• Sonuç bulunamadı

Mahkemece Hükmedilecek Vekâlet Ücreti

2.5. TAZMĠNAT ĠSTEMĠ

3.1.7. Mahkemece Hükmedilecek Vekâlet Ücreti

Avukata ödenen vekâlet ücreti iki kısımdan oluşmaktadır. Birincisi, tazminat istemine konu edilen koruma tedbiri ile ilgili dava dolayısı ile avukata ödenen vekâlet ücreti, ikincisi, tazminat davası nedeni ile avukata ödenecek vekâlet ücretidir.

3.1.7.1. Ġlk Dava Dosyası Nedeni Ġle Ödenen Vekâlet Ücreti

Koruma tedbiri ile karşı karşıya gelen kişi çoğunlukla avukat tutmakta ve vekâlet ücreti ödemek zorunda kalmaktadır. Kişinin kolluk, savcı ve hâkim tarafından yapılan sorgu sırasında müdafi bulundurma hakkı bulunmakta, bazı durumlarda ise zorunlu müdafii tayini gerekmektedir.

İlk dava dosyasında avukata ödenen vekâlet ücreti maddi tazminatın hesaplanmasında dikkate alınmalıdır293. Avukatlık ücreti nedeniyle verilecek tazminatın hesabında Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi esas alınır294.

hükmolunacak ücret miktarına ilişkin 22.1.1973 gün ve 7/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, sözkonusu tazminat isteklerinin sadece bir müracaattan ibaret olduğu belirtilmiş bulunması ve bu yoldaki kararlarda tazminat faizine hükmolunamayacağı konusundaki 12.3.1973 gün ve 55/221 sayılı Ceza Genel Kurulu Kararında, 466 sayılı Yasa gereğince verilmiş bir hüküm bulunmaksızın devlet istese de zararı ödeyemeyeceğine göre faizle sorumlu tutulamayacağının kabul edilmiş olması karşısında hazinenin harç ile de yükümlü sayılması düşünülemez. Kaldı ki Medeni Kanunun 639 ncu maddesine göre olağanüstü zamanaşımı nedeni ile açılan tescil davalarında hazinenin hasım gösterilmesi zorunlu bulunduğu halde bu tür davalarda dahi mahkemelerce hazineden harç alınmamaktadır. Bu durumda, Harçlar Kanununda yazılı kurallara dayanılarak hazine aleyhine harca hükmolunması mümkün olmayacağından, yasa metinlerinin genel hukuk ilkelerine dayalı akli ve mantıki yorum ile bir sonuca varılması gerekir. Şu hale göre, kamu kuruluşlarının yararsız bir takım işlemlerle uğraştırılmasını önlemek bakımından hazineye harç yükletilmesinin doğru olamayacağı görüşünün, hukuk ilkelerine ve yasaların ruh amacına daha uygun bulunduğu kabul edilmelidir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kişilere Tazminat Verilmesi Hakkındaki 466 sayılı Kanuna göre mahkemelerce tazminata hükmolunması halinde hazineye nispi harç yükletilmesinin doğru bulunmadığına, beş aykırı oya karşı 31 oyla 15.4.1974 gününde birinci görüşmede üçte ikiyi aşan çoğunlukla karar verildi.”, Y.İBGK., 15.4.1974, 4/3, Kazancı İçtihat ve Mevzuat Bankası; Hakeri, 1999, s.165; Malkoç/Yüksektepe, 2005, s.410; “kararın niteliği gereğince harca karar verilmesi mümkün bulunmadığı halde davacı taraftan harç alınmasına karar verilmesi,..” Y.7. CD., 28.04.2009, 17028/5666, Düzgün/Elmacı, 2010, s.145.

293 “haksız yere tutuklanan sanıklar, sonradan beraat ettikleri takdirde, Hazineden tazminat isteminde bulunabilirler. Kendilerine ödenecek olan tazminat miktarına, avukata ödenen vekalet ücreti de dahil edilmek gerekir.” Yurtcan, 2005, s.316; Y.1.CD., 22.6. 2006, 1930/2753, YaĢar, 2007, s.706.

294

“Davcının ilk ceza davasında avukata ödediği maktu avukatlık ücreti her türlü maddi zarar kapsamı içinde olduğu halde maddi tazminat hesabında nazara alınmaması, bozmayı gerektirmiştir” Y:10.CD., 22.9.2006, 10320/1032, YaĢar, 2007, s.709; Y.8.CD., 7.12.1976, 5641/8286, Yurtcan, 2005, s.321.

3.1.7.2. Tazminat Davası Nedeni Ġle Davacı Lehine Ödenen Vekâlet Ücreti Kanunumuz haksız ve hukuka aykırı olarak uygulanan koruma tedbiri nedeni ile re’sen tazminat ödemeyi düzenlememiş, ilgili kişinin tazminat talebi için başvurmasını öngörmüştür. Kişinin bu başvuruyu yaparken ve duruşma sırasında hukuki yardımından faydalandığı avukata da vekâlet ücreti ödemektedir.

Yargıtay davacının kendisini vekil ile temsil etmesi durumunda avukatlık ücretinin 466 sayılı Kanun döneminde uygulamasında dilekçe yazım ücreti olarak hükmedilmesi gerektiğini, sonraki dönem içtihatlarında ise Avukatlık ücret tarifesine göre nispi olarak belirleneceğine karar vermiştir295.

Bu açıklamalara göre tazminat davası sırasında kendisini vekil ile temsil eden davacı asil lehine hüküm altına alınan tazminata avukatlık tarifesine göre belirlenecek nispi vekâlet ücretine hükmedilmelidir296.

295

“Bu konuda içtihatlar arasında ayrılık bulunduğu kabul edilerek içtihadın birleştirilmesi oybirliğiyle kararlaştırıldıktan sonra işin görüşülüp tartışılması sonunda: a ) Dava bir hakkın inkar edilmesi ve ihlal olunması halinde mahkemeye başvurularak hakkın korunmasını istemektir. Ceza Mahkemesine ait beraat kararı ile Devletin sorumluluğu kabul edildiğine göre, mahkemeye müracaat sadece tazminat miktarını tespit ve edayı sağlamak amacını gütmektedir. Onun için bu yolda bir talep, dava olarak nitelendirilemez; çünkü, davadan söz edilebilinmesi için, taraflar arasında hakkın doğum ve varlığı bakımından bir uyuşmazlığın bulunması icap eder. b ) 466 sayılı Kanun uyarınca inceleme evrak üzerinde yapıldığına, duruşma söz konusu olmadığına, avukat sadece dava dilekçesi düzenlediğine göre, tarifenin davalara ilişkin ücret bölümünün değil, yazıhanedeki hukuki yardımla ilgili kısmının uygulanması gerekir. Sonuç: 466 sayılı Kanuna göre Ceza Mahkemesine başvurularak tazminat istenmesi halinde; davacı yararına nisbi vekalet ücreti hükmedilemiyeceğine, avukatlık ücret tarifesinin ( dava ve takip dışındaki hukuki yardımlarla ) ilgili bölümünün dava dilekçesi yazılması sebebiyle tespit edilen ücretin, vekalet ücreti olarak takdir olunabileceğine birinci toplantıda karar nisabı elde edilemediğinden ikinci toplantıda ve 22.1.1973 tarihinde çoğunlukla karar verildi.” İBGK., 22.1.1973, 7/1, Kazancı; “Bu nedenle, 466 sayılı Yasa uyarınca yapılan haksız tutuklama tazminatı başvurusunda avukatlık ücretinin, Avukatlık Yasasının 168. maddesine göre hazırlanan ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin 4. fıkrası uyarınca saptanması gerekir. Bu itibarla, Yerel Mahkemenin bozmanın bu yönüne ilişen ısrar kararı da isabetsiz bulunduğundan hükmün her iki nedenden dolayı bozulmasına karar verilmelidir” Y.CGK., 20.9.2005, 1-88/98, Kazancı. ; Y.9.CD., 21.2.2008, 3453/935, Kanmaz, 2008, s.316-323.

296

Hakeri, 1999, s.164. ; “Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 20.4.2004/ 47-101 ve 20.9.2005/88-98, 23.11.2004/177-203 tarih ve sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; vekalet ücretinin davacı asil yerine vekiline verilmesi, davayı vekil ile takip eden davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesinin 13/4. maddesi uyarınca tarifenin üçüncü kısmı gereğince ve ikinci kısmın ikinci bölümünün onuncu sırasındaki ücretten az olmamak üzere vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi … Bozmayı gerektirmiş”, Y.2.CD., 10.4.2006, 6848/7034, Kazancı; “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Yargılama Giderleri” başlıklı 324. maddesinde harçların ve tarifesine göre ödenmesi gereken avukatlık ücretleri ile soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılamanın yürütülmesi amacıyla Devlet Hazinesinden yapılan her türlü harcamaların ve taraflarca yapılan ödemeler yargılama giderleri olduğu belirtilmiştir. Anılan Kanunun “Beraat veya Ceza Verilmesine Yer olmadığına Karar Verilmesi Halinde Gider” başlıklı 327 maddesinde ise; hakkında beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen kişi, sadece kendi kusurundan ileri gelen giderleri ödemeye mahkûm edileceği, bu kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı

3.1.7.3. Hazine Lehine Vekâlet Ücreti Takdiri

İstemde bulunanın dilekçesi kabul olunduktan sonra dilekçe ve ekleri onbeş gün içinde cevap verilmek üzere maliye hazinesine tebliğ olunur ve CMK 142/7. maddesi gereğince “Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile

Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir.” Hazinenin kendisini vekil ile temsil etmesi ve

davanın reddedilmesi durumunda reddedilen tazminat miktarına göre avukatlık ücret tarifesine üzerinden nispi olarak belirlenen vekâlet ücreti, istemde bulunandan alınarak hazineye ödenmesine karar verilmelidir297. Davanın kısmen kabul, kısmen reddi halinde reddedilen miktara göre hükmedilecek vekâlet ücretinin davacıdan alınarak hazineye ödeneceğine ilişkin sorunla ilgili yargı kararları arasında çelişki vardır298.

giderlerin Devlet Hazinesince üstlenileceği kurallarına yer verilmiştir. Yukarıda anılan yasal düzenleme uyarınca, beraat eden kişinin sadece kendi kusurundan oluşan giderleri ödeyeceği, bu kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderlerin Hazinece üstlenileceği düzenlendiğinden, ücret ödeyerek avukat tutan ve beraat eden kişinin ödediği avukatlık ücret ide kişinin önceden ödemek zorunda olduğu giderler kapsamında yer aldığından, Devlet Hazinesince karşılanması esastır. Bu durumda, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesine ilişkin dava konusu düzenlemede üst hukuk normlarına aykırılık bulunmamaktadır”, Danıştay, 14.5.2008, 263/3515, Kazancı.

297

“Avukatlık Ücret Tarifesi'nin 13. maddesinin 4. fıkrası gereğince, kabul edilen miktar üzerinden tarifenin 3. kısmına göre davacı lehine, davanın reddedilen kısmı üzerinden ise tarifenin 10. maddesinin 2. fıkrası uyarınca tarifenin 3. kısmına göre davacı lehine belirlenen ücreti geçmeyecek şekilde davalı yararına avukatlık ücretleri tayini gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi”, Y.5.CD., 08.07.2008, 17516/7473, Kazancı.

298

“Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 gün ve 2007/2-63. Sayılı hükmü uyarınca "haksız tutuklamadan kaynaklanan tazminat davalarında, davalı lehine avukatlık ücreti ödenebilmesi ancak davanın tamamen reddi halinde mümkün olduğundan" davası kısmen reddedilen davacının vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağının düşünülmemesi yasaya aykırı ise de bu husus yeniden yargılamayı gerektirdiğinden, SONUÇ : Hüküm fıkrasındaki "1000 YTL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine" ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına karar verilmek suretiyle CMUK nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak DÜZELTİLEN, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ( ONANMASINA ), 30.03.2009 gününde oybirliği ile karar verildi”, Y.1.CD., 30.3.2009, 2023/1657, Kazancı. ; “Özel Daire; davalı vekili lehine dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle hükmü bozmuştur. Yerel Mahkeme, sadece davanın tamamen reddi durumunda davalı Hazine lehine dilekçe yazım ücretine hükmedilebileceğini, davanın kısmen kabulü kısmen reddi durumunda hükmedilemeyeceğini belirterek önceki hükümde direnmiş, ayrıca kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine 100 YTL dilekçe yazım ücretine hükmetmiş, bu hüküm de davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Çözümü gereken uyuşmazlık, haksız tutuklamadan doğan tazminat istemlerinin kısmen kabul kısmen reddi halinde, kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazine lehine, reddedilen kısım üzerinden dilekçe yazım ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediğine ilişkindir. 466 sayılı Yasanın 3. maddesine göre açılan maddi tazminat davalarında tazminat miktarının hesaplanıp belirlenmesi, bunlardan yasal bir takım kesintilerin yapılması uzmanlığı gerektirdiğinden, maddi tazminat miktarlarının çoğu kere uzman bilirkişi incelemesiyle saptanması gerekmektedir. Öte yandan, tazmini gereken manevi zarar da, haksız yakalama veya tutuklamaya maruz kalan kişilerin salt bu yüzden duydukları üzüntü ve acıya karşılık olup, mahkemece bu zarar tayin ve

Benzer Belgeler