• Sonuç bulunamadı

Tasarım Hakkının Doğum Anı

yollarını kullanmasına olanak tanır181.

Paris Anlaşmasının 2. maddesinde yer verilen ülkesellik ilkesi182, fikri mülkiyet hukukumuzda genel olarak kabul edilmekle birlikte kişisellik ilkesine de yer verilmiştir183. Kişisellik ilkesi, bir ülke yasasının vatandaşlarını yurt dışında da korumasına, onu izlemesine denir. Hukukumuzda patent ve marka koruması açısından kişisellik kabul edilmemiştir. FSEK m. 88, 554 sayılı KHK ve Coğrafi

İşaretlerin Korunması Hakkındaki KHK’ nın 2. maddesinde ülkesellik ilkesinin yanı sıra korumadan yararlanacak kişiler açısından kişisellik ilkesine de yer verilmiştir184.

Sonuç olarak koruma bakımından ülkesellik ilkesinin benimsendiği 554

sayılı KHK’ ya göre, tasarımın Türkiye’ de korunabilmesi için mutlaka ülkemizde tescil edilmiş olması gerekir. Aksi takdirde sadece başka bir ülkede tescil edilmiş tasarım hakkı, sahibine 554 sayılı KHK’ dan yararlanma hakkı vermeyecektir.

F. Tasarım Hakkının Doğum Anı

Fikri Mülkiyet hakkın doğumu ve tescilin rolü hakkında özellikle patentler

ve markalar açısından öğretide farklı görüşler ileri sürülmüş olup görüş birliği sağlanamamıştır. Sorun, fikir ve sanat eserleri üzerindeki hakkın herhangi bir şekil( tescil) şartı aranmaksızın doğmasına karşın, patent, marka ve tasarım hukukunda tescilden söz edilmiş olmasından kaynaklanmaktadır185. Fikir sanat eserlerinde “yaratma ilkesi” kabul edildiğinden eser, meydana getirildiği anda eser sahipliği ve

181

ERDEM, s. 39; TEKİNALP, Fikri, s. 47. Aynı yönde bkz. AYİTER, İhtira, s.91; ORTAN, Avrupa Patent Sistemi, C.I, s. 1; SARAÇ, s. 39-40.

182 Ülkesellik ilkesine Paris Anlaşmasından başka Sınai Hakların Korunmasına ilişkin Paris Sözleşmesi, Edebi ve Sanat Eserlerinin Korunmasına İlişkin Bern Sözleşmesi ve Evrensel Telif Hakları Sözleşmesi gibi önemli çok taraflı milletlerarası sözleşmelerde de yer verilmiştir. Bkz. ERDEM, s. 39.

183 SULUK, Tasarım Hukuku, s. 180, TEKİNALP, Fikri, 58.

184 554 sayılı KHK’ nın 2. maddesinde korumadan yararlanacak kişiler arasında Türkiye vatandaşları da sayılmıştır. Bu hükme göre, ülkesellik ilkesi gereği korumadan yararlanabilmesi için Türkiye’ de tescil edilen bir tasarım, Türk vatandaşı sahibine yurt dışında da koruma sağlayacaktır. Bkz. SULUK, Tasarım Hukuku, s. 179-182; TEKİNALP, Fikri, s. 60-61.

ona bağlı manevi ve mali haklar doğar. Bu hakların doğumu için eserin herhangi bir makama bildirimine, tesciline, ruhsat alınmasına gerek yoktur186.

Patent ve markanın doğum anı ve tescilin buna etkisi açısından ileri sürülen öğretideki görüşler, tasarımlar için de geçerlidir. Öğretideki görüşler, patent hakkına ilişkin mutlak hakkın tescil ile doğduğunu savunan ve mutlak hakkın tescilden önce de var olduğunu savunan görüşler olmak üzere ikiye ayrılabilir. Ancak, aynı görüşü savunan Yazarlar arasında da görüş farklılıkları, mevcuttur.

İlk görüşü savunan yazarlardan Hirsch’ e göre, patent hakkı tescil ile birlikte

doğar. Bu hakkın üçüncü kişilere etkisi, tescil tarihinden başlayarak tescil kaydına hükümsüzlüğü gösterir bir şerh verilinceye kadar devam eder187. Ayiter ise, buluş üzerindeki hakkın yaratma anında doğmayacağını ancak, buluşçunun tescil öncesinde de bazı haklara sahip olmakla birlikte bu hakların mutlak hak niteliğinde olmadığını üçüncü kişilerin tecavüzlerini önleme yetkisi vermediğini belirtmektedir. Yazara göre tescil, hakkın doğumunun şart unsuru olan şekli bir işlemdir188.

İkinci görüş içinde değerlendirebileceğimiz Ortan ise, patent siciline tescilin hakka yeni bir değer, içerik kazandırmakla birlikte tapu siciline tescilde olduğu gibi bir hakkın kazanılmasının şartı olmadığını vurgulamaktadır. Yazara göre, mutlak hak tescil öncesi buluşun yaratılması ile birlikte buluşçunun şahsında doğmaktadır. Yazar, buluşçu hakkının üçüncü kişilerin tecavüzlerini önleme yetkisi vermeyen tam anlamıyla tekelci bir hak olmadığı görüşüne katılmamakta, buluşun tescil edilmemiş olması durumunda buluşçunun hakkını özel düzenlemelerdeki hükümlerle korumasının mümkün olmadığını ancak, buluşçunun genel hükümlere(MK. m.24, BK. m. 41-49, TTK. m.57 ve Eski Türk Ceza Kanunu m.364) dayanabileceğini belirtmektedir189. Tekinalp, tescilin fikri hakların doğumuna etkisini marka ve patent açısından farklı değerlendirmektedir. Yazar, 556 sayılı KHK’ nın 6 ve 9/3.

186 EREL, s. 87; KILIÇOĞLU, Karşılaştırmalı, s. 103; KARAHAN/SULUK/SARAÇ/NAL, s.6. 187

Bkz. HIRSCH, Fikri ve Sınai Haklar, s. 104. Aynı yönde bkz. KILIÇOĞLU, Karşılaştırmalı, s. 103.

188 Bkz. AYİTER, İhtira, s. 3.

maddeleri190 ile markalar açısından mutlak tescil ilkesinin benimsenmiş olduğunu, markanın sahibine sağladığı hakların tescil ile oluşacağını ve gerçek hak sahipliği ilkesinin kabul edilmediğini ifade etmektedir191. Buluş üzerindeki hak ise, markanın aksine patent belgesinin verilmesinden önce icadın yapılması veya tamamlanması ile herhangi bir kayda veya işleme gerek kalmaksızın buluş sahibinin kişiliğinde ve

şahsında kendiliğinden doğacaktır, yani patent açıklayıcıdır. Yazar, buluşun fikir ve sanat eseri üzerindeki hak gibi maddi bir fiil olduğunu, bir hukuki işlem olmayıp irade tezahürü olduğunu (Relakt) olduğunu ifade etmekte ve gerçek buluş sahibinin hem patent isteme hakkının gaspını hem de patentin gaspını defedebileceğini belirtmektedir192. Aynı yönde görüş bildiren Kaya’ ya göre, patentin alınmasından önceki aşamada patente yönelik hak mutlak haktır. Bunun göstergesi patenti istemek hakkının açıkça buluşa yapana ve haleflerine tanınmış olmasıdır. Patent verilmesinden önce buluş sahibinin buluş üzerindeki şahsiyet hakkı zaten onun mutlak niteliğini göstermektedir193.

Saraç ise, buluş üzerindeki hakların mutlak hak nitelik taşımayıp tescil ile bu hale geldiği fikrine katılmamakta; buluşun tamamlanması ile buluşçunun şahsında ortaya çıkan ve buluşçu hakkı olarak adlandırılan buluş üzerindeki bütün hakların mutlak nitelikte olduğu belirtmektedir. Yazar, tescilden önce buluşçunun buluş üzerindeki hakkının mutlak hak niteliğinde olduğu görüşünü Tekinalp ile aynı hususlara dayandırmaktadır. Yazar, bu görüşünü buluş hakkının malvarlığı haklarının yanı sıra buluşçuya patent belgesinde isminin belirtilmesini isteme hakkı gibi bir şahsiyet hakkı vermesine ve yine patent isteme hakkının gerçek buluşçu olmayan bir başka kimse tarafından kullanılması durumunda gerçek buluşçunun her zaman haksız başvuruda bulunan kişiye karşı “ patent isteme hakkının gaspı davası” açabilmesine dayandırmaktadır. Yazar, Ortan’ dan farklı olarak buluşun yapılması

190 556 sayılı KHK’ nın 9. maddesi, markanın sağladığı hakların üçüncü kişilere karşı tescil tarihinden itibaren hüküm ifade edeceğini düzenlemektedir. KHK’ nın 6. maddesi ise kararname ile sağlanan korumanın tescil yoluyla elde edileceğini belirtmektedir.

191 Gerçek hak sahipliği ilkesi, markayı ihdas eden kimsenin markanın gerçek sahibi olduğu şeklinde ifade edilmekte olup yürürlükten kaldırılan Markalar Kanunu’nda yer almaktaydı. Tescil ilkesinin kabul edildiği 556 sayılı KHK’ da ise bir şahıs, aynı mal veya hizmet için aynı markayı daha önce fiilen ihdas ve istimal ettiğini ve piyasada maruf hala getirdiğini, tescil edilmiş marka sahibine karşı iddia ve bu iddiasını dava ve karşı dava suretiyle ispat etmek hakkına sahip değildir. Bkz. TEKİNALP, Fikri, s. 358-359.

192

ile patentin alınması kadar geçen aşamalardaki haklar birbirinin devamı niteliğinde olmakla birlikte aynı nitelikte olmadığını, genel hükümlerin tanıdığı yetkiler ile patentten doğan hakkın sağladığı yetkiler son derece farklı olduğunu savunmaktadır194. Buluş üzerindeki hakkı buluş hakkı ve patentten doğan hak olarak iki ayrı kavramla ifade eden Yazar, patentten doğan hakkın ise patent başvurusunun incelenmesi sonucunda TPE tarafından patentin verilmesi kararı ile birlikte doğduğunu ifade etmektedir195.

Tasarım hakkının doğum anı hakkında görüş bildiren yazarlardan Suluk’ a göre, tasarımlarda tescil, inhisari haklar bakımından zorunlu olmakla birlikte tescil öncesinde de bir hak söz konudur. Patentler bakımından patent isteme hakkı olarak nitelenen bu hak, tasarımlar bakımından “ tasarım belgesi isteme hakkı veya

başvuruda bulunma hakkı” olarak adlandırılmaktadır. Bu hak, kamuya sunulduğu

anda kendiliğinden doğmakla birlikte inhisari nitelikte değildir. Hak, bu niteliğini tescil ile birlikte kazanmakta olup tescil öncesi sadece taklide karşı koruma, söz konusudur. Yazar, tescilli tasarım hakkının doğum anını ise TPE’ nin başvuru işlemini sonuçlandırma ve tasarım belgesi verme kararına bağlamaktadır. Yazar, bu sonuca koruma süresini düzenleyen 554 sayılı KHK’ nın 12. maddesinin196 lafzından ulaşmakta ancak, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için başvurunun yayımının

şart olduğunu vurgulamaktadır197.

Bizim de katıldığımız görüş, öğretide Patentler bakımından Saraç, tasarımlar bakımından ise Atamer’ce198 savunulmaktadır. Kanımızca tasarımın yaratılması ile tasarım hakkı tasarımcının şahsında doğmaktadır. Bu hak, tasarımcıya inhisari yetkiler veren mutlak bir hak niteliğindedir. Bu sonuca 554 sayılı KHK m.18’inci ve 19. maddelerinde hükmünü bulan “gerçek hak sahipliği” ilkesinden ulaşmaktayız. 554 sayılı KHK’ nın 18. maddesinin birinci fıkrasına göre, “ tasarımcı başvuru

193 Bkz. KAYA, s. 178.

194 Bkz. SARAÇ, s. 30-31. 195 Bkz. SARAÇ, s. 32-33.

196 554 sayılı KHK’ nın 12 maddesine göre, “ tescilli tasarımların koruma süresi başvuru tarihinden

itibaren 5 yıldır. Anılan süre, beşer yıllık dönemler halinde yenilenmek üzere toplam 25 yıla kadar uzatılır.”

197 Bkz. SULUK, 170-171. 198 Bkz. ATAMER, s. 23-24.

sahibine veya tasarım hakkı sahibine karşı, tasarım sicilinde, rüçhan belgelerinde ve yayınlama sırasında adının tasarımcı olarak gösterilmesi hakkına sahiptir.” Yine

tasarım isteme hakkının gerçek tasarımcı olmayan bir başka kimse tarafından kullanılması durumunda gerçek tasarımcı, her zaman haksız başvuruda bulunan kişiye karşı “ tasarım isteme hakkının gaspı davası” açabilecektir199. Bu hükümler, tasarım hakkının manevi yönünü ifade etmektedir. Tescil öncesinde tasarım sahibi bu haklarını herkese karşı genel hükümlere dayanarak kullanabilecektir. Tescil sonrası tasarımdan doğan hakkın verdiği yetkiler, tescil öncesi tasarım hakkından doğan yetkilerin devamı olmakla birlikte aynı nitelikte değildir. 554 sayılı KHK ile verilen insihari haklar, son derece farklıdır. Bu haklar ise öğretide Suluk tarafından belirtildiği gibi TPE’ nin başvuru işlemini sonuçlandırma ve tasarım belgesi verme kararıyla doğmaktadır.

V. Tasarım Hakkının Korunması