ikrarını içermediği anlaşılmış olup, tarafların sözleşme

Senedin belli bir ilişkinin teminatı olarak düzenlendiğine ilişkin mahkeme dışı ikrar ise, daha çok, alacaklının cumhuriyet savcılığındaki beyanları387 ve borçluya gönderdiği noter ihtarnameleriyle388 gerçekleşmektedir.

Senedin belli bir ilişkinin teminatı olarak düzenlendiğinin ispatına hizmet eden iki önemli delilden diğeri de senetle bağlantısı kurulabilen yazılı bir belgedir. Bu yazılı belgenin, senedin belli bir ilişkinin teminatı olarak düzenlendiğini kesin olarak ispatlayabilmesi için, kambiyo senedi alacaklısının belgedeki imzayı ikrar etmesi veya imzanın inkâr eden alacaklıya ait olduğunun mahkeme tarafından kabul edilmesi, yani yazılı belgenin medeni usul hukukuna göre kesin delil niteliğinde bir senet olması gerekir389. Yine Yargıtay’ın ifadesinde belirtildiği üzere; yazılı belgenin senedin belli bir ilişkinin teminatı olarak düzenlendiğini ispatlayabilmesi için senede açık atıf yapması zorunludur.

Mahkeme dışı ikrar niteliğinde olan noter ihtarnamesi gibi senetler bir yana bırakılacak olursa, söz konusu yazılı belgelerin, asıl borç ilişkisini düzenleyen sözleşmeler veya bu sözleşmelerden doğacak aynen ifa, tazmin veya cezai şart borcunun teminatı olarak kambiyo senedi düzenlenmesinin öngörüldüğü sözleşmeler olarak karşımıza çıktığını söyleyebiliriz. Biz burada, yazılı belgenin senede açık atıf

doğrultusunda edimlerini yerine getirip getirmediği ve dolayısıyla alacağın tahsil edilip edilmeyeceği yargılamayı gerektirmesi nedeniyle mahkemece İİK.nun 170/a-2 maddesi gereğince itirazın kabul edilerek takibin iptali yerine zamanaşımı nedeniyle bir kısım takip konusu bonolar yönünden takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir..” [Yarg. 12. HD., T. 16.03.2010, E.

2010/1312, K. 2010/6060 (Kaçak, s. 1092)].

387 “…borçlu tarafından süresine İcra Tetkik Mercii Hakimliğine verilen itiraz dilekçesinde dayanak senedin araç alım-satımı nedeniyle düzenlendiğini, ancak satışa konu aracın kendisine kesin devrinin yapılmadığını belirterek takibe itiraz ettiği anlaşılmıştır. Borçlunun açıklanan itirazı alacaklının Cumhuriyet Savcılığındaki 19.07.2002 tarihli beyanı ile doğrulanmıştır. Bu durumda dayanak senedin TTK’nın 688/2. maddesinde yer alan kayıtsız ve şartsız borç ikrarını içermediği sabit olmuştur…” [Yarg. 12. HD., T. 14.04.2003, E. 351, K. 497 (Coşkun, s. 402)]. Cumhuriyet savcılığına verilen dilekçede ve Cumhuriyet savcılığının soruşturma dosyasında yer alan ikrar beyanlarının da senet hükmünde olduğu yönünde bkz. Kiraz, s. 4.

388 “…alacaklı şirketin keşide ettiği ihtarnamede “daha önce kurulmuş olan raf ünitelerinin haksız olarak söküldüğünden bahisle sözleşmede belirtilen cezai şartın ve satış noktasında noktasında yapılmış olan tüm harcamaların varsa bedelsiz verilen tüm ürünlerin incelenmesinin istendiği, ayrıca 23.01.2007 tanzim tarihli 5.800 USD bedelli senet bedeli ile aynı süre içerisinde temerrüde düşmüş olacağından ödenmesi gerektiği, aksi takdirde icra takibinin başlatılacağı” belirtilmiştir.

Bu ihtarlar senedin teminat senedi olduğunu gösterir…” [Yarg. 12. HD., T. 19.02.2009, E., 22495, K. 3126 (Coşkun, s. 397)]

389 “…senedin teminat senedi olduğu iddiasını teyit eden ve borçlu tarafından sunulmuş olan protokolün altındaki imzanın alacaklı şirket tarafından inkar edilmesi halinde bu belge altındaki imzanın alacaklı şirket yetkililerine ait olup olmadığı konusunda imza incelemesi yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceğini…” [Yarg. 12. HD., T. 07.03.2011, E. 1252, K. 2617 (Uyar/Uyar/Uyar, s. 824)].

yapmış sayılması için gerekli koşulları açıklarken, yazılı belgenin bir sözleşme olması durumunu esas alacak olsak da, elbette, alacaklının mahkeme dışı ikrarı niteliğinde olan noter ihtarnamesi gibi yazılı belgelerin senetle bağlantısının kurulabilmesi için de belgenin niteliğine uygun düştüğü ölçüde söz konusu koşulların oluşması gereklidir

Sözleşmenin senede açık atıf yapmasının şart koşulmasıyla amaçlanan, elbette senedin söz konusu sözleşmeyle olan bağlantısının ispatlanmasıdır. Ancak yine belirttiğimiz gibi sözleşmede senede açık atıf olmasa dahi, Yargıtay, senetle sözleşme arasında bağlantı kurulmasına yol açacak güçlü emarelerin varlığını da söz konusu hususun ispatı için yeterli görmektedir390. Gerçekten de, senedin, sözleşmedeki bir yükümlülüğün yerine getirilmemesinden doğacak aynen ifa, tazmin veya cezai şart borcunun teminatı olarak düzenlendiğinin ispatı için senet ve sözleşmedeki kayıtların, tesadüf olarak nitelendirilemeyecek bir ölçüdeki benzerliği yeterli sayılmaktadır.

Elbette, güçlü emareler nedeniyle, senet ve sözleşme arasında bağlantının var olduğuna dair fiili karinenin aksi ispatlanabilir.

Yargıtay’a göre, “belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gereklidir”391. Öyleyse, “açık atıf”tan anlaşılması gereken sözleşme yer alan “bu sözleşmenin teminatı olarak x vadeli, y düzenleme tarihli ve z bedelli bir bono düzenlenmiştir” şeklinde bir kayıttır. Ancak, taraflar sözleşmeye çoğu zaman bu özellikte bir kayıt düşmemektedir. Yargıtay, her ne kadar senede bu şekilde açık atıf yapılmasının gerektiğini ifade etse de, açık atıf olmamakla birlikte, sözleşme ile senet arasında bağlantı kurulmasını haklı gösterecek güçlü emareler varsa, ya burada da açık atıf olduğunu söylemekte, ya da bu emarelerden anlaşıldığı üzere senedin sözleşmenin teminatı olduğunu ifade etmektedir. Yargıtay’ın bu noktada göz önüne aldığı emareler ise; açık atıf olmamakla birlikte, sözleşmede, bir teminat senedi düzenleneceğinin öngörülmesi, sözleşmenin taraflarıyla, senedin keşidecisi ve lehtarının veya sözleşmede yazılı miktarla senette yazılı miktarın aynı olması ve de sözleşmenin düzenlenme tarihi ile senedin düzenlenme tarihi arasındaki uyumdur.

Ancak, bu emarelerden hiçbiri tek başına senedin teminat senedi olduğunu ispata

390 Bkz. İkinci Bölüm. III. B. 1.

391 Yarg. 12. HD., T. 07.06.2018, E. 2017/2982, K. 6018; Yarg. 12. HD., T. 26.01.2016, E.

2015/32794, K. 2015 [www.e-uyar.com (son erişim: 11.01.2019)].

yeterli değildir. Nitekim Yargıtay, sözleşme ile bononun aynı tarihli olmasını392, sözleşmenin teminat senedi düzenleneceği kaydı içermesini393, takibe konu senedin sözleşme kapsamında düzenlendiğinin ispatı için tek başına yeterli bulmamıştır.

Düzenlenme tarihi, sözleşmenin düzenlenme tarihinden farklı olan bonodaki bedelin,

Düzenlenme tarihi, sözleşmenin düzenlenme tarihinden farklı olan bonodaki bedelin,