• Sonuç bulunamadı

Tarih Araştırmalarında Kaynaklar

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.5. Tarih Araştırıcılığına Metodolojik Yaklaşımı 1 Metodoloji Meseles

3.5.2. Tarih Araştırmalarında Kaynaklar

Mehmet Altay Köymen bir araştırıcının ele aldığı konunun kaynakları ve o konuda daha önce yapılan araştırmaların tenkidi bir analizinin yapılması gerektiğini ifade eder. Bu durum, ilmi açıdan olduğu kadar, akademik ahlâk açısından da öneme sahiptir. Metodolojik açıdan bakıldığında, eserin hangi kaynaklara dayandığı ve incelenen konuda daha önceki araştırmalarda ortaya çıkarılan sonuçların ne olduğunun bilinmesi, yapılan çalışmanın neler getirdiğini anlamanın ön şartıdır. Bu konuda şunları söylemektedir: “Araştırıcının görmediği noktalar var mı demek için

kaynakların okunması gerekir. Kaynaklarla temas halinde olunmalıdır. O konuyla kimler uğraşmışlardır? Kaynakların ve araştırmaların ikisini de birden okumak gerekmektedir. Kaynaklar okunmazsa, araştırıcının eksiklikleri bilinemez. Kaynaklar ve araştırmalar okundukça, konu belirginleşir. Ana kaynakların ve araştırmaların fişlenmesi gerekmektedir160.

Araştırma yapabilmek için bir tarihçinin sistematik hukuk, sosyoloji, psikoloji, ekonomi bilmek zorunda olduğunu ifade eden Köymen, bu donanımlara sahip olan araştırıcının iki türlü faaliyet göstermek zorunda olduğunu söyler. Öncelikle araştırmak istediği konunun ana kaynaklarını ve kendisinden önce araştırılanlara bakması gerekmektedir. Ana kaynakların çoğu kütüphanelerde bulunmaktadır. Batılı araştırmacıların hazırladıkları kataloglarda yazmanın konusu, yazan, başlangıç-bitişi, değeri ve başka nüshaları olup olmadığının belirtildiğini söylemektedir.

Köymen, araştırma metodunda sağlam ve güvenilir bilgiyi elde etmek kadar, aynı bilgiyi en kolay ve en az zaman sarf ederek elde etmenin araştırmacı için son derece önemli olduğunu söylemektedir. Çünkü ister kaynaklar, isterse yapılmış araştırmalar söz konusu olsun, bunların hepsini baştan aşağı okumak ve bunlardan usûle uygun notlar almak için ömrün yetmeyeceğini söylemektedir. Baştan aşağı okunması gereken kaynaklar olmakla beraber çok defa bu kaynakların araştıracağımız konu ile ilgili kısımlarından kolayca faydalanmak gerektiğini söyler. Öyle ki bazen ele alınan konu ile ilgili kaynaklar ve araştırmaların tedâriki bile aşılması güç bir mesele olur.

Batılı bilim adamlarının kaynaklara araştırmacıların kolay bir şekilde ulaşabilmesi için bunu ayrı bir bilim dalı haline getirdiklerini; memleketlerinde el yazması kaynakların kataloglarının yapıldığını söylemektedir. Prof. Dr. Mübahat Kütükoğlu’nun çalışmasında161 bahsedilen şekilde bir tasniflemeyi kendi çalışma alanı olan Osmanlı tarihiyle ilgili olarak yaptığını söylemektedir162.

Özellikle yazılı kaynaklardan faydalanma meselesi üzerinde önemle duran Köymen, ana kaynakların kataloglanması gerektiğini söylemektedir. Batı’da bu işte uzman olmuş orientalistlerin olduğunu söylemektedir. Yazma kataloglarından bahsederken Rieu, Flügel ve Blochet’in kataloglarını anmıştır. Ayrıca aranan yazmaların, yazma kütüphanelerinin yaptığı kataloglara bakmak yerine, bu konuda yayınlanan kitaplara da bakılarak da bulunabileceğini belirtmiştir. Bunlara örnekler de vermiştir. Storey’in, “Persian Literature” adlı çalışmasının İran edebiyatı ile ilgili Farsça kaynakları ihtiva ettiğini ifade etmiştir. Brockelmann tarafından Arapça kaynakların çıkarıldığını söylemiştir. Bu iki çalışmanın, kaynakları söz konusu eden araştırmaları bir araya getirmiş olduğunu ihtiva etmiştir.Buna benzer katalog çalışmalarının ilmin temellerini hazırladığını belirtmiştir163.

Yazma eserlerin belli bir dilde yazılmış olan kitaplar halinde bir araya getirilip kataloglanmasını yeterli bulmamaktadır. Yapılması gereken, araştırıcısını bekleyen bu kaynakların usûlüne uygun olarak yayınlanmasıdır. Batı bilim adamalarının “Edition critique”(tenkildi metin neşri) dedikleri bu meseleyi bir bilim dalı haline getirerek çözdüklerini söylemektedir. Tenkidli metin neşrinde amaç, bütün dünya kitaplıklarındaki nüshaların karşılaştırılarak ve farkların hâşiyelerle gösterilerek kaynak yazarının kaleminde çıkmışçasına sağlam bir metin kurma ( dış tenkid), ele alınan bütün diğer kaynaklarla karlılaştırarak, verdiği bilginin değerini belirtme(iç tenkid)dir164.

“Tenkidli Metin Neşri” dediği ve çok önem verdiği bu bilim dalının Türkiye’deki aşamalarını da anlatmıştır. Ülkemize bu yöntemi ilk defa getiren kişi

161 Mübahat S. Kütükoğlu, Tarih Araştırmalarında Usûl, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul 1997. 162 Köymen, “Metod”, s.16

163 Avcı, a.g.e., s.25-26 164 Köymen, “Metod”, s.16

olarak Helmut Ritter’i göstermektedir. Ritter Prof. Dr. Ahmet Ateş’i yetiştirmiştir. Ahmet Ateş bu yöntem ilk uygulayıcısı olarak “Camiü’t-tevarih” adlı eserini yayınlamıştır. Gene Necati Lugal ile Adnan Sadık Erzi’in beraber yaptıkları çalışma olan İbn-i Bibi’nin birinci cildi bu usulle yayınlanmıştır. Kendisinin de “tenkidli metin neşri” usulunü kullanarak “Neşri Tarihi”ni yayınladığını ama bu yayının çok eleştiri aldığını söylemektedir. Köymen bu hususta “Prof. Ritter beni çok tenkit etti. Ben metin neşri yapamıyorum” demektedir165.

Köymen’e göre bu hazırlık çalışmaları bizde henüz başlangıç safhasında bulunduğu için, Türk tarihi araştırıcıları büyük çapta yazma kaynaklara dayanarak çalışmaktadırlar. Bu yüzden, onların ortaya koyduğu eserleri, bütün kaynaklar, usûlüne uygun yayınlandıktan sonra, yeniden gözden geçirmek, hatta belki baştan aşağı yeniden yazmak gerekebilir166.

Köymen’in kaynaklarla ilgili üzerinde durduğu hususlardan birisi de kaynakların “iç ve dış tenkid”e tâbi tutulmasıdır. Dış tenkid, yazarın elinden çıkan kaynağın ele alınması olarak ifade etmiştir. Kopyalar ile esas nüsha arasındaki farkların dipnotlarda gösterilmesini istemektedir. Bu konuyla ilgili olarak şunları söylemektedir: “Ana kaynak nasıl yayınlanır? Kaynak yayınlamak için ele

alındığında, dış ve iç tenkid vardır. Evvela, dış tendkidi ele alacaksınız. Ana kaynağın türlü yazmalarını karşılaştırıp, sağlam bir metin kurulması lazımdır. Şayet, ana kaynak doğrudan müellefin yazdığı ise, o zaman karşılaştırmaya gerek yok. En eski kopyaları bulup, onları kullanmak gerekir. A nüshası şöyle, B nüshası böyle diye haşiyede belirtmek lazım. Buna metin kurma denir. Araştırıcının eline sağlam bir metin vereceğiz. Müellifin elinden çıkan bir nüsha meydana getirmek amaçtır. Kütüphanelerin el yazması halindeki kaynakları çıkarıp, bu usule göre neşretmek gerekmektedir. Bunlar, ilmin temellerini hazırlıyorlar. Araplar, ‘Elinizdeki kaynakları niçin neşretmiyorsunuz?’ diyorlar bize. Ruslar, fotokopi usulüyle kaynakları neşrediyorlar. Ancak, bunu herkes okuyamaz. Buna tenkitli metin neşri denilmektedir. Tenkitli metin yapmaktan maksat araştırıcının en kolay ve en az zaman sarfederek yapacağı işi kısa zamanda bitirmesidir. İç tenkid o kaynağın aynı

165 Avcı, a.g.e., s.26-27 166 Köymen, a.g.m., gös. yer

konuyu ele alan diğer kaynaklar içinde yeri nedir? Bir kaynağın her tarafı aynı güzellikte bilgi vermez. Bazı yerler orijinal verir, bazı yerler de aynı şeyi tekrar edilir. Araştıran bunu belirtmek, tesbit ederek yayınlamak zorundadır167.