• Sonuç bulunamadı

2. Seçim İttifaklarının Seçim Sistemleri ile İlişkisi

2.2. Seçim Sistemlerinin Seçim İttifaklarını Teşvik/Engelleme Kapasiteleri

2.2.1.1. Tek-Turlu Çoğunluk Sistemi ve Seçim İttifakları

Seçim sistemleri ile parti sistemleri arasındaki ilişkiyi anlatırken, tek-turlu çoğunluk sisteminin genellikle iki büyük partili siyasal düzenlere yol açtığını belirtmiş ve bu konuda “Duverger Kanunları” olarak da bilinen üç tezi anlatmıştık. Bu tezlerden biri (ve en iddialısı); “Tek-turlu basit çoğunluk sistemi, iktidarın büyük bağımsız partiler arasında el değiştirdiği bir iki-parti sistemini teşvik eder” önermesiydi. Duverger bu tezini kendi tezleri arasında “gerçek bir sosyolojik kanuna en çok yaklaşanı” olarak nitelendirmişti. Bu teze göre; “Tek-turlu çoğunluk usulü ile iki-parti sistemi arasında hemen hemen tam bir korelasyon gözlemlenebilir: İki- partili ülkeler, çoğunluk sistemine sahiptir; çoğunluk sistemine sahip olanlar da iki- partilidir. İstisnalar çok nadirdir…”376

Gerçekten de tek-turlu (basit) çoğunluk sistemi; büyük partilere önemli avantaj sağladığından, -İngiltere377 örneğinde olduğu gibi- genellikle iktidarın birbirleri arasında el değiştirdiği iki büyük partili siyasal yapıları teşvik ve tahkim eder.

376

Maurice Duverger, a.g.e., s.274 ve 290 377

İngiltere’de 2015 seçimlerinde; Muhafazakar Parti %36.9 oy oranı ile 331, İşçi Partisi %30.4 oy oranı ile 232 milletvekili çıkarmışken, Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi %12.6 oy oranı ile yalnızca 1 ve Liberal Demokrat Parti %7.9 oyla 8 milletvekili çıkarabilmiştir. Bkz. Murat Bilgin, “Parlamenter Sistemin Doğduğu Ülke: İngiltere”, Semra Gökçimen (Ed.), Karşılaştırmalı

Hükümet Sistemleri: Parlamenter Sistem (Almanya Güney, Afrika, Hindistan, İngiltere, İtalya ve Japonya Örnekleri) , TBMM Araştırma Hizmetleri Başkanlığı Yayınları, Yayın No:8,

İki büyük partinin egemen olduğu parti sistemlerinde, sadece seçim ittifaklarına değil, parti ittifaklarının başka herhangi bir türüne de pek rastlanmaz. Deverger, bu tür parti sistemlerinin hüküm sürdüğü ülkelerde, parti ittifaklarına ancak iç veya dış tehlike arz eden istisnai durumlarda “ulusal birlik” biçiminde karşılaşılabileceğini söyler.378 Elbette böyle istisnai durumlarda söz konusu olan ittifak da seçim ittifakı değildir. Böyle durumlarda ortaya çıkabilecek parti ittifakı, seçim düzeyinde değil, ancak parlamento ve hükümet düzeylerinde söz konusu olur.

Tek-turlu çoğunluk sistemi, seçimlerde büyük partileri ve onların adaylarını açıkça kayırdığı için ülkedeki (ve elbette parlamentodaki) parti sayısını azaltır. Bu durumda seçmenler, seçim kurallarının yarışta önde giden partilerin adayları haricindekilerine şans tanımadığını bildikleri için, oylarını birinci tercihlerinden ikinci en iyi tercihlerine kaydırarak, sandıkta uzlaşmayı sağlarlar.379 Yani bir anlamda seçim ittifakı, seçmenler tarafından sandıkta gerçekleştirilmiş olur.

Esasen bu durum bir “döngü” mahiyetindedir. Şöyle ki;

Tek-turlu çoğunluk esasına dayalı seçim sistemi, büyük partilere (genellikle iki büyük partiye, bazen de iki buçuk partiye) avantaj sağlar. Seçim çevrelerinde en çok oyu alan partinin/adayın o seçim çevresine ait sandalyeyi (yahut sandalyelerin tamamını)380 kazandığı bu seçim sisteminde yarış doğal olarak en öndeki iki parti/aday arasında geçer. Seçimin kuralı üçüncünün (ve diğerlerinin) aleyhine işler. Bu sistem üçüncü partiler açısından daima “eksik temsil” sorununa yol açar. Tek- turlu çoğunluk sisteminin iki-partili sistemi teşvik eden bu karakterini Duverger “mekanik etken” olarak adlandırmaktadır. Ancak mesele burada bitmez. Duverger’nin “mekanik etken” diye tarif ettiği durum, yine O’nun ifadesiyle “psikolojik etken”i harekete geçirir ve seçmen davranışını etkileyerek

378

Maurice Duverger, a.g.e., s.418 379

Emre Erdoğan, a.g.m., s.20-21 380

Böyle bir durum liste usulü çoğunluk sistemlerinde söz konusu olur. Ancak, çağdaş demokrasilerin neredeyse tamamının terk ettiği bu sistem, seçim sistemlerinin ele alındığı Birinci Bölümde anlatılmış olup, seçim ittifaklarının değerlendirilmesi bakımından dikkate alınmamıştır. Seçim sistemlerinin seçim ittifakları üzerindeki etkisinin işlendiği bu bölümde, tek-turlu çoğunluk sistemi olarak “tek-turlu, tek isimli (dar bölgeli) çoğunluk sistemi” esas alınmaktadır.

“kutuplaşma”ya yol açar.381 Bu noktada “döngü” başlamış olur. Seçmenler, aslında en çok istedikleri ama oyunun kuralları yüzünden seçilemeyeceğini bildikleri aday yerine seçilme şansının olduğunu düşündükleri başka adaya (muhtemelen iki büyük partiden birinin adayına) yönelirler. Sonuçta şu olur: Tek-turlu çoğunluk sistemi iki- partiyi öne çıkararak seçmenlerin önündeki alternatifleri azaltır, oylarını “israf” etmek istemeyen seçmenler de bu iki partiden birinin adayını tercih ederek üçüncü partiyi/partileri devre dışı bırakır. Böylelikle “döngü” tamamlanır. Büyük iki partiden birinin adayını tercih ederken seçmenin motivasyonu, genellikle “en çok istemediği” ya da “en fazla karşı çıktığı” aday/parti karşısında “ehven-i şer” yani “kötünün iyisi” olduğunu düşündüğü adayı/partiyi seçmek biçiminde ortaya çıkmaktadır. Böylelikle seçim ittifakı da, partiler tarafından değil ama bizzat seçmen tarafından sandık başında yapılmış olmaktadır.

İki büyük partinin birbirlerinin aslî alternatifi olarak güçlerini muhafaza etmelerini sağlayan bu sistemde, başat partiler dışında küçük partiler de varlıklarını sürdürebilmektedirler. Bazı durumlarda bu küçük partiler, tek başlarına seçime katılmaları halinde, oylarının karşılığı olacak şekilde parlamentoda adil temsil imkânı yakalayamayacaklarını görerek, kendi aralarında seçim ittifaklarına girmeyi tercih edebilmektedirler. Bu duruma örnek olarak; İngiltere’de Liberal Parti ile Sosyal Demokrat Parti arasında 1983 ve 1987 yıllarında yapılan seçim ittifakları gösterilebilir. Bu partiler arasında iki genel seçimde yapılmış olan seçim ittifakları daha sonra partilerin birleşmesiyle sonuçlanmıştır.382 Bu birleşmede383 tek-turlu çoğunluk seçim sisteminin yukarıda anlatılan “parti sayısını azaltıcı” karakterinin etkisi kanaatimizce göz ardı edilmemelidir. Seçim sistemi partileri ayrı ayrı faaliyet

381

Bkz. Maurice Duverger, a.g.e., s. 298 ve 300. 382

Emre Erdoğan a.g.m., s.21 383

İngiltere’de Liberal Parti ile Sosyal Demokrat Parti, 1988’de birleşerek Liberal Demokrat Parti adını almıştır. Liberal demokratlar genellikle yüzde 20’ler civarında oy almalarına rağmen, seçim sisteminin öndeki iki partiye avantaj sağlayıp üçüncü partinin eksik temsiline yol açmasından ötürü diğer iki partiye nazaran çok az sayıda vekil çıkarabilmektedir. Bununla birlikte, 2010 yılında yapılan genel seçimlerde, çok uzun bir aradan sonra ilk kez parlamentoda hiçbir parti tek başına çoğunluğu elde edemediğinden, Muhafazakar Parti Liberal Demokrat Parti ile koalisyon hükümeti kurmak zorunda kalmıştır. Böylelikle, iki-partili sistem yerleşik olmasına rağmen, bir “hükümet ittifakı” yani “koalisyon” gerekliliği ortaya çıkabilmiştir. Bkz. Murat Bilgin, a.g.k.b., s.212

göstermektense birleşerek daha büyük/etkin bir yapı oluşturmaya teşvik etmiş olabilir.

Tek-turlu (basit) çoğunluk sisteminin uygulandığı demokrasilerde seçim ittifaklarının görülmemesinin tek nedeni, bu seçim sisteminin iki-partili sistemi teşvik ediyor olması değildir. Bizzat sistemin doğası da seçim ittifaklarına elverişli değildir. Sistemin tek-turlu olması, (ikinci turun bulunmaması) partiler arasında seçim ortaklıklarına ya da anlaşmalarına fırsat vermemektedir.384 Her ne kadar tek- turlu olmak tek başına bu konuda belirleyici olmasa da (çünkü nispi temsilde de tek- tur olmasına rağmen seçim ittifaklarına rastlanmaktadır) iki-turlu sistemlerin ikinci tur öncesi partilere sağladığı ortak strateji geliştirme ve ittifak anlaşmaları yapma fırsatı, doğal olarak tek-turlu seçim sisteminde bulunmamaktadır. Bu itibarla, seçim sisteminin tek-turlu oluşu seçim ittifakları bakımından dezavantajdır.

Öte yandan bu sistemin de daima iki-partili siyasal hayata yol açtığını ve partilerin karşılıklı bağımlılıklarının hiçbir şartta söz konusu olmayacağını dolayısıyla da seçim ittifaklarının hiç gündeme gelmeyeceğini düşünmek doğru değildir. Zira Duverger’nin parti sistemlerine dair tezlerini anlatırken, O’nun “… İki- partili ülkeler, çoğunluk sistemine sahiptir; çoğunluk sistemine sahip olanlar da iki- partilidir.” şeklindeki tezine Giovanni Sartorinin itirazına yer vermiştik. Sartori; Duverger’nin bu tezinde yanıldığını, tek-turlu çoğunluk sisteminin ülke genelinde daima iki-parti sistemi doğurmayacağını, aksine bu seçim sisteminin bölgesel nitelikli küçük partilerin varlığıyla bağdaşabileceğini, hatta bu tip partilere nispi temsil sisteminde elde edebileceklerinden daha fazla güç kazandırabileceğini ileri sürmekteydi. Bu durum, özellikle Sartori’nin “zorlanamayan azınlıklar” diye tarif ettiği etnik ve dinsel azınlıkların, belli bölgelerde çoğunlukta oldukları hallerde geçerli olduğunu ifade etmiştik.385 İşte ülkenin sosyo-politik realitesinin ürünü olarak

384

Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku (Genel Esaslar), Beta Basın Yayım Dağıtım, İstanbul 2009, s.289. Ayrıca bkz. Erdoğan Günal, a.g.e., s.59

385

Giovanni Sartori, a.g.e., s.59. Böyle bir durum için, Büyük Britanya’da (İngiltere’de) 2015 seçim sonuçları örnek gösterilebilir. Bu seçimlerde, Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi aldığı % 12,6 oy oranı ile sadece 1 milletvekili çıkarabilmişken, İskoç Ulusal Partisi, % 4,7 oyla 56 milletvekili çıkarmıştır. İskoçya bölgesinde çoğunluğu elde etmiş olan İskoç Ulusal Partisi, aldığı oy oranıyla beşinci sırada olmasına rağmen, seçim sisteminin sağladığı avantaj sayesinde, elde ettiği sandalye sayısı bakımından parlamentoda üçüncü parti konumuna gelebilmiştir. Bkz. Murat Bilgin,

parti sisteminde bu türden parti(ler) mevcutsa, partilerin karşılıklı bağımlılıkları kaçınılmaz olur. Seçim sisteminin tek-turlu çoğunluk olması, bu hallerde parti ittifaklarını engelleyemez. Üstelik bu tabloda parti ittifaklarına sadece seçim düzeyinde değil her düzeyde (parlamento ve hükümet düzeylerinde de) rastlanabilir. Sözü edilen biçimde etnik ve dinsel azınlıkları temsil eden siyasi partilerle sistemin başat partileri arasında yapılacak seçim ittifakı anlaşmaları her iki taraf için de cazip olabilir. Çünkü belli bölgelerde yoğunlaşmış ve çoğunluğu yakalamış olmakla birlikte ülkenin diğer bölgelerinde de az-çok seçmen katkısı verebilecek azınlıklar sayesinde elde edilecek ilave sandalyeler ile parlamento aritmetiğinde önemli avantajlar yakalama ihtimali doğabilir.