• Sonuç bulunamadı

2. AFYONKARAHİSAR’IN REKREASYON ALAN VE FAALİYETLERİ

2.1. AFYONKARAHİSAR MERKEZ İLÇE

2.1.7. Tarihi Cami ve Mescitler

i. Ulu Cami: Afyonkarahisar’ın en eski yerleşim yeri olan, Male ve Hıdırlık

tepeleri arasında kalan, Camii Kebir Caddesi ve Camii Kebir Saroğlu Sokağın kesiştiği köşede yer alır (Topbaş, 2007: 194). Afyonkarahisar’ın en büyük camilerinden olan Ulu Cami, Anadolu Selçukluları devrinde (1272-1277) yıllarında Sahipata Nusretiddün Hasan tarafından yaptırılmıştır (AİKTM, 2012f; Topbaş, 2007: 194). Camii süslemeleri Nakkaş Mahmut Oğlu Hacı Murat tarafından yapılmıştır. Doğu, kuzey ve batı yönlerinde üç kapısı bulunan, minaresi tuğladan olan ve 40 ahşap sütun ve başlık üzerine oturtulmuş, orijinalinde düz toprak damlı olan ancak günümüzde bakır kaplı çatı ile örtülüdür (AİKTM, 2012f). Doğu kapısı üzerinde bulunan onarım kitabesinde Muzafferüddin Devle Beyin oğlu Emir Muiniddün Abdullah Bey tarafından 1341 yılında onarım görmüştür (Topbaş, 2007: 194).

Cami Selçuklu ağaç işçiliğinin günümüze taşınan güzel örneklerindendir. Ahşap sütunlar üzerine konan ahşap sütun başlıkları sarkıt ve baklava dilimlidir. Başlıklar üzerine konan ahşap atıkların yan yüzeyleri renkli motiflerle işlenmişse de günümüze çok azı taşınmıştır. Zamanında eski biçimi korunarak yeniden onarılan

48

cami, ahşap mimarisi ve sırlı tuğlalı baklava dilimi tuğla mimarisiyle Selçuklu dönemini yansıtan eşsiz örneklerdendir (AİKTM, 2012f). Kuzeye açılan kapı üzerinde, Türkçe bir yazıt bulunur. Mihrap mermerden olup, üç sıra kuşakla “Ayet-el Kürsi” yazılıdır. Selçuklu tarzı ahşap oymalı iki kanatlı minberi ise Neccar Emir Hac Bey eseridir (Afyonkarahisar, 2012: 18).

ii. Gedik Ahmet Paşa (İmaret) Cami: Kurtuluş caddesinde yer alan camiyi

gün içinde her saat ziyaret etmek mümkündür. Osmanlı döneminin en güzel eserlerindendir (AİKTM, 2012f). Fatih Sultan Mehmet’in sadrazamlarından Gedik Ahmet Paşa’nın Beylerbeyliği zamanında 1472-1473 yıllarında Karaman seferi sırasında Gedik Ahmet Paşa tarafından mimar Ayaz Ağa’ya yaptırılmıştır. Cami zaman içinde onarımlar görmüştür. İlki 1668 yılında, ikincisi 1792’de olan büyük depremden sonra mütevelli kaymakamı Ahmet Efendi tarafından 1796’da, üçüncüsü 1934-48 ve son olarak da 1966-1969 yıllarında kubbe kurşunları yenilenerek yapılmıştır (Topbaş, 2007: 102).

Cami nakışları Abdüssamedoğlu Hasan’a aittir. Ters T biçiminde ardı ardına iki kubbeli planlıdır. Kuzeyindeki son cemaat yeri, altı yuvarlak sütun, beş sivri kemerli ve beş sekizgen kasnaklı kubbeyle örtülüdür. Tek şerefeli minaresi yivli burma biçimlerle süslüdür. Yivlerin arası lacivert renkli çinilerle kaplıdır, Mukarnaslı (bezemeli) giriş kapısı kalem işlemeli mermerdendir. Üzerindeki onarım yazısı 1795’i göstermektedir. Doğu, batı ve kuzey duvarları iki, kıble duvarı ise üç sıra pencerelidir. T biçimindeki iç mekânı iki büyük kubbe, iki yanda sıralanan odaları da üçer küçük kubbe örtmektedir. Gedik Ahmet Paşa (İmaret) Külliyesinin bir yapısıdır (AİKTM, 2012f).

iii. Mısri Cami: Arap Mescit Mahallesi’nde Arap Mescit Caddesi ile Hacı

Mahmut Birinci Kaya Sokağının köşesinde küçük bir meydanın köşesinde yer alır (Topbaş, 2007: 31). Akşemseddin’in halifelerinden Abdurrahim Karahisari adına Şahkancioğlu Evliya Kasım Paşa tarafından yaptırılmıştır. Arapmescidi ve Muslihüddin Mısrî adlarıyla bilinen bu eserin yapıldığı tarih tam olarak bilinmemektedir. Önceleri mescit olarak inşa edilen caminin XV. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Arap Dede, Abdurrahim Karahisari’nin kardeşi Muslihüddin Mısrî’nin lakabı olarak düşünülmektedir. Cami içindeki türbede, XV. yy.’da yaşayan

49

Arap Dedeye atfedilir (Afyonweb, 2012). Caminin kare planlı, tek kubbeli ana mekânı, kuzeybatı köşesinde yer alan minaresi ile daha sonra yapılan onarımlarla eklenen son cemaat yeri vardır (Topbaş, 2007: 31).

Diğer bir kaynakta Arap dede lakaplı kişi, yükseköğrenimini Mısır’da görmüş olan daha sonra Karahisar kadılığına atanan Alâeddin Ali El Mısri’dir. Halk arasında kendisine Arap dede veya Mısırlı hoca dendiği için yaptırdığı mescit bu isimlerle anılmaktadır (Topbaş, 2007: 31). Kesme moloz taştandır. İki büyük kubbelidir, doğu duvarı bitişiğinde bulunan minaresinin tabanı kesme taştan, gövdesi tuğladandır. Mukarnaslı mihrabında, mavi lacivert tonlarında yazı ve geometrik desenli çiniler bulunup minberi mermerdendir (AİKTM, 2012f). Adı geçen El Mısrî’nin, Fatih Sultan Mehmet Han çağının ünlü ozanı ve Akşemseddin Hazretlerinin Halifesi Abdurrahim Karahisari’nin babasıdır. Buna göre mescit ilk kez 1453 yılından 15-20 yıl önce yapılmış olabileceği düşünülmektedir (Topbaş, 2007: 31).

iv. Mevlevi (Türbe) Cami: Mevlana Mahallesi’nde, Zaviye Sokak ile Türbe

Caddesinin Mevlana Canbaba Yokuşu Sokağı ile kesiştiği yerdedir (Topbaş, 2007: 158). Halk arasında “Türbe” ve “Mevlevi Camisi” adlarıyla anılmaktadır. Bugünkü camii 1844’te Abdülmecit tarafından yaptırılmıştır ve büyük yangın sonrası II. Abdülhamit emriyle 1905 yılında 14.000 altın harcanarak büyük bir onarım geçirmiştir. Kesme taştan yapılan binanın kapısı üzerinde, kitabe yerine kabartma bir Mevlevi külahı yer alır (AİKTM, 2012f).

İki kanatlı, ince ve uzun ahşap kapıdan harime girilir. Her iki kanat üç bölmeli olup alt ve üst bölmelerde baklava dilimi, orta bölmelerde ise bitkisel motiflerle süslü ince be uzun bir bezek vardır. Bu kapıyı Sultan II. Abdülhamit bizzat kendisi yaparak camiye hediye etmiştir (Topbaş, 2007: 159). Batısında tek şerefeli minaresi yer alır. Kuzeye bakan cümle kapısından merdivenlerle çıkıldıktan sonra dedelerin hücre evleriyle çevrili, ortasında şadırvan bulunan büyük bir avluya girilir. Kasnağındaki renkli camlı pencereleriyle büyük kubbe, örtü sistemini oluşturur (AİKTM, 2012f).

Semahanenin doğusundaki şerbethanenin üst katında semahaneye bakan, kafeslerle çevrili kadınlar mahfili vardır. Semahanenin sol tarafı türbe bölümüdür. Türbede Mevlevi şeyhlerine ait on iki ahşap sanduka bulunmaktadır. Mevlana’nın

50

torunlarından Âbâ Pûs-i Veli, Sultan Divanı (Mehmet Semâi Çelebi), Hızır Şah Çelebi gibi Mevlevi büyükleri ile Şah İsmail’in oğlu Elkas Mirza’da burada yatmaktadır. Ayrıca Sultan Divanî Mehmet Semai Hazretlerinin müridi seyahat refik’i Ateş Pazı Furuni Mehmet Dede, Şeyh Murat Çelebi Efendi, Kemal Çelebi, Celal Çelebi, M. Raşit Çelebi, İlyas Şah, Destina Hatun, Bahar Hatun, Güneş Hanım, Mutahhara Hatun’da burada yatmaktadırlar (Topbaş, 2007: 162). Son onarımı ise Mimar Arif Turunç tarafından yapılan camii günümüzde kullanıma açıktır (AİKTM, 2012f).

v. Ot Pazarı Cami: Fakı Paşa Mahallesinde, Fakı Paşa Caddesi ile Otpazarı

Caddesinin kesiştiği köşededir. Yapım yazıtı bulunmayan caminin günümüze gelen belgelerden banisi olan Felezade Süleyman Çavuş’un ölümünden önce (1598) yaptırdığı söylenebilir. 1671-1672 yıllarında Afyonkarahisar’a gelen Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde saydığı camiler arasında Otpazarı Cami’de vardır. Aynı zamanda “Köprü Başı Cami” olarak da bilinir (Topbaş, 2007: 176). Yıkılan minare 1958 yılında yenilenmiştir. Cami kesme taş ve kare planlı tek kubbelidir. Kuzeyde camla kaplı olan son cemaat yeri sonradan eklenmiş, üç sivri kemer üzerine üç kubbeyle örtülmüştür. Minaresi tek şerefelidir, mihrabı ise sonradan yapılmış ve mermerle kaplıdır (AİKTM, 2012f). Bu caminin yerinde daha önceleri Hacı İsmail Mescidi ve medresesi bulunmaktayken daha sonra harap olan mescidin yerine camii yapılmıştır (İlgar ve Karazeybek, 2001: 318).

vi. Yeni Cami: Hacı Aftal Mahallesi Yeni Cami Caddesi ile Yeni Cami yan

aralığının kesiştiği köşede avlu içinde, kütüphane, muvakkithane ve şadırvan ile birlikte yer almaktadır. Onarım yazıtından anlaşılan 1711 yılında Afyon Düzağaç Köyü Zaimi ve Alaybeyi Ali Ağa oğlu Hacı Abdi Çavuş tarafından yaptırılmıştır. 1809 yılında ise Hacı Paşazade Hacı Paşa Süleyman Şerif tarafından onarılmıştır (Topbaş, 2007: 206).

Büyükçe bir ana kubbe ve üç kubbeli son cemaat yeri bulunan caminin duvarları kesme taşlı, minaresi tuğla olan caminin kubbeleri ise kurşun kaplıdır. 1808 yılında Hacı Paşa-zâde Süleyman Şerif tarafından tamir ettirilen caminin yanında mektep, medrese, kütüphane odası, muvakkithane (güneş saati) ve şadırvan bulunmaktaydı. Külliye içinde ayrıca çifte hamam ve han mevcuttu. Mektep ve

51

medrese binaları zamanla yıkılmıştır (İlgar ve Karazeybek, 2001: 319). Çarşı içinde bulunan cami 1839 yılında onarılmış ve günümüz adını almıştır (AİKTM, 2012f).

vii. Akmescit: İvaz Hamza Çelebi Cami olarak da bilinen cami akmescit olarak

anılan mahallede bulunmaktadır (İlgar ve Karazeybek, 2001: 308). Kitabesinde “bu mübarek mescidi, Hacı Hasan oğlu Ketenci Hacı Hamza 1406 yılında inşa ettirmiştir” yazılıdır (Topbaş, 2007: 23).. Mescit tek ana kubbeli olarak yapılmış daha sonra küçük kubbeli son cemaat yeri ilave edilmiştir. 1905 yılında minaresi, 1960 yılında ise mescit bir onarım görmüştür (İlgar ve Karazeybek, 2001: 308). Kubbe kurşun kaplamalı olup onikigen kasnak tarafından çevrelenmiş, kasnak üzerinde ve dört cephede bulunan küçük birer pencere ile aydınlatılmıştır (Topbaş, 2007: 23).

viii. Diğer Cami ve Mescitler: Kaledibi mescidi, Kuyulu mescit, Burmalı mescit

(Onarım 1901), Kubbeli mescit (1330), Arasta mescidi (1355), Tac-Ahmet (Tahtalı) mescidi, Kâbe mescidi (1397), Fakih Paşa mescidi (1433), Keçe Pazarı cami (İmad Dede-1689), Yukarı Pazar mescidi (1465), Başçeşme cami (1495-96), Karaman cami, Çavuşbaşı cami (1575), Zülali cami (1666), Aynioğlu cami (1797), Adeyze cami, Tevkifiye (Yoncaaltı) cami bunlardan başlıcalarıdır (İlgar ve Karazeybek, 2001: 305-321, Topbaş, 2007: 14-223).

Benzer Belgeler