• Sonuç bulunamadı

2.2. Türk-Amerikan Münasebetlerinde Etkin Rol Oynayan Tehcir Olayının

2.2.1. Tehcir Sırasında Amerikalıların Yaptığı Faaliyetler

Rusların Ermenilere verdiği desteğin dışında İngiltere ve ABD de Ermenilere destek vermiştir. Birinci Dünya Savaşı esnasında anti-Türk propaganda çalışmaları, Amerikan misyoner kuruluşları ve Büyük Britanya propaganda ofisleri tarafından yapılmıştır. 19. yüzyılın sonlarından itibaren Amerikan Yurtdışı Misyoner Komiserliği Masası’nın (The American Board of Commissioners For Foreign Mission) yurtdışındaki misyonerlik çalışmaları bir nevi Ermeni davası haline gelmeye başlamıştır. Amerikan okullarına devam edenlerin çoğu Protestanlığa geçmiş Ermenilerden oluşmaktadır. Uluslararası nitelikteki Osmanlı-Rus Savaşı ile Müslüman ve Ermeni cemaatleri arasında patlak veren çatışmalarda, misyonerler kendi misyonlarının yıkımına da tanık olmuşlardır. Böylelikle misyonerler, Ermeni kayıplarının da güçlendirildiği ve etki yarattığı bir hisle Ermenilere sempati duymaya başlamışlardır. Misyoner kuruluşları, Ermeni-Rus tarafının kazanacağını ummuşlardır. Bu nedenle Amerikan toplumu içindeki nüfuzlarını, Türk karşıtı politikalara ve kamuoyunu etkilemek için kullanmışlardır.36

35

Haluk Selvi, a. g. e., s. 78; Bu tedbirlere örnek olarak Erzurum bölgesinden çıkartılan 500 kişi yolda aşiretlerin saldırısına uğramıştır. Bunun üzerine tehcir edilenlerin hayatlarının korunması için tedbir alınması, tecavüzlere kesinlikle meydan verilmemesi, mütecavizlerin şiddetle tedibi yolunda emirler verilmiştir. 22 Haziran’da ise yalnız kalan 20 yaşına kadar olan kızlarla, 10 yaşına kadar olan erkek çocukların tehcire tabi tutulmaması, çocukların İslam geleneğine göre yetiştirilmeleri, çocuk başına 30 kurşun ödenek verilmesi talimatı verilmiştir. Bkz. Abdurrahman Çaycı, “ Türk-Ermeni İlişkilerinde Gerçekler”, Tarihi Gerçekler İçinde Türkiye’nin Sorunları Sempozyumu (Dün-Bugün-Yarın), Bildiriler, Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, (8-9 Mart), Ankara, 1990, s. 100. 36 ED: Hasan Cemal Güzel, a. g. e, s. 21-22.

ABD, İngiliz propagandasının en önemli odak noktası haline gelmiştir. ABD, iaşe ve moral destek kaynağı ve Almanya’ya karşı potansiyel bir Müttefik olması bakımından önemlidir. İngilizler, ortak dili konuşmanın getirdiği avantaj ve İngiltere’ye duyulan tarihî Amerikan sempatisini kullanmışlardır.37

ABD’nin Osmanlı Büyükelçisi Morgenthau, ezilmekte ve yok edilmekte olan mazlum Hristiyan millet olarak gördüğü Ermenilerin zorunlu göçünü, çok başarılı bir katliam propagandasına dönüştürmüştür. Büyükelçinin asıl raporlarıyla açık çelişkiler taşıyan bir senaryo, Büyükelçinin danışmanı ve tercümanı olan Osmanlı Ermenilerinden Arshang K. Schmavonian, gazeteci Burton J. Hendrick ve Amerika Dışişleri Bakanı Robert Lansing tarafından kaleme alınmış ve Morgenthau adına “Ambassador

Morgenthau’s Story” adıyla hazırlanmıştır. 38

Doğu Anadolu’da faaliyet gösteren Hristiyan misyonerlerin -özellikle Amerikalı Protestanların- hedeflerinden biri savaştan sonra Ermenileri bir millet olarak ön plana çıkarmak olmuştur. Bu amaç birliği nedeniyle misyonerler, Ermeni millîyetçileriyle sıkı ilişkiler kurmuşlardır. Savaş esnasında ve sonrasında misyonerlerin sundukları raporlarının içeriği, Ermeni millîyetçilerin görüşlerine göre şekillenmiştir. Bunun dışında Batılı misyonerler nezdinde Ermeniler, herhangi bir millet olmaktan öte, Hristiyanlığı kabul eden ilk milletlerden biri olmaları nedeniyle diğer Doğu halklarından hep farklı görülmüşlerdir. Diğer taraftan İngiltere39

ve Fransa, başlattıkları yoğun propaganda ile İttihat ve Terakki ileri gelenlerinin kendi toprakları üzerinde yaşayan Hristiyanları yok etme, savaştan sonra sadece Müslümanlardan oluşan devlet

37 ED:Hasan Cemal Güzel, a. g. e., s. 23. 38

Hikmet Özdemir, Kemal Çiçek vd., a.g.e., s. 67-68.

39 1915’in ikinci yarısından itibaren İngiltere’de İngiliz istihbarat ve bilgi servisleri, bazı siyasî ve askerî uzmanlar ayrıca Lord Bryce, Arnold Toynbee ve Aneurin Williams gibi Ermeni taraftarı nüfuzlu şahsiyetler, İngiliz Hükûmeti’nin Ermeni katliam rapor ve bilgilerin yayınlanması yolunda ısrarcı bir tutum izlemişlerdir. İngiliz kamuoyunun, İtilaf devletlerinin küçük müttefikleri olan ve Türklere karşı büyük bir nefret duyan Ermenilere karşı ilgilerini artırmak yolunda iç sebeplerle bağlanabilecek bu girişimin dış etkilerin de oldukça faydalı olacağı düşünülmüştür. Ermeni katliam hikâyelerinin İngiltere’nin Müttefiki Rusya’nın savaş esnasında gerçekleştirdiği Yahudi katliamlarının üzerini örtmek ve bu olaylara yönelik uluslararası ilgi ve heyecanı başka yönlere çevirmek gibi bir misyonu da olmuştur. İngiliz Savaş Propaganda Bürosu ( Wellington House- War Propaganda Bureau) ve Dışişlerinin ortak bir çalışma ile ürettikleri eser; The Treatment Of Armenians İn The Ottoman Empire, 1915-1916, Miscellaneous, No: 31adlı çalışmadır. Daha sonraları Mavi Kitap veya Blue Book olarak ün kazanmıştır. Aslında Wellington House’un yüklendiği misyon, İngiltere’nin düşmanlarını olabildiğince kötü göstermektir. W. House’nin asıl hedefi Almanya olmasına rağmen bu durumdan Osmanlı da nasiplenmiştir. 1915- 1916 yıllarında 7 milyon yayın dağıtılmıştır. Daha fazla ayrıntı için bkz. Tolga Başak, İngiltere’nin Ermeni Politikası ( 1830-1923), IQ Yay. İstanbul, 2008, s. 210- 212.

kurma peşinde olduklarını iddia etmişlerdir.40

Böylelikle misyonerler, savaş sırasında tarafsız kalmış Hristiyan Avrupa devletlerini ve özellikle ABD’yi savaşa sokmaya çalışmışlardır. Bu amaçla Amerikan misyonerlerinin etkin propagandası, ardından İngilizlerin Osmanlı cephelerinde zafiyet yaratma düşüncesi bir araya gelince tehcir “

mazlum Hristiyan Ermenilerin kıyımı ve sürülmesi” olarak çok daha farklı boyutlarda

dünya kamuoyuna duyurulmuştur.41

Bunların dışında Ermeniler isteklerini broşürler, kitaplar, dostluk ve yardım cemiyetleri aracılığıyla ve nüfuslarının kalabalık olduğu Paris, Marsilya kentlerde düzenledikleri konferanslarla, Yunan propagandası ile işbirliği yaparak kamuoyuna duyurmaya, benimsetmeye uğraşmışlardır. Bununla birlikte ABD’de Ermeni gönüllü ordusunun oluşturulması yönünde çabalar sürerken, Ermenilere yardım eden Yakındoğu Yardım Komitesi de Ermeni cemiyetlerince desteklenmiştir. Amerikan kamuoyu, Ermeniler lehinde tavır alırken, doğu lejyonunun Ermeni güçlerince desteklenmesi sağlanılmaya çalışılmıştır.42

Amerikan okullarının Ermeni millîyetçiğine dolaylı desteği, Ermeni millîyetçiğinin ABD’de kurumsallaşmasına ve gelişmesine olanak sağlamıştır. Misyonerler, Ermenilerin ABD’ye gitmesine destek olmuş ve devamlı bir akış sağlanmıştır. Böylece çok sayıda Ermeni ihtilal örgütü faaliyete geçme imkânı bulmuş ve önemli yardımlar toplayabilmişlerdir. ABD’de o dönemde hiçbir Türk cemiyetinin bulunmaması, tek yönlü bu propagandanın kendi amaçlarına hizmet etmesine olanak sağlamıştır. Ayrıca Osmanlı topraklarına ABD pasaportu sahibi olarak dönen Ermeniler, kapitülasyonların sağladığı ayrıcalıkları istismar ederek ülke içinde de amaçları doğrultusunda kolaylıkla faaliyet gösterebiliyorlardı.43

Christian Herald gazetesinin teşvikiyle Ermenilere para yardımında bulunmak üzere bazı Amerikan misyonerleri tarafından Van, Erzurum, Harput, Diyarbakır, Erzincan, Mardin ve Gemerek’te 7 tane yardım komisyonu kurulduğu, Bitlis, Antep, Urfa ve Sivas’ta yakın zamanda yardım komitelerinin kurulmasının beklendiği,

40 Osmanlı Devleti’nin İzolasyon yapmak amacıyla Ermenileri temizleme propagandası için bkz. Arşavir Şıracıyan, a. g. e., s. 37.

41 Mustafa Çolak, “ Kaynak Kritiği ve Tehcir Olayı Belge Tahrifatı”, Belleten, C: LXVI, S: 247, Aralık 2002, s. 969.

42 Suat Akgül, “ Paris Konferansı’ndan Sevr’e Türkiye’nin Paylaşılması Meselesi”, C: VIII, S: 23( Mart 1992) ’den ayrı basım, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Ankara, s. 390.

yardımların dağıtılması durumunda Amerikalı misyonerlerin Ermeniler üzerindeki nüfuzunun bir kat artacağı yönünde endişeler de artmıştır.44

4 Ekim 1915 tarihli The New York Times Gazetesi’nde güçsüz bir halka uygulanan imha politikası adlı yazıda; “Ermeni Zulüm Komitesi’nin” raporundan bahsetmiştir. Raporda Türklerin Ermenilere gerçekleştirdikleri zulmün, son bin yılda eşi görülmemiş bir vahşet olduğu dile getirilmiştir. Ayrıca rapor, Fırat Nehri’nde boğulmak üzerine bırakılan 15 yaşından küçük çocuklardan, bebeklerini terk etmeye zorlanan kadınlardan, haremlere atılan veya en yüksek fiyatı verene satılan kadın ve kızlardan, öldürülen ya da işkence gören Ermeni erkeklerden bahsetmektedir. Bu raporu imzalayan heyet ise;

New York Diocese Protestan Episcopal piskoposu: David H. Greer ,Türkiye eski Büyükelçisi ve eski Ticaret Bakanı: Oscar S. Straus Phelp, Dodge& Company şirketlerinden: Cleveland H. Dodge New York Bağımsız Sinagogu Hahamı: Stephen H. Wise Demokratik Ulusal Komitesi’nin Finans Komite Başkan Yardımcısı: Charles R. Crane Çeşitli demiryollarının, Hanover Ulusal Bankasının, United States Trust Co ve Phelps, Dodge&Company şirketlerinin yöneticisi: Arthur Curtıss James Metodist Episcopal Kilisesi’nin Misyonlar Yönetim Kurulu Üyesi Piskopos Dr.: Frank Mason North Young Men’s Christian Association Uluslararası Komitesinden John R. Mott eski Osmanlı ve Rusya Büyükelçisi William W. Rockhill W.& J. Sloane Şirketi Başkanı: William Sloane American Board Yönetim Kurulu üyesi Piskopos Dr. Edward Lıncoln Smith New York Peace Society’den Dr. Frederick Lynch Ginn&Company şirketinden, İstanbul Koleji mütevelli heyetinden George A. Plimpton, American Board Yönetim Kurulu Sekreteri Piskopos Dr. James Barton Epworth derneğinin kurucularından olan Piskopos Dr. William J. Haven White Reklam şirketinin Başkanı Stanley White Balkan ilişkilerinde uzman Profesör Samuel P. Dutton’dan oluşmaktadır.

Yirmi bin kelime içeren rapor, 25 bölüme ayrılmıştır. 27 Nisan 1915 tarihli ilk raporda, Tehcir, Siyonist unsurlarda dâhil olmak üzere, Türk olmayan her türlü etnik unsura karşı planlanmış bir hareketin parçası olarak Ermenilere karşı uygulandığı belirtilmiştir. 30 Nisan tarihli raporda, Zeytun ve Maraş kentlerinde yaşanan zulümlere değinilmiş ve 10 Temmuz tarihli bir başka raporda Ermeni nüfusunun sistemli olarak yerlerinden edilmelerinden bahsetmiştir. Raporun Bulgar, Türk, Alman, Yunan, İngiliz

44 Osmanlı Belgelerinde Ermeni-Amerikan İlişkileri ( 1896-1919), T.C Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü , Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yay., Ankara, 2007, s. 21.

ve Ermeni kökenli kişilerin kimlikleri saklanarak elde edilen bilgilere göre hazırlandığı belirtilmiştir. Ermenileri desteklemek adına Büyükelçi Morgenthau’nun girişimleriyle Ermeni Zulüm Komitesi ve Merhamet Komitesi’nin ortak çabalarıyla büyük bir bağış toplama kararı alınmıştır. Bağışlar Büyükelçi Morgenthau’ya verilmek üzere Charles R. Crane kontrolünde 70. Fifth Avenue New York adresine gönderilmiştir.45

18 Ekim 1915 tarihli The New York Times Gazetesi’nde Ziya Müfit’e ait bir yazıda şunlara yer verilmiştir: “ Sözde Ermeni katliamı konusunda Amerikan halkının

fikirlerini kışkırtmak için birkaç insan tarafından yapılan kampanyalar öyle çok artmıştır ki bunlar karşısında düşüncelerimi söylemek zorundayım… Ermenistan neresidir? Ermenileri koruyanlar, bütün şehir ve illeri zihinlerinde canlandırabilirlerse Ermenistan, hem Hindistan ve Yunanistan arasındaki bölgeyi kaplamalı ve hem de çok sayıda Ermeni’nin oturduğu New York’u da içermelidir. Ama sorun şu ki bu sayılan topraklardan hiçbirisi, makul bir Ermeni çoğunluğuna sahip değildir… Türkiye’deki Ermeniler Osmanlı vatandaşıdır. Rusya’daki Ermeniler Rus vatandaşıdır, Amerika’daki Ermeniler Amerikan vatandaşıdır. Yani bu ülkeleri yöneten kanunlara Ermeniler riayet etmelidir… Amerikan halkına bir şey hatırlatmak istiyorum. The Outlook Gazetesi’nin son yayınlarından birindeki resimlerde Ermeni gönüllüler siper alıyor ve Osmanlı birliklerine ateş ediyor. Amerikan halkının şunu düşünmesini istiyorum. Amerika yabancı bir güçle savaştayken Ermenilerin siper alıp Amerikan birliklerine ateş ettiklerini görselerdi ne düşünürlerdi… İngiliz Parlamentosu’ndan dağıtılan ve Tiflis’ten gelen beyanlar, Lord Bryce’nin başkanlık ettiği Soruşturma Komisyonu’nun verdiği beyanlar gibi abartılmaktadır. American Board’ın misyonerlerinden Dr. Yarow’un 6 Ekim’de The New York Times’da çıkan yazısında 27 günden beridir 5000 Türk ve Kürd’e karşı 1500 kararlı Ermeni Van’da alı konuldu denilmekteydi. Şunu sormak gerekir. Van, bir Osmanlı şehridir. Dr. Yarow bir suç işledi ki misyon binaları Türkler tarafından el konuldu. Eğer Van’daki ve Türkiye’nin farklı yerlerindeki Amerikan misyonerleri Türklerle savaşmak yerine Amerikan kurulu tarafından Türkiye’ye gönderilme sebebi olan işler konusunda çabalasalardı Osmanlı Devleti, misyonların mülkiyetlerine karışmazdı… Tehcir olayına gelince Ermenilerin Rusya’ya verdiği destekle Ruslar, Van ve çevresini işgal etmede başarılı olmuşlardır. Bu durum,

hainliğin tekrarını engellemek için ciddi önlemler almayı gerektirmiştir. Elbette tehcir sırasında hastalık, kanunsuzluk gibi durumların yaşanması da kaçınılmazdır”46

7 Şubat 1916 tarihli ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen yazıda Türkiye’nin Amerikan Büyükelçisinin 26 Ocak 1916 tarihli telgrafında Ermeni Piskoposu’nun bazı istekleri olduğu ve bunların ABD’deki Ermenilere ulaştırılması istediği yazmaktaydı. Telgrafta ilk olarak Piskoposluk ve Ermeni halkı arasındaki manevi bağların sürdürülebilmesi için piskoposluk ve misyonerler kanallarıyla yardım fonlarının mümkün olduğunca bol miktarda dağıtılması istenmiştir. Fonların İstanbul’daki Amerikan Büyükelçiliği kanalıyla Piskoposluğa iletilmesi talep edilmiştir. İkinci olarak diğer ülkelerde yaşayan Ermenilerin, Türkiye’de yaşayan Ermenilerin hayatlarını tehlikeye atacak hareketlerden kaçınmaları istenmiştir. Son olarak da tüm dünyadaki Ermenilerin, Türkiye’nin Müttefikleri ve tarafsızlara karşı her zaman için insanî duygular beslemeye devam edilmesi ve eski günler gelene kadar Türkiye’deki Ermenilerin yaşamalarına yardımcı olmaları belirtilmiştir.47

Türkiye’de bulunan Amerikan okulları da Ermenilere yardım etmekten kaçınmamışlardır. Antep’teki Amerikan okulunun müdürü Mr. Fuller, Dr. Shepard ve arkadaşlarına ait ele geçirilen mektuplarda Ermenileri tahrik edip fesat işlere teşvik ettikleri anlaşılmıştır. Bu olayın akabinde bu şahısların konsolosluk aracılığı ile mahkemeye çağrılarak yargılanmaları hususunda Hariciye Nezareti’ne bilgi verilmiş ve bu yönde nezaretin görüşlerine danışılmıştır.48

İstanbul’da Amerikan elçisi olarak bulunan ve Ermenilere yakınlığı ile bilinen Henry Morgenthau’ya Türkiye’de çalışan Amerikalı misyonerlerce devamlı olarak yaşanılanlar hakkında bilgiler aktarılmıştır. Buna, Harput bölgesinde görev yapan ABD Harput Konsolosu olan Leslie A. Davis’in Amerikan Büyükelçisine yazdığı mektup ve raporlar birer örnektir. Genel anlamda Harput ve civarında sürgün edilen Ermenilerin sefalet ve acı içinde gözyaşlarıyla nasıl terk edeilmeye zorlandıklarını, Amerikalı misyonerlerin Ermenilere yardım ettikleri yönünde bilgiler aktarmıştır.49 Ancak tek taraflı olarak kaleme alınmış yanlı mektuplar Osmanlı yönetimini oldukça karalamaktadır.

46 The New York Times, 18 October, 1915. 47

Papers Of The American Board Of Commisioners For Foreign Missions- Microfilm Reel 505. 48 Osmanlı Belgelerinde Ermeni-Amerikan İlişkileri ( 1896-1919)…, s. 19.

49 Ara Sarafian, Unites States Official Documents On The Armenian Genocide, Volume III: The Central Lands, Armenian Genocide, Watertown, Massachusetts, 1995, s. 1-145.

Harput Konsolosu Leslie A. Davis, 24 Temmuz 1915 tarihli Doküman Numarası: 6, Numara 71 kayıtlı yazışmasında Büyükelçi Morgenthau’ya gönderdiği raporunda şunları ifade etmiştir: “Buradan sürülenlerin tamamı hareket ettiklerinin 2.

günü tamamen öldürüldüler… Harput’tan 12000 ya da 15000 Ermeni sürgün edildi. Bunların 1000 ya da 1.500 kadarı izinle kalabildi. Binlercesi komşu köylerden gitti. Muhtemelen nüfusun üçte biri bu bölgelerden sürgün edildi. Sürgün planı o kadar zekice hazırlanmıştır ki jandarma ve polis hiç risk almadan planı gerçekleştirdiler. Böylece 15000 veya 20000 Ermeni, birkaç bin görevli tarafından sürgün edildi. Ne kadar Ermeni öldürüldü bunu kestirmek güç; ama bir milyondan az olmadığını tahmin edebiliriz…” Levis A. Davis, raporunda önce Harput’tan ayrılanların tamamen

öldürüldüğünü söylerken, ardından nüfusun üçte birinin sürgün edildiğini bildiriyor. Tamamen öldürülmüş bir belde halkı, nasıl oluyor da üçte birlik oranda sağ kalabiliyor.50

Ermeni lobi ve çevreleri, Ermenilerin tehciri sırasında yaşanan kayıpları tek taraflı vermişlerdir. Değinilen koşullarda ölüm kayıtları diye bir şey söz konusu değildir. Kayıplar ancak tahmin edilebilmekteydi. 1914 yılında Osmanlı Ermenilerinin sayısı konusunda değişik kaynaklar arasında çelişkiler büyük boyuttadır. Ayrıca kayıpların yalnızca tehcir kaynaklı olduğu düşünülmemelidir. Çünkü savaş, kuraklık, kıtlık gibi nedenlerle yaşamını yitiren Ermenilerle, tehcir kayıplarını ayırt etmek mümkün olmamaktadır. Öte yandan Ermeni çetelerin doğuda Ruslara verdiği destek sırasında da birçok Ermeni ölmüştür. Ermeni kayıpları hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte değişik kaynaklara dayanılarak yapılan çalışmalarda, Birinci Dünya Savaşı’ndaki Ermeni kaybının 300 bini geçmediği hesaplanmaktadır. Ayrıca tehcir bölgelerine sevk edilen ile varanlar dikkate alındığında açlık, hastalık, saldırı ve diğer nedenlerle yaşamını kaybedenlerin 50.000 kadar olduğu anlaşılmaktadır. Yani tehcirin Ermeni kayıpları içerisindeki yeri % 18’dir.51

Yabancı gazetelerde çıkan haberlerin aksine Ermeniler üzerinde özellikle bazı Amerikalı misyonerlerin Anadolu’da yaptıkları gözlem ve raporları daha gerçekçidir. Örneğin; Van’a giden Amerikan Heyeti Başkanı, yollarda bazı Ermeni kiliselerinin fotoğraflarını çekmiş ve harap sandığı bazı Ermeni köylerinin harap olmadığını görmüş

50 Ara Sarafian, a. g. e., s. 18-26 ; Hikmet Özdemir ve vd., a. g. e., s. 69-70. 51 Kamil Necdet Ar, a. g. t., s. 92.

ve Türklerin Ermeni zulmü sebebiyle göç ettiklerini öğrenmiştir.52

Ermenilerin yaşadığı yerlerde yapılan gözlemler aynı zamanda Ermeni nüfusun belirlenmesi için de yapılmıştır. Amerikalı misyonerlerden Ermeni köylerini gezerek raporlar tutanlardan biri olan Miss. North, Silvan’da Ermeni köylerini gezerek Ermeni nüfusu ile ilgili bilgi toplamaya çalışmıştır.53

Bu sırada ABD Senatosu, 9 Şubat 1916’da: “Açlık, hastalık ve anlatılamayan

acılara maruz bırakılan Ermenilere yardım için şimdilerde yükseltilmiş olan, tahsis edilen fonlara katkıda bulunmak suretiyle bu ülke yurttaşlarının sempatisini kazanmasının bir ifadesi olarak ABD Başkanı’nın ‘ bir gün’ ilan edilmesini saygın bir biçimde istemiştir” şeklindeki 12 numaralı kararını kabul etmiştir. Başkan Wilson,

Senatosu’nun sunmuş olduğu yukarıdaki kararı kabul etmiş ve aynı zamanda 1915’ten 1930 yılına kadar Amerikan halkının manevi evladı olarak gördüğü 132.000 Ermeni çocuğuna 116 milyon dolar katkıda bulunan bir kongre yasa tasarısını kabul etmiş ve bu tutum Near East Relief Komitesi’ni (NER=Yakındoğu Yardım Komitesi) güçlendirmiştir.54

Bununla birlikte Near East Relief adlı yardım kuruluşunun sürgün Ermeniler hakkında verdiği sayılar kesin olmamakla birlikte Osmanlı kaynaklarını da desteklemektedir. Ayrıca, Amerikan Halep Konsolosu’nun verdiği bilgiler de dikkate değerdir. Muhtelif Amerikan kaynakları sürgün edilen Ermeni nüfusunu 480.000- 800.000 arasında göstermektedir. Near East Relief’tan Dr. J. K. Marden, 9 Temmuz 1916 tarihli yazısında, sürgünlerle ilgili olarak “ İstanbul’dan alınan iyi haberlere göre

600.000-800.000 Ermeni evlerinden çıkarılıp sürgün edildiler.” demiştir. Bu açıklama,

Ermeni Protestanlarının vekili Zenop Bezciyan’la uyuşmaktadır.55

Sadece Amerikalılar değil aynı zamanda İngilizlerde Ermenilere yardım etmiştir. Bununla ilgili olarak birçok istihbarat raporları Türk askerî birliklerine akmıştır56

. Ayrıca Merzifon’dan gelen İngilizlerin mühimmat getirdikleri ve bunlarla Ermenileri silahlandırmaya çalıştıkları 57

da gelen istihbarat raporlarında belirtilmiştir. Hatta

52ATASE, ISH, Kutu No: 48, Gömlek No: 105, Belge No: 105-1 53 ATASE, ISH, Kutu No: 48, Gömlek No: 58, Belge No: 58-1.

54 Şenol Kantarcı, Amerika Birleşik Devletlerinde Ermeniler ve Ermeni Lobisi, Aktüel ay., İstanbul, 2004, s. 149.

55 Hikmet Özdemir ve vd., a. g. e., s. 68-69.

56 ATASE, ISH, Kutu No: 33, Gömlek No: 30, Belge No: 30-1. 57 ATASE, ISH, Kutu No: 206, Gömlek No: 31, Belge No: 31-1.

İngilizler Ermenilere yardım hizmetlerinin daha iyi sunulması için Amerikan hastanelerine de tıbbî malzeme yardımında bulunmuşlardır.58

Ermeniler, sadece Anadolu’nun doğu bölgelerinde olduğu gibi batı bölgelerinde de taşkınlıklarına devam etmişlerdir. Bursa ve İzmit bölgesinde on beş ya da yirmi kişilik çetelerle Müslümanlara saldırdıkları ve asayişi bozdukları görülmüştür.59

Bugün ABD’deki Ulusal Arşivler, yaklaşık 30 bin sayfalık sözde Ermeni Soykırımı’nı kanıtlar belgelerle doludur. Bu belgeler; mektup, telgraf ve miting kararlarından oluşmaktadır. Bu belgelerin tümü Amerikan misyonerlerin ve konsolosluklarının Anadolu’daki faaliyetlerinin birer ürünüdür. Söz konusu faaliyetler basın aracılığı ile yürütülürken; öte yandan da ABD yönetimi de adeta bombardımana tutulmuştur. Amaç, ABD yönetimini bu işe bulaştırmak ve Osmanlı Devleti’ne müdahale etmesini sağlamak olmuştur.60

2.2.2. Amerika Yardım Teşkilatı’nın (The Near East Relief) Millî Mücadele