• Sonuç bulunamadı

İnsanlar yaşamlarının büyük bir bölümünü çalışarak geçirir. Bu zamanın çalışanlar tarafından istekli ve verimli şekilde geçirilmesi çalışma sonucu ortaya konan işin kalitesini de önemli ölçüde etkilemektedir. Çalışma yaşamında konu sağlık olduğunda bu durum diğer çalışma alanlarına nazaran daha fazla önem kazanmaktadır. Çünkü sağlık çalışanları insan hayatı gibi çok hassas ve hata kabul etmeyen, yapılan hatanın telafisi mümkün olmayan bir alanda faaliyette bulunmaktadırlar 91.

Sağlık sektöründe en önemli kaynaklardan biri olan insan unsuru üzerinde yapılan çalışmaların, sayı ve kapsam olarak giderek artmakta olduğu dikkati çekmektedir. Bu alandaki araştırmacıların son yıllarda odaklandığı konulardan biri de, iş yaşam kalitesi, iş doyumu ve motivasyondur.92.

Türkiye’de acil tıp uzmanlık eğitimi almakta olan ATUÖ’lerinin sosyodemografik özelliklerini, iş doyumlarını ve yaşam kalitelerini belirleyen, sosyodemografik özellikler ile iş doyumu ve yaşam kalitesi arasında bir ilişki olup olmadığını incelemek amacıyla yaptığımız çalışmamızda, Üniversite ve EAH’de çalışan ATUÖ’lerinin sosyodemografik özellikleri incelenmiş ve her iki kurum arasında anlamlı bir istatistiksel fark bulunmamıştır. Bu sonuç bize çalışmamızda katılımcıların homojen olarak dağılım gösterdiğini ve benzer sosyodemografik özelliklere sahip olmaları nedeniyle çalışma sonuçlarının bias dışlanarak elde edildiğini düşündürmüştür.

ATUÖ’lerinin çalıştıkları kurum karşılaştırmalarında, 24 Saatte Bakılan Hasta Sayısı ve Asistan Başına Düşen Hasta Sayısı dağılımlarında, EAH’de çalışan ATUÖ’lerinin sayısal olarak daha fazla hasta baktığı görülmüş ve bu sayısal farklılık istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (Tablo 12,13). Acil Servislere son yıllarda yapılan başvurular katlanarak artmaktadır. Hasta sayısındaki artış acil servis asistanlarının iş doyumlarını ve yaşam kalitelerini olumsuz olarak etkilemektedir. Acil servislere yapılan uygunsuz başvurular değerlendirilip , uygun politikalarla mesai saatleri nedeniyle hastaneye gidemeyen çalışanların 24 saat açık olan acil servislere acil olmayan nedenlerle başvurularına neden olmaktadır. 84

Araştırmaya katılan Tüm Acil Tıp Uzmanlık Öğrencilerinin İş Doyum Ölçeğinin alt faktörlerinden aldıkları ortalama puanların, cinsiyetlerine göre dağılımı incelendiğinde; ‘İşin Kişiye Uygunluğu’, ‘Ekip Çalışması’, ‘İşin Niteliği’, ‘Fiziksel Koşullar’ , ‘İşin Güvenliği Ve Yeterlilikle İlgili Algı’ ve ‘İş Doyum Ölçeği Toplam Puan’ ortalamaları ile cinsiyet farklılığı arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. Kadın cinsiyette iş doyum ölçeği puan ortalaması erkeklere oranla daha düşük saptanmıştır. Bu bulgumuz, personelin iş doyumuna yönelik olarak yapılan Lancy, Çetinkanat, Çimen ve Keser’in araştırma bulgularıyla benzer olarak bulunmuştur.93 9495 96 Ancak Ersel, Sum, Yıldız, Bilge ve Şangar’ın araştırmalarında

118 cinsiyet ile iş doyumu arasında anlamlı fark bulunamamıştır.9 97 98 99 100 Kadınların iş

doyumlarının erkeklere göre daha düşük olduğunu belirten bir çalışmada bizim sonuçlarımıza benzer bulgular bulunmuş, aradaki bu fark kadınların eş ve anne olmaları nedeniyle yaşadıkları rol çatışmasının iş hayatına yansıması ile bağdaştırılmıştır.101 Topçu ve arkadaşlarının yaptığı

Malatya il merkezindeki sağlık personelinin iş doyumuna yönelik çalışmada da erkeklerin iş doyumunun daha yüksek olduğunu desteklemektedir.102

Çalışmamızda AHA’ların yaşam kalitesi WHOQOL-BREF Ölçeği ile incelenmiş, cinsiyet ile WHOQOL-BREF Ölçeğinin “Sosyal Alan” , “Çevre Alanı” ve ‘‘Çevre TR’’ alt faktörü puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. En yüksek puan ortalaması “Çevre TR” alt faktöründe “erkek” cinsiyette; en düşük puan ortalaması “Sosyal Alan” alt faktöründe “kadın” cinsiyette saptanmıştır. Ülkemizde Baş’ın 103 ve

Keser’in104 yapmış olduğu çalışmada ise; cinsiyet değişkeni ile çalışan tatmini arasında

anlamlı bir farklılık bulunamamış, ancak kadın akademisyenlerin tatmin düzeyi erkek akademisyenlere göre az da olsa yüksek bulunmuştur. Ersel’in9 çalışmasında çalışma

bulgumuza benzer olarak cinsiyetle WHOQOL-BREF ölçeğinin “Sosyal Alan” alt faktöründe ve farklı olarak da, cinsiyetle “bedensel” ve ‘‘ruhsal alt faktörü puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. İş Doyumu Ölçek toplam puan ortalaması ile cinsiyet arasında ise anlamlı bir fark saptanmamıştır.9 Koç ve ark.nın 105çalışmasında da

öğretmenlerin cinsiyet değişkenleri açısından iş doyumu ve performans ortalamalarında bir farklılık saptanmamıştır.

Yapılan araştırmalar cinsiyet değişkeninin iş tatmininde bir etken olmasına rağmen hangi cinsin daha çok doyum sağladığı konusunda tutarsız sonuçlar göstermektedir.106 Eski ve

yeni dönem yapılmış çalışmalarda kadın ve erkeklerin iş hayatında önem verdikleri unsurların halen daha farklılık gösterdiği görülmüştür. Erkekler işin güvenlik, işin çeşidi, ilerleme, işletmenin tanınırlığı, ücret, iş arkadaşları, amir, sosyal getiriler, iş saatleri önemli unsurlar iken, kadınlarda işin çeşidi ilk sırada, işin sosyal getirileri en son önem verdikleri unsurlar olmuştur. 107Çalışmamızda acil serviste asistan olarak çalışan kadınların iş doyumlarının

erkeklere oranla daha düşük çıkmış olmasının nedenlerini araştırmak için daha kapsamlı, kadınların beklentilerini ortaya koyacak daha ayrıntılı çalışmalara ihtiyaç vardır.

Araştırmaya katılan tüm acil tıp uzmanlık öğrencilerinin WHOQOL-BREF Ölçeğinin alt faktörlerinden aldıkları ortalama puanlarının, medeni durumlarına göre dağılımı incelenmiş ve ‘Sosyal Alan’da’ istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. En düşük puan ortalaması ‘Sosyal Alan, alt faktöründe medeni durumu ‘bekar’ olanlarda saptanmıştır. Bu sonuç, Ersel’in ve Yıldırım’ın bulgularıyla benzerlik göstermektedir9 108 Sosyal alan puanlarının

evlilerde yüksek olması evliliğin sürekli bir sosyal destek sağladığını düşündürmüştür. Çalışmalarda evliliğin yaşam kalitesi üzerine olumlu etkisi olduğu belirlenmiştir.108 Hekim ve

119 ortalamaları belirgin olarak yüksek saptanmıştır.108109110111 Kaya’nın çalışmasında evliliğin

yaşam kalitesi üzerine olumlu etkisi olduğu belirtilmiştir.112 Çalışmamızın sonucu olarak acil

servis asistanı olarak evli olmanın yoğun iş temposuna rağmen sosyal alanda destekleyici olduğunu düşündürmüştür.

Araştırmaya katılan Tüm Acil Tıp Uzmanlık Öğrencilerinin, İş Doyum Ölçeği alt faktörlerinden aldıkları ortalama puanların, çalıştıkları kuruma göre ‘Alınan Ücrete Ait Algı’ ve ‘İş Yükü Ve Dağılımı ile İlgili Algı’ alt faktörlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. Aslan ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada, iş doyumsuzluğuna neden olan faktörleri şöyle sıralamışlardır; planlamanın eksikliği, iletişim bozukluğu, iş ile ilgili alınan kararların bildirim eksikliği, görevi olmayan işlerin yapılması, nedensel baskı, iş yoğunluğu ve buna paralel iş kalitesine etkisi, personel azlığı, ücret azlığı ve yöneticilerin eğitim eksikliği olduğu belirtilmiştir.113

Mardin ve diğerleri 2000 yılında Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Müdürlüğü’nce gerçekleştirilen araştırmada da özellikle devlet hastanelerinde çalışan hemşireler, ekip anlayışının olmadığından yakınmış ve hemşireye gereğinden çok daha fazla sorumluluk verildiğinden, buna karşın yetkinin olmadığından bahsetmişlerdir.114 Aksayan’ın

yaptığı çalışmada da hemşirelerin en yüksek doyum sağladıkları faktör işin kendisi, en düşük doyum ise ücret faktörü olarak bulunmuştur.115 Ücret iş doyumunda önemli bir faktördür. Para

sadece temel ihtiyaçlara ulaşmayı sağlamaz, aynı zamanda üst düzey ihtiyaçların karşılanmasında da yardımcıdır. Çalışanlar ücreti, kendilerinin örgüte katkısına, yönetimin nasıl baktığının bir yansıması olarak görürler.94 116 Ücretin yüksek olması, çalışanın işten

doyum sağlamasına yetmemektedir. Burada çalışan tarafından arzulanan, değerli bulunan ücret ile elde edilen ücret arasındaki denge önemli bir etken olmaktadır.117 Çimen ve Şahin

(2000) ücretin iş doyumunda etkili olması için üç temel belirleyicisinden söz etmiştir. Bunlar; ücretin performansa dayalı olarak belirlenmesi, ikincisi, hakçalık (eşitlik) teorisinde açıklanan aynı işi yapan ve aynı niteliklere sahip kişilerle kıyaslandığında ücretin hakça(eşitçe) belirlenmesi ve üçüncüsü beklenen ücret miktarı ile alınan ücret arasında bir dengenin olmasıdır.94 İş doyumunun oluşmasında en önemli ve temel faktörlerden biri ücrettir. Ücret,

çalışan tarafından sadece ekonomik bir kazanç olarak görülmemekte, çalışanın işyerine yapmış olduğu katkıların bir karşılığı aynı zamanda emeğin bir değeri olarak görülmektedir. Bu nedenle ücret çalışanların iş doyumu ile yakından ilgili olan bir değişkendir. Çalışanın ücret ile ilgili beklentilerinin tam olarak karşılık bulmaması, hatta eşit statüdeki kişiler arasında karşılaştırma yapıldığında daha düşük ücret almanın iş doyumunu olumsuz yönde etkilediği görülmektedir. Diğer yandan, ücretin düşük ya da yüksek olarak değerlendirilmesi çalışanın algılarına diğer bir ifade ile yaptığı işe karşılık hak ettiğini alması / almamasına yönelik algısı ile doğru orantılıdır. Clark ve Oswald (1995) iş doyumu ve ücret arasındaki ilişkiyi inceledikleri araştırmalarında çalışanların iş doyumu düzeyinde ücretin azalması ile

120 birlikte bir düşüş görüldüğünü açıklamaktadırlar.118119 Bununla birlikte, kişinin hizmet verdiği

iş yerinde yaptığı işten dolayı ödüllendirilmesi ve ödül sisteminin adil bir şekilde işlemesi iş doyumunun artmasını sağlamaktadır. Çalışan işyerinde adil bir ödül sistemi olduğunda, başarısının karşılık bulacağı düşüncesine sahip olmakta ve çalışmalarının sonucunu alacağına inanmaktadır. Bir işyerinde fazla işgücü devri olduğunda genellikle çalışanların iş doyumsuzluğu yaşadığı görülmektedir. Bunun nedeni ise, çalışanların mevcut işyerinden beklentilerinin karşılanmaması durumunda başka bir iş arayışı içine girmeleri, kendilerini işyerine ait hissetmemeleri ve bu nedenle mevcut işyerinde bulunmaktan dolayı mutsuz olmaktadırlar.

Çalışanların işgücü devir oranları ve iş doyumları arasındaki ilişki incelendiğinde, iş doyumu yüksek olan çalışanların işgücü devir oranlarının düşük olduğu, işe gelmeme ve işten ayrılma oranları fazla olan çalışanların iş doyumlarının da düşük olduğu görülmektedir

120Üniversitelerde, eğitimlerine devam etmekte olan 6.sınıf öğrencilerinin varlığı acil servis

asistanlarının işini kolaylaştırmaktadır. EAH’de ise intörnlerin olmaması iş yükünü arttırmaktadır, bununla birlikte sağlık teknisyenlerin yaptıkları işlerle hekimlerin işlerini azaltığı bilinmektedir.

Çalışmamızda, İş Doyum Ölçeğinin tüm alt faktörlerinin puan ortalamaları arasında ‘‘Fiziksel Koşullar’’ alt faktöründe yalnız yaşayanlar ile yalnız yaşamayanlar arasındaki farklılık istatistiksel olarak anlamlı saptanmıştır. Sosyal bir varlık olan insan diğer insanlarla doyurucu, anlamlı ve sağlıklı ilişkiler kurma gereksinmesi içindedir. Bu sonucun elde edilmesinde; evde birlikte yaşadığı bireylerle iş yerine ilişkin sorunların paylaşımının ve farklı görüşlerin getirdiği çözümlerin, iş yerine ilişkin daha olumlu düşüncelere neden olabileceği düşünülmüştür. Kişilerin yalnızlık düzeyleri hem iş hem de yaşam doyumunda etkili olabilmektedir. Dost ve ark.nın çalışmasında yalnızlık düzeyi düşük üniversite öğrencilerinde yaşam doyumu düzeyinin yüksek bulunmuştur. 121Çalışmamızda acil servis asistanlarının

yalnız olma durumu yaşam kalitelerini etkilememiştir. Hasta yoğunluğunun fazla olduğu acil servislerde çalışmak zorunda olan acil servis asistanının yalnız yaşaması, sürekli gürültü ve gerginliğe maruz kalan asistanı olumlu yönde etkileyebileceğini düşündürmüştür.

Araştırmaya katılan Tüm Acil Tıp Uzmanlık Öğrencilerinin iş doyum ölçeğinden aldıkları ortalama puanlar ile 24 saatte bakılan hasta sayısı, gündüz vardiyasında bakılan hasta sayısı ve gece vardiyasında bakılan hasta sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. Aslan ve Erol’un doktorlarla yaptıkları çalışmalarda, çalışma saati arttıkça duygusal tükenme ve duyarsızlaşma puanlarının arttığı bulunmuştur.122 123 124 Özyurt ve

arkadaşları doktorlar ile yaptıkları çalışmada, nöbet sayısı fazla olan doktorlarda duygusal tükenme ve duyarsızlaşmanın yüksek, iş doyumunun daha düşük olduğu bulunmuştur.125 Erol

ve arkadaşlarının çalışmasında aylık nöbet sayısı arttıkça duyarsızlaşma puanlarında anlamlı artış gözlenmiştir.122 126 Bakılan hasta sayısı arttıkça duygusal tükenmenin arttığını gösteren

121 çalışmalar bulunmaktadır.126 127 128 Bu sonuç bakılan hasta sayısının artması ile paralel iş

yükündeki artışın sonucu olarak bedensel ve zihinsel yorgunluğun artmasıyla açıklanabilir. Ayrıca yardımcı personel sayısı, diğer hekimlere ulaşma zorluğu ve çalışma ortamına bağlı değişikler gibi faktörler de bu sonuca etki edebilir. Çalışmamızda özellikle gece vardiyasında bakılan hasta sayısı iş doyum ölçeğinin tüm alt faktörlerini etkilemektedir. Gece çalışmak, beslenme, uyku düzeninin bozulması, sürekli doğal olmayan ışık altında olmak, melatonin hormon salgılanmasının düzensizliği ve pekçok metabolik sorunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Stres altında salgılanan hormonlar ve sürekli ‘savaş ya da kaç’ şeklinde semptomatik sinir sisteminin etkisinde olmak bedensel ve ruhsal olarak asistanı olumsuz etkilemektedir. Uyumamak ve dikkatini toplamak için çay, kahve, enerji içecekleri hatta dikkat arttırıcı ilaçların kullanımını arttırmaktadır. Sempatik sinir sisteminin etkisindeki asistan bu stimulan içecek ve maddelerle daha da alert halde çalışmak zorunda kalmaktadır. Gündüz uykusu için sağlıklı olarak yaşamına devam etmek isteyen asistanlar, karanlık, oda ısısının optimal koşullara uygun olduğu, sessiz bir odaya ihtiyaç duymaktadırlar. Gece nöbetlerinde kalorisi yüksek yiyecekler tüketmek ilerleyen dönemler için metabolik sendromlarazemin hazırlamaktadır. Günümüzde ‘wellness’ adı altında acil servislerde çalışan asistanların sağlıkları bozulmadan önlem almaları ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır. Ayrıca bir başka durumda acil servislere gelen hasta sayısının stabil olmaması ile ilgilidir. Doğal ve doğal olmayan afet durumlarında, toplumsal olaylar, terör olayları gibi durumlarda acil servislere gelen hasta sayısı katlanarak artmaktadır. Bu durum acil servis asistanının sürekli tetikte durmasına neden olmaktadır, bu ciddi bir stres yüküdür. Acil servise gelen bir asistanın nöbet boyunca neyle karşılacağını bilmiyor olması anksiyete ve stres düzeylerini arttırmaktadır. Stres kontrolü tüm acil servis hekimlerinin ihtiyacı olan ve geliştirilmesi gerekli bir beceridir. Stresle başaçıkmak için tercih edilen yolların sağlıklı yollar olması, acil servis asistanın şimdiki ve gelecek yaşantısını etkileyecektir. Bu yüzden son dönemlerde acil servis asistanlarının sağlıklarının iyileştirilmesi amacıyla yürütülen wellness programları acil servis asistan eğitiminden sorumlu öğretim görevlilerinin de yakından takip etmeleri gereken programlardır.

Çalışmamızda sigara kullanımının iş doyumunu etkilemediği ama yaşam kalitesini etkilediği görülmüştür. Acil Servislerde sigara kullanan asistanlarla ilgili bir başka pencereden bakıldığında bağımlılık söz konusu olduğu için, sigara içmek için dışarı çıkan asistan aynı zamanda mola vermektedir, sigara içmeyen bir asistan ise görece daha az molaya çıkmaktadır. Bu da aynı işi yapmakla yükümlü asistanlar arasında dinlenme süresi açısından eşitsizlik yarATUÖbilmektedir. Acil Serviste görevi kritik hasta bakmak olan acil servis asistanları bazen yoğunluktan dolayı sigara içememekte, bu da stres yüklerini arttırmakta ve dikkatlerinin azalabileceğini düşündürmüştür. Bu konu ile ilgili daha ayrıntılı veriler ve dikkat ölçekleri

122 kullanarak çalışmalar yapılabileceğini düşündürmektedir. Literatürde bu konu ile ilgili ayrıntılı çalışma bulunamamıştır.

Çalışmamızda alkol kullanımı ile İş Doyum Ölçeği ve WHOQOL-BREF Ölçeğinin alt faktörlerinden aldıkları ortalama puanlarının puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. Maslach stres sonucu oluşan uykusuzluk, artmış ilaç ve alkol kullanımın tükenmişlik ile ilişkili olabileceğini öne sürmüştür.129 Toral-Villanueva doktorlarla

yapılan çalışmada130 ve diğer bir çalışma olan Toker’in çalışmasında ise sigara-alkol kullanımı

ile iş doyumu puanları arasında istatistiksel anlamlı farklılık bulunamamıştır(36).

Çalışmamızda antidepresan veya anksiyolitik ilaç kullanımı ile İş Doyum Ölçeği ve WHOQOL-BREF Ölçeğinin alt faktörlerinden aldıkları ortalama puanlarının puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. Blanchard ve arkadaşları onkoloji asistanlarında tükenmişlikle ilgili yaptıkları çalışmada anksiyolitik ilaç kullanımının duygusal tükenme ile ilişkili olduğunu bulmuşlardır. 131Toker’in çalışmasında acil serviste

çalışmaya başladıktan sonra psikiyatrik ilaç kullananların duygusal tükenme ve duyarsızlaşma puanları, psikiyatrik ilaç kullanmayanlara göre daha yüksek olarak bulunmuştur.126 Bu sonucu

duygusal tükenme yaşayanların psikiyatriden yardım isteğine bağlı olarak ilaç kullanımının artımını sağladığı düşünülebilir. Ek olarak bu bulgular iş doyumu ve yaşam kalitesinin ruhsal hastalıklarla olan ilişkisini desteklemektedir.124 126132133

Çalışmamızda hobi varlığı ile İş Doyum Ölçeği ve WHOQOL-BREF Ölçeğinin alt faktörlerinden aldıkları ortalama puanlarının puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. Bu durum hobisi olanların rutinin dışında, bir sosyal ortamda diğer insanlarla olan etkileşimlerinin artması, iş ortamından uzaklaşması ve tatmin olma duygusunun artması ile açıklanabilir. Yaşam kalitesi açısından önemli göstergelerden bir diğeri, boş zaman faaliyetleridir. Bireylerin zorunlu olarak yaptıkları çaba ve eylemler dışında kendi isteklerine göre değerlendirmede serbest oldukları sürelerde gerçekleştirilen boş zaman faaliyetlerinin134 dinlenme, eğlenme ve kendini geliştirme olmak üzere üç önemli fonksiyonu

vardır.135 Boş zaman faaliyetleri, bireyin yaşam kalitesini artıran ve geliştiren en önemli

unsurlardan birisi olup, bireyin kendisini keşfetmesine, yenilemesine ve ortaya koyabilmesine katkı sağlamaktadır.136

Araştırmaya katılan Tüm Acil Tıp Uzmanlık Öğrencilerinin iş doyum ölçeğinden aldıkları ortalama puanlar ile kurumdaki asistan sayısı, kurumdaki öğretim görevlisi sayısı ve öğretim görevlisi başına düşen asistan sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. Özellikle İş Doyum Ölçeği İş yükü ve dağılımı ile ilgili algı alt faktöründeki farklılığın kurumdaki asistan sayısı, kurumdaki öğretim görevlisi sayısı ve öğretim görevlisi başına düşen asistan sayısı arasında ortak sonuç olarak elde edilmesi dikkat çekici bir bulgu olmuştur. Bu bulgu iş yükündeki artışın sonucu olarak bedensel ve zihinsel yorgunluğun artmasıyla iş doyumunda azalma olması olarak yorumlanmıştır. Literatürde de bulgumuza

123 benzer olarak hasta sayısı arttıkça duygusal tükenmenin arttığını ve buna bağlı iş doyumunun azaldığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır.126 137 138 Günümüzde artan hasta sayısı ve

talepleri karşısında acil asistanlarına düşen iş yükü ve sorumluluklar da artmaktadır. Bu artışın baskısından hasta bakım kalitesinin ve iş motivasyonunun olumsuz etkilenmemesi için, kurumdaki asistan sayısının ve asistanlara yol gösterecek acil uzmanlarının sayılarının artırılması çözümleyici davranışlardan biri olarak düşünülebilir. Öğretim görevlisi danışman varlığı ile İş Doyum Ölçeği ve WHOQOL-BREF Ölçeğinin alt faktörlerinden aldıkları ortalama puanlarının puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanması bu sonucumuzu destekler başka bir bulgumuz olmuştur. Sosyal destek çeşitlerinden bilgilendirici destek bir başkasının problem çözmesine bilgi desteği vererek yardımcı olmayı içerir.137 Acil

serviste hasta değerlendirmesi sırasında danışman uzman (acil tıp uzmanı, öğretim görevlisi veya öğretim üyesi) varlığı, iş doyumu açısından bilimsel desteğin önemini göstermektedir. Acilde çalışan uzman sayısının artırılması hasta başı uygulamalı eğitimin artmasına ve eğitimin artması da kişinin güveninin artmasına neden olabilir. Hasta yönetimi konusunda yardım alabilme, sorumluluğu paylaşma ve kendini güvende hissetme asistanların iş doyumunu artırıcı çözümler olarak görülebilmektedir.126 138

Çalışmamızda gelir algısı ile İş Doyum Ölçeği ve WHOQOL-BREF Ölçeğinin alt faktörlerinden aldıkları ortalama puanlarının puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. Bireyin gelir düzeyi yüksek ise yaşam doyumu da yüksek olabilmektedir. Gelir düzeyi ile mutluluk ilişkisi daha çok temel ihtiyaçlar üzerinde etkili bir