• Sonuç bulunamadı

Bu araĢtırmada uygulama alanı olarak seçilen Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi‟nde mevcut sorunların kaynakları üzerinde durulmuĢtur. Öncelikle çevresel etkilerden kaynaklanan sorunlar belirlenmiĢ, ardından Pamukkale-Hierapolis Ören Yeri‟nde taĢıma kapasitesine (fiziksel ve sosyal taĢıma kapasitesi) yönelik hesaplamalar yapılmıĢtır.

Denizli‟de sanayileĢmenin hız kazanması, mekân kullanımında değiĢmelerin artmasına, bazı alanların sanayi ve yerleĢim alanlarına dönüĢmesine ve kırsaldan kente göçün artmasıyla bu dönüĢümün hız kazanmasına ve etkisinin geniĢ alanlara yayılmasına neden olmuĢtur. 1976 yılında yaĢanan deprem sonrası eski yapıların yerini yeni konutların alması ve bunların kentin doğu ve güneyine yayılması, batıda ise organize konut alanlarının oluĢturulması kentleĢme sürecini hızlandırmıĢtır. Böylece kent, belediye sınırlarını aĢarak kırsal yerleĢimler ile bütünleĢmiĢtir. 1976‟dan günümüze kadar kentin doğu, batı ve güneye doğru yayılması ve bu alanlarda geliĢimini tamamlaması kentin yeni bir geliĢme alanına ihtiyaç olduğunu göstermektedir ki bu da geniĢ düz alanların yoğun olduğu, çalıĢma alanının da bulunduğu kentin kuzey/kuzey doğusunu içine almaktadır.

Denizli, sanayi ve turizmin geliĢmeye baĢlaması ile birlikte istihdam olanaklarının artması sonucu göç alma hızını artırmıĢtır. 2015 yılı itibariyle 993.442 kiĢiye ulaĢan il nüfusunun 2030 yılı nüfus projeksiyonuna göre 1,3 milyon olacağı tahmin edilmektedir. Bu durumun kent merkezindeki nüfus artıĢına bağlı olarak yerleĢim yerlerinin geniĢlemesine neden olacağı düĢüncesini desteklemektedir.

Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi‟ne etkisi olabilecek yerleĢim alanları Denizli ili içerisinde kentsel yerleĢim ve kırsal yerleĢim niteliğindedir. ÇalıĢma alanı sınırları içerisinde bulunan Yeniköy, Pamukkale, Develi, Akköy ve Karahayıt mahalleleri ile çalıĢma alanı yakın çevresinde bulunan ancak ÖÇKB sınırları içerisinde yer almayan Eldenizli, Irlıganlı, Küçükdere, Salihağa, YukarıĢamlı, Çeltikçi, Karakova, Goncalı ve Korucuk mahallelerinin geliĢme ve büyüme potansiyellerinin yüksek olduğu görülmektedir. Alanın çoğunlukla düz olmasına bağlı olarak, Denizli‟nin önemli turizm bölgelerinden biri olan Çürüksu Ovası içerisinde kurulması nedeniyle tarım alanlarının yeni yerleĢim yerlerine ve turizm bölgelerine dönüĢme riski bulunmaktadır. Turizmin önemli ölçüde etkilediği bölgede konutların yanı sıra otel, motel, pansiyon gibi yapılar da bulunmaktadır. Öyleki yapılaĢma travertenlerin bulunduğu alana yaklaĢık 20-30 m kadar yaklaĢmıĢ durumdadır. Bölgedeki yerleĢimler genellikle toplu olmasına rağmen yeni yapılan konutların toplu yerleĢim birimlerinden ayrılmaya baĢladığı ve özellikle tarım alanlarına doğru bir ilerlemenin olduğu görülmektedir. Karahayıt mahallesinde Toplu Konut Ġdaresi (TOKĠ) tarafından II. ve IV. toprak yetenek sınıfları üzerinde yapılan konutlar bu durumun en belirgin örnekleridir. Bu durum tarım arazilerinin zaman içerisinde yerleĢim alanlarına dönüĢmesi sonucu yok olmasına yol açabilir. Bu nedenle hem Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi içerisindeki yerleĢim alanlarının hem de yakın çevresinde bulunan mahallelerin geliĢiminin sınırlandırılması önem taĢımaktadır.

Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi ve yakın çevresinde yerleĢim, ulaĢım ve sanayi gibi kullanımlardan kaynaklanan hava kirliliği ve gürültü kirliliği ile

yapılaĢmanın artması sonucu bölgedeki bitki örtüsü, yeraltı su kaynakları ve tarım alanlarının kirlenmesi ve/veya uzun vadede yok olması söz konusu olabilir. Ülkemizde korunan alanların çevresinde tampon alanların oluĢturulmaması, koruma çalıĢmalarının etkinliğine zarar vermektedir. Benzer Ģekilde farklı korunan alanlarda yapılan çalıĢmalarda yakın çevredeki sorunların korunan alanlar üzerinde etkili olduğu belirtilmektedir. Gülkal (1999) Ihlara Özel Çevre Koruma Bölgesi‟nde, yerleĢim yerlerine yakın alanlarda yapılaĢmanın artıĢ göstermesi ile birlikte endemik bazı bitki türlerinin tehdit altında olduğunu ve çalıĢma alanı içerisinde katı ve sıvı atıklardan kaynaklanan toprak kirliliği ile buna bağlı olarak yeraltı ve yerüstü su kaynaklarında kurĢun (Pb) tespit edildiğini açıklamıĢtır. VuruĢkan (2009) Antalya Kentindeki Doğal Sit Alanlarında karĢılaĢılan sorunların nedenlerinden bazılarının turizm, yapılaĢma ile yoğun trafik baskısı, kimyasal ve evsel atıklar olarak tespit etmiĢtir. Bahadır (2013) Kovada Gölü Milli Parkı‟nda arazi kullanımlarına bağlı olarak ortaya çıkan tarım alanlarının amaç dıĢı kullanımı, aĢırı avlanma, orman yangını riski ve taĢıma kapasitenin zorlanması gibi etkenleri milli parkın gelecekteki en büyük çevresel sorunları olarak tespit etmiĢtir.

Denizli‟de sanayi, kentsel geliĢim ve turizm bölgeleri oluĢturulması ile bunların yayılmasının sınırlandırılmaması sonucu Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi‟nde mevcut alan kullanımlarından kaynaklanan hava, toprak, su ve gürültü kirliliği, bitki ve hayvan yaĢam alanlarının ve tür çeĢitliliğinin azalması ile peyzaj görünümünün değiĢimi gibi sorunlar görülmektedir. Bu alanların yayılması sadece bazı alan kullanımlarının değiĢmesine neden olmamakta, aynı zamanda hava, su ve toprak kirliliği baĢta olmak üzere çeĢitli çevre sorunlarına da yol açabilmektedir. AraĢtırma alanı çevresinde yaĢanan bu değiĢimin, hava ve su kirliliğinden etkilenme riski yüksek olan travertenler üzerinde etkili olması kaçınılmazdır. Son yıllarda Denizli‟de sanayi alanlarının artması ve sanayi dallarının çeĢitlenmesi ile sanayide istihdam edilen kiĢi sayısının artması, benzer Ģekilde turizmde yaĢanan geliĢmeler ve bunlara bağlı olarak artan kentleĢme araĢtırma alanını doğrudan etkilemeye baĢlamıĢtır. Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içerisinde büyük bir sanayi sitesi bulunmamasına rağmen, alan içerisinde küçük çaplı bazı üretim tesisleri (kilit parke taĢ, taĢ iĢleme tesisi vb.) bulunmaktadır. Toz, partikül madde ve gürültünün ortaya çıkmasına neden olan bu tesislerin, tarım alanları, travertenler, tarihi alanlar, yerleĢim alanları ve orman alanları üzerinde olumsuz etkilerinin olabileceği düĢünülmektedir.

Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi yakın çevresinde yer alan Denizli Organize Sanayi Bölgesi ile Deri Ġhtisas Organize Sanayi Bölgesi ve Denizli Çimento Fabrikasının çalıĢma alanına etkilerinin olabileceği düĢünülmektedir. ÇalıĢma alanına en yakın (32 km) ve kimyasal, plastik-kauçuk, metal gibi faaliyetlerde üretim yapan tesis sayısının (32 adet) az olmadığı Denizli Organize Sanayi Bölgesi‟nin toprak, su, hava, bitki örtüsü, yaban hayatı gibi doğal faktörler üzerinde etki oluĢturabileceği dikkat çekmektedir. Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi‟ne yaklaĢık 50 km mesafede bulunan Deri Ġhtisas Organize Sanayi Bölgesi ve Çimento Fabrikası da benzer olumsuz etkilere yol açmaktadır. Ayrıca bu kullanımlardan kaynaklanan hava kirliliği, Denizli kentinde 2007 yılından itibaren doğalgaz kullanımına baĢlanmasına rağmen, zaman zaman eĢik sınırı aĢmaktadır. Kentin I. derecede öncelikli sorunu olarak görülen hava kirliliği, travertenlerin kirlenmesine de neden olan faktörlerden bir tanesidir. Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi içerisinde büyük orman bulunmaması, sanayi ve yerleĢimin

bu bölgeye doğru geliĢmesi, doğal ve kültürel öğelerin zarar görme olasılığını artırmaktadır. Bu nedenle çalıĢma alan içerisinde veya sınırında uygun tampon bölgeler oluĢturularak zonlamaya gidilmesi bu alanların daha az etkilenmesi açısından yararlı olacaktır.

Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi‟nin büyük bir kısmını oluĢturan Çürüksu Ovası bölgenin önemli tarım alanlarından biridir. Arazi kullanımları açısından Pamukkale ilçe arazilerinin %42,2‟si tarım arazisidir. Yeni üretim alanlarının geliĢmesi ilçede tarım amacıyla kullanılacak sulama suyu miktarının, verimi arttırmak amacıyla uygulanacak gübre miktarının, hastalık ve zararlılardan korumak amacıyla ilaç vb. kullanımının artacağını göstermektedir. GeniĢ tarım alanlarının bulunduğu ovada en önemli sorunlardan bir tanesi kaliteli sulama suyunun bulunamamasıdır. Ova DSĠ tarafından sağlanan sulama kanallarının yanı sıra, ova içerisinden bir bölümü akan Çürüksu Nehri ve travertenlerden boĢalan (her ne kadar dinlenmiĢ olsa da) aĢırı miktarda kalsiyum karbonat (CaCO3) içeren sular ile sulanmaktadır. Bu durum baĢta verimin düĢmesine neden olurken, toprak kalitesinin de azalmasına yol açmaktadır. Buna bağlı olarak gübrelemenin de artması kaçınılmaz olmaktadır. Dolayısıyla yağıĢ ve sulama suları ile yıkanan maddelerin yeraltı sularına karıĢması ile bölgenin kaynak suları da olumsuz etkilenmektedir.

Alan içerisindeki ve yakın çevresindeki karayolu ve demiryollarının tarım alanları üzerinde farklı etkilere yol açabileceği düĢünülmektedir. Özellikle karayollarının tarım alanları üzerindeki etkisinin daha fazla olduğu bilinmektedir. Alan çevresinde bulunan yollardan kaynaklanan toz, zararlı gaz ve partikül maddeler tarım alanlarında hem toprak yapısına hem de ürünlere zarar verebilecek niteliktedir.

ÇalıĢma alanı yakınında bulunan yerleĢim, ulaĢım ve sanayi bölgelerine bağlı gürültü hesaplama sonuçlarına göre gürültünün eĢik sınıra çok yakın olduğu ve zaman içerisinde yeni yolların da yapılmasıyla etkisinin artacağı düĢünülmektedir. Castellani ve Sala (2012) çalıĢmalarında Ġtalya‟nın Lambardi Bölgesi‟nde Oltrepo Mantovana koruma alanında ziyaretçilerin çoğunlukla özel araçları ile seyahat etmelerine bağlı yoğun trafikten dolayı, gürültü kirliliği ve yüksek derecede hava kirliliğinin yaĢandığını saptamıĢlardır. Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi içerisinde traverten alanı ve antik kent kalıntıları çevresine özel araç giriĢi bulunmamaktadır. Ancak bu alanların sınırında bulunan ulaĢım ağlarından kaynaklanan etkilerin azaltılması yönünde gerekli teknik ve biyolojik önlemlerin alınması önem taĢımaktadır. Anket çalıĢması sonuçlarından da yola çıkarak alanı ziyaret edenlerin çoğunlukla özel araçları ile gelmelerinin önüne geçilerek Denizli Belediyesi ve ÇEKÜL Vakfı (2009) tarafından hazırlanan raporda da bahsedildiği üzere Denizli kent merkezinin Pamukkale-Hierapolis Ören Yeri ile ulaĢım altyapısının güçlendirilmesi ve iki odak arasında düzenli turların organize edilmesi ile toplu taĢımaya önem verilerek, yoğun trafikten kaynaklanan etkilerin azaltılması önem taĢımaktadır. Ayrıca Pamukkale-Hierapolis Ören Yerinin traverten bölgesi önünden geçen karayolunun araç trafiğine kapatılarak bu baskının azaltılması yönünde çalıĢmalar yapılabilir.

Tüm bunlara ek olarak yılda ortalama 1,3 milyon kiĢinin ziyaret ettiği Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi‟nde, turizm ve rekreasyonel faaliyetlerden dolayı alan içerisinde bulunan travertenler (traverten oluĢumunun engellenmesi, kararma, yapısının bozulması) ile Hierapolis antik kenti (aĢınma, bozulma) kalıntıları

gerekli önlemler alınmadığı takdirde zarar görebilecektir. Korunan alanlarda turizm ve rekreasyon faaliyetlerinden kaynaklanabilecek zararlara yönelik benzer tespitleri Kurum (1992) Beynam Muhafaza Ormanı‟nda, Erdoğan (1998) Olimpos Beydağları Milli Parkı‟nda, Jurincic (2005) Slovenya‟nın Istria Bölgesi‟nde, Lantsova vd (2005) Ivankovo Rezerv Alanı‟nda (Moskova, Rusya), Atik vd (2010) Olimpos Beydağları Milli Parkı‟nda, Ahmad vd (2013) Langkawi Adaları‟nda (Malezya) saptamıĢlardır. Bu çalıĢmalarda rekreasyonel faaliyetler ve ziyaretçi yoğunluğuna bağlı olarak, alan kaybı, toprağın sıkıĢması, flora ve fauna türlerinin zarar görmesi, atık su ve katı atık sorunu, gürültü ve su kirliliği gibi sorunların yaĢandığı tespit edilmiĢtir.

Ülkemizin önemli korunan alanlarına sahip olan Denizli‟de korunan alanların birbiri ve yakın çevresi ile iliĢkilendirilerek korunması bu alanların daha etkin korunmasına ve korumanın gerçek anlamda yapılmasına olanak sağlayacaktır. Bu kapsamda Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi‟ne yaklaĢık 12 km uzaklıkta bulunan ve dünya mirası geçici listesinde yer alan Laodikea ve yaklaĢık 30 km uzaklıkta bulunan Honaz Dağı Milli Parkı birlikte ele alınarak etkin bir yönetim modeli ile yönetilmesi etkin koruma açısından önem taĢımaktadır.

Turizm çeĢitleri yönünden zengin bir il olan Denizli, mevcut turizm türleri ile hem ülke ekonomisine hem de bölge ekonomisine önemli katkılar sunmaktadır. Ancak yapılan araĢtırmalar sonucu ildeki turizm faaliyetlerinin çoğunlukla çalıĢma alanının önemli bir bölümünü oluĢturan Pamukkale-Hierapolis Ören Yerinde yoğunlaĢtığı ve günübirlik ziyaretlerle sınırlı olduğu görülmüĢtür. Kentteki turizm potansiyelinin değerlendirilmesi ile bölgesel ve ulusal anlamda kentte kültür turizmi odaklı bir dönüĢümün tetiklenmesi önem taĢımaktadır. Özellikle ilde bulunan 19 antik kentte kazı çalıĢmalarının baĢlatılması ve kazıların desteklenerek sürecin hızlandırılması ile bölgenin doğal, tarihî ve kültürel varlıklarını tanıtan müze sayısının arttırılması, Güney‟de Ģarapçılık ve Buldan‟daki dokumacılık faaliyetleri gibi Denizli‟ye özgü geleneksel zenginliklerin Pamukkale ile birleĢtirilmesi, sağlık turizmi, kıĢ turizmi gibi turizm çeĢitleri ile turizmin tüm yıla yayılması, çoğunlukla günübirlik ziyaretlerin önüne geçilmesini sağlayacak düzenlemelerdir. Bu kapsamda GEKA (2009)‟nın hazırlamıĢ olduğu Denizli için 14 günlük tur programının uygulamaya konulması önem taĢımaktadır.

Ekonomik faydanın yanı sıra sosyal ve kültürel yararlarının da fazla olduğu turizmin zararları da bulunmaktadır. Hassas ekosistem ve yapılara sahip alanlarda rekreasyonel faaliyetlere bağlı ziyaretçi yoğunluğu alanın yapısını etkilemektedir. Ziyaretçi sayısının artıĢına bağlı olarak turizm tesisi sayısındaki artıĢ ve buna bağlı olarak çalıĢma alanında sıcak su kaynaklarındaki kullanımın artması, traverten yapısını etkileyen faktörlerden bir tanesidir. Travertenler, verilen suda bulunan CO2‟nin belli bir süreç içerisinde çökelmesi ile oluĢmaktadır. Bu sürecin sürdürülebilirliği açısından sisteme yeterli miktarda ve sürede su gelmesi gerekmektedir. Ancak çevredeki tesislerin artması, tesislere verilen su miktarını arttırmıĢtır. Bundan dolayı travertenlere verilmesi gereken günlük su miktarı azaltılmıĢ ve bir periyot halinde dönem dönem travertenlerin bazı bölgelerine su verilmeye baĢlanmıĢtır. Arazi çalıĢmaları sırasında bölge halkı ile yapılan görüĢmeler sonucu travertenlere verilen suyun kontrolünü 10 yıldır yapan (2015 yılına kadar) kiĢinin görevden ayrıldığı ve yeni üstlenen kiĢinin eski programı bilmememesi ve düzenli ve etkin su veremediği için travertenlerin daha fazla zarar gördüğü dile getirilmiĢtir. Ayrıca travertenlere verilen suyun kalitesi de yapısı üzerinde

etkilidir. Yeraltı su kaynaklarının yukarıda açıklanan nedenlerle kirlenme potansiyelinin yüksek olduğu bu nedenle travertenlere verilen su kalitesinin sürekli incelenmesi gerekmektedir.

Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içerisinde bulunan sarı traverten ocağı ile KocabaĢ Mahallesi‟nde (Honaz) bulunan mermer ve traverten ocaklarının alan üzerinde çeĢitli etkilerinin olabileceği düĢünülmektedir. Arazi çalıĢmaları sırasında özellikle Akköy yakınlarında bulunan sarı traverten ocağının ÖÇKB içerisindeki ve yakın çevresindeki tarım, orman ve yerleĢim alanlarını, Pamukkale Traverten Sahasını, su yüzeylerini ve görsel peyzaj unsurlarını etkilediği gözlenmiĢtir.

Orman varlığı açısından zengin olmayan çalıĢma alanı bitki türleri açısından zengindir. Denizli‟nin jeolojik konumunun da etkisi ile 3 farklı fitocoğrafik bölgenin sınırlarında bulunması tür çeĢitliliğinin artmasında etkili olmuĢtur. Nitekim 350 m rakımda bulunan kent merkezi ile 2550 m yüksekliğe kadar ulaĢan alanların bulunması tür çeĢitliliğinin fazla olmasının nedenleri arasında gösterilebilir. Denizli‟de bulunan 183 endemik bitkinin 29 tanesi çalıĢma alanı içerisinde bulunmaktadır. Yoğun trafik ve ziyaretçi etkisi, yeni yerleĢim alanlarının açılması, sanayinin geliĢmesi vb. nedenlerden dolayı bitki örtüsünün zarar görmesi veya bazı türlerin yok olma tehdidi ile karĢı karĢıya kalması söz konusu olabilir. IUCN kriterlerine göre Tehlikede (2 adet), koruma önlemi gerektiren (1 adet) ve zarar görebilir (2 adet) tehlike kategorilerine sahip bitki türleri bulunmaktadır.

KentleĢme, ulaĢım ve sanayileĢmenin artmasıyla nüfus artıĢına bağlı olarak etkisi artan hava kirliliği, Denizli‟nin önemli çevre sorunlarından bir tanesidir. Ege bölgesindeki 8 ilden biri olan Denizli‟de hava kirliliği I. öncelikli, su kirliliği II. öncelikli çevre sorunu olarak görülmektedir. Ġlde doğalgaz kullanımıyla birlikte hava kirliliğinde düĢüĢler yaĢanmıĢtır. Ancak özellikle sanayinin geliĢmesi ile hava kirliliği hala I. öncelikli sorun olarak görülmektedir. Bu nedenle sanayi tesislerinin filtre kullanması ve bunların düzenli bir Ģeklilde kontrol ve denetimlerinin yapılması hava kirliliğinin azalmasında önemli bir faktördür. Bir diğer faktör de kent içerisinde toplu taĢıma araçlarının kullanımının teĢvik edilmesidir. Özellikle Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi‟ne (Denizli veya il dıĢından) gelen ziyaretçilerin toplu taĢımaya yönlendirilmesi kirliliği azaltıcı bir faktör olabilir. Pamukkale travertenleri yapısı bakımından hassas olduklarından dolayı hava kirliliğinden kaynaklanan kararmaların meydana gelmesi kaçınılmazdır. Bu kirliliğin azaltılması amacıyla bazı önlemler alınmalıdır. Traverten yaya bölgesi önünden geçen karayolu trafiğe kapatılmalı, araç trafiği alternatif güzergâh üzerinden sağlanmalıdır. Denizli-Pamukkale ve diğer karayollarından kaynaklana gürültü ve hava kirliliğinin etkisini azaltacak Ģekilde bitkilendirme çalıĢmalarının yapılması önem taĢımaktadır.

Ġnsanoğlunun bulunduğu heryerde ortaya çıkan atık önlem alınmadığı takdirde büyük çevre sorunlarına neden olabilir. ÇalıĢma alanında ziyaretçilerin de en önemli çevre sorunu olarak gördükleri çöpler bu sorunun temelini oluĢturmaktadır. Geri dönüĢüme kazandırılan katı atık miktarının arttırılmasına yönelik ve bu konuda toplumu özendirecek çalıĢmalar yapılmalıdır.

ÇalıĢma sonuçlarına göre tüm çapraz tablolarda ziyaretçiler alana rahat bir ortamda ve beklemeden giriĢ ve çıkıĢ yaptıklarını belirtmiĢlerdir. Ancak belirli zaman dilimlerinde yaĢanan yoğunluğun önlenmesi ve çevre dostu olması amacıyla giĢelerde verilen sezonluk plastik kartlar yerine sezonluk kâğıt biletlerin verilmesi hem maliyeti düĢürecek, hem bekleme süresini azaltacaktır (kartın basılması için beklenen süre). Böylece daha çevreci bir yaklaĢım ile alanı kullananlara bu yönde bir mesaj verilecektir. Ayrıca önceki dönemlerde kullanım süresi dolmuĢ sezonluk kartlar içinde vize yenileme çalıĢması yapılarak bu kartların birden fazla kullanılması sağlanarak, maliyet ve çevresel etkileri azaltılabilir.

Ziyaretçilerin alanda rahatlıkla gezdim ve alanda gezerken kalabalıktan rahatsızlık hissetmedim ifadelerine büyük oranda katılıyorum Ģeklinde verdikleri yanıtlara göre alandaki kalabalıktan rahatsızlık duymadıkları veya çeĢitli nedenlerden dolayı bunu hoĢgörü ile karĢıladıkları anlaĢılmaktadır. Ancak bu ifadelerin aksini beyan eden alanı az sayıda ziyaretçinin olduğu bir zamanda ziyaret etmek isterim ifadesine de yaklaĢık %30 oranında katılıyorum demeleri alanı kalabalık bulduklarının ve bunu tolere ettiklerinin göstergesidir.

Ziyaretçiler maksimum ziyaretçi sayısının belirlenmesi gerektiğini düĢünürken, ziyaretçi giriĢlerine belirli bir sınır getirilmesi gerektiğine inanıyorum ifadesine katılmamıĢlardır. Burada ziyaretçilerin büyük bir kısmı bu ifadeye katılmamalarının alana gelip, ziyaret etmeden dönülebileceği endiĢesi taĢıdıklarını belirterek bu yanıtı verdiklerini ifade etmiĢlerdir. Ancak öte taraftan alanın doğal, kültürel ve tarihsel öğelerinin kalabalıktan zarar görebileceğini, travertenlerin yapısının kalabalıktan dolayı daha çabuk bozulabileceğini, travertenlerdeki kararmaların ziyaretçi yoğunluğundan da kaynaklanabileceğini de ifade etmektedirler. Tüm bu yargılardan ziyaretçilerin alanın korunması gerektiği görüĢüne sahip oldukları ancak bunun nasıl yapılabilirliği ile ilgili bilgi sahibi olmadıkları anlaĢılmaktadır. Bu nedenle anket analizleri ile birlikte çalıĢma alanında çevresel etkilerin belirlenmesi ile ilgili çalıĢma da yapılarak, daha sağlıklı sonuca ulaĢmak hedeflenmiĢtir. Bu doğrultuda elde edilen sonuçlara göre anket çalıĢmasının bu tür çalıĢmalar için tek baĢına yeterli olmadığı, bunu destekleyecek ve sonuca ulaĢtıracak çalıĢmalarla entegre edilerek/birlikte ele alınması gerektiği düĢünülmektedir.

Pamukkale-Hierapolis Ören Yeri için Fiziksel TaĢıma Kapasitesi belirleme çalıĢmaları sonucunda, ören yerinde belirlenen 3 farklı yolun ortalama günlük ziyaret sayısı kıĢ dönemi için 2.902, yaz dönemi için ise 3.870 olup, dönem ayrımı yapılmadığı takdirde günlük ziyaret sayısı 3.386 olarak hesaplanmıĢtır. Bu değer 2000–2015 yılları arasında ortalama günlük ziyaret sayısının (3.719 ziyaret/gün) altında olduğundan, alanın fiziksel taĢıma kapasitesinin üzerinde (%10) kiĢi tarafından ziyaret edildiği anlaĢılmaktadır. Alanın sosyal taĢıma kapasitesi ise kıĢ dönemi için 1.451 ziyaret/gün, yaz dönemi için ise 2.091 ziyaret/gün olarak hesaplanmıĢtır.

Yapılan literatür taraması sonuçlarına göre, Milli Park, Tabiat Parkı, Muhafaza Ormanı gibi koruma alanları ile rekreasyonel kullanıma açık Konyaaltı Plajı‟nda ziyaretçi taĢıma kapasitesi hesaplamalarının yapıldığı görülmüĢtür. Ancak tüm bu alanlar fiziksel ve doğal özellikleri ve kullanım amacı açısından çalıĢma alanı olan Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi‟nden farklı karakterlere sahiptir. Ayrıca yapılan araĢtırmalar sonucu alanda fiziksel taĢıma kapasitesinin hesaplanmasında yol

özelliklerine göre ayrım yapılmadığı görülmüĢtür. Bu çalıĢmada yolların özelliklerine