• Sonuç bulunamadı

TAZMĠNAT ĠSTEMĠNĠN KOġULLARI

CMK 142/1. maddesinde “Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine

tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.” denilmek sureti ile verilen

kararın kesinleşmesi tazminat istemenin bir şartı olarak düzenlenmiştir177.

174 Hakeri, 2008, s.882. 175 ġahin, 2004, s.414. 176

Kanmaz, 2008, s.336.

177 “Henüz kesinleşmemiş bir karara dayanılarak tazminat davası açılması ve hak düşümü süresinin hükmün tebliğinden başlatılması olanaksızdır. Dava açma süresi, hakkında verilen beraet kararının kesinleştiğinin tutuklu kalan davacıya bildirilmesi ile başlayacağından bu yönde

CMK 223/1. maddesine göre: “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra

hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” Mahkeme hükümlerden

ayrı olarak kararlar da verebilir. Koruma tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin kararlar bu türdendir178.

Savcılıkça verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararlar veya mahkemece verilen karar ve hükümler tefhim veya tebliğden itibaren kanun yolları olan itiraz, istinaf, temyiz yollarına başvurulmaması, kanunda belirtilen sürelerin kaçırılması veya yapılan itiraz, istinaf ve temyiz talebinin reddedilmesi hallerinde kesinleşir. Tazminat yoluna başvuruda bulunabilmek için öncelikle karar veya hükmün kesinleşmesi gerekir179.

2.4.2. KesinleĢen Karar veya Hükmün Tebliği ve Dava Açma Süresinin BaĢlangıcı

CMK 142/1. maddesinde “Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine

tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.” denilmek sureti ile verilen

kararın kesinleştiğinin tebliğinden üç ay veya her halde kesinleşmeden itibaren bir yıl içersinde tazminat davasının açılması gerektiği belirtilmiştir180.

Hukukumuzda kesinleşen kararların tebliğ edilmesi gerektiğine ilişkin herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır ve genellikle kesinleşen kararlar tebliğ edilmemektedir. Eğer, ilgilinin talebi üzerine veya herhangi bir nedenle kesinleşen karar mağdur olan kişiye tebliğ edilmiş ise üç aylık süre tebliğden itibaren başlayacaktır181. Eğer karar veya hükmün kesinleşmesi tebliğ edilmemiş ise, madde metninde “her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde

tazminat isteminde bulunulabilir” denildiğinden her halde karar ve hükümlerin

araştırma yapılarak sonucuna göre davanın süresinde olup olmadığının saptanması için direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.”, Y.CGK., 6.5.1991, 9-137/147, Kazancı.

178 Kanmaz, 2008, s.197.

179 Kanmaz, 2008, s.198; “Dava tarihinde beraat kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılıp, kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesinden sonra davacının hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken esik soruşturma ile davanın reddine karar verilmesi,...”, Y.9.CD., 19.03.2008, 6176/1836, Erol, Haydar, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, Yayın Matbaacılık ve Ticaret İşletmesi, Ankara 2008, s.878.

180 Y.10.CD., 8.3.2005, 3924/2412, GültaĢ, 2008, s.509. 181

kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat istenmesi gerekir182. Tazminat istemine konu olabilecek koruma tedbirine yönelik olarak bir kararın verilmediği, örneğin ölçüsüz bir arama gerçekleştirildi ve herhangi bir suç unsuruna dahi rastlanılmadığından soruşturma dahi açılmadığı durumlarda, herhangi bir karar ve tebliğin söz konusu olamayacağı durumlarda sürenin başlangıcı tazminat istemine konu olayın gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak hesaplanmalıdır183. Kişinin kararı veya hükmü öğrenme tarihi kesinleşme tarihinden bir yıl sonra olması durumunda bir yıllık süre kaçırılmış olacağından artık kişi dava açamayacaktır184. 466 sayılı Kanun gereğince üç aylık dava açma süresinin başlaması için tebliğ şart olduğundan ve dava açmak için üst sınır belirlenmediğinden dava açma süresi çok fazla uzamaktaydı185.

2.4.3. Sürenin Niteliği

Belirlenen üç aylık ve bir yıllık süreler hak düşürücü süre niteliğindedir. Sürenin herhangi bir nedenle durması, düşmesi veya bu halde CMK 40/2. maddesinde yer alan eski hale getirmeye ilişkin hükmün uygulanması söz konusu olamaz186.

182

“5271 sayılı CMK.nun 142. maddesinin 1. fıkrasının, "karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabileceği" yönündeki hükmü dikkate alınarak yapılan incelemede, haksız tutuklamaya konu beraat kararının 15.11.2006 tarihinde kesinleştiği ve kesinleşen bu beraat kararının davacıya tebliğ edildiğine dair herhangi bir belgenin mevcut olmadığı, bu hali ile 31.10.2007 tarihinde açılan davanın süresinde açıldığı kabul edilerek yargılamaya devamla sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, davanın süre yönünden reddine karar verilmesi”, Y.10.CD., 8.7.2008, 7819/11738, Kazancı.

183

Hakeri/Ünver, 2007, s.252.

184 Hakeri, 2008, s.900; Ünver/Hakeri, 2006, s.247. 185

“466 sayılı Yasa uyarınca tazminat isteğine ilişkin dava 29.12.1997 tarihinde, beraat kararının verildiği 5.10.1987 tarihinden 13 yıl sonra açılmıştır. Davacı asilin bu uzun süre içerisinde hakkındaki hükmün kesinleştiğini bilmediğinden söz etmek normal yaşam gözlemlerine uygun bulunmamakta olup 1984 yılında kesinleştiği bildirilen beraat kararı nedeniyle süresinden sonra 29.12.1997 tarihinde açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçelerde direnilmesi isabetsiz olup, direnme kararının bozulmasına karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan iki kurul üyesi, 3 aylık dava açma süresi, beraat kararının kesinleştiğinin davacı sanığa bildirilmesinden itibaren başlamaktadır. Kesinleşmiş kararın tebliğ edildiğine dair dosyada bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Bu nedenle direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir, gerekçesiyle karşı oy kullanmışlardır.” Y.CGK., 7.3.2000, 8-44/48, Kazancı.

186 “466 sayılı Kanun’un 2. maddesinde yazılı üç ay içinde davanın açılmasını öngören süre, hak düşürücü sürelerdendir, işlemeye başladıktan sonra durmaz; kesilmez, tatili mümkün değildir, mahkemece göz önünde tutulur. Belgeler eklenmeden yapılan başvurmalar ile dava açılmış sayılamaz ve daha sonra belgelerin eklenmesi suretiyle şartların tamamlanması keyfiyeti, hükmün kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde tahakkuk etmediği takdirde, ilk haliyle açılmamış sayılan davayı açılmış hale getirmez” Y.5.CD., 11.7.1972, 2999/3346, Baydar, Serdar, “Koruma

Benzer Belgeler