• Sonuç bulunamadı

3. Türkiye’deki Seçimler ve Uygulanan Seçim Sistemleri

3.2. Geçiş Dönemi Seçimleri

Geçiş döneminden kasıt; Osmanlı İmparatorluğu’nun tasfiyesini öngören Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihi ile Cumhuriyet’in ilan edildiği 29 Ekim 1923 tarihi arasında geçen, “biten bir imparatorluktan yeni doğan milli bir devlete”145 geçişin yaşandığı tam beş yıllık süreçtir. Bu süreçte yürütülen Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın en temel özelliği, dünya tarihinde ender rastlanacak İstîmal Edememeleri Hakkımda Kanun-ı Muvakkat (8 Ekim 1912 -R: 25 Eylül 1328) Kanun

metni için bkz. Tarhan Erdem, a.g.e., s.107 140

Sonnur Bakır vd., a.g.ç., s.80. Tarık Z. Tunaya, a.g.e., c:3, s. 211 141

Tarık Z. Tunaya, a.g.e., c:3, s. 210 142

On yıllık İkinci Meşrutiyet döneminin yarısı (1908-1913) çok partili, diğer yarısı da (1913-1918) tek partili olarak yaşanmıştır. Bkz. Tarık Z. Tunaya, a.g.e., c:1, s.39

143

Mehmet Ö. Alkan, "Osmanlı'dan Günümüze Türkiye’de Seçimlerin Kısa Tarihi" Görüş Dergisi, TÜSİAD Yayını, Mayıs 1999, s.50. Meclisin açılış tarihini, Tarık Z. Tunaya (Türkiye’de Siyasi

Partiler Cilt: 2 Mütareke Dönemi Dönemi 1918-1922, İletişim Yayınları, İstanbul 2010, s. 36) 1

Mayıs 1914 olarak vermektedir. Ancak seçimlerin Mayıs ayında da devam etmiş olmasını dikkate alırsak 14 Mayıs tarihi daha isabetli gözükmektedir.

144

Tarık Z. Tunaya, a.g.e. c.2, s.37 145

biçimde seçime, temsile ve görece demokrasiye dayalı bir parlamento eliyle yürütülmüş olmasıdır. Yine dünya tarihinde eşine az rastlanır bir örnek olarak iki ayrı seçimle (1919 ve 1920 seçimleriyle) oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi, en zor dönemlerde bile açık kalmış ve Türk Ulusal Kurtuluş Mücadelesi askeri, siyasi ve diplomatik boyutlarının tümünü kapsayacak biçimde bu meclis eliyle yürütülmüştür.146

Ulusal Kurtuluş Mücadelesi’nin sürdürüldüğü ve Anadolu ile Trakya’da Müdafa-i Hukuk Hareketi’nin örgütlendiği bu dönemde üç seçim yapılmıştır. Bunlar; 1919, 1920 ve 1923 seçimleridir.

3.2.1. 1919 Seçimleri

Bu seçim Osmanlı tarihinin son genel seçimidir. Altıncı ve son Osmanlı Mebusan Meclisi’ni oluşturan 1919 seçimleri, ülkenin önemli bir kısmı işgal altında iken yapılmıştır. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin etkisi altında yapılan seçimlere; İttihat ve Terakki Fırkası147 kendisini daha önceden feshettiği için, Hürriyet ve İtilaf Fırkası148 ise Müdafaa-i Hukuk örgütlenmesinin çok güçlü olduğunu gördüğü için katılmamışlardır. Bu yönüyle 1919 seçimleri “partisiz” seçimdir. Zira Müdafaa-i Hukuk mensupları da seçime Cemiyet adayı olarak değil bağımsız girmişler ama Müdafaa-i Hukuk teşkilatının görüşlerini savunmuşlardır. Seçimlerin sonucunda, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne mensup mebuslar mecliste çoğunluğu elde etmişlerdir.149 Bu çoğunluğa ve Mustafa Kemal’in isteğine rağmen mecliste “Müdafaa-i Hukuk Grubu” kurulamamış, onun yerine “Felah-ı Vatan İttifakı” adında 88 kişilik bir grup kurulmuştur.150

146

Mehmet Ö. Alkan, "Milli Şef'li Tek-Parti Döneminde Seçimler (1939 ve 1943 Seçimleri)”, Prof.

Dr. Bülent Tanör Armağanı (Haz: Mehmet Ö. Alkan), Oğlak Yayınları, İstanbul 2006. s.323 147

İttihat ve Terakki Fırkası 1-5 Kasım 1918 tarihleri arasında yaptığı son kongre ile kendisini feshetmiştir. Yerine Teceddüt Fırkası kurulmuşsa da İstanbul Hükümeti tarafından bu fırka da kapatılmıştır. Buna rağmen 1919 seçimlerinde İstanbul’da İttihatçı adaylar çoğunluğu almıştır.

Bkz. Tarık Z. Tunaya, a.g.e. c.3, s.210 ve s.662-663 148

Hürriyet ve İtilaf Fırkası 1912 yılından itibaren, özellikle de 1913 başındaki Bâb-ı Âli Baskınından sonra zaten siyasal alanda bir varlık göstermiyordu.

149

Sonnur Bakır vd., a.g.ç., s.81. Ülkü Varlık, Banu Ören, a.g.e., s.71 150

Halbuki Mustafa Kemal, kurulacak grubun adının “Mudafaa-i Hukuk Grubu” olmasında ısrarcı idi. Bu isteğini yerine getir(e)meyen Rauf Bey ve arkadaşlarına kızgınlığı uzun sürmüş, Nutuk’ta bu kişiler hakkında, “imansız”, “korkak” ve “iyilik bilmez” gibi hakaretamiz ifadeler kullanmıştır.

1919 yılının Aralık ayında yapılan bu seçimlerde de, büyük ölçüde 1908 tarihli İntihab-ı Mebusan Kanun-ı Muvakkati ile yasalaşan seçim sistemi ve ilkeler (iki dereceli seçim – basit çoğunluk – sınırlı oy) uygulanmıştır. İlave olarak bu seçime mahsus bir de kararname151 çıkarılmıştır.

1919 seçimleriyle oluşan meclisin ömrü de çok kısa sürmüştür. 12 Ocak 1920’de açılan meclis, 16 Mart 1920’de İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmesiyle ve çalışır durumdaki meclisin işgal kuvvetlerince basılmasıyla çalışmalarına ara vermiş152, 11 Nisan 1920’de de Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin girişimleriyle Padişah Vahdettin tarafından feshedilmiştir. Bu son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin, kısa çalışma süresi içerisinde aldığı en önemli karar, günümüz Türkiye’sinin sınırlarının oluşturulmasında esas alınan, 28 Ocak 1920 tarihli Misak-ı Milli Beyannamesi’nin ilanı kararıdır.153

1919 seçimleri, sadece son Osmanlı Mebusan Meclisi’ni oluşturmakla kalmamış, 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanan kurucu nitelikli Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin de çekirdeğini meydana getirmiştir.154 Bu itibarla 1919 seçimleri, “aynı seçimin iki ayrı meclise vücut vermiş olması” bakımından Türk seçim tarihi (belki de dünya seçim tarihi) bakımından enteresan bir özelliğe de sahiptir.

(Bkz. Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Kare Yayınları, İstanbul 2010, s.279) Mustafa Kemal’in son Osmanlı Mebusan Meclisi’ndeki kendisine yakın mebuslardan isteği sadece Müdafaa-i Hukuk adında bir grup kurulmasından ibaret değildi. Bunun dışında Mustafa Kemal, Anadolu hareketinin yasallığının onaylanması bakımından, mazbatasını tasdik ettirmemiş olmasına ve İstanbul’a gitmeyecek olmasına rağmen, Erzurum Mebusu olarak kendisinin Meclis Başkanı seçilmesini de istemişti. Bu isteği de yerine getiril(e)memiştir. Bkz. Mete Tunçay, Türkiye Cumhuriyeti'nde

Tek Parti Yönetiminin Kurulması (1923-1931), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 2010, s.31-

32. 151

1335 Senesi Mebusan İntihabına Mahsus Kararname (6 Ekim 1919, R: 6 Teşrinievvel 1335). Kararnamenin metni için bkz. Tarhan Erdem, a.g.e., s. 109

152

Bu durum fesih değildir. Meclisin varlığının göstergesi olarak Dr. Rıza Nur Bey ve arkadaşlarınca verilen bir önerge ile birleşimler süresiz ertelenmiştir. (Bkz. Tarık Z. Tunaya, a.g.e., c:2, s.40). Bu “süresiz erteleme” ve bir anlamda “askıya alma” kararı, ileride başka koşullarda yeniden toplanabilmeyi mümkün kılacak “hukuki bir köprü” olabilirdi. Damat Ferit Hükümeti böyle bir ihtimali ortadan kaldırmak amacıyla, meclisin feshedilmesi için Padişah nezdinde girişimlerde bulunmuştur. (Bkz. Bülent Tanör, a.g.e., s.230)

153

Bu meclis aynı zamanda Erzurum ve Sivas Kongrelerinin kararlarını da onaylamıştır. Bkz. Mehmet Ö. Alkan, "Osmanlı'dan Günümüze …” a.g.m., s.50

154

3.2.2. 1920 Seçimleri

23 Nisan 1920’de Ankara’da toplanan kurucu meclis üyeleri iki kaynaktan gelmiştir. Birincisi; 1919 seçimleriyle belirlenen son Osmanlı Mebusan Meclisi üyelerinden Ankara’ya gele(bile)nler155, ikincisi ise; 1920’de yapılan yeni ve ek seçimler sonucu belirlenen üyelerdir. 156 Olağanüstü bir dönemde olağanüstü yetkilere sahip kurucu meclisin oluşumu için yapılan bu yeni seçimlerde, koşullar gereği özel yöntemler uygulanmıştır.

1920 seçimleri, Mustafa Kemal’in Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adına vilayetlere ve kolordu komutanlıklarına gönderdiği Tebliğ’e157 dayanılarak yapılmıştır. Bu Tebliğ’e göre genel olarak mevcut kanun, yani 1908 tarihli İntihab-ı Mebusan Kanun-i Muvakkatı hükümleri uygulanmakla beraber, 1920 seçimleri, Türk seçim hukukunun gelişim süreci içerisinde yeni özellikleri de barındırmaktadır. Bu özelliklerin başında seçimlerin “gizli oy ve mutlak

çoğunluk”158 yöntemine göre yapılmış olmasıdır. Oysa daha önceki seçimlerde uygulanan Talimat-ı Muvakkate ve İntihab-ı Mebusan Kanun-i Muvakkatı, mebus seçimleri bakımından “mutlak çoğunluk” değil “basit çoğunluk” aramaktaydı. İlk kez bu seçimlerde hem ikinci seçmen hem de mebus seçimi düzeyinde “mutlak

çoğunluk” yöntemi uygulanmıştır. Ayrıca seçimlerin “gizli oy açık tasnif” usulüne

göre yapılması ilkesi ilk kez açıkça hüküm altına alınmıştır.159

1920 seçimleriyle (ve Mebusan Meclisi’nden iltihaklarla) oluşan Birinci Meclis; Kurtuluş Savaşı’nı yönetmiş, saltanatı kaldırmış, yeni Türk Devleti’nin ilk

155

Toplam 105 ya da 106 kişiden oluşan bu grup içerisinde, Meclis-i Mebusan üyesi iken işgal kuvvetleri tarafından Malta’ya sürgüne gönderilmiş olup Malta’dan Ankara’ya gelebilen ve aralarında Rauf Bey gibi ünlü isimlerin de bulunduğu 13 mebus da yer almaktadır. (Bkz. Hasan Buran, a.g.e., s. 96, ve Tarık Z. Tunaya, a.g.e., c:2, s. 40)

156

TBMM’nin ilk kararı kendi oluşum biçimiyle ilgilidir. (Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Sureti

Teşekkülü Hakkında Heyeti Umumiye Kararı) 23 Nisan 1920 (1336) tarih ve 1 numaralı bu karar

şu şekildedir: “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, bu kerre intihap edilen azalarla İstanbul Meclisi

Meb’usanından iltihak eden azalardan müteşekkil bulunmasına karar verildi.” (Bkz. Tarhan

Erdem, a.g.e., s.117) 157

19 Mart 1920 tarihli “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Namına İntihab Hakkındaki

Tebliğ”. Tebliğin metni için Bkz. Tarhan Erdem, a.g.e., s. 113

158

“rey-i hafi ve ekseriyet-i mutlaka …” (Tebliğ m.8). Bkz. Tarhan Erdem, a.g.e., s. 114 159

anayasası olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nu kabul etmiş ve Lozan Barış Konferansı görüşmelerini başlatmıştır.

3.2.3. 1923 Seçimleri

1923 seçimleri, Cumhuriyet ilan edilmeden önce ve Lozan Barış Antlaşması henüz imzalanmamış iken (Haziran ve Temmuz aylarında160) yapılmıştır.

Türk seçim tarihinin değerlendirilmesi yapılırken 1923 seçimlerine özel bir bahis açmak icap eder. Zira bu seçimlerin “özel bir misyonu” bulunmaktadır. Bu seçimler, kurulmakta olan yeni Türk devletinin yönünü belirleyecek radikal adımların kiminle birlikte atılacağının belirlenmesi için yapılmıştır. Mustafa Kemal, inşa etmeyi planladığı yeni devlet ve toplum yapısının ana sütunlarını teşkil edecek önemli kararların arifesinde, bu kararları tereddüt etmeden alacak ve kafasındaki inşa sürecini akamete uğratmayacak bir meclise ihtiyaç duymaktaydı.

Bu önemli kararlardan biri (kronolojik olarak da birincisi) Lozan Barış Antlaşması’nın onaylanması kararıdır. Lozan görüşmelerinin son aşamasına gelindiğinde, görüşmeleri yürüten İsmet Paşa’nın tutumuna karşı çıkan Birinci Meclis’teki muhalif milletvekillerinin (İkinci Grup) güçlendiğini gören Mustafa Kemal, antlaşmanın imzalanmasını tehlikeye atmamak için öncelikle seçime gidip meclisin yenilenmesini istedi ve bu yönde karar161 aldırttı. Muhalif grup, Mustafa Kemal’i engellemek için birkaç hamle yapıp başarılı olamayınca, alınan seçim kararını protesto etti ve seçimlere katılmadı.162 Seçimlerden sonra oluşan ve büyük ölçüde muhalefetten arındırılmış163 olan bu “İkinci Meclis”, tam da kendisinden

160

O dönemde seçimler ülkenin her yerinde aynı tarihte yapılamamıştır. Bkz. Erol Tuncer, a.g.e., s.77 161

1 Nisan 1923 tarihli TBMM Heyet-i Umumiye Kararı. Karar metni şu şekilde: “Yeniden intihabat

icrası karargir oldu.” Bkz. Tarhan Erdem, a.g.e., s.35

162

Mehmet Ö. Alkan, a.g.m., s. 51 163

11 Ağustos’ta açılan yeni meclisteki milletvekillerine bakıldığında, bağımsız seçilen birkaç milletvekilinin dışında hepsi, kısa bir süre sonra (9 Eylül’de) Halk Fırkası’na dönüşecek olan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyesi idi. Bağımsızlar da daha sonra Halk Fırkası’na katılmışlar, bir tek Gümüşhane Milletvekili Zeki Bey (Kadirbeyoğlu) muhalif olarak kalmıştır.(Bkz. Mete Tunçay, a.g.e., s.49). Ancak şu da ifade edilmelidir ki, bu meclis için “muhalefetsiz meclis” tanımlaması yapmak gerçeği tam olarak ifade etmez. Zira gerek Hilafetin kaldırılması tartışmaları esnasında (Kastamonu Mebusu Halit Bey’in Halk Fırkası’ndan istifa mektubu için bkz. Mete Tunçay, a.g.e., s.106 -156 no’lu dipnot-) ve gerekse 1924 Anayasası’nda Cumhurbaşkanı’nın yetkileri konusunun görüşülmesi esnasında şiddetli karşı çıkışlar olmuştur.

beklendiği gibi “özel misyonuna” uygun biçimde, Lozan Barış Antlaşması’nı onaylamış, Cumhuriyet’i ilan etmiş, Hilafeti kaldırmış, 1924 Anayasası’nı kabul etmiş ve başta Medeni Kanun olmak üzere temel reformları hızla hayata geçirmiştir.

1923 seçimlerinden önce seçim kanununda önemli değişiklikler yapılmıştır.164 Buna göre; 1908’den beri yapılan seçimlerde uygulanmış olan “her elli bin erkek nüfus için bir mebus” seçme kuralı değiştirilmiş, yerine “her yirmi bin erkek nüfus için bir mebus” seçilmesi öngörülmüştür.165 Seçmen yaşı 18’e indirilmiştir.166 Ayrıca seçmen olabilmek için vergi verme şartı da kaldırılmıştır.167 Zira daha önce seçmen olabilmek için “az-çok vergi verme” şartı bulunmaktaydı.

Bu değişikliklerle birlikte değerlendirildiğinde 1923 seçimlerinde de, 1908 tarihli İntihab-ı Mebusan Kanun-ı Muvakkati’nin koyduğu temel ilkeler uygulanmıştır. Bu bağlamda 1923 seçimleri de “iki dereceli” olarak yapılmış ve “çoğunluk” yöntemi uygulanmıştır. Her ne kadar vergi verme sınırlaması kaldırılmışsa da yine sadece erkek nüfus seçme ve seçilme hakkına sahip olduğu için bu seçimde de “sınırlı oy” prensibi esastır.