• Sonuç bulunamadı

TCK Düzenlemesine Göre Ceza ZamanaĢımını Kesen Sebepler

3.6. CEZA ZAMANAġIMI ENGELLERĠ

3.6.2. Ceza ZamanaĢımının Kesilmesi

3.6.2.1. TCK Düzenlemesine Göre Ceza ZamanaĢımını Kesen Sebepler

TCK‟nın ceza zamanaĢımının kesilmesi baĢlığını taĢıyan 71. maddesinde, mahkûmiyet hükmünün infazı için yetkili merci tarafından hükümlüye kanuna göre yapılan tebligat veya bu maksatla hükümlünün yakalanması veya bir suçtan dolayı mahkûm olan kimsenin üst sınırı iki yıldan fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç iĢlemesi halinde ceza zamanaĢımının kesileceği düzenlenmiĢtir. Düzenlemeye ceza zamanaĢımının kesilme sebepleri üç adettir. Bu sebepler mahkûmiyet hükmünün infazına baĢlanmadan önce ya da kesinti gerçekleĢtikten sonra meydana gelen nedenlerdir. Kanunda yazılı bu üç neden dıĢında cezanın infazının da zamanaĢımını kestiği ileri sürülmektedir. Bu görüĢü savunanlara göre kanunda kesme sebebinin ayrıca yazılmasına gerek görülmemiĢtir (Taner, 1953:689). Ancak dava zamanaĢımında olduğu gibi ceza zamanaĢımında da kesme nedenleri kıyas yoluyla geniĢletilemeyeceği için bu görüĢün kabulü mümkün değildir.

3.6.2.1.1. Mahkûmiyet Hükmünün Ġnfazı Ġçin Hükümlüye Yapılan Tebligat

765 sayılı TCK‟nın 114. maddesinde, ilamın infazı amacıyla, hükümlüye tebliğ edilen her türlü iĢlem ceza zamanaĢımının kesmekteydi. 5237 sayılı TCK„da ise hükmün kapsamı daraltılmıĢ ve yalnızca infaz amacıyla yapılan tebligatın ceza zamanaĢımını kesici bir etkiye sahip olduğu kabul edilmiĢtir.

765 sayılı TCK döneminde kanunda tebligat Ģartının özellikle belirtilmesinin nedeni, idari nitelikteki basit bir iç iĢlemle zamanaĢımının kesilmesinin, zamanaĢımından beklenen yararı ortadan kaldıracağı seklinde açıklanmaktaydı (Kunter, 1951; Önder, 1992). 5237 sayılı TCK‟da da hükmün bu kısmı aynen korunduğuna göre, bu gerekçenin benimsendiğini kabul etmek gerekir. Öte yandan, hakkındaki cezanın infaz edileceğini öğrenen hükümlünün, kaçma giriĢiminde bulunmasını faydasız kılmanın da hükmün amaçladığı bir husus olduğu düĢünülebilir.

88

Hükmün infazı için yetkili merci kural olarak Cumhuriyet savcılığı olduğuna göre, tebligatı yapmaya yetkili merci de Cumhuriyet savcılığıdır. 765 sayılı TCK döneminde, cezayı infaz etme yetkisinin istisnai olarak baĢka organlara devredilmiĢ olduğu hallerde, bu organların yaptığı tebligatlar da ceza zamanaĢımını kesmekteydi (Kunter, 1951; DemirbaĢ, 2003; Önder, 1992).

Tebligatın madde ve yer bakımından yetkili merci tarafından usulüne uygun olarak yapılması Ģarttır (Önder, 1992:805). Örneğin yanlıĢ kiĢiye yapılan bir tebligatın ceza zamanaĢımını kesmesi mümkün olmayacaktır (Dönmezer ve Erman, 1997:288). Kanunda da açıkça belirtildiği üzere tebligatın mutlaka ilamın infazına iliĢkin olması gereklidir. Bu nedenle cezanın bir süre sonra infaz edileceğine dair tebligat, ceza zamanaĢımını kesmez (Önder, 1992; Taner, 2008). Aynı Ģekilde infazın ertelenmesi, kesintiye uğraması veya muhakeme masraflarının ödenmesine dair tebligatların da ceza zamanaĢımını kesmesi mümkün değildir (Dönmezer ve Erman, 1997; DemirbaĢ, 2002; Erem vd., 1997; Kunter, 1951; Önder, 1992).

Ġnfaza iliĢkin tebligat hangi cezaya iliĢkinse ona iliĢkin ceza zamanaĢımı kesilir. Öte yandan, bir suça iliĢkin olarak iki ayrı cezaya hükmedilmiĢse, bunlardan birinin infazına iliĢkin olarak yapılan tebligat, diğer cezanın zamanaĢımının da kesilmesine yol açar (Dönmezer ve Erman, 1997; DemirbaĢ, 2007).

765 sayılı TCK döneminden beri, hükümlünün adli para cezasının bir kısmını ödemesinin ceza zamanaĢımını kesip kesmeyeceği öğretide yazarlar arasında tartıĢılmıĢtır (Taner, 1953; Kunter, 1951). Öncelikle belirtmek gerekir ki, 5237 sayılı TCK hükümlüye yapılan tebligat dıĢında diğer iĢlemlere kesici etki tanımadığından tartıĢmanın pratik bir değeri kalmamıĢtır. Fakat yine de, hükümlünün kendi hareketinin aleyhine sonuç doğurması anlamına gelen, ödemenin ceza zamanaĢımını keseceği yönündeki görüsü yerinde bulmadığımızı belirmek istiyoruz.

3.6.2.1.2. Mahkûmiyet Hükmünün Ġnfazı Ġçin Hükümlünün Yakalanması

Mahkûmiyet hükmünün infazı için hükümlünün yakalanmasının ceza zamanaĢımını keseceğine iliĢkin bir hüküm, 765 sayılı TCK‟nın 114. maddesinde yer almaktaydı. Bu kesme nedeni, 765 sayılı TCK‟da yalnızca Ģahsi hürriyeti bağlayıcı

89

cezalar açısından kabul edilmesine karĢın, 5237 sayılı TCK‟da, tüm suçlar bakımından geçerli olduğu kabul edilmiĢtir. Öte yandan 765 sayılı TCK‟da, yakalamanın yetkili merci tarafından yapılması gerektiği açıkça ifade edilmemiĢti. Yine, 765 sayılı TCK döneminde, para cezasının hapse çevrilmesi halinde artık asıl ceza hürriyeti bağlayıcı ceza haline geldiğinden mahkumun bu sebeple tutulmasının ceza zamanaĢımını keseceği kabul etmekteydi (Dönmezer ve Erman, 1997; Kunter, 1951). 765 sayılı TCK‟da yer alan “hürriyeti baĢlayıcı ceza” ibaresi, 5237 sayılı TCK‟da yer almadığından ve söz konusu kesme nedeni her Ģekilde uygulanabileceğinden, konuya iliĢkin tereddüt ortadan kalkmıĢtır.

Madde metninde de açıkça belirtildiği üzere yakalamayı yapan merci, yakalama iĢlemini yapmaya yetkili olmalıdır. Türk hukukunda yakalama emri çıkarmaya ve kolluk eliyle yakalama yapmaya yetkili merci, Cumhuriyet savcılığıdır (CGTĠHK m. 20/2). Yakalama hangi hükmün infazı amacıyla yapıldıysa, yalnızca o hüküm için ceza zamanaĢımı kesilir, dolayısıyla baĢka suç Ģüphesiyle ya da cezanın infazını ertelemek amacıyla yapılan yakalama ceza zamanaĢımını kesici etkiye sahip değildir (Dönmezer ve Erman, 1997; Önder, 1992).

Yakalamanın yapılmıĢ olması yeterlidir, hükmün infazına baĢlanılmadan önce mahkûm yakalamayı yapan merciin elinden kaçsa bile zamanaĢımı kesilmiĢ kabul edilir (DemirbaĢ, 2007; Önder, 1992).

Öğretide, 765 sayılı TCK döneminden beri yakalama emri olmadan yakalama yapılması halinde ceza zamanaĢımının kesilip kesilmeyeceği konusu tartıĢmalıdır. Bir görüĢ, yalnızca yakalama emri üzerine yapılan yakalamanın ceza zamanaĢımını kesici etkiye sahip olduğunu ileri sürmekteyken (DemirbaĢ, 2007; Ġçel vd., 2000; Uzun, 1994; Döner, 2005), karĢıt görüĢ yakalama emri olmasa dahi yapılan yakalamanın ceza zamanaĢımını keseceği yönündedir (Önder, 1992:806). Kanımızca yakalama emri olmaksızın yapılan yakalamanın ceza zamanaĢımını kesmesi mümkün değildir. Çünkü kanunda mahkûmiyet hükmünün infazı için yetkili merci tarafından yapılan yakalamadan söz edilmektedir. Mahkûmiyet hükmünün infazı için yakalama yapılabilmesi için ise merciin bir yakalama emriyle ya da gıyabi tutuklama kararıyla yetkilendirilmesi gerekmektedir. CMK‟nın 90. maddesinin birinci fıkrasında herkese

90

yönelik olarak verilen yakalama yetkisine ya da CMK‟nın 90. maddesinin ikinci fıkrasında kolluğa verilen yakalama emri olmaksızın yakalama yetkisine dayanılarak, bir hükmün infazı amacıyla yakalama yapılması mümkün değildir.

Öğretide konuya iliĢkin olarak tartıĢmalı olan baĢka bir husus ise, hükümlünün yurt dıĢında yakalanarak geri verme amacıyla yakalanarak Türk makamlarına teslim edilmesi halinde, yabancı ülke makamları tarafından yapılan yakalamanın ceza zamanaĢımını kesip kesmeyeceğine iliĢkindir. Bir görüĢ geri verme halinde, yabancı makamlarca yapılan iĢlemlerin, bu makamlar adli makam olsa dahi ceza zamanaĢımını kesmeyeceği yönündedir (Özgen, 1988; Erem vd., 1997). Bu konuda, dava zamanaĢımını kesen nedenlerden tutuklamayı incelerken belirttiğimiz görüĢ doğrultusunda, konuya iĢlemlerin Türk makamlarına niyabeten yapılmıĢ olması yönünden yaklaĢmanın ve bu iĢlemlere kesici etki tanımanın, daha yerinde bir yaklaĢım olacağını düĢünüyoruz.

3.6.2.1.3. Hükümlünün ZamanaĢımı Süresi Ġçinde Ġki Yıldan Fazla Hapis Cezasını Gerektiren Kasıtlı Bir Suç ĠĢlemesi

Hükümlü hakkında verilen cezanın zamanaĢımı devam ederken, hükümlünün bu süre içinde üst sınırı iki seneden fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç iĢlemesi halinde ceza zamanaĢımı kesilecektir. Bu düzenleme ile ilgili olarak, ikinci bir suç iĢleyen hükümlünün toplumun dikkatini üzerine çektiği söylenebilir. Zira hükümlü önceki mahkumiyetinin izleri devam ederken yeniden suç iĢleyerek bunları tazelemiĢ ve aynı kötü amaçla suç iĢleyerek, kanunda lehine düzenlenmiĢ hükümlerden faydalanma hakkını kaybetmiĢ olacaktır. Hükümlü, aradan geçen zamana rağmen toplum içinde yaĢamayla ilgili kurallara karĢı tutumunu göstermiĢtir. Yeni bir suç iĢlemek suretiyle bu tutumunu gösteren kiĢiye önceki cezanın çektirilmesinin Ģiddet sayılmaması gerekir. Kaynak Ġtalyan Ceza Kanununun gerekçesinde de böyle bir hükmün, ceza zamanaĢımını haklı gösteren sebebin mahkumun iyi hareketi olmasının bir neticesi olduğu ifade edilmiĢtir (Kunter, 1951:136).

765 Sayılı TCK düzenlemesinde aynı cinsten suç iĢlenmesi halinde zamanaĢımının kesileceği belirtilmiĢtir. Ancak bu düzenleme suçlunun tehlikelilik

91

halinin yalnızca aynı türden suç iĢlemesi halinde değil, herhangi bir suç iĢlemesi ile devam edeceği gerekçesiyle eleĢtirilmekteydi (Taner, 1953; Kunter, 1951). 5237 Sayılı Kanun da Pozitivist okulun görüĢünü benimseyerek bu ayrımı kaldırmıĢtır.

Ġkinci iĢlenen suçun zamanaĢımını kesebilmesi için, suçun mahkeme kararı ile sabit olması gerekmektedir. Ancak zamanaĢımının kesici etkisi ikinci suç hakkındaki mahkûmiyet hükmünün kesinleĢme tarihinde değil, bu suçun iĢlendiği tarihten itibaren iĢlemeye baĢlayacaktır (Dönmezer ve Erman, 1997:290).

Ġkinci suçun yabancı bir ülkede iĢlenmesi durumunda, ceza zamanaĢımının kesilebilmesi için suç hakkında Türkiye‟de karar verilmesi gereklidir. Suçun zamanaĢımı süresi içinde iĢlenmiĢ olması yeterli olup, mahkûmiyet hükmünün bu süre içinde verilmiĢ olması gerekmemektedir. Bu durumda ceza zamanaĢımının kesilme gününden itibaren yeni süre iĢlemeye baĢlayacaktır (Dönmezer ve Erman, 1997; Kunter, 1951; Önder, 1992).

Ceza kanunumuzda ye alan düzenlemeye benzer düzenlemelere karĢılaĢtırmalı hukukta da yer verilmiĢtir. Arjantin Ceza Kanununun 67. maddesinin ikinci fıkrasına göre zamanaĢımı süresi içinde baĢka bir suçun iĢlenmiĢ olması, Norveç Ceza Kanununun 74. maddesine göre altı aydan fazla hapis cezası ile mahkûmiyetten sonra yurt içinde veya yurt dıĢında iki seneden fazla hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçtan mahkum olunması, Ġtalyan Ceza Kanununun 172 maddesinin yedinci fıkrasına göre aynı cinsten suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm olunması hallerinde ceza zamanaĢımının kesileceği düzenlenmiĢtir (Önder, 1992:806).