• Sonuç bulunamadı

Uygulamada değişik sözleşme türleri kullanılmakla birlikte en çok kullanılanlar sabit fiyatlı ve maliyet esaslı yöntemlerdir. Bunun yanı sıra yap-işlet-devret tipi sözleşmeler ile hedef maliyet tipi sözleşmeler giderek önem kazanmaktadır.

3.4.4.1 Sabit fiyat esaslı sözleşmeler

Sabit fiyatlı sözleşme; yüklenicinin sabit bir sözleşme fiyatını (ihale bedeli) veya üretim birimi başına sabit bir tutarı (birim fiyat) kabul ettiği ancak belli koşullarda maliyet güncelleştirmesine (eskalasyon) konu olan inşaat sözleşmesidir (KGK, 2005, par. 3).

Sabit fiyat sözleşmelerinde yüklenici her koşul ve şartta, sözleşmede anlaşılmış biçimde yapım işini tamamlamak zorundadır. Bu nedenle oluşacak değişikliklerle ilgili yükleniciye herhangi bir ek ücret ödenmez.

86 Sabit fiyat uygulaması; götürü bedel ve birim fiyat olarak ikiye ayrılır.

3.4.4.1.1 Götürü bedel/sabit fiyatlı sözleşmeler (lump sum/fixed price contracts) Götürü bedel/sabit fiyatlı sözleşmelerde, bir proje kapsamında mal sahibinin ödeyeceği, yüklenicinin de bu iş karşılığında projeyi istenen kalite ve sürede tamamlamayı taahhüt ettiği sabit bir fiyat belirlenir (Menard, 2017). Dolayısıyla belirlenen fiyata, proje maliyeti, yüklenici karı ve risk karşılığı dâhildir. Götürü bedel/sabit fiyat sözleşmelerin asıl amacı, “işin tamamlanmasına doğru ilerlemenin güvenilir bir şekilde gittiğini ortaya koyabilecek bir güvence sağlamasıdır.” (Kuruoğlu, 2003, s. 14). Önceden planlanan süre ve nakit girişlerinin planlandığı şekilde gerçekleşmediği durumlarda finansal riskin yüksek olduğu açıktır.

3.4.4.1.2 Birim fiyat sözleşmeler (unit price contracts)

Birim fiyat sözleşmeler.(unit price contracts) bir imalat kaleminin bir biriminin birim fiyatı üzerinden yapılan sözleşmelerdir. Birim fiyat usulü sözleşmeler, ön veya kesin projelere ve bunlara ilişkin mahal listeleri ile birim fiyat tariflerine dayalı olarak; idarece hazırlanmış cetvelde yer alan her bir iş kaleminin miktarı ile bu iş kalemleri için istekli tarafından teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden yapılan sözleşme usulüdür (Gencer, 2017, s. 392).

Sabit fiyat uygulamalarında genelde planlar tamamlanamadan yapım ihalesinin yapılıyor olması önemli bir sorundur. Planda hata ya da eksik olması götürü usulünde maliyet tahminini ve doğal olarak sonucu olumsuz etkiler, birim fiyat uygulamasında iş kalemlerinin doğru şekilde belirlenip fiyatlandırılmasını güçleştirir (Kuruoğlu ve Korkmaz, 2004). Bu nedenle kamu ihalelerinde uygulama projelerinin tamamlanma şartı aranır. 4734 sayılı Kanunun “İdarece Uyulması Gereken Kuralları” içeren 62. maddesinin (c) bendi ile Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesinin (c) bendinde; uygulama projeleri yapılmadan ihaleye çıkılamayacağı, uygulama projesi bulunan yapım işlerinde de anahtar teslimi götürü bedel sözleşme yapılmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir (Gencer, 2017, s. 392). Bu nedenle Kanun’da amaçlanan asıl sözleşme usulünün anahtar teslimi sözleşme usulü olduğu söylenebilir.

87 3.4.4.2 Maliyet karşılayıcı sözleşmeler (cost plus contracts)

Yüklenici fiyatlama yaparken, inşaat, satın alma ve diğer masrafları karşılayacak şekilde brüt kara ekler. Bu nedenle yükleniciye projenin doğrudan ve dolaylı maliyetlerine ek olarak, sabit veya oransal bir ücret ödenir (Rodriguez, 2018). Riski azaltmak ve mal sahiplerini riskten korumak amacıyla maliyet karşılayıcı yöntemlerin garantili maksimum fiyat, maliyet + sabit ücret, maliyet + maliyetin belli bir oranı ücret gibi farklı türleri ortaya çıkmıştır (Phillips, 2009, s. 8).

3.4.4.2.1 Maliyet artı kâr sözleşmeleri

“Maliyet artı kâr sözleşmesi; yükleniciye kabul edilebilir ya da başka bir şekilde tanımlanmış maliyetler üzerine bu maliyetlerin bir yüzdesi veya sabit bir tutar eklenerek ödeme yapılan inşaat sözleşmesidir.” (KGK, 2005, par. 3).

3.4.4.2.2 Maliyet + sabit ücret uygulaması

Yüklenicinin projeye dair tüm maliyetleri karşılanır ve servisleri için sabit bir ücret ödenir.

3.4.4.2.3 Garantili maksimum fiyat uygulaması

Garantili maksimum fiyat, proje yapımı için öngörülen bir fiyata (maliyet + ücret) ek olarak, işverenin maliyet artış sorumluluğunu kabul ettiği bir tavan fiyat vardır. Yüklenici, tavan fiyatı aşması halinde, bu maliyeti yüklenici üstlenir. Maliyetin düşmesi durumunda taraflar, tasarruf edilen miktarı daha önce belirledikleri paylaşım katsayısına göre paylaşırlar.

3.4.4.2.4 Maliyet + ödüllü ücret uygulaması

Maliyet + ödüllü ücret uygulamasında, yüklenicinin tüm maliyetleri karşılanır ve yükleniciye minimum seviyede bir ücrete ek olarak “ödül ücret” ödenir. Projenin sonunda yüklenicinin performansına bağlı olarak belirlenecek bir ücret olması yükleniciler için özendirici olmaktadır.

88 3.4.4.2.5 Maliyet + maliyetin belli bir oranı ücret uygulaması

Maliyet + maliyetin belli bir oranı ücret uygulamasında, maliyet arttıkça yüklenicinin ücreti de artacaktır. Bu yöntem maliyet kontrolü için yükleniciyi özendirmez (Kuruoğlu ve Korkmaz, 2004).

3.4.4.3 Hedef maliyet tipi sözleşmeler

Hedef maliyet sözleşmesi, götürü bedel ve maliyet artı sözleşmelerin karşılıklı özelliklerine sahip olan sözleşme tipidir (Rodriguez, 2018). Hedef maliyet tipi sözleşmelerin amacı, önceden belirlenen belirli bir inşaat maliyetinin altında ya da üstünde gerçekleşen maliyetlerin inşaatçı ve inşaat sahibi arasında paylaşılmasıdır (Arıkboğa, 2011, s. 5). Maliyet artı sözleşmelerden en önemli farkı, hedef maliyet uygulamalarının sözleşmenin içine dahil edilmesidir (Yasa, 2010, s. 30). Yeni yönetim felsefelerine uyum sağlayacak özelliklere sahip sözleşmelerin yeniden yapılandırılması, işverenin yatırım kararları, bütçe yönetimi ve karlılık açısından oldukça önemlidir. Bu tip sözleşmelerin kullanılma nedenleri şunlardır (Yasa, 2010, s. 34):

 İnşaat ve yapım teknikleri konusundaki yüklenici uzmanlığını bir avantaja dönüştürmek,

 Risklerin paylaşımı ve yönetimi konusunda ortaklıkların kurulmasını sağlamak,

 Gerçekleştirilen projelerdeki başarı düzeylerini karşılaştırmak

Hedef maliyet tipi sözleşmelerin temel bileşenleri; hedef maliyet, ücret, gerçekleşen maliyet, kar-zarar paylaşım oranları ve ödemelerdir. Sözleşme onaylanmadan önce bu kavramların kapsamının belirlenmesi ve taraflarca net olarak anlaşılarak benimsenmesi gerekir. Bu husus, sözleşmenin doğru ve verimli bir şekilde yönetilmesi için hayati öneme sahiptir. Hedef maliyet belirleme çalışmaları, projeyi oluşturan her elemanın ve projenin gerçekleştirilebilmesi için gerekli faaliyetlerin tam listesinin oluşturulmasıyla başlanır. Bu safhadaki en önemli nokta ise, gerçekçi maliyet tahminleri yapılmasıdır (Yasa, 2010, s. 35). Gerçekleşen maliyet, işlerin yürütülmesi sırasında ortaya çıkan tüm fiili maliyetlerdir. Hangi maliyetlerin gerçekleşen maliyet kapsamında olacağının iyice belirlemesi gerekir (Yasa, 2010, s.

89 40). Ücret genellikle hedef maliyet mekanizmasının dışında tutulur ve genel gider ve kar öğelerini kapsar. Ücret kalemi, geleneksel sözleşmelerde olduğu gibi sabit bir ücret veya hedef maliyetin belli bir yüzdesi olarak belirlenebilir. Hedef maliyet sözleşmelerle gerçekleştirilen projelerde mal sahibi tarafından yükleniciye ödenen toplam miktar, matematiksel olarak şöyle ifade edilebilir (Yasa, 2010, s. 32):

Mal Sahibi Tarafından Ödenen Toplam Miktar = Gerçekleşen Maliyetler + Ücret + ((Hedef Maliyet – Gerçekleşen Maliyetler) x Yüklenicinin Paylaşım Oranı) (Denklem 5)

Kar-zarar paylaşım mekanizması, hedef maliyet tipi sözleşmelerin, diğer sözleşmelerden belirgin olarak ayrılmasını sağlayan önemli bir mekanizmadır. Gerçekleşen maliyetin, son hedef maliyetin altında kaldığı durumlarda ortaya çıkan tutarın paylaşılması maliyet kazanımı olarak yansırken, gerçekleşen maliyetin, son hedef maliyetin üstüne çıkması durumunda ortaya çıkan tutar ise, ek maliyet olarak taraflara yansımış olur. Aşağıda bu paylaşımın nasıl yapılacağı konusunda bir örnek verilmiştir.

I. DURUM: Gerçekleşen maliyetin hedef maliyetten düşük olması durumu:

Hedef maliyet :100.000 TL

Gerçekleşen maliyet : 90.000 TL Maliyet tasarrufu : 10.000 TL

Maliyet tasarrufunun % 50-% 50 olarak dağıtılması durumunda inşaatçıya yapılacak ödeme : 95.000 TL

II. DURUM: Gerçekleşen maliyetin hedef maliyetten fazla olması durumu: Hedef maliyet : 100.000 TL

Gerçekleşen maliyet : 110.000 TL Maliyet fazlası : 10.000 TL

Maliyet fazlasının %50-%50 olarak dağıtılması durumunda inşaatçıya yapılacak ödeme :105.000 TL.

Hedef maliyet yönteminde önemli sorun, hedef maliyetin belirlenmesi ve gerçekleşen maliyet ile hedef maliyet arasındaki farkın nasıl dağıtılacağı konusudur. Hedef maliyetin düşük belirlenmesi inşaatçınım aleyhine olacaktır. Dolayısıyla,

90 rekabet yöntemi ile hedef maliyet belirlenmesi durumda inşaatçınım maliyetleri tahmin ederek, ihaleyi kazanacak kadar düşük bir hedef maliyet belirlenmesi gerekecektir (Arıkboğa, 2011, s. 6).

3.4.4.4 Yap işlet devret tipi sözleşmeler

Yap-işlet-devret modeli, bir kamu hizmetinin kamu kurum ya da kuruluşları ile ulusal ya da uluslar arası özel sektör aktörleri arasında yapılan bir sözleşme çerçevesinde tüm maliyetlerin özel teşebbüsçe karşılandığı ve elde edilen tesisin masrafları karşılayan özel teşebbüsçe belli bir süre işletildiği, sözleşmede belirtilen sürenin bitimi ile de tesisin işler vaziyette, her türlü taahhüt ve borçtan arındırılmış olarak, ilgili kurum ya da kuruluşlara devredilmesini temin eden kamu yatırım ve finansman şeklidir.

3996 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinin (a) bendi ile bu kanunun uygulama usul ve esaslarının belirlendiği 5907 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 3’üncü maddesinin (b) bendinde yap işlet devret modeli şöyle tanımlanır:

İleri teknoloji veya yüksek maddi kaynak ihtiyacı duyulan projelerin gerçekleştirilmesinde kullanılmak üzere geliştirilen özel bir finansman modeli olup, elde edilecek kar dâhil yatırım bedelinin şirkete, şirketin işletme süresi içerisinde ürettiği mal veya hizmetin idare veya hizmetten

yararlananlarca satın alınması suretiyle ödenmesi.

(http://www.mevzuat.gov.tr).

Bu modelde bir yatırımın yapılabilmesi için "ileri teknoloji veya yüksek maddi kaynak ihtiyacı duyulan" alanlardaki projelerin olması gerekmektedir. Yapılan yatırımın kar dahil toplam maliyetinin karşı tarafça (idare ve hizmetten yararlananlarca) satın alınarak ödenmesi gerekir. Sözleşmenin sona ermesi ile birlikte yapılan yatırım ve hizmetler borçsuz ve taahhütsüz olarak bakımlı, çalışır ve kullanılabilir durumda bedelsiz olarak kendiliğinden idareye geçer. Yapılacak sözleşmeler en fazla 49 yıllık olabilecektir. Söz konusu ücretler idarenin bağlı ya da ilgili olduğu Bakanlık tarafından belirlenecektir.

YİD modelinin en önemli avantajı finansman imkânıdır. Sağlanan bu finansman kaynağı ile borçlanmadan kurtulan devlet borç yönetimi hususunda önemli bir

91 avantaj elde etmektedir. YİD ile özel sektörün kapsamı genişlemekte ayrıca yabancı sermayenin ülkeye girişi kolaylaşmaktadır. Model maliyetler tamamen karşılandıktan ve özel sektör yeterli karı elde ettikten sonra tesisin kamuya devrini içerdiğinden devrin geciktirilerek karın artırılması için maliyetlerin yüksek gösterilmesi riskini barındırmaktadır (www.fka.gov.tr).

3.4.4.5 Sözleşmede Türlerinin Karşılaştırmalı Olarak Değerlendirilmesi

Yüklenici inşaat işletmesinin hangi maliyet sistemini yapılandırması gerektiği sözleşme türüne göre değişecektir. Farklı sözleşme türleri incelendiğinde her sözleşme türünün taraflara sağladığı avantajlar ve dezavantajların değiştiği görülmektedir. Tablo 2, farklı inşaat taahhüt sözleşmelerinin yöneticilerin alacağı kararlara etkisini özetlemektedir.

Tablo 2: Farklı İnşaat Taahhüt Sözleşmelerinin Maliyet ve Risk Açından Karşılaştırılması, Maliyetleme ve Bütçeleme Kararlarına Etkilerinin Analizi

Tablo 2, sözleşme türlerini riskin taraflar arasında paylaşımı, sözleşme kapsamının ve maliyetlerin belirginliği, olası değişiklikler halinde esneklik düzeyi, teşvik ve ödül sistemi açısından değerlendirir.

Sabit fiyat esasında müşteri ekonomik ve teknik nedenlerden kaynaklanan maliyet risklerinden kendini korurken, yüklenici tüm riskleri üstüne alır (Kuruoğlu, 2003, s.

92 14). İstisnalar dışında, yüklenicinin teklif fiyatına ve bütçeye tam olarak uymasını zorunluluğu vardır (Phillips, 2009, s. 8). Yüklenicinin karını artırmak, maliyetleri düşürmek için maliyet tahminlerini çok dikkatli yapması, bu amaçla etkin bir maliyet kontrolü sağlaması gerekir (H. Gencer, 2017, s. 392). Buna karşılık, tüm riskler yüklenici üzerinde kaldığından, maliyetlerde artış olması halinde, yüklenicinin maliyet riskini bertaraf etmek için kaliteden ödün vermesi olasılığı vardır.

Maliyet artı sözleşmelerde yüklenici tüm maliyetleri tazmin edeceğinden, kapsamın net veya belirsiz olmasısın yüklenici açısından herhangi bir önemi yoktur. Bu nedenle yüklenciler, maliyetleri yanlış tahmin etme endişesi taşımazlar (Kuruoğlu, 2003, s. 15). Tüm riskler müşteri üzerinde kaldığından, yüklenicinin her eylemi nasıl, ne zaman yapacağı, hangi malzeme, araç-gereç, işgücü ve makine kullanacağı, bunların karşılığında genel giderler ve kar dâhil olmak üzere ne kadar ödeme yapılacağı net belli olmalıdır. Müşteri, yüklenicinin hak edişlerini kolayca doğrulayabilecek şekilde maliyet kontrolü yapmalıdır (Gencer ve Cankatar, 2012, s. 133). Özellikle enflasyonunun yüksek olduğu ortamlarda ve uzun süren projelerde, mal sahipleri açısından yüksek riskli sözleşme türüdür (Yasa, 2010, s. 68). Ayrıca yüklenici karı, maliyetin belirli bir yüzdesi şeklinde belirlenmişse, yüklenici karı yükseltmek amacıyla maliyetleri şişirme eğiliminde olabilir. Genellikle fiyatların değişken olduğu, fiyatların tahmininin güç olduğu dönemlerde veya işin süratle tamamlanmasının proje maliyetine yapılacak tasarruflara kıyasla daha önemli olduğu hallerde başvurulur (Kuruoğlu, 2003, s. 14).

Hedef maliyet tipi inşaat taahhüt sözleşmelerinin diğer sözleşme türlerinden en önemli farkı, sözleşmenin taraflar temelinde değil, paydaşlık temelinde kurulmasıdır. Bu, taraflar arasındaki dayanışmayı en üst seviyeye çıkarabilecek bir özelliktir. Fiyat esaslı sözleşmelerle kıyaslandığında hedef maliyet tipi sözleşmelerde proje riskleri taraflar arasında daha adil bir şekilde dağılır. Hedef maliyet tipi sözleşmelerde, paylaşım mekanizması, iş süreçlerini iyileştirme ve maliyetleri azaltma yönünde teşvik edicidir (Yasa, 2010, s. 30).

Maliyet artı ve sabit fiyat tipi sözleşmelerde, müşteri, ana yüklenici, tedarikçiler, altyükleniciler gibi sözleşmenin tarafları kesin çizgilerle ayırılırken, hedef maliyet tipi sözleşmelerde tüm taraflar paydaşlar olarak, maliyet azaltma ve yaratılan değeri

93 paylaşmak üzere sözleşmeye dâhil edilir. Bu yaklaşım, karşı karşıya gelme, taraf olma durumunu en aza indirir, riskin adil bir şekilde paylaşılmasını sağlar. Böylece projeyi istenilen niteliklerde ve mümkün olacak en az maliyetle tamamlamayı mümkün kılar (Yasa, 2010, s. 32).

Türk Müteahhitler Birliği üyeleri arasından yapılan bir anket çalışmasında: teklif birim fiyatlı sözleşmeler %57,1; maliyet + kar sözleşmeler %23,8, anahtar teslimi götürü bedelli sözleşmeler %19 uygunluk düzeylerine sahip bulunmuştur (Uğur, 2014, s. 378). Ankete katılan müteahhitler, “sözleşme bedellerinin, o işleri istenen niteliklerde yapmak için yeterli olup olmadığı” sorusuna %58,8 oranında “çok güç” yanıtını verirken, %29,4’ü “mümkün olmadığını” belirtmiştir. Bu sonuç, yüklenicinin inşaatı üstlenilen yapıları, maliyet hedeflerini tutturabilmek için, belirlenen standartlarda yapamayacağı ya da kaliteden ödün vermek durumunda kalabileceği anlamına gelir. Ayrıca “daha önce katıldıkları ihalelerin sözleşme bedellerinin kendilerince yapılan maliyet analizine göre uygun düzeyde olup olmadığı” sorulduğunda; %60’ı yetersiz (düşük) olduğunu, %25’i “güçlükle mümkün olabileceğini” belirtmiştir (Uğur, 2014, s. 380). Günay ve Birgönül (2001), Türkiye Müteahhitler Birliği üyesi firmalara, en çok hangi şartnamelerde anlaşmazlık yaşanma olasılığı bulunduğunu sorduklarında %60,5 özel şartnameler, %22,4 Yapım İşleri Genel Şartnamesi ve %14,5 FIDIC şartnameleri şeklindedir. Konular bazında hukuksal anlaşmazlıkların sebepleri konusunda firmaların verdiği yanıtların oranları; %64,6 sözleşmelerin açık olmaması, %58,5 ödenek yokluğu, %50,8 iş programının hazırlanmamış olması, %36,9 proje eksikleri, %23,1 yasal eksikler, %18,5 teknik yetersizlikler, %16,4 işçiliğin düşük kalitede olması, %15,4 malzemelerin yetersizliği şeklindedir (Günay ve Birgönül, 2001). Uğur, Erdal ve Baykan (2006); riskli görünen projelerin nasıl üstlenilebileceğini araştırmanın ve karşı koyma stratejilerini önceden belirlemenin, yüklenicilerin üzerinde önemle durmaları gereken konuların arasında olduğunu ifade etmişlerdir (Uğur, Erdal ve Baykan, 2006).

İnşaat Taahhüt İşletmelerinde Bütçeleme Süreci 3.5

Normal koşullarda bütçesi süreci, mali yılın başlangıcından en az dört ay önce başlar. Faaliyet bölümleri veya işletme birimleri, satış tahminlerini, kar hedeflerini,

94 harcamalarını içeren "bütçe paketleri" sunarlar. Tahminler üst yönetim tarafından gözden geçirilir ve birkaç işlemden sonra bütçe raporu sonuçlandırılır. Her bir bölümde hazırlanan bütçede, satış planını karşılamak için ihtiyaç duyulan sermaye, operasyonel kaynaklar, yükümlülükler, işletme birimleri arası karşılıklı taahhtüler ayrıntılı listelenir. Ayrıca hedeflere ulaşılması ve aşılması halinde teşvikler, hedeflere ulaşılamaması halinde ise sorumluklar tanımlanır. Mali yıl boyunca, her birim hedeflere ulaşma yönünde düzenli ilerleme raporları sunar (Hope ve Fraser, 2003a, s. 111). Genel çerçeve böyle olmakla birlikte bu süreç inşaat işletmelerinde bazı yönleriyle farklılaşmaktadır.

Büyük inşaat işletmelerinde bütçeleme çalışmalarında, ağırlıklı olarak, projelerden genel işletme bütçesine doğru bir akış söz konusudur. Diğer deyişle önce gelecek 5- 10 yıllık süre için hazılanan planlar doğrultusunda, yapılması/yüklenilmesi düşünülen projelere ilişkin tahmi bütçelerinin hazırlanması ile başlar ve ana bütçe ile konsolide edilir. Dolayısıyla genel işletme bütçesi, genel merkez düzeyinde bölümlere ait bütçeler ile projeler düzeyindeki planlanmış işleri kapsar.

Proje bütçeleme faaliyetleri, ağırlıklı olarak konum tabanlı planlama anlayışına dayanır. Konum tabanlı planlama, proje kapsamında üretim çalışmalarını takip etmek amacıyla Adamiecki (1931) tarafından 1900'lü yıllarda tasarlanmış ve 1929'dan itibaren inşaat gibi proje tabanlı üretim sistemlerinde kullanılmıştır. 1940'larda ABD Donanması tarafından grafiksel tekniklerle genişletilmiş, hem süreklilik gösteren üretim işletmelerinde hem de inşaat işletmelerinde kullanılmıştır. Bununla birlikte teknik, inşaat yönetimi açısından istenen faydayı yeterli düzeyde sağlayamamıştır (Kenley ve Seppanen, 2009, s. 2564). Konum tabanlı bütçeleme, ekiplerin iş akışını sağlamak üzere bölüm, birim, üretim yeri gibi merkezlerin fiziksel olarak ayrımını esas alan bir planlama tekniğidir. Bu nedenle fiziki birimlere ait tahmini kaynak maliyetleri, hacim esaslı ölçütler aracılığıyla ürünlerle ilişkilendirilir. Bu yöntemde kaynaklar öncelikle hareket ettiği yerlerde gerçekleşen faaliyet hacimleri ile ilişkilendirilir. Daha sonra bu lokasyonlarda biriken maliyetler, üretim merkezlerine ve ürünlere yüklenir. Böylece her bir bölümün yükümlülükleri ve bu yükümlülükleri yerine getirmek için katlanılan maliyetler tutar ve miktar olarak bütçelenerek, gelirler ile dengelenmeye çalışılır.

95 Şekil 13: İnşaat İşletmelerinde Geleneksel Proje Bütçeleme Süreci

Proje bütçeleri, proje hedeflerinin gerçekleştirilmesi amacıyla bir defaya özgü hazırlanan bütçelerdir (Ataman ve Hacırüstemoğlu, 1999, s. 348). Şekil 13’de proje bütçeleme süreci gösterilmiştir. Proje bütçeleme faaliyetlerine genellikle alınması planlanan projelere ilişkin satış tahminleri ile başlanmalıdır. Projelerin direkt kaynak ihtiyacı bu tahminlerde ortaya konan satış hedefleri, ikmal ve tedarik politikaları doğrultusunda belirlenerek projelerin direkt üretim maliyeti bütçesi hazırlanmalıdır.

96 Projelerin genel üretim maliyet bütçesi, ihtiyaç duyulan merkez ve şantiye faaliyetleri esas alınarak hazırlanır. Direkt maliyet bütçesi ve genel üretim maliyet bütçeleri birleştirilerek üretim bütçesi tamamlanır. Tahsilat ve ödeme şekilleri ve vade yapılarının belirlenerek nakit bütçesi oluşturulur. Çalışmalar sonunda bütçelenmiş gelir tablosu, bütçelenmiş bilanço düzenlenerek bütçe süreci tamamlanır. Bunula birlikte çoğu işletme işi yükleninceye kadar, genellikle detaylı bütçeleme çalışması yapmaz.

Bütçeleme sürecinde yapılan çalışmalar şu şekilde özetlenebilir:  Teklif programının hazırlanması,

 Sözleşme ve şartnamelerin incelenmesi ve kapsamın belirlenmesi,

 Yer görme raporları ve sözleşme şartları doğrultusunda metraj ve hak ediş tablolarının oluşturulması,

 İş kalemlerinin analizi ve kaynak ihtiyacının belirlenmesi.

 Benzer projelere ilişkin önceki maliyet veri tabanı ve fiyat analizleri yoluyla direkt maliyetlerin ve endirekt maliyetlerin tahmin edilmesi ve bütçelenmesi,  Risk ve kar tutarlarının belirlenmesi,

 Teklif bütçesinin hazırlanması ve iş alınıp sözleşme imzalanması,  Teklif bütçesinin açılış bütçesine dönüştürülmesi,

 Genel bütçe ile konsolidasyonun yapılması,  İzleme-kontrol ve güncelleme çakışmaları.

Normal koşullarda süreç, teklif bütçesinin hazırlanması ile başlar ve kesin kabule kadar yapılan kontrollerin sonuçları doğrultusunda güncellenerek devam eder. Bütçeler, inşaat sürecinin her aşaması için ayrı ayrı hazırlanır. Böylece aşamalar itibariyle projenin kolaylıkla izlenmesi, zaman farklılıklarının ve yanlış hesapların tanımlanması sağlanmış olur.

Genel merkez düzeyinde bütçeleme sürecinde, planlanan gelirlere bağlı olarak satış veya gelir bütçeleri hazırlanır. Bu bütçeden hareketle her bir gelir unsuruna ait maliyet ve giderler belirlenir. Daha sonra ihtiyaç duyulan sermaye miktarının en iyi tahmini yansıtacak şekilde, tüm işletmenin mali yapısını ortaya koyan mali bütçeler hazırlanır.

97 3.5.1 Yaklaşık Maliyetin Tahmini ve Teklif Bütçesinin Hazırlanması

Teklif bütçesi, başlangıç planlama çalışmaları doğrultusunda, teklif fiyatının belirlenmesi amacıyla hazırlanan bütçedir. Teklif bütçesi hazırlamak için öncelikle kapsamın net olarak tanımlanması gerekir. Burada şunu da belirtmek gerekir ki; taahhüt şeklinde bir yapım işine, teklif verebilmek için isteklinin öncelikle metraj bilgileri ve imalat tanımlarını analiz etmesi daha sonra bu miktarları birim fiyatlarla çarparak işin yaklaşık maliyetini tahmin etmesi gerekir. Sürecin işleyişi Şekil 14’te gösterimiş ve devamında detaylı olarak açıklanmıştır. .

Şekil 14. İnşaat Yaklaşık Maliyet Tahmini Akış Diyagramı Kaynak: Kuruoğlu, M. (2003). İnşaatçılar için Yeni Ihale Düzeninde Pratik

Teklif Fiyati Belirleme Yöntemi. İstanbul: İstanbul Ticaret Odası Yayını.s.37.’de yer aln bilgilerden hareketle çizilmiştir.

3.5.1.1 Kapsamın belirlenmesi

Kapsam, teslimi düşünülen şeylerin özelliklerini belirleyen ifadeler bütünüdür (Newton, 2006, s. 19). Uğur, Baykan ve diğerlerine göre, hazırlık sürecinde, işin