• Sonuç bulunamadı

C. Enbiya Suresi’nde Kullanılan Eğitim İlkeleri

4. Tedrîc İlkesi

“Aşamalılık” anlamına gelen “tedrîc ilkesi”, anlatılmak istenen konuları, belirli bir sıraya ve programa göre muhatabın hazır oluşunu gözeterek aşamalı olarak vermektir.274 İslâm eğitiminde bilginin gerek olaylara ve gerekse insan zihninin yapısına göre tedrîcî olarak verilmesi, modern eğitimde hâlâ ulaşılmaya çalışılan en üst noktalardan biridir. Zihnin dinlendirilmesi, İslâm eğitiminde en önemli prensipler arasındadır.275

Kur’an’da getirilen tekliflerde, kolaydan zora bir çizginin izlendiği görülmektedir. Beş vakit namazın iki vakitle başlaması, kumar ve içkinin birden değil de tedrîcen yasaklanması, kolaylık olarak düşünebileceğimiz hususlardandır.276 Ayrıca Kur’an, olaylara bağlı olarak peygambere peyderpey indirilmiştir. Kur’an’ın azar azar indirilmesi, onda kolaylık ilkesinin esas alınmasındandır. Bu uygulama hem insanların sıkıntıya düşmemesini sağlamış, hem de kabul edilmesini kolaylaştırmıştır.277

“İslâm’a davet, kişinin kendi şahsından başlayarak en yakın çevresinden itibaren merhale merhale bütün insanlığa kadar uzanan mukaddes bir vazifedir. Kişinin gayri İslâmî bir hal ve durumdan İslâmi bir hale geçişi sağlaması, hep bu davetin şümulüne girmektedir.”278

Enbiya Suresi 37. ayetten yola çıkarak insanların aceleci olarak yaratılmış olduklarını anlıyoruz. “İnsan aceleci olarak yaratıldı…” Bu özelliğinden dolayı insan, ayetlerin hemen gelmesini istemektedir. İnsanı ondan daha iyi tanıyan Allah ise, Kur’an’ın

274 Şanver, age, s.158.

275 Bayraklı, İslam’da Eğitim, s.232. 276 Fersahoğlu, age, s.596.

277 Hüseyin Atay, İslam’ı Yeniden Anlama, Atay ve Atay Yay., Ankara, 2001, s.303. 278 Önkal, age, s.475.

tamamını bir kerede indirmeye güç yetirebilecekken, tedrîc ilkesini uygulamış ve Kur’an’ı kısım kısım indirmiştir.

Tedrîc ilkesi, insanların çok değişken olduklarını ve insanlara bu özelliklerine göre davranılmasının gerekliliği üzerinde durur. Ayrıca kişinin eğittiği herhangi bir kimseyi kendine benzetmeye çalışmasının doğru olmadığını ve bunun insanın yaratılış felsefesine de uymayacağını öğretir.279 Tıpkı insan gibi toplum da verilen bilgileri hazmedecek kıvamda olmalıdır. Acele öğretilen konuları toplum kaldıramayabilir ve tatbik etmekte zorluk çeker.280 Değişiklik için önce akılları ikna etmekle işe başlanmalı, istenmeyen bir alışkanlığın değişmesi de zamana bırakılmalıdır. Alışkanlıkları değiştirmek için kaldırılan bir alışkanlığın yerine yeni bir şey koymak gerekir. Bu boşluğun neyle doldurulacağı da önemlidir. Eğer bu dikkate alınmazsa, yapılan değişiklikler de uzun sürmez.281 İşte bu nedenle Yüce Allah Kur’an’da şirki yasakladıktan sonra onun yerine alternatifini gözler önüne serer ki, bu da tevhid inancıdır.

Kur’an uyguladığı metot ve ilkelerle en güzel eğitim kitabıdır. Burada ilâhî emirler zaman içinde peyderpey, hazmettirilerek sunulduğu için iyi sonuçlar alınmıştır. 282Din eğitimi açısından da bu önemli bir ayrıntıdır. Bilgiler bireyin hazır bulunuşluk seviyesine göre yavaş yavaş aktarılmalıdır. Eğitimci, bu eğitim ilkesine dikkat etmeli ve muhatabını ürkütmemelidir.

279 Atay, age, s.317.

280 Bayraklı, Kur’an Tefsiri, c.12, s. 447.

281 Özbek, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed, s.348, 349. 282 Özbek, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed, s.222.

5. Hürriyet İlkesi

“Dinde zorlama (ikrah) yoktur. Doğruluk ile sapıklık birbirinden ayrılmıştır.” 283 “Dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” 284 ayetlerinden Kur’an eğitiminde hürriyet ilkesinin olduğunu öğreniyoruz. Bu nedenle tebliğ faaliyetlerinde zorlama değil, ikna etme yolu tercih edilmelidir.

İslâm eğitiminde hürriyet prensibi, kötü ile iyi olanı tercih etmede görülür.285 “Doğrusu biz ona gerçek yolu gösterdik, ister şükreden olsun, ister nankörlük eden.”286

Peygamberlerin ve Yüce Allah’ın Kur’an’da uyguladığı İslam eğitiminde, bilgi vermenin ve tavsiye etmenin ötesinde zorlama, baskı kurma gibi davranış örnekleri görülmemektedir. Bilakis hürriyeti beyan eden pek çok ayet vardır.287 İslâm dinine göre dileyen dindar, dileyen tanrı tanımaz olabilir; dileyen de zamana ve zemine göre değişik tutum ve davranışlar sergileyebilir. Kişinin istediği hayat tarzını benimseyip yaşaması serbesttir. Ancak, dünyadaki her tür davranışın hesabı ahirette sorulacaktır.288

Enbiya Suresi 45. ayette Yüce Allah, “De ki sizi ancak vahiy ile uyarıyorum. Uyarıldıkları zaman ancak sağırlar çağrıyı işitmez” buyurmaktadır. Yani ayetleri kavramalarını, hakkı işitmelerini önleyecek şekilde kalpleri mühürlenmiş, kulakları sağırlaştırılmış, gözleri perdelenmiş kimseler yapılan çağrıyı işitmezler.289 Peygamber

283 Bakara, 2/256. 284 Kehf, 18/29.

285 Bayraklı, İslâm’da Eğitim, s.150. 286 İnsan, 76/3.

287Nur, 24/54; Nahl, 16/82; Şûrâ, 42/48. 288 Sert, age, s.183.

devamında şunu demek istiyor, ben ancak Allah’tan aldığım vahyi tebliğ ediciyim. Sizi uyarmış olduğum azap ve ceza, Allah’ın bana vahyetmiş olduğu hususlardır. Fakat Allah’ın basiretini bağlamış, kulağını ve kalbini mühürlemiş olduğu kimselere elbette bu fayda vermez.290Şayet kulakları sağırlaştıran, gözleri perdeleyen Allah ise, bu insanlara haksızlık edilmiş olmuyor mu? Bu soruya cevap “Biz insanı katışıksız bir damladan yarattık. Onu imtihan edelim diye, onun işitmesini ve görmesini sağladık. Biz ona yolu gösterdik. İster şükreder, ister nankörlük”291 ayetindedir. Kalplerin yönü, ilahi öğüt ve uyarıya yönelik olursa, söylenenlerden etkilenmesi muhakkaktır. Ama kalpler başka yöne dönük ise, kendisine verilen mesajı alamayacaktır. Çünkü başka şeylerle meşguldür. “Zira bu iş, gönülde, yürekte, sinede başlar ve orada biter.”292 Kalp gerçek tatmine ulaşınca, artık duyu organlarıyla gören o olur, düşünen o olur.293

İnsanı yeryüzündeki temsilcisi olarak yaratan Allah, ona dünya hayatında geniş bir salâhiyet vermiş ve kâinattaki her şeyi onun emrine âmâde kılmıştır. İyi ve kötüyü potansiyel olarak bir arada bulunduran insan, yetki ve sorumluluk bağlamında ciddi bir imtihan için, bu hayatı yaşamak durumundadır. İnsanın üstünlük ve ayrıcalığı, bu imtihandaki başarısına bağlıdır.294

Kur’an, bizzat kendisi hidayet olduğu için, onun tebliğcisi de bir rehberdir. “Gerçekten bu Kur’an, insanları en doğru yola rehberlik eder.”295 Rehberlik etmek ise, üzerine düşeni yaptıktan sonra muhatabı serbest bırakmayı gerektirir. Bu nedenle Hz.

290 İbn Kesîr, age, s.1470. 291 İnsan, 76/2,3.

292 Bayraklı, Kur’an Tefsiri,c.12, s. 401. 293 Bayraklı, İslâm’da Eğitim, s.252. 294 Sert, age, s.180.

Peygamber, “Bana ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyolunuyor” dedikten sonra, siz de ona teslim olun şeklinde bir emir cümlesi kullanmak yerine, “Ona teslim olacak mısınız?”296 diyerek kişisel tercihlere verdiği önemi göstermektedir.

Dünya hayatı iyi ile kötünün bir arada olduğu bir imtihandan ibarettir. Zıtların bulunduğu bu dünya hayatında tercihler söz konusudur. Tercihin olduğu yerde ise özgürlük vardır. Özgürlüğün olduğu yerde elbette sorumluluk olacaktır. Zaten farklılıkların olduğu yerde imtihan vardır.297 İnsanlara verilen bu hürriyet ve seçim özgürlüğünden dolayıdır ki Allah, aceleci olan insanın, mucize isteğini reddetmiş ve yaşamları boyunca onları tüm tercihlerinde hür bırakmıştır. Şayet istedikleri mucize verilse ve onlar gene iman etmeseler, bu kez kökten imha edilmeleri gerekirdi ki bu durum Allah tarafından istenmemiştir.

İnsanoğluna sınırlı bir bağımsızlık vermiş olan Allah, onun yaratanı olmak niteliğiyle insanlardan dosdoğru yolu bırakıp, sapıklığa dalanları zorla ve baskı ile tekrar doğru yola çevirmek için mücadele etmemiştir.298 Çünkü Allah-insan ilişkisi, efendilik- kölelik ilişkisi değildir. Kölenin değeri yoktur. Kur’an’ın ortaya koyduğu ilişki, saygınlık ve sevgi ilişkisidir. Allah insanı akıllı, anlayışlı ve serbest iradeli yarattı ki kendisini ona anlatsın. Ona birtakım emirler versin ve o da karşı gelecek hürriyete sahip olsun.299 Şayet Yüce Allah bunun zıttını dileseydi, onu da yapmaya güç yetirirdi. “Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin tümü topluca iman ederdi.”300

Kur’an’a göre eğitimin hedefi, insanı doğru düşünmeye sevk etmektir. Doğru düşünme öğretildikten sonra nasıl davranacağına birey kendisi karar verecektir.

296 Enbiya, 21/108.

297 Bayraklı, Kur’an Tefsiri, c.12, s.442. 298 Mevdudî, Kur’an’ı Nasıl Anlayalım, s.29.

299 Hüseyin Atay, Kur’an’a Göre Araştırmalar IV, Semih Ofset, Ankara, 1995, s.120. 300 Yûnus, 10/99.

Eğitimcinin görevi sadece yönlendirme ve bilgilendirmedir. Doğru veya eğri istikamette kararı verecek olan kişinin kendisidir.301

Peygamberler görevlerini hakkıyla yerine getirdikten sonra, halledemedikleri hususları Allah’a bırakmaktadırlar. Dini öğretmekle yükümlü olanlar da aynı metodu izlemelidir.302 Çünkü netice ne peygamberin elindedir ne de bir başkasının. Bu tamamen o bireyin kendi elindedir.303 İyi olmak da kötü olmak da tebliğe muhatap olan kişiye kalmıştır. “Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Tehdidimden korkanlara Kur’an’la öğüt ver”304 ayeti de eğitimde hürriyet ilkesini doğrular niteliktedir. Ayrıca yaptığı tüm eğitim faaliyetlerine rağmen hak ettiğini alamayarak üzülen peygamber teselli edilmektedir. “Bu kitaba inanmazlarsa, arkalarından üzüntüyle neredeyse kedini harap edeceksin.”305 denilerek Hz. Peygamber uyarılmakta ve son sözün Allah’a ait olduğu hatırlatılmaktadır. Böylece peygamberlere ve eğitimcilere bir ilke öğretilmektedir. “Şayet seni yalanlarlarsa, benim yaptığım bana, sizin yaptığınız sizedir. Siz benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptığınızdan uzağım de”.306

6. Bütünlük İlkesi

İnsan denilen varlık, bir dengeler manzumesidir. Bir maddî bir de manevî yönü vardır. Zihin dünyasının yanında, bir de duygu dünyası ve onun ötesinde davranış dünyası mevcuttur. Sever, nefret eder, gazaba gelir, affeder, korkar, ümit eder. Neticede insan dengelerin oluşturduğu bir muammadır. İnsanın bu niteliklerini ciddiye almayan bir eğitim

301 Özek, age, s.319.

302 Bayraklı, Kur’an Tefsiri, c.12, s.543. 303 Özek, age, s.320.

304 Kaf, 50/45. 305 Kehf, 18/6. 306 Yûnus, 10/41.

sistemi başarılı olamaz.307 İşte “bütünlük ilkesi” de bu esaslar üzerine kurulmuştur. İnsan bir bütündür. Maddî hayatı, aklî ve ruhî hayatından ayrılamaz. Duyguları maddî gerçeklerden sıyrılamaz.308 İşte bu nedenle İslâm, insanın dünyasını maddî ve manevî alan olarak ikiye ayırmamıştır. Bir başka ifadeyle İslâm, insanı bütüncül olarak kavrayan ve ele alan bir dindir.309 Bu din, insanın iç âleminde beden, akıl ve ruh arasında hiçbir ayrım yapmadığı gibi, dış âleminde de bu ayrıma asla yer vermez. Ruh, akıl ve beden birbirine bağlı bir şekilde bir varlığı meydana getirir ki, o da insandır.310 İslam dini de kendine o varlığı muhatap kabul eder.

“İslam fıtrat dinidir. Hiçbir nizam, İslâm’ın ele aldığı gibi fıtratı ele alıp onu ıslah etmez. Zira İslâm, insana muhtaç olduğu gıdaları yeteri kadar verir.”311 Allah’ın koyduğu bu ilahi nizam, insanın ilerleme ve gelişme arzularına cevap verdiği gibi ferdî ve ictimâi biçimde hiçbir şekilde insan enerjisini sindirmek ve ezmek istemez. Ruhen yücelmek için bedene işkence yapmaz. Bedenî eğlenceler için de ruhu ihmal etmez.312 İnsan sadece bedeni gayeler için yaşarsa, nefsini yükseltemez ve insanî kemale ulaşamaz.313 Kur’an kıssalarında gördüğümüz peygamberlerin de Allah’ın elçileri olmalarına rağmen birer meslek sahibi olmaları, İslâm dininin hem dünya hem de ahiret mutluluğumuzu istediğinin bir göstergesidir.

307 Fersahoğlu, age, s.620, 621.

308 M. Kutub, İslam’da Eğitim Metodu, s.35.

309 Mehmet Akgül, Türkiye’de Din ve Değişim, Ötüken Yay., İstanbul, 2002, s.290. 310 M. Kutub, İslam’da Eğitim Metodu, s.37.

311 M. Kutub, İslam’da Eğitim Metodu, s.27. 312 S. Kutub, Fîzılâl-il Kur’an,c.10, s.183.

313 H. Mahmut Çamdibi, “Eğitimde Akıl-İlim-Hizmet Alakası”, Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, Sayı 7, İstanbul, 2000, s.29.

SONUÇ

İnsan, belli bir gaye ile yaratılmış, birbirine zıt birtakım nitelikleri aynı anda üzerinde taşıyabilen karmaşık bir varlıktır. Ona en yakın olan ve onu en iyi tanıyan varlık ise yaratıcısı Allah’tır. Tüm eksik yönlerine rağmen insanı kendisine muhatap olarak kabul eden Allah, insandaki söz konusu eksikleri gidermek amacıyla ilahî vahyi insanların yardımına göndermiştir.

Kur’an, yaratılış gayesinden uzaklaşarak yanlış yollara sapan insana doğru yolu hatırlatmakta ve bunu yaparken, ona anlayabileceği bir dille hitap etmektedir. Kur’an, bir eğitim kitabı olduğundan, içinde her yaş ve eğitim seviyesindeki insana uygun hitaplar ve uyarılar yer almaktadır.

Çalışmamızda, Kur’an’dan bir cüz olan Enbiya Suresi ele alınmıştır. Enbiya Suresi’ni Din Eğitimi açısından değerlendirmemizin nedeni, bu surede, birer eğitimci olan peygamberlere sıkça yer verilmiş olmasıdır. Kıssalarıyla birlikte pek çok peygamberi bulabildiğimiz bu sure, insanı tanıma, eğitim metot ve ilkelerini öğrenip uygulama açısından çok önemli bir yere sahiptir.

Eğitimde öncelikle muhatabı tanımak çok önemlidir. Enbiya Suresi’nde de farklı insan tipleri anlatılmaktadır. Arzu edilen özelliklere sahip insanların yanı sıra, olumsuz ve istenmeyen niteliklere sahip insan tiplerini de bu surede bulmak mümkündür. İlki, sıkıntılara sabreden, hatasından dönen ve af dileyen, aklını kullanan, Allah’ı sürekli tesbih eden ve Allah’a dua eden insan tipidir. Bunlar aynı zamanda, peygamberlerde de gördüğümüz özelliklerdir. Bunun yanında, “iyi insan” modelinde bulunmaması gereken insan tiplerini de bu surede görebiliyoruz. Geçmiş peygamberlerin dönemlerinde yaşayan ve Mekke müşrikleriyle de özdeşleşen özelliklere sahip olan bu insan tipleri, “olumsuz insan tipi” nitelemesiyle tezimizde yer almıştır. Bunlar, acele eden insan, gururu ve kibri nedeniyle doğruları göremeyen insan, gerçekleri görse de bundan yüz çeviren gâfil insan, atalarının kötü davranışlarını örnek alan taklitçi insan, haksızlık yapan zalim insan, yanlışta ısrar eden inatçı insan, nankör insan, vurdumduymaz ve mücadeleci insan tipleridir.

Eğitimi bir iyileştirme faaliyetine benzetebiliriz. Nasıl ki bu süreçte teşhis tek başına yeterli olmuyor ve tedaviye de ihtiyaç hissediliyorsa, eğitim sürecinde de sadece insanı tanımak ve onun niteliklerini gözler önüne sermek yeterli olmayacaktır. Süreç devam edecek ve “iyi insan” modeline ulaşmak için farklı metot ve ilkeler uygulanacaktır. Bu nedenle çalışmamızda, farklı insan tipleri tasvir edilip anlatıldıktan sonra bu insanlara uygulanacak metot ve ilkeler tespit edilmiştir. Tartışma metodu, soru-cevap metodu, tekrar metodu, muhatapla ortak noktayı bulma metodu, gözlem metodu, temsil metodu ve kıssa metodu; Enbiya Suresi’nde varlığını tespit ettiğimiz eğitim metotlarıdır. Bunların dışında, surede kullanılan eğitim ilkeleri de mevcuttur. Bunlar, muhataba görelik ilkesi, düşünme- düşündürme ilkesi, karşılığı yalnızca Allah’tan bekleme ilkesi, tedrîc ilkesi, hürriyet ilkesi ve bütünlük ilkesidir.

Bu metot ve ilkelerin tamamı insan fıtratına uygun bir tarzda uygulanmalıdır. Nitekim eğitimle hedeflenen, insanın zaaflarını iyi ve faydalı yöne kanalize ederek, var olan kabiliyetlerini geliştirip, onu en üst düzeye çıkarmak suretiyle, “iyi insan” hedefine ulaşmaktır. Çalışmamızda özellikle peygamberlerin hikâyelerine temasla, günümüz eğitimcilerine sabırlı olmaları ve ümitsizliğe kapılmamaları konusunda mesajlar verilmeye çalışılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA

Kur’an-Kerim

AKGÜL, Mehmet, Türkiye’de Din ve Değişim, Ötüken Yay., İstanbul, 2002.

ALAGAŞ, Mehmed, Kur’an’a Yönelirken, İnsan Dergisi Yay., İzmir, 1999.

ASLAN, Abdülgaffar, Kur’an’da Vahiy, Ankara Okulu Yay., Ankara, 2000.

ATAY, Hüseyin, Kuran’a Göre Araştırmalar IV.,Semih Ofset, Ankara, 1995.

- İslam’ı Yeniden Anlama, Atay ve Atay Yay., Ankara, 2001.

ATEŞ, Süleyman, Kur’an Ansiklopedisi, KUBA, İstanbul, 1997, c.5.

AYHAN, Halis, Eğitime Giriş ve İslâmiyet’in Eğitime Getirdiği Değerler, Damla Yayınevi, İstanbul, 1982.

BAYRAKLI, Bayraktar, İslâm’da Eğitim, 7. Baskı, İstanbul, 2002.

- Kur’an Tefsiri, Bayraklı Yay., İstanbul, 2004.

BİLGİLİ, Fatih Menderes, Çocuğun Din Eğitimi ve Karşılaşılan Güçlükler, Beyan Yay.,

İstanbul, 2005.

BİLGİN, Beyza, Eğitim Bilimi ve Din Eğitimi, AÜİF Yay., Ankara, 1988.

BULADI, Kerim, Peygamber Gibi Yaşamak, Kayıhan Yay., İstanbul, 2006.

CANAN, İbrahim, Peygamberimizin Okuma-Yazma Seferberliği ve Öğretim Siyaseti, Cihan Yay., İstanbul, 1984.

ÇAMDİBİ, H. Mahmut, “Eğitimde Akıl-İlim-Hizmet Alakası”, Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, Sayı 7, İstanbul, 2000.

ÇANGA, Mahmut, Kur’an-ı Kerim Lûgatı, Timaş Yay., İstanbul, 2004.

ÇELİK, Muhammed, Kur’an Kur’an’ı Tanımlıyor, Şûle Yay., İstanbul, 1998.

DEVELLİOĞLU, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi Yay., 11.Baskı, Ankara. 1993.

DRAZ, Muhammed Abdullah, En Mühim Mesaj Kur’an, çev. Suat Yıldırım, Işık Yay., İzmir, 1994.

EKERİM, Esma Sayın, Namaz ve Karakter Gelişimi, İnsan Yay., İstanbul, 2006.

ERDEM, Hüsameddin, Son Devir Osmanlı Düşüncesinde Ahlak, Sebat Ofset, Konya, 1996.

ERKAN, Arif, Arapça-Türkçe Büyük Sözlük, Yasin Yayınevi, İstanbul, 2004.

ESED, Muhammed, Kur’an Mesajı (meâl-tefsir), çev. Cahit Koytak, Ahmet Ertürk, İşaret Yay., İstanbul, 1999.

FAZLUR RAHMAN, Ana Konularıyla Kur’an, çev. Alparslan Açıkgenç, Ankara Okulu Yay., 2. Baskı, Ankara, 1993.

FERSAHOĞLU, Yaşar, Kur’an’da Zihin Eğitimi, Marifet Yay., 2. Baskı, İstanbul, 1998.

GAZÂLÎ, İmam, İhyâ’u Ulûmid’din, Hikmet Neşriyat, İstanbul, 2004, c.4.

GÖLCÜK, Şerafeddin, Kur’an’da İnsanın Değeri, İstanbul, 1983.

- Kur’an ve İnsan, Esra Yay., Konya, 1996.

GÜLÇÜR, Musa Kâzım, Kur’an’da Karakter Eğitimi, Işık Yay., İzmir, 1994.

GÜNGÖR, Erol, İslam’ın Bugünkü Meseleleri, Ötüken Yay., İstanbul, 2000.

HİCÂZÎ, M. Mahmut, Furkan Tefsiri, çev. Mehmet Keskin, İlim Yay., İstanbul, 1989.

İBN KESÎR, Muhtasar Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Çağrı Yay., İstanbul, 1990,c.3.

KÂDÎ, Abdulfettah, Esbâb-ı Nüzûl, çev. Salih Akdemir, Fecr Yay., Ankara, 1996.

KAVCAR, Cahit, Edebiyat ve Eğitim, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Yay., Ankara, 1982.

KUR’AN YOLU TÜRKÇE MEÂL VE TEFSİR, Diyanet İşleri Başkanlığı Yay., Ankara, 2006.

KURTUBÎ, İmam, El-Câmiu li Ahkâmi’l-Kur’an, çev. Beşir Eryarsoy, Buruc Yay., İstanbul, 2000, c.11.

KUTUB, Muhammed, İslam’da Eğitim Metodu, çev. Durmuş Ali Kayapınar, Ankara, tsz.

- Kur’an Araştırmaları, çev. Bekir Karlığa, Beşir Eryarsoy, Seriyya Kitapları, İstanbul, 1997, c.1.

KUTUB, Seyyid, Fîzılâl-îl-Kur’an, Merve Yay., İstanbul, tsz.

- Kur’an’da Edebî Tasvir. çev. Mehmet Yolcu, Çizgi Yay., İstanbul, 1991.

MEVDUDÎ, Ebu’l-A’lâ, Tefhimu’l-Kur’an, İnsan Yay., 2. Baskı, İstanbul, 1996.

- Kur’an’ı Nasıl Anlayalım, çev. Bekir Karlığa, İşaret Yay., 5.Baskı, İstanbul, 1990.

MONTAGU, Ashley, Çocuklarınıza Ahlaki Değerleri Nasıl Kazandırabilirsiniz? MEB Yay., İstanbul, 2000.

MUTÇALI, Serdar, Arapça-Türkçe Sözlük, Dağarcık Yay., İstanbul, 1995.

OKTAY, Ayla, “Değerlendirmeler”, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Ensar Neşriyat, İstanbul, 1998.

OKUMUŞLAR, Muhiddin, Fıtrattan Dine, Yediveren Yay., Konya, 2002.

ÖCAL, Mustafa, Din Eğitimi ve Öğretiminde Metotlar, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ankara, 1990.

ÖNKAL, Ahmet, Rasûlullah’ın İslam’a Davet Metodu, Kitap Dünyası Yay., İstanbul, 2000.

ÖYMEN, M. Münir Raşit, Ahlâk Eğitimi ve Ahlâkın Testle Ölçülmesi, Murat Matbaacılık, 3. Baskı, İstanbul, 1975.

ÖZBEK, Abdullah, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed, Konya, 1988.

- Bir Eğitimci Olarak Nasreddin Hoca, Esra Yay., Konya, 2004.

- “Din Eğitiminin Problemleri”, Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, Sayı 6, İstanbul, 1999 .

ÖZEK, Ali, “Kapanış Konuşması”, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Ensar Neşriyat, İstanbul, 1998.

PARLIYAN, Abdullah, Özlü Tefsir, Damla Ofset, tsz.

PİRİŞ, Şaban, Kur’an-ı Kerim Türkçe Anlamı, Okyanus Yay., Kayseri.

RÂZÎ, Fahruddin, Tefsîr-i Kebîr, Akçağ Yay., Ankara, 1993, c.16.

SÂBÛNÎ, Muhammed Ali, Safvetü’t-Tefâsir, Tefsirlerin Özü, Ensar Neşriyat, İstanbul, 1993, c.4.

SARI, Mevlüt, Arapça-Türkçe Lûgat, Bahar Yay., İstanbul, 1982.

SELÇUK, Mualla, “Gençlik Çağı ve İnanç Olgusu”, Gençlik Dönemi ve Eğitimi, Ensar Neşriyat, İstanbul, 2000.

ŞANVER, Mehmet, Kur’an’da Tebliğ ve Eğitim Psikolojisi, Pınar Yay., İstanbul, 2001.

ŞENGÜL, İdris, Kur’an Kıssaları üzerine, İzmir, 1994.

ŞENTÜRK, Habil, İbadet Psikolojisi Hz. Peygamber Örneği, İz Yay., İstanbul, 2000.

ŞİMŞEK, M. Sait, Kur’an’ın Ana Konuları, Beyan Yay., Konya, 1999.

- Kur’an Kıssalarına Giriş, Yöneliş Yay., 2. Baskı, İstanbul, 1993.

TOPÇU, Nurettin, Türkiye’nin Maarif Davası, Dergah Yay., İstanbul, 1998.

TOSUN, Cemal, Din ve Kimlik, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ankara.

TÜRKÇE SÖZLÜK, Türk Dil Kurumu Yay., Ankara, 1988, c.1,2.

ÜNLÜ, Selman, Bir Kutsî Dilekçe Dua, Rehber Yay., 4. Baskı, İstanbul, 2006.

VEHBİ, Mehmet, Hulâsat’ül-Beyân Fî Tefsîr’il Kur’an, Üçdal Neşriyat, İstanbul, 1979, c.9.

YAZIR, Elmalılı M. Hamdi, Hak Dini Kur’an Dili, Eser Neşriyat, 1979, c.5.

YUSUF, Hüseyin, Hz. Peygamber Modeli, Rehber Yay., İstanbul, 2006.

ZÜMRÜT, Osman, Kur’an’ı Nasıl Okumalı ve Okutmalı, Arısan Matbaacılık, Ankara, 1983.

EK

ENBİYA SURESİ’NİN MEÂLİ

(Mekke Dönemi'nin sonunda indirilmiş olup, peygamberlere bildirilen vahyin ortak yönleri üzerinde durur. Bu yüzden Enbiya yani, Peygamberler adını almıştır 112 ayettir.)

Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla

1. İnsanların hesabı yaklaşmış olmasına rağmen onlar, gaflet içinde yüz çeviriyorlar. 2. Rab'lerinden gelen her yeni uyarıyı ancak alay ederek dinlerler.

Benzer Belgeler