• Sonuç bulunamadı

İLGİLİ YAYINLAR VE ARAŞTIRMALAR

2.5. TAYYÖR DÖPİYES

Dilimize Fransızca‟dan geçmiĢ bir kelimedir. „Tailleur‟ tayyörün kelime karĢılığıdır (Öztürk, 2000, s. 12). Tayyör, günün her saatinde her yere rahatça giyildiği gibi, giyene güven duygusu, karĢısındakine saygı telkin eden Ģık ve zarif bir giyimdir (Erdemgil, 1971, s. 10).

DıĢ giyim grupları içinde yer alan tayyör bir üst giyimdir. Klasik tayyör, fantezi tayyör, spor tayyör olarak isimlendirilirler (Öztürk, 2000, s. 13).

Bağımsızlık savaĢından sonra Türkiye yaĢlı bir nüfusla karĢı karĢıya kalmıĢtır. Çünkü genç ve erkek nüfusun çoğu savaĢta kaybedilmiĢtir. Nüfus alanındaki bu özellikten dolayı sayıları erkeklerden fazla olan kadınlar erkeklerin çalıĢtıkları iĢlerde çalıĢmaya ve iĢ hayatına atılmaya baĢlamıĢlardır. Bu dönemde tarımda, kamu kuruluĢlarında ve okullarda kadın sayısının fazlalığı görülür (Arıkan, Yüceer ve Çakar, 1994, s.28).

Atatürk döneminde Türk kadınına tanınan hakların kullanılması ile ev dıĢında çalıĢma olanakları arttırılmaktadır. Türk kadınının ekonomik ve sosyal özelliklerine paralel bir geliĢim göstermekte, bu geliĢimin Türk kadını giyim tercihlerine yansıdığı görülmektedir. Özellikle sanayileĢme ve kentleĢme paralelliğinde çalıĢan ve üreten Türk kadınında giyim, düzeyli bir geliĢim çizgisi sergilemektedir (Bacınoğlu, 1995, s. 4).

Türkiye‟de kadın giyimini biçimlendiren etmenlerin aynı zamanda kadınların toplumsal geliĢimini ve yerini belirlediği görülmektedir (Bacınoğlu, 1995, s. 6).

Toplum içinde kadın için belirlenen rol, o toplumda hakim olan zihniyetin özelliklerini verir. Sanayi toplumu ile beraber gerek alt sınıflardaki kadınların çalıĢma hayatına atılmaları, gerekse feminist anlayıĢa uygun olarak kadınların da erkekler kadar üretken olduğunun ispat edilmesine yönelik olarak her türlü üretim aktivitesinin içinde yer almaya baĢlaması giyim anlayıĢının büyük ölçüde değiĢmesini gerektirmiĢtir (Karabıyık Barbarosoğlu, 2002, s. 91).

Erkeklerin gitgide ağırbaĢlı bir iĢ ahlakının görsel kısıtlamalarına tabi olduğu sanayi devriminden itibaren giyimde erkeksi- kadınsı kararsızlığı, hemen hemen tümüyle kadınlar cephesinde kendini göstermeye baĢlamıĢtır; kadınların dönem dönem ve belli dönemlerde de ateĢli bir coĢkuyla kendi kiĢilik göstergeleri arasına erkek statüsü ile erkeksiliği katmayı tercih etmesi bunda etkendir. Bunun gerçekleĢtirilmesini sağlayan araçlar neredeyse sonsuz çeĢitlilik gösteren bir katalog oluĢturur; burada birkaç örnek vermek gerekirse: Silindir, melon, fötr Ģapka; normal erkek gömleği, siyah meĢin motorcu ceketi, asker ceketi, oğlanlara özgü saç modeli, görünmez hale getirilmiĢ memeler, bermuda, erkek Ģemsiyesi, erkek ayakkabısı…vb ( Davis, 1997, s. 45 )

Kadının sosyal hayatta ve çalıĢma hayatında yer alması öncelikle kıyafetlerin Veblen‟in tabiriyle aylaklık sembolü olan ve rahat hareket etmeye imkan tanımayan teferruatlardan kurtulmasına sebep olmuĢtur (Karabıyık Barbarosoğlu, 2002, s. 90).

Kadınların, artık erkek meslektaĢlarıyla aynı Ģekilde giyindikleri için hırs, kararlılık, maharet, mantıklılık, vb gibi iĢyerinde değerli bulunan niteliklerde erkeklere eĢit olduğu izlenimini yaratır ( Davis, 1997, s. 64 ).

Kadınların erkek giyimine özgü unsurları benimsemesi, çoğu zaman ilk Ģok geçtikten sonra müsamaha ya da latifeyle karĢılandığı halde, pantolon için aynı durumun geçerli olmaması ilginçtir. 19. Yy ortalarında Paris‟te George Sand, pantolon giydiği için toplumdan dıĢlanmıĢtır; aynı Ģey ondan hemen hemen yüz yıl sonra, kibar çevrelerde pantolon giyen Marlene Dietrich‟in baĢına gelmiĢtir. Belki daha da çarpıcı olan, 1960‟ların sonlarındaki kadın hareketinin ardından pantolonun kitlesel ölçekte kabul görmesine karĢın, çok sayıda saygıdeğer otel ve restoran ile halka açık baĢka iĢletmenin pantolonlu kadınları kabul etmemesiydi ( Davis, 1997, s. 66 )

20. yüzyılda yaĢanan teknolojik ve toplumsal geliĢmelere bağlı olarak kadının çalıĢma durumu, yaĢam tarzı, ekonomik bağımsızlığı, giyim tarzı ve buna benzer yaĢanan değiĢmeler, kadının toplum içerisinde daha aktif rol almasına ve sorumluluk üstlenmesine sebep olmuĢtur. Bununla birlikte kadın seçen, belirleyen, karar veren bir konuma da gelmiĢtir (GürĢahbaz, 2001, s. 93).

AraĢtırma sürecinde en son literatür bilgilerinden yararlanmak ve bunları bir araya getirebilmek için, çeĢitli üniversite kütüphaneleri, bazı kurum ve kuruluĢların kütüphaneleri, bilgi ve dokümantasyon merkezlerinden faydalanılmıĢtır. Ayrıca Yüksek Öğrenim Kurumu dokümantasyon merkezinden ve internet ortamından da bu konudaki araĢtırmaların taraması yapılmıĢ, yapılan araĢtırmalar sonucunda, konuyla ilgili yayın ve araĢtırmalara tarih sırasına göre aĢağıda yer verilmiĢtir.

Aydın (1989), „Türk Kadınının Beden Ölçüleri‟ isimli araĢtırmasında 18 ve daha

yukarı yaĢlardaki Türk kadınlarının giysi kalıbı hazırlamak için gerekli beden ölçülerini belirlemeye çalıĢmıĢtır. 12.500 kadın üzerinden 26 boyutta ölçü alınarak istatiksel analizleri yapılmıĢtır. AraĢtırmadan elde edilen bulgular bazı ülkelerin standartları ile karĢılaĢtırılarak, Türk kadınının beden gruplarının bu standartlardan farklı olduğu ve beden ölçüsü sabit tutulduğunda kalça ölçüsünün daha fazla olduğu belirlenmiĢtir. AraĢtırmadan elde edilen ortalama değerler, müller sisteminin formülleri yardımıyla elde edilen değerlerle karĢılaĢtırılarak, müller sistemi formüllerinin Türk kadınının beden ölçülerini açıklayıcı nitelikte olmadığı saptanmıĢtır. Bu sonuçlara göre hazır giyim sektöründe Türk kadının beden ölçülerinin kullanılması gerektiği ve giyim

öğretim programlarında Türk beden ölçülerine dayalı kalıp sisteminin geliĢtirilmesi gerektiği önerisinde bulunulmuĢtur.

Kalınkara ve Kayabaşı (1995), 5. Ergonomi Kongresinde yayımlanan “Hazır

Giyim Sektöründe Boyutsal (Antropometrik) Ölçülerin Önemi” adlı araĢtırmada insanların boyutsal ölçüleri arasında önemli farklılıklar olduğu, insanın kullandığı giysilerin vücuda uyması ve hareket serbestliği sağlaması için hazırlanacak olan kalıpların antropometrik ölçülerden yararlanılarak hazırlanması gerektiği belirtilmiĢtir. Türk insanın ölçülerine dayalı standart kalıplar olmaması önemli bir sorun olarak görülmüĢ, giysi tasarımına yönelik antropometrik ölçülerin belirlenmesinin giysinin vücuda uyması, fonksiyonel olması ve rahat hareket olanağı sağlayacağı savunulmuĢtur.

Topaloğlu (1995), „Türk Kadın Ölçüleri Standardizasyon ÇalıĢmaları Üzerine

Bir AraĢtırma‟ isimli makalesinde giysi üretiminde, insan beden yapısının incelenmesinden baĢlayarak pazarlama ve dağıtım gibi çeĢitli ve çözümü güç sorunlar ortaya çıkmakta olduğunu, giyim sanayinin giysi üretiminde bu sorunlardaki ilk çözüm iĢleminin kalıp hazırlamak olduğunu ifade etmektedir. AraĢtırma kapsamında Ankara‟nın 5 farklı ilçesinde ikamet eden kadınlardan tesadüfi yöntemle belirlenen 500 kadından, 18 farklı vücut ölçüsü almıĢtır. AraĢtırmaya alınan 500 yetiĢkin kadının hesaplanan yardımcı beden ölçülerinin, vücut üzerinden alınan ölçülerden düĢük olduğu, bu değerlerin birbiriyle uyum göstermediği belirtilmiĢtir. Bu farklılığın ise giysinin vücuda uygunluğunu ve estetik görünüĢünü olumsuz etkileyeceği, giysinin giyilmeden önce düzeltilmesi veya dikim aĢamasında prova gerektireceği ifade edilmiĢtir.

Şener (1995), „Türk Kadınlarının Vücut Ölçülerine Uygun Yeni Bir Kalıp

Sistemi GeliĢtirilmesi‟ isimli doktora tezinde 19-60 yaĢları arasında tesadüfi yöntemle belirlenen 500 kadın üzerinden 33 boyutta, 16.500 ölçü alınmıĢtır. Alınan ölçülerle istatistiksel analizler sonucunda 9 ayrı beden ölçü tablosu oluĢturulmuĢtur. ÇalıĢmada, Müller, Paff ve Metrik kalıp sistemlerine göre hazırlanan kalıplar kontrol edilerek Türk kadının vücut özelliklerine uygun olmadığı görüĢü benimsenmiĢtir. Buradan yola çıkılarak, her bir beden grubu için vücut ölçülerinin kullanıldığı bir kalıp sistemi geliĢtirilmiĢtir. GeliĢtirilen kalıp sistemine göre üretilen kalıplar 154 kadına giydirilerek uygunluğu saptanmaya çalıĢılmıĢtır. Yapılan değerlendirme sonucunda, kalıplarda bazı

düzeltmeler yapılmıĢ, bu sistemin Türk kadınının vücut özelliklerine uyum sağladığı ve uygulanabilir olduğu ileri sürülmüĢtür.

Erdoğan (1999), „Bebek-çocuk-genç yaĢ gruplarında vücut ve giysi ölçülerinin

standardizasyonu‟ isimli makalesinde; vücut ölçüleri standardı ve giysi ölçüleri hesabı sistemini geliĢtirmeyi amaçlamıĢtır. Bunun için; çeĢitli yıllarda tarafından yürütülen değiĢik yaĢ grupları ölçü standardı için çalıĢılan lisans ve doktora projelerinin sonuçları, konuyla ilgili diğer araĢtırmacıların yaptıkları yüksek lisans ve doktora çalıĢmalarının sonuçları, yurt dıĢı standartları ve bu beden grubunda çalıĢarak yurt içi ve yurt dıĢı üretim yapan 44 firmanın kullandığı ölçü tabelalarından elde edilen değerler kız ve erkek için ayrı ayrı halde istatistiksel yöntemlerle değerlendirilmiĢtir. Ortaya çıkan sonuçlar ile önce; bebek çocuk, genç yaĢ grubu için temel vücut ölçüleri standardı tablosu geliĢtirilmiĢ ve daha sonra çeĢitli giysi türlerine göre giysi ölçülerinin standardını veren sistematik yerleĢimli bir ölçü tablosu elde edilmiĢtir. Son olarak da ölçü tabloları içindeki bazı bedenlerin bilgisayarlı kalıp hazırlama sisteminde (CAD) kalıpları hazırlanmıĢ ve giydirilme yöntemiyle kontrolü yapılmıĢtır.

Eray ve Aras (2000), tarafından "Tüketicinin Giysi Seçimini Etkileyen

Faktörler" i belirlemek amacıyla yapılan araĢtırmada; Ankara ve Kırıkkale‟de yasayan çeĢitli yaĢ ve meslek gruplarından toplam 75 tüketiciye 15 sorudan oluĢan anket uygulanmıĢtır. AraĢtırma sonuçlarına göre; tüketicilerin alıĢveriĢ öncesinde ihtiyaç listesi hazırlamadığı görülmüĢtür. Tüketicilerin giysi seçiminde; en etkili faktörün, ekonomik kısıtlamalar olduğu tespit edilmiĢtir. Giyside moda anlayıĢı kiĢiden kiĢiye 54 farklılık gösterdiği ve ayrıca da modaya uymaktan daha çok kiĢilerin vücut yapısına uygun, vücuttaki kusurları gizleyebilen giysileri tercih ettiği bulunmuĢtur. Tüketicilerin kalite kavramını giyside görmeyi model- marka imajına bağlayarak markanın önemli bir faktör olduğunu düĢündüğü, satın alınan ürünün defolu çıkması durumunda tüketicilerin büyük bir çoğunluğunun malı iade ederek veya değiĢtirerek çözüm yoluna gittiği tespit edilmiĢtir.

Eray ve Gürcan (2000), „Metrik ve Müller Biçki Sistemi ile Elde Edilen Kadın

Temel Bedeni Kalıplarının KarĢılaĢtırılması ve Türk Kadın Vücuduna Uygunluğunun AraĢtırılmasına Yönelik Örnek Bir ÇalıĢma‟ isimli makalesinde kalıp hazırlamanın, giysi üretiminin ilk basamağını oluĢturduğu ve giysiden istenilen sonucun alınmasında

en önemli unsuru olduğu belirtilmiĢtir. Modanın giysilere yansıtılması ve geniĢ kitlenin vücutlarına uyumu konusunda memnuniyetin kazanılması sağlam temeller üzerine oturtulmuĢ kalıpları gerektirdiği ifade edilmiĢtir. AraĢtırma kapsamında random yöntemiyle belirlenmiĢ, 14- 22 yaĢları arasında 38- 40 beden gruplarındaki 100 kadın üzerinden Metrik- Müller biçki sistemine uygun olarak ölçüleri alınmıĢ, 1/1 ölçekli temel beden- kol kalıpları hazırlanmıĢ ve kiĢiler üzerinde denenerek birbirlerine üstünlük düzeylerinin olup olmadığı belirlenmeye çalıĢılmıĢtır. AraĢtırma sonucunda her iki sisteminde bazı noktalarda vücut üzerinde bazı noktalarda olumsuz yanlarının olduğu tespit edilmiĢtir. Ön ve arka bedende, Metrik sisteminde elde edilen kalıplar, Müller sisteminde elde edilen kalıplara nazaran vücudu daha fazla sarmakta olduğu, ancak kalça hattında, bel- kalça ölçü farkı olan vücutlarda müller sisteminde potluk oluĢtuğu, Metrik sisteminde ise beden ölçüsü küçük olan vücutlarda kalça hattının dar geldiği tespit edilmiĢtir.

Mete (2000), „Yeni GeliĢtirilen Bir Kadın Üst Beden Temel Kalıp Çizim

Sistemi Ġle M. Müller & Sohn Sisteminin KarĢılaĢtırılması‟ isimli makalesinde Müller & Sohn sistemi ile yeni geliĢtirilen Efes kalıp çizim sistemlerini karĢılaĢtırmalı olarak incelemiĢtir. Bunun için farklı üst beden formlarını sergileyen 3 genç kadın üzerinde ölçüler alınmıĢ ve her iki sisteme göre ön ve arka üst beden kalıpları hazırlanmıĢ, daha sonra mermerĢahi kumaĢtan dikilmiĢtir. Aynı kiĢiye ait ölçüler kullanılarak her iki sisteme göre hazırlanan kalıplar üst üste konup incelendiğinde ve mermerĢahiden dikilmiĢ temel bedenler canlı manken üzerinde değerlendirildiğinde 2 sistem arasında belirgin farklılıklar olduğu ortaya çıkmıĢtır. Bu çalıĢmayla Müler sistemi ile hazırlanan kadın üst baden temel kalıplarının gerçek vücuda tam bir uyum sağlamadığı, özellikle de göğüs ve bel eksenlerinin gerçek göğüs ve bel eksenleri ile uyuĢmadığı ortaya konmuĢtur. Gerçeğin aksine Müller sistemi ile hazırlanan üst beden giysilerde ön bedenin arka bedene göre daha dar olduğu görülmüĢ, bu nedenle de yan dikiĢlerin öne doğru kaydığı gözlenmiĢtir. Diğer taraftan bu sisteme göre hazırlanmıĢ ön ve arka beden kalıplarının, kadında en önemli merkezi eksen olan göğüs eksenine göre dengesi sağlıklı olmadığından bu sistemle hazırlanmıĢ giysilerin omuz eksenleri ve göğüs uçları vücutta tam yerine oturmadığı saptanmıĢtır. Bu çalıĢmada Dokuz Eylül Üniversitesi‟nde geliĢtirilen kalıp çizim sisteminin vücut tiplerine ve ölçülerine bağlı kalmaksızın her tip vücuda uygulanabileceği ve Müller & Sohn sistemine göre daha sağlıklı sonuç vereceği öne sürülmektedir.

Vural ve diğerleri (2001), „Giysi Tasarımında Ergonomik YaklaĢım‟ isimli

araĢtırmasında son yıllarda hazır giyim üretiminde ortaya çıkan geliĢmelerin, giysi tasarımını ön plana çıkardığını ve giysinin ergonomik açıdan insana uyumunun dikkat edilmesi gereken en önemli kriterler arasında yer aldığını belirtmektedir. Tasarımcı- üretici- tüketici iliĢkilerinin daha çok önem kazandığı son yıllarda, bir endüstri ürünü olan giysinin, tasarım ilkeleri ve elemanlarının antropometrik özellikleri de dikkate alınarak üretilmesi gerektiğini belirtmektedir. Fakat Türkiye‟de sınırlı sayıda insan üzerinde yapılan araĢtırma sonuçlarına göre Türk insanı için antropometrik ölçülerin belirlenmeye çalıĢıldığı, fakat yetersiz kaldığı belirtilmektedir. Bu nedenle iĢletmelerin genellikle dıĢ ülkelerden alınan standartları ve mamul ölçüleri kullandıklarını, bir çok iĢletmenin ise ara beden kullanmadıklarını, giysi tasarımında kullandıkları hammadde ve yardımcı malzemelerin kullanılabilirlik özelliklerine dikkat edilmediğini saptamıĢlardır.

Erden (2001), „9-19 YaĢ Grubu Genç Kızlarda Giyinme Problemleri‟ adlı

yüksek lisans tezinde; üretici firmaların insan vücudunun fiziksel büyüme ve geliĢimi, vücut oranları, vücut tipleri ve antropometrik ölçülere dayalı tasarımları gerçekleĢtirmeleri, hem pazardaki paylarını arttırmaları hem de toplam kalite anlayıĢının önemli unsurlarından olan tüketici memnuniyetini sağlamaları açısından önem taĢıdığını ifade etmektedir. AraĢtırma kapsamında 9- 19 yaĢ arası genç kızların geliĢimleri incelenerek giysi seçimi ve kullanımlarında yaĢadıkları problemler anket tekniğiyle elde edilmeye çalıĢılmıĢtır. AraĢtırma Ankara ilinin Altındağ Yenimahalle ve Çankaya ilçeleri ile sınırlandırılmıĢtır. Elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonucunda adölesanların vücutlarıyla giysileri arasında uyumsuzluklar olduğu tespit edilmiĢ, adölesanlara yönelik ölçü standartları ve kalıp çizim yöntemlerinin geliĢtirilmesine ihtiyaç olduğu tespit edilmiĢtir. Ayrıca giysilerde kullanılan kumaĢ ve malzemelerin istenilen kalitede olmadığı, model, renk ve desen olarak adölesanların isteklerine cevap vermediği belirlenmiĢtir.

Gürşahbaz (2001), „Hazır Giyim Sektöründe Üretilen Kadın Etek ve Ceketinin

Vücut Hareketleri ile Uyumunun Ergonomik Açıdan Ġncelenmesi‟ isimli yüksek lisans tezinde; günümüz kadınının çalıĢma yaĢamında ve günlük yaĢantısında rahat, dıĢ etkenlerden uzak durumları tercih etmesinin, giysilerden beklentilerini de değiĢtirdiğini

ifade etmektedir. Önceleri giysi tercihinde estetik unsurlar, renk, kumaĢ deseni, model ve moda ön planda iken, günümüzde giysinin fonksiyonelliğinin, vücuda uyumunun, hareket serbestliği vermesinin de bir o kadar önem kazandığı ifade edilmiĢtir. Buna bağlı olarak, giysi kalitesinin istenilen nitelikte olması, kiĢinin antropometrik yapısına uyumu ve giysi ölçülerinde Türk kadının beden yapısını yansıtan bazı standartların belirlenmesi ve bunların kalıp ve ürüne yansıtılması gereği gündeme getirilmiĢtir.

Kaynak (2005), ‘Büyük Beden Tüketicisi Kadınların Büyük Beden

Kıyafetlerden Ceket ve Pantolonlarda KarĢılaĢtıkları Model ve Kalıp Kaynaklı Problemlere ĠliĢkin GörüĢlerinin Ġncelenmesi‟ isimli yüksek lisans tezinde; toplumda, büyük beden giysi kalıbının normal ölçülerde hazırlanmıĢ beden kalıplarının geniĢletilmiĢ hali olduğu düĢüncesinin yaygın olduğuna değinmektedir. Bu yaygın düĢünceyi ortadan kaldırmak ve büyük bedenli tüketicilerin ihtiyaçlarına cevap verebilmek için tez çalıĢmasında, büyük bedendeki fiziksel farklılıkların ve farklı vücut tiplerinin bilinmesi gerektiğini belirtmekledir. Büyük beden tüketicisi kadınların, satın aldıkları ceket ve pantolonda karĢılaĢtıkları sorunları belirlemek ve bu sorunlara çözüm önerileri getirmek amacı ile yapılan araĢtırmada, Ankara ilinde yaĢamakta olan 45-59 yaĢ arası orta yaĢ grubu kadınlara, araĢtırmacı tarafından hazırlanan anket formu uygulanmıĢtır. AraĢtırma verilerine göre büyük beden giysilerden, ceket ve pantolonda model ve kalıp kaynaklı pek çok sorunun yaĢandığı belirlenmiĢtir. Büyük beden giysilerinden ceket ve pantolonda karĢılaĢılan kalıp kaynaklı sorunların giderilebilmesi için, büyük beden kullanıcısı kadınların vücut tipleri ve özelliklerinin antropometrik açıdan incelenmesi gerekliliği belirlenmiĢtir. Bununla birlikte büyük beden kullanıcısı kadınların standart ölçü tablosunun olmayıĢı ve oluĢturulmasına da ihtiyaç olduğu belirtilmektedir.

Çileroğlu (2006), „Ġç Giyim Üretimine Yönelik 18-50 yaĢlar arası Kadın Beden

Ölçüleri Standardizasyonu Üzerine Bir AraĢtırma‟ isimli Doktora Tezinde, Türkiye‟nin bütün coğrafi bölgelerinden 1151 kadın üzerinden 27 boyutta vücut ölçüsü alınmıĢtır. Elde edilen ölçülerin betimsel istatistik analizleri yapılarak ölçüler arasındaki iliĢki düzeyleri incelenmiĢtir. Ağırlık ile geniĢlik ölçüleri, boy ile uzunluk ölçüleri arasında önemli düzeyde iliĢkiler saptanmıĢtır. Bölgeler arasındaki ölçü farklılıkları incelendiğinde, standartların oluĢturulmasında dikkate alınacak değerde bir farklılık tespit edilememiĢtir. Standardizasyonun oluĢturulmasında, göğüs altı çevresi ölçüsü

kullanılmıĢ ve beden aralıkları 5cm olarak belirlenmiĢtir. ÇalıĢmanın sonunda, iç giyim üretimine yönelik 70- 100 arasındaki bedenler için standart ölçü tabloları hazırlanmıĢ ve her bir beden için altı ara beden oluĢturulmuĢtur. OluĢturulan standart tablolarda yer alan değerler uluslar arası standart ölçü tablolarıyla karĢılaĢtırıldığında, 70-90 arasındaki bedenlerin göğüs çevreleri uluslar arası standartlardan daha küçük, 90 beden sonrasında benzer olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır. AraĢtırmada küçük (65 ve altı) ve büyük ( 100 ve üzeri) bedene sahip yeterli sayıda kadına ulaĢılamadığı için bu bedenlere ait ölçü tablolarının oluĢturulamadığı, bundan sonra yapılacak çalıĢmalarda örneklem belirleme ölçütü olarak beden özelliğinin seçilmesi gerektiği vurgulanarak,özel gruplara yönelik araĢtırmalar yapılması önerilmiĢtir.

Sezer (2006), ‘Müller Kalıp Sistemi 46-52 Beden (38-41 Yaka) Klasik Erkek

Gömleği Kalıplarının Antropometrik ve Ergonomik Uyumunun Ġncelenmesi, GeliĢtirilmesi‟ isimli yüksek lisans tezinde; kalıp sisteminin geliĢtirilmesi vücudun basitleĢtirilip, sayısal hale getirilmesi ile gerçekleĢeceğine, bu noktada ise insan vücudunun antropometrik verilerinin devreye girdiğine değinmektedir. Ancak ülkemiz insanlarına uygun standart ölçü tablolarının yeterli olmaması ve Türk insanının vücuduna uyumlu kalıp sisteminin henüz oluĢturulmamıĢ olması, satın alınan giysilerde vücuda uyum problemlerini de beraberinde getirmekte olduğu belirtilmiĢtir. AraĢtırma tarama modelli olup, random yöntemiyle seçilen, her bedende 100 kiĢi olmak üzere toplam 400 kiĢi araĢtırmanın örneklem grubunu oluĢturmaktadır. Örneklem grubundan toplanan veriler, bilgisayar ortamına aktarılarak üzerinde gerekli istatistiki çalıĢmalar yapılmıĢ, elde edilen sonuçlar tablo haline getirilerek, alınan ölçülerin grafikleri oluĢturulmuĢtur. AraĢtırma sonucunda elde edilen verilere göre Müller Kalıp Sistemi ile hazırlanan 46,48,50,52 Beden (38,39,40,41 Yaka) sportmen tip klasik erkek gömlekleri, 46,48,50,52 Beden (38,39,40,41 Yaka) sportmen tip erkek öğrencilere tam olarak uyum Sağlamadığı tespit edilmiĢtir. Otuz yıl önce Alman insanının anatomik özelliklerine göre hazırlanan Müller Kalıp Sisteminin günümüz Türk erkek öğrencilerine uymamasının nedeninin, Türk erkeğinin farklı anatomik yapısı olabileceğine değinilmiĢtir. Elde edilen sonuçtan yola çıkılarak, araĢtırma sonucunda elde edilen veriler doğrultusunda, Müller Kalıp Sistemi sportmen tip klasik erkek gömlekleri geliĢtirilmiĢ, geliĢtirilen gömlek kalıpları sportmen tip erkek öğrenciler üzerinde tekrar denenmiĢ ve herhangi bir problemle karĢılaĢılmamıĢtır.

Yılmaz (2006), „Kadın Etek Ve Pantolon Kalıplarında Yeni Bir Kalıp Sistemi

GeliĢtirme‟ isimli yüksek lisans tezinde, dünyada en çok kullanılan on kalıp sistemi (Pfaff, Metrik, Müller, Systemschintt, Ġtalyan, Bloklar, Temel Bloklar, Ġngiliz Blokları, Contec ve Optimass kalıp sistemleri) inceleyerek, kadın giyiminde etek ve pantolon için yeni bir kalıp sisteminin geliĢtirilmesini amaçlamıĢtır. Bu sistemler arasında karĢılaĢtırmalar yapılarak bir tablo hazırlanmıĢtır.Bu verilerden yararlanarak kadın

Benzer Belgeler