• Sonuç bulunamadı

DEVLETĠN MALĠ SORUMLULUĞU VE RÜCU HAKKI

Devlet koruma tedbiri nedeni ile zarar uğrayan kişilere şartların oluşması halinde tazminatı ödemektedir. Ancak rücu şartlarının oluşması halinde ilgili kişilere rücu edebilir. Koruma tedbirleri nedeniyle devlet tazminatı ödeyerek hem mağdur

300

Kanmaz, 2008, s.332.

301 Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu Tasarısı Gerekçesi, http://www2.tbmm.gov.tr/d22/1/1-0535.pdf, Erişim Tarihi: 02/11/2010.

302

olan bireyi koruyarak tazminatın tahsil kabiliyetini arttırmakta hem de koruma tedbiri kararı vermekte ve uygulamakta olan kamu görevlisinin tazminat korkusu ile çekingen davranma ihtimalinin önüne geçmektedir303. Bazı durumlarda kusuru bulunan kamu görevlilerine ve kişilere rücu ederek de tazminatı ilgilisinden tahsil etmektedir.

3.3.1. Devletin Mali Sorumluluğu

Anayasanın 19. maddesinde: “Bu esaslar dışında bir işleme tabi tutulan

kişilerin uğradıkları zarar, tazminat hukukunun genel prensiplerine göre, Devletçe ödenir.” denilmekte CMK 141. maddesinde ise: “Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.” denilmektedir. Koruma tedbirleri nedeni ile

zarara uğrayan kişilerin maruz kaldıkları maddi ve manevi her türlü zararları devlet tarafından ödenir.

Koruma tedbirleri nedeniyle uğranılan zararların devlet dışında koruma tedbirini veren veya uygulayan kolluk görevlilerinden, hâkim veya savcıdan, şikâyetçi veya ihbar edenden tahsil edilmesi gerektiğini savunanlar olmuştur. Ancak böyle bir durum; kolluk görevlilerinden bu zararın tahsil edilmesinde zorlukla karşılanması, koruma tedbirini veren hâkim ve savcının koruma tedbirine karar verirken ürkek davranmasına veya kişiyi beraat ettirmemek için çalışmasına sebebiyet verebilecektir304.

Mevzuatımız, yukarıdaki gerekçeleri göz önüne alarak koruma tedbirleri nedeniyle tazminat ödenmesinde devletin sorumluluğunu kabul etmiş, sınırlı durumlarda kasıt ve ihmali bulunan kamu görevlisine veya üçüncü kişilere rücu esasını benimsemiştir.

3.3.2. Devletin Rücu Hakkı

CMK 143/2-3. maddesinde devletin koruma tedbirleri nedeniyle ödemiş olduğu tazminatı kusuru olan kumu görevlisine ve üçüncü kişilere rücu edebileceği durumlar düzenlenmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 13/1. maddesinde “Kişiler kamu

hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı bu görevleri

303 Biçer, 1987, s.95. 304

yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açarlar. Ancak, Devlet dairelerine tevdi veya bu dairelerce tahsil veya muhafaza edilen para ve para hükmündeki değerli kağıtların ilgili personel tarafından zimmete geçirilmesi halinde, zimmete geçirilen miktar, cezai takibat sonucu beklenmeden Hazine tarafından hak sahibine ödenir. Kurumun, genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır.” şeklinde kamu görevlisinin kusuru durumunda rücu hakkını genel olarak

düzenlenmiştir. Ancak 657 sayılı DMK’13/1. maddede yer alan düzenleme koruma tedbirleri nedeniyle tazminat ödenmesi durumunda uygulanamaz. Çünkü bu durumda CMK 143/2 yer alan ve özel hüküm olan “Devlet, ödediği tazminattan dolayı,

koruma tedbiriyle ilgili olarak görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan kamu görevlilerine rücu eder.” hüküm uygulanır.

3.3.2.1. Görevinin Gereklerine Aykırı Hareket Etmek Suretiyle Görevini Kötüye Kullanan Kamu Görevlilerine Rücu

CMK 143/2. maddesinde “Devlet, ödediği tazminattan dolayı, koruma

tedbiriyle ilgili olarak görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan kamu görevlilerine rücu eder.” denilmek sureti ile devletin koruma

tedbirlerinin uygulanması nedeni ile görevinin gereklerine aykırı hareket eden kamu görevlisine rücu edebileceğini, ihmali davranışla kamu görevlisi tarafından görevin kötüye kullanılması halinde ise rücu edilemeyeceği düzenlenmiştir. Maddenin ilk halinde yer almayan bu ayrım 5353 sayılı kanun ile düzenlenmiştir. Bu durum 5353 Sayılı kanunun CMK’nın 143. maddenin ikinci fıkrasının değiştirilmesi ile ilgili 23. madde gerekçesinde: “Böylece, sadece icrai davranışla görevini kötüye kullanan

kamu görevlilerine rücu edilmesi kabul edilmiş, ihmali davranışla görevin kötüye kullanılması kapsam dışı bırakılmıştır.” şeklinde ifade edilmiştir. Bu değişikliğin

nedeni TCK da ihmali davranış suretiyle görevi kötüye kullanmanın mümkün olmasıdır305. Yapılan bu düzenleme 466 sayılı kanun ile ilgili olarak kamu görevlisine rücuya ilişkin Yargıtay kararları ile paralellik arz etmektedir306. Kamu görevlisine rücu etmek Anayasanın da bir gereğidir307. Bunun dışında genel

305 Ünver/Hakeri, 2006, s.249; Yılmaz, Zekeriya, Ceza Muhakemesinde Mağdur Hakları Davaya Katılma Yargılama Giderleri ile Mağdurun Veya Suçtan Zarar Görenin Hukuk Mahkemelerinde Açabileceği Maddi ve Manevi Tazminat Davaları, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2007, s.499

306 Kanmaz, 2008, s.333. 307

hükümler gereğince ilgili kamu görevlisinden adli yargıda tazminat talep edilebilir308.

Burada kamu görevlisi, TCK m.6/1-c’de yer alan ve “yargı görevi yapan” ları kapsamayan bir ifade olarak kullanılmamış, hâkim ve savcılara da, kapsayan bir ifade olarak kullanılmıştır. Şartları var ise, hâkim ve savcılara rücu etmek mümkündür. Ancak, kamu görevlisi kavramı içerisine hâkimlerin dâhil olmadığını belirten yazarlar da vardır309. Belirtmek gerekir ki, kamu görevlilerine rücu edilirken kamu görevlilerinin görevlerinin gereklerini yerine getirirken çekinken davranmalarına sebebiyet verilmemelidir.310.

Koruma tedbirleri nedeniyle kamu görevlisine rücu edilebilmesi için ilgili kamu görevlisinin kasten icrai davranışla görevini kötüye kullanması, bundan dolayı mahkûm edilmiş ve mahkûmiyet hükmünün kesinleşmiş olması gerekir311.

3.3.2.2. Ġftira Eden veya Yalan Tanıklıkta Bulunan KiĢiye Rücu

CMK 143/3. maddesinde gereğince “İftira konusunu oluşturan suç veya yalan

tanıklık nedeniyle gözaltına alınma ve tutuklama halinde; Devlet, iftira eden veya yalan tanıklıkta bulunan kişiye de rücu eder” hükmü bulunmaktadır. Bu durumda

haksız ihbar, şikâyet, iftira ve yalan tanıklıkta bulunmanın koruma tedbirlerinin uygulanmasına etkisi mahkemece belirlenecek ve bu etki oranında devlet tarafından ilgili kişi veya kişilere rücu edilecektir312. Bu kişilere rücu edebilmek için bu kişilerin iftira ve yalan tanıklıktan dolayı kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile mahkûm olmaları gerekir. Bunun haricinde davacı, iftira eden, yalan tanıklıkta bulunan kişilere karşı genel mahkemelerde tazminat davası açabilir313.

308 Hakeri, 2008, s.871. 309 Surlu, 2008, 683. 310

Feyzioğlu, Metin, “5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu Hakkında Bazı Tespit Ve Değerlendirmeler”, TBB Dergisi, 2006, S.62, s.57; Soyaslan, 2007, s.328.

311 Yılmaz, 2007, s.500; ġahin, 2007, s.283.

312 Malkoç/Yüksektepe, 2005, s.412; Hakeri/Ünver, 2010, s.484.

313 “Davacı, davalının haksız şikayeti sonucunda tutuklandığını belirterek tutuklu kaldığı süre içerisindeki maddi ve manevi zararını istemiştir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Koruma Tedbirleri Nedeni ile Tazminat" başlığı altında düzenlenen 141/1-a maddesinde "suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan yada tutukluluğun devamına karar verilenler" ve aynı maddenin son fıkrasında, "Kişiler her türlü maddi ve manevi tazminat istemini devletten isteyebilirler" şeklinde açıklama bulunmaktadır. Dosya kapsamından, davacının davasını devlete karşı değil şahsa karşı açmış olduğu ve davalının haksız şikayetini davasına dayanak yaptığı anlaşılmaktadır. Şu halde dava haksız fiil esasına göre açılmış bir davadır ve genel yetkili hukuk mahkemelerinde görülmelidir. Mahkemece işin esasına girilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken görevsizlik

Benzer Belgeler