• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR

4.1. Sosyo-Ekonomik Yapı

4.1.1. Denizli ili ve çevresinin tarihsel geliĢimi

Ġlkçağlardan günümüze kadar olan zamanda yerleĢim alanı olan Denizli ile çevresinin tarihi Seleukos Krallığı ile baĢlamaktadır. AraĢtırma alanının tarihine yönelik bilgiler aĢağıda özetlenmiĢtir.

Denizli‟deki ilk yerleĢimlerin, MÖ 5500 yılında, antik Ephesos-Apameia (Dinar) yolu üzerinde kurulduğu, bu alanın geniĢ ve verimli topraklara sahip, bugünkü Laodikeia Antik Kenti‟nin bulunduğu yerde Lykos (Lycus-Lycos-Çürüksu) Vadisi sınırları içerisinde kurulan „Roas‟ adlı yerleĢim merkezi olduğu bilinmektedir. Anadolu‟nun en eski yerleĢim yerlerinden biri olan Roas, bölgedeki yerleĢik yaĢamın da ilk örneklerindendir (Malay 1988, ġimĢek 2010, Anonim 2012). Çürüksu Ovası‟nın ortasında yer alan Laodikeia kenti, kuzeydoğusunda Çürüksu, güneydoğusunda Kapros (BaĢlıçay) ve güneybatısında Asopos (GümüĢçay-Goncalı Deresi) olmak üzere üç tarafı ırmaklar ile çevrili yüksek bir platform üzerinde kurulmuĢtur (ġimĢek 2007a). Denizli‟nin 6 km doğusunda, Eskihisar, Goncalı, Bozburun köyleri sınırları içinde kalan Lykos Vadisi‟nin en önemli ve en büyük antik kenti olan Laodikeia, küçük fakat verimli ovası, iklimin uygun oluĢu ve bugün de olduğu gibi önemli yolların geçtiği kavĢak noktasında olması sebebiyle, ekonomik ve kültürel yönden hızlı bir Ģekilde geliĢmiĢtir (ġakir 2014, Akçakoca Akça 2011, ġimĢek 1998). Hristiyanlığın yayılma döneminde dini merkez haline gelen Denizli ve çevresine Frigler, Grekler, Romalılar ve Yahudilerin yerleĢtiği, bu grupların bölgenin üç önemli Ģehri olan Laodikea, Hierapolis ve Colossae‟de yaĢadığı belirtilmektedir (CoĢkun 2007).

Laodikeia‟nın batı ve güneybatısında yapılan araĢtırmalarda, Geç Kalkolitik (MÖ 3500) ve Ġlk Tunç Çağı I (MÖ 3000)‟e dayanan seramik ve çakmaktaĢı buluntuları ele geçirilmiĢtir. Bunlar kentin erken yerleĢiminin daha çok su kaynağı olan Asopos etrafında oluĢtuğunu göstermektedir (ġimĢek vd 2015).

Toker‟e (1949) göre Roma Ġmparatorluğu‟nun ikiye ayrılması ile Laodikeia yönetiminin Bizanslılara geçmesi sonucu (476) Ģehir gerilemeye baĢlamıĢtır. Bu gerileme ile birlikte politik, sosyo-ekonomik (tarım dıĢı üretim kapasitesinde düĢüĢ) çöküntüler, doğal afetler (deprem vb.) ve istilalar gibi nedenlerden dolayı Laodikea‟nın terk edilerek, bugünkü Denizli‟nin bulunduğu kesime yerleĢtiği belirtilmiĢtir. Böylece Laodikea halkı yeni yerleĢim bölgesi olan günümüzdeki Kaleiçi civarlarında yaĢamlarını sürdürmeye devam etmiĢ ve bölge Türklerin eline geçene kadar Bizans yönetiminde kalmıĢtır (CoĢkun 2007, ġimĢek 2007a).

Malazgirt SavaĢı‟ndan sonra Anadolu‟ya hâkim olmaya baĢlayan Türkler, yaklaĢık 1077 yılında Denizli‟yi de topraklarına katmıĢlardır. 20 yıl süre ile Türk

hâkimiyetinde kalan Denizli ve çevresi 1097 yılında tekrar Bizanslılar tarafından ele geçirilmiĢtir. Bu dönemde bölge, 1102 yılında Selçukluların eline geçene kadar sürekli Bizanslılar ile Türkler arasında el değiĢtirmiĢ ve 1211 yılına kadar bu durum devam etmiĢtir. Türklerin Lykos Vadisi‟ne gelmeye baĢlamalarıyla birlikte yıkılmıĢ bir Laodikeia kenti ile karĢılaĢtıkları ve bunun yerine de 13. yy baĢında Denizli Kaleiçi‟nde Selçuklu Dönemi‟nde Lâdik adı altında yeni bir Ģehir kurdukları görülmektedir (Akçakoca Akça 2011, ġimĢek 2007b, CoĢkun 2007).

Denizli, 14. yy‟ın 2. yarısından itibaren Osmanlı idaresine girmiĢtir. Ancak Timur‟un 1402 yılında Ankara SavaĢı‟nı kazanması sonucu bölgede Osmanlı hâkimiyeti sona ermiĢtir. Bölge, 1429 yılına kadar çeĢitli beyliklerin yönetiminde kalmıĢ, II. Murad döneminde Germiyanoğulları‟ndan Osmanlı hâkimiyetine geçmiĢtir (ġimĢek 2007b).

Denizli yöresi, Osmanlılar tarafından kazalar halinde coğrafi durumuna göre üçe bölünerek, üç ayrı sancağa bağlanmıĢtır. Asi Karaağaç‟ın Hamid, Tavas‟ın ise MenteĢe sancaklarına bağlanmasına rağmen, bugünkü Denizli‟nin büyük kısmını teĢkil eden Homa, IĢıklı, Çal, Baklan, Denizli, Honaz, Sarayköy ve Buldan Kütahya sancağına bağlanmıĢtır. Denizli kazasının idari yapısı küçük değiĢikliklerle 17. yüzyıla kadar devam etmiĢ, ancak bu yüzyılda Kütahya‟da bulunan Anadolu Beylerbeyliği dağıtılınca Denizli toprakları Aydın Eyaleti topraklarına dâhil edilerek bir değiĢim yaĢamıĢtır. Denizli‟de 1876 yılında ilk Belediye TeĢkilatı kurulmuĢtur. 1883'te Sarayköy, Buldan ve Tavas Ġlçelerinin bağlanmasıyla "Sancak" haline getirilen Denizli, 1884'te Çal, 1888'de Acıpayam ilçelerinin katılımıyla Aydın'a bağlı mutasarrıflık, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluĢuyla 1923‟te il olmuĢtur (Denizli Valiliği 2015).

Cumhuriyet‟in ilanından yaklaĢık 4 ay önce alınan hükümet kararı ile baĢta Yunanistan olmak üzere, Arnavutluk ve Bosna Hersek‟ten gelen kafileler Denizli merkez baĢta olmak üzere, Honaz, Sarayköy, Çivril, Tavas, Gabrikaraağaç (Acıpayam) gibi yerleĢim birimlerine yerleĢtirilmiĢtir (Kodal 2004).

Cumhuriyet‟in ilk yıllarında kasaba görünümünde olan Denizli kentinde, mekân kullanımı sanayileĢmenin hız kazanmasıyla değiĢime uğramıĢtır. Kentin geleneksel çekirdeğin etrafında bir kuĢak oluĢturacak Ģekilde (dairesel) büyümesi dikkat çekmektedir. Verimli tarım arazilerinin bulunduğu Tavas-Acıpayam yönünde geliĢim gösteren kent, tarım potansiyeline ve ülke geneline göre daha iyi sayılabilecek ulaĢım olanaklarına sahip olmasına rağmen, 2. Dünya SavaĢı yıllarında yeterli öneme sahip olmamıĢtır. Kent il yollarının yapılması ile çevre ilçeler için bir çekim merkezi konumuna gelmiĢtir. Ana geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olan halk, Ġzmir-Ankara karayolunun asfaltlanması ve elektriğin yaygın olarak dokumacılıkta kullanılmaya baĢlanması ile sanayi kuruluĢlarının artmasına bağlı olarak bu bölgede ikamet etmeye baĢlamıĢtır. Sonuç olarak kent merkezi göç almaya baĢlamıĢ, 1955-1960 yılları arasında kırsal alandan kent merkezine yoğun göç yaĢanmıĢtır (Kodal 2004, SavaĢ 2011).

1973 yılında Denizli‟nin Kalkınmada Öncelikli Yöreler (KÖY) kapsamına alınması, kentin sanayi geliĢimi ve dönüĢümünün günümüzdeki durumuna gelmesinde büyük bir etken oluĢturmuĢtur. 1976 yılında yaĢanan deprem sonrası eski yapıların yerini yeni konutların alması ve bunların kentin doğu ve güneyine yayılması, batıda ise organize konut alanlarının oluĢturulması ilin kentleĢme sürecini hızlandırmıĢtır. Böylece kent, belediye sınırlarını aĢarak çevre yerleĢimler ile bütünleĢmiĢtir (SavaĢ 2011).