• Sonuç bulunamadı

1.1.3. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na Girişi

1.1.3.2. ABD’nin Birinci Dünya Savaşı’na Girişi

Ekonomik üstünlüğünü yavaş yavaş Avrupa’ya kabul ettirmeye çalışan ABD yeni yayılma yöntemlerini denemiştir. Ucuz ve etkili bir yöntem olan “ insanî değerlere önem veren Amerika” anlayışı yerleştirilmeye çalışılmıştır. Misyonerler ve eğitim kurumlarıyla sessiz sedasız yayılmacı politikasını, Yakındoğu’da etkili bir şekilde kullanma çabasında olan ve bölgedeki ticarî ilişkilerini geliştirebilmek için “ Açık Kapı” politikasını savunan ABD, bir yandan güçlü Avrupa devletlerine karşı doğacak tepkiyi kollamaya çalışmıştır. Açık Kapı politikasında amaç bütün geri kalmış ülkeleri mümkün mertebe ABD’ye ekonomik açıdan bağımlı birimler haline getirmek olmuştur.

133

İzzet Öztoprak, Türk ve Batı Kamuoyunda Milli Mücadele, Ankara, 1989, s. 1-3. 134 Seçil Akgün, General Harbord…, s. 38.

135 Seçil Akgün, Halifeliğin Kaldırılması ve Laiklik (1914-1928), Temel Yay., İstanbul, 2006, s. 40. 136 Ergünöz Akçora, a. g. e., s. 72.

ABD’de bunu gözeten iş ve ticaret çıkar grupları için önemli olan Açık Kapı politikasının uygulanmasını sağlayacak ortamın yaratılması olmuştur.137

Monroe Doktrini, 90 yıldan beri Amerikan kıtasını korumuş ve Amerikan çıkarlarının sağlanması için gerekli amacın elde edilmesini sağlamıştır. Açık Kapı ve Çin İmparatorluğu’nun korunması, Amerikan dış politikasının temelini oluşturmuştur. Avrupa’da yürütülen uluslararası politikanın bir parçası olan Ortadoğu, ABD çıkarlarını doğrudan kapsamadığı için Amerikan politikasınca benimsenmemiştir. Bu nedenle ABD, Ortadoğu sorununa karışmaktan her zaman çekinmiştir.138

1912 yılına gelindiğinde güç politikasını reddeden Wilson139, Amerikan halkının

nasıl hareket edeceğini bilmiş ve politikaya oldukça geç girmiş bir akademisyen olarak, Cumhuriyetçi Parti’den Taft ile Roosevelt arasındaki çekişmelerden yararlanarak seçimleri kazanmıştır. Wilson, Amerikan motivasyonunun temellerini çok iyi bilen biri olarak, ABD’nin kendisini diğer uluslar gibi görmediğini ifade ederek Amerikan halkını özgürlüğün uygulanması ve yayılması gerektirdiğine inandırmıştır.140

Balkan Savaşları’nın yaşandığı sırada başkan seçilen Wilson, Osmanlı Devleti’nin yıkılacağına kesin gözüyle bakmış; ancak Morgentha’u 141

İstanbul

137 Osman Ulugay, Amerikan Basınında Türk Kurtuluş Savaşı, İstanbul, 1974, s. 15-16.

138 Laurance Evans, Türkiye’nin Parçalanması ve ABD Politikası ( 1914- 1924 ), Örgün Yay., İstanbul, 2003, s. 12- 13.

139

W. Wilson, 1856 yılında doğmuştur. Babası papaz olan Wilson, cumhurbaşkanı olduğunda siyaset hayatına atılalı 2 ay bile olmamıştır. Bryn Mawr’da, Wesleyan Üniversitesinde ve Princeton’da siyasî ilimler ve tarih dersleri vermiştir. Başarılı bir profesörlük hayatı olmuştur. Hitabetinin güçlü olmasıyla tanınmıştır. Kongre vasıtası ile idare adında bir tezi ve Amerikan tarihine ait bir eseri bulunmaktadır. 1902’de Princeton Üniversitesi’nde rektör seçilmiş ve siyasî hayata atılmaya başlamıştır. Demokrasiyi müdafaa eden söylemleri olmuştur. Bunun için kulüplerin ve üniversitesinin eski mezunlarının kurmuş olduğu aristokrasi ile mücadele etmiştir. Liberaller Wilson’ı desteklemişlerdir. Demokrat Parti’nin bazı üyeleri 1906’da ondan faydalanmayı düşünmüş ve 1910 NewJersey’de, parti ileri gelenleri şehrin valiliği için adaylık teklifinde bulunmuşlardır. Bu teklifi kabul eden Wilson, siyasî hayatı boyunca doğrudan halka hitap etmiştir. Demokrat Parti’nin liberal üyeleri 1912 seçimlerine Wilson’u aday göstermişlerdir. Kazanmasındaki en önemli öncüller Cumhuriyetçilerin arasındaki anlaşmazlıklar ve hitabet gücünün etkili olmasıdır. Bkz. İlhan Ültem, Amerika’yı Tanıyalım, Milli Eğitim Bakanlığı Yay., İstanbul, 1966, s. 134.

140 Henry Kıssenger, Diplomasi, Çev. İbrahim Kurt, Türkiye İş Bankası Yay., Ankara, 1998, s. 28-29. 141 Ermeni meselesinde Ermeniler lehine propaganda yapan etkili bir isim olan ABD’nin Büyükelçisi Henry Morgenthau, New York’ta gayrimenkul komisyonculuğu yapan biriydi Bu kişi Woodrow Wilson’ın seçim kampanyası esnasında Demokrat Parti’nin Malî Komite başkanlığını yapmıştır. Wilson’un başkan seçilmesi sonrasında ilk defa bir Yahudi, büyükelçi olarak atanmış ve bu yolla mükafatlandırılmıştı. ABD’ye göç eden Alman Yahudi bir aileden gelen Morgenthau, Wilson’un telkinleri ve New York şehri Haham’ı Stephen Wise’in çabaları sonucu kendisine Osmanlı Büyükelçiliği verilmiştir. Morgenthau, 27 Kasım 1913’de İstanbul’a gelmiş ve Şubat 1916’da geri dönmüştür. Bkz. Kamil Necdet Ar, Türk-Amerikan İlişkileri Çerçevesinde Ermeni Meselesi ( 1918- 1923), Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı Türkiye Cumhuriyeti Tarih Ana Bilim Dalı, Basılmış Doktora Tezi, İzmir, 2009, s. 112-113.

Büyükelçiliğine tayin etmeyi de kabul etmiştir.1421913 yılında Osmanlı Devleti ile Balkan devletleri arasında savaş yeniden başladığı sırada Türkiye’de ABD elçisi olarak görev yapan Morgenthau, İstanbul’da Hristiyanlara karşı baskıların yeniden başladığını, bunun önlenmesi için Türkiye’de bulunan uluslararası donanma sayısının çoğaltılması gerektiğini, İstanbul’a bir Amerikan savaş gemisinin gelmemesi durumunda Amerikan vatandaşlarının yabancılarca korunması gerektiğini ABD’ye bildirmiştir. Ancak böyle bir tutumun Osmanlı Devleti’nin politikasına karışmak anlamına gelebileceği endişesiyle ABD dışişleri bunu uygun bulmamıştır.

Mongenthau, Mayıs 1913’te çektiği bir başka telgrafta büyük devletlerin planları olduğunu ve bunların ileri sürdükleri maddî ve manevi yardımlardan neler umduklarını ayrıntılı olarak anlatmıştır. İngiltere’nin Türkiye’ye daha çok borç verdiğini ve buna karşılık Türk-İran sınırı için bir anlaşma ile Mezopotamya’nın güney bölgesinde etkili olmak istediğini dile getirmiştir. Ayrıca Almanya ile daha hafif koşullarla demiryolu ayrıcalığı, kendi çalışma ve işletmeleri üzerinde anlaşmaya varmak ve Fransa’nın, Suriye’deki çıkarlarını korumak istediğinden söz etmiştir.143

1914’te ABD, Amerikan kıtasına egemenken askerî alanda çok fazla ağırlığı olmasa da bir dünya gücü haline gelmiştir. Savaşı insanî leştirmeyi ve çatışmaları barışçı yollardan çözmeyi amaçlayan Lahey Barış Konferanslarına (1899 ve 1907) katılan ABD, 1905 Rus-Japon savaşını sona erdirmek için ara buluculuk girişimde bulunmuştur. Ancak kuruluş dönemindeki ilkelerinin aksine emperyalist ve sömürgeci bir güç144olarak varlık gösterecektir.

Avrupa politikası dışında kalan ABD, savaşın başlangıcından itibaren Avrupa devletlerine silah ve cephane, gerek yiyecek ve gerekse ham madde sağlayarak ticaretini sürdürmüştür. Ayrıca bu ülkelerin alış gücünü ayakta tutabilmek için büyük ölçüde borç paralar vermiş, krediler açmıştır. İtilâf devletlerine verilen borç toplamı 2.262.821.544 doları bulmuştur145. Birinci Dünya Savaşı çıktığında savaşa girmek istemeyen ABD’nin

ülke nüfusunun büyük bir bölümü Alman kökenli olmakla birlikte Fransa ve İngiltere’yle ittifak içinde olan Çarlık Rusya, Amerikan kamuoyunda da hiç sempatik

142 Fahir Armaoğlu, “ Atatürk Döneminde Türk Amerikan İlişkileri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C : XIII, S : 38, Temmuz 1997, s. 632.

143 Laurance Evans, a. g. e., s. 20. 144 Maxıme Lefebvre, a. g. e, s.19-20. 145 Seçil Akgün, General Harb.., s. 34.

algılanamamıştır. Bu savaş ABD için doğrudan çıkarlarının olmadığı bir Avrupa savaşı olarak görülmüştür.146

Almanya’nın İngiltere ile birbirlerine uyguladıkları abluka ve her türlü ticaret, ulaşım gibi faaliyetleri denizlerden engelleme çabası denizaltı savaşlarına yol açmıştır. İngiltere, Almanya’nın diğer memleketlerle ticaret yapmasını engellerken, Almanya ise bu durumun önüne geçmeye çalışmıştır. Buna karşılık Almanya, İngiltere’nin ticaret yapan gemilerini batırmıştır. Bu denizaltı savaşlarının sonunda, 1915 Mayıs’ında

Lusitana ve 1915 Ağustos’unda Arabic adlı İngiliz gemileri Almanlar tarafından

batırılmış ve birçok Amerikan vatandaşı da hayatını kaybetmiştir.147

ABD, bu meseleyi görüşmek ve çözmek için Almanya ile temasa geçmiştir. ABD, Almanya’nın kendisinden özür dilemesini, zararların tazminat ile karşılanmasını ve bu gibi durumların yaşanmayacağına dair teminat istemiştir. Görüşmelerde istediğini bulamayan ABD Büyükelçisi :“Siz Amerika’nın dövüşmeyeceğini sanıyorsunuz. Reis

Wilson’u anlamıyorsunuz; O’nun idealist bir sulh adamı olduğunu ve hiçbir şartla silaha sarılmayacağını sanıyorsunuz. Savaşmaya karar verdiği takdirde ölümüne dek savaşacaktır.148” diyerek, Almanya’yı uyarmıştır.

Ertesi yıl 1916’da Sussex adlı bir Fransız yolcu gemisinin batırılması Almanya ile ABD arasında gerginliğe yol açmıştır. Almanya, ABD ile siyasî ilişkileri çok olmayan Meksika ile temaslarda bulunmuş ve bu siyasî yakınlaşmaya Japonya’yı da katmaya çalışmıştır. Almanya’nın Meksika’yı savaşa girmeye teşvik eden, New Meksika, Arizona ve Teksas eyaletlerini ABD’den alarak kendi topraklarına katılmasını teşvik eden bir şifreli (Zimmermann149) telgrafının İngiltere tarafından çözülmesi,

ABD’yi Almanya’nın gücünü kırmak amacıyla savaşın içine çekmiştir.150

ABD için sorun yalnızca vatandaşlarının hayatlarını kaybetmesi olmamıştır. Aynı zamanda Avrupa ile yaptığı ticareti bu savaşlar nedeniyle de sekteye uğramıştır. Denizlerde güvenliğin kalmaması limanlarda yük dolu gemilerin beklemesine yol açmıştır. Bu durum üreticileri sıkıntıya soktuğu gibi ürettikleri mamullerin karşılığını

146 Maxıme Lefebvre, a. g. e., s. 21.

147 Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl…, s.132-133. 148

Henry Morgenthau, Büyükelçi Morgenthau’nun Öyküsü, Çev. Atilla Tuygan, Belge Yay., Ankara, 2005, s. 291.

149 Maxıme Lefebvre, a. g. e., s. 22. 150 Ali Karakaya, a. g. e,, s. 12-13.

alamamalarına neden olmuştur. Ekonomik ferahını İtilâf devletlerinin kaderine bağlamış olan ABD’nin ticarî gelişimini tüm bu yaşananlar olumsuz etkilemiştir.151

Yaşanan ikili gerginlikler üzerine ABD, 6 Nisan 1917’de Almanya’ya savaş açmış ve bu gelişme ABD’nin Ortadoğu politikasını da etki etmiştir. Osmanlı Devleti, Almanya’nın Müttefiki olmakla birlikte ABD’nin 1917 Şubat’ında Almanya ile ilişkilerini kesmiş olması aynı zamanda Osmanlı Devleti ile ilişkilerin kesilmesine yol açmıştır.152

ABD, savaşın içine Almanya’nın tutumundan dolayı girmiş ve Osmanlı Devleti ile siyasî ilişkilerin kesilmesine yol açmışsa da Anadolu’da bulunan Amerikan okulları, İstanbul Robert Koleji gibi Amerikan kültürünü yayan bu unsurlardan dolayı Osmanlı Devleti ile ikili ilişkilerini daha yumuşak bir politikada yürütmeye çabalamıştır.153

20 Nisan 1917’de diplomatik ilişkilerin kesilmesine rağmen ABD, Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmemiştir. Bunun en önemli nedeni Osmanlı Devleti’nin ABD’yi gücendirecek bir şey yapmamış olmasıdır.154

Ancak diplomatik ilişkilerin kesilmesi üzerine ABD, Türkiye’deki Amerikan haklarını koruma görevini İsveç sefareti aracılığı ile sağlamaya karar vermiştir. Böylelikle ABD adına Anadolu’daki misyonerlerin rahat çalışmaları ve eğitim enstitüleri ilgili durumları da İsveç yüklenmiştir.155

Birinci Dünya Savaşı ile Anadolu’daki okulların birçoğu kapanma durumuna gelmişken bu okullardaki öğrencilerin çoğu Ermeni ve Rumlardan oluşmaktaydı. Bu öğrenciler Antep, Harput, Merzifon, Kayseri, Tarsus, Sivas ve Mardin’deki Amerikan kolejlerindeydiler.156ABD, Anadolu’daki misyonerlerinin rahat çalışmalarına ve eğitim enstitülerinin faaliyetlerine oldukça önem vermiştir. Ancak ABD’nin savaşa girmesi ve nisan ayında Osmanlı Devleti ile diplomatik ilişkilerini kesmesi üzerine Amerikalı misyonerlerin çoğu ülkeden ayrılırken, Anadolu’da kalanlar ise yalnızca kırk beş kişi idi.157

8 Şubat 1917’de ABD’nin Türkiye elçisi Elkus, Osmanlı Hariciye Nezareti ile görüşmüştür. Yaptığı gözlem ve görüşmelerden sonra yazdığı raporda Elkus, Osmanlı

151

Seçil Akgün, General Har.., s. 35. Bu şifre Alman Dış İşleri Bakanının adını içermesinden dolayı böyle adlandırılmıştır. Bkz. The New York Times, July 27,1924.

152 Laurance Evans, a. g. e., s. 28.

153 Barbara Jean Keller, The United States and Armenia, 1914 to 1920: The Armenian Mandate, Master Thesis, California State College, California, 1969 s. 45.

154

Akdes Nimet Kurat, Türk Am…, s. 42.

155 Orhan F. Köprülü, “Tarihte Türk-Amerikan…..”, s. 941.

156James L. Barton, Story Of Near East Relief ( 1915-1930 ), New York, 1930, s. 61. 157 Barbara Jean Keller, a. g. t., s. 46.

Devleti’nin savaşa girmesinde Almanların etkisi olduğunu dile getirerek, Osmanlı Devleti ile ilişkilerin dostça yürütülmesin faydalı olacağı yönünde görüş belirtmiştir.158

ABD’nin savaş kararı üzerine ülkede seferberlik ilan edilmiş ve savaşın sonunda büyük ölçüde Fransız silahlarıyla donanmış 2 milyon askerden oluşan bir ordu oluşturulmuştur. Kendi anakarasının dışında oluşan savaşta ABD, 500,00 askerini kaybetmiştir. ABD’nin savaşa girmesiyle İtilâf devletleri hem moral hem de ekonomik destek bulmuşlardır.159

İngiltere, ABD’nin tam desteğini alabilmek ve savaşta daha etkili bir rol üstlenmesini istemiş ve İngiliz Dışişleri Bakanı Balfour, gerekli temaslarda bulunmaya çalışmıştır.160

Başkan Wilson’un güvenilir danışmanı House, İngiliz Dışişleri Bakanı Balfour ile birçok kez görüşmüştür. Gizli anlaşmalardan ilk kez söz edilmekle birlikte hepsine değinilmemiştir. Aslında Amerikalı müşavir, gizli anlaşmaların görüşülmesini hiç istememiştir. Ona göre asıl mesele, Almanya’yı saf dışı bırakılmasıdır. Esasen ABD, savaşa katılmadan önce gizli anlaşmaların varlığından haberdar olmuştur. İtalya’nın İtilâf devletleri yanında savaşa girme koşullarını belirleyen Londra Antlaşması’nın temelleri açıklanmış ve Paris elçisi tarafından Washington’a bildirilmiştir.161

Paris’te Barış Konferansı açılana kadar, ABD, ya doğrudan gizli anlaşmaların varlığının resmen açıklanmasını sağlamak ya da bunların tartışma ve görüşmelerine katılarak dolaylı olarak bilgi edinmek yolunda çok büyük bir merak ve dikkat içinde çalışmıştır. Böyle yapmakla ileride, barışma koşulları içinde bu anlaşmaların uygulanmasını protesto etmek durumuna düşmekten kendini kurtarıyor ve İtilâf devletlerinin, bu anlaşmaların sorumluluk ve yükümlülüklerini üzerlerine almaya zorluyordu. ABD, toprak konusunu barış koşullarının önemli bir parçası olduğunu hiçbir zaman inkâr etmemiş; fakat ABD’nin çıkarlarının korunmadığı herhangi bir görüşme ve kararın ABD açısından haklı olduğunu da katılmamıştı.162

158 Laurance Evans, a. g. e., s.29. 159

Maxıme Lefebvre, a. g. e., s. 22. 160 Seçil Akgün, General Harb…., s. 37. 161 Laurance Evans, a. g. e., s. 55. 162 Laurance Evans, a. g. e., s. 62.

2. TÜRK-AMERİKAN MÜNASEBETLERİNİ ETKİYELEN UNSURLARDAN BİRİ OLAN AZINLIK MESELESİ

2.1. Millî Mücadele Döneminde Amerikalı Yetkililerin Anadolu’daki