• Sonuç bulunamadı

B. Hakkaniyet, Tazminat Ödenmesini Gerektirmelidir

1. Tarafların Malî Durumu ve Sigorta Meselesi

Ayırt etme gücüne sahip olmayan kimselerin hakkaniyet sorumluluğunda, tarafların malî durumu en önemli yeri tutar. Zarar veren ayırt etme gücüne sahip kimsenin maddî durumu, zarar görene oranla çok iyi olması veya zarar görenin iktisadî gücünün çok zayıf olması, hakkaniyet sorumluluğun belirlenmesinde esas teşkil eder. Hâkim bu hâllerde, tarafların malî durumlarının birbirlerine oranla değerlendirilmesi gerekir446.

Tarafların malî durumlarının değerlendirilmesi hususunda, zararveren ile zarar görenin malî durumları arasında bir farkın bulunması gerekmektedir. Bununla

446 BECKER, Art.54, N.6; BUCHER, Art.17/18. N.82; BGE 26 II 327; 71 II 225; TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, s.500; KARAHASAN, C.1, s.504; BREHM,

Art.54, N.19 vd., s.544 vd.; SAYMEN/ELBİR, s.404; KILIÇOĞLU, (Borçlar), s.229; İNAN, s.284; BSK-SCHNYDER, Art.54, N.21; AKINCI, s.158; REY, N.814; REİSOĞLU, (Temyiz Kudreti), s.1094-1095; İMRE, (Kusursuz Mesuliyet), s.806; İMRE, (Gayrimümeyyizler), s.370- 371; ARAL, s.739-740; STARK, N.691; KELLER, (Haftpflicht), s.154; FEYZİOĞLU, s.466;

TUNÇOMAĞ, s.440; AYAN, s.226; OĞUZMAN/ÖZ, s.607; EREN, (Borçlar), s.608; SCHWARZ, s.117; AKİPEK/AKINTÜRK, s.327-328; HELVACI, s.154; ATAAY, (Borçlar),

s.336-337; TİFTİK, s.40; OSER/SCHÖNENBERGER, Art. 54, N.6; TANDOĞAN, (Mes’uliyet), s.59-60; CEYLAN, s.51; SPINDLER/BAMBERGER/ROTH, § 829, N.7; “Zenginlik, hakkaniyetin varlığı için, tek ölçü değildir. Olayı saran hâl ve şartlara bakılarak karar verilmelidir. Bu hâl ve şartlar arasında ayırt etme gücüne sahip olmayanın hürriyetinin doğurduğu özel tehlike, ayırt etme gücüne sahip olmamasına rağmen belli bir kusurun varlığı, zarara uğrayanın olay sırasındaki tutum ve davranışları göz önünde tutulmalıdır”. bkz. YG. 4. HD., 1.12.1978 T., E. 1943, K. 13526 (UYGUR, C.3, s.2614); YG. 4.HD. 15.5.2003 T. ve E.2003/1190, K.2003/60352 (www.kazanci.com.tr); YG. 4.HD. 13.10.1976 T. ve E.9306, K.8644 (KARAHASAN, C.4, s.635-636); YG. 4.HD. 19.06.1975 T. ve E.5830, K.8057 (KARAHASAN, C.4, s.636-637); YG. 4.HD. 25.11.1980 T. ve E.11031, K.13632 (Yasa Dergisi., C.IV, Ocak 1981, s.80-81); STAUDINGER/OECHSLER, § 829, N.44 vd.; TACKE, s.23;

DEUTSCH/AHRENS, s.71; MEISTER-OSWALD, s.39; ZEUNER/Kohlhammer, § 829 N.5; DEUTSCH (Haftungsrecht), s.310; GOECKE, s.32; BGHZ 76, 279-284 (bu karar için bkz. KNÜTEL, R., JR 1980, s.459); BGH, 24.4.1979, VI ZR 8/78 – JR 1980, s.18 (ayr. bkz. FUCHS, A., s.289; HOFMANN, s.152; KÖTZ/WAGNER, s.129; IGNEY, s.37; BGH 13.6.1958, VersR

1958, s.458; MünKom/WAGNER, § 829 N.14 vd.; Hk-BGB/STAUDINGER, § 829, N.7;

BORGELT, s.72; MEDICUS, § 136, N.774; WOLF, Martin: Billigkeitshaftung statt

überzogener elterlicher Aufsichtpflichten- ein neues Plädoyer für die Anwendung des § 829 BGB auf Grund einer Haftpflichtversicherung, Heft 19, VersR 1998, s. 815.

birlikte, zararverenin mutlaka çok aşırı bir şekilde zengin olması gerekmemektedir. Önemli olan tarafların malî durumları arasındaki farktır447.

Borçlar Kanunu Tasarısının 64. maddesi de bu durumu açıkça ifade etmiş ve tarafların malî durumlarının dikkate alınması gerektiği ve bu çerçevede bir farkın bulunması hâlinde hâkimin hakkaniyet gereğince tazminata hükmedebileceğini öngörmüştür.

Zengin bir akıl hastasının tedavi gördüğü hastanede kalabalık bir aileyi geçindiren fakir bir hasta bakıcısını öldürmesi verilen tipik örnektir. Diğer yandan zarar görenin sigorta şirketi veya faile bakımla yükümlü olanlardan tazminat alıp alamayacağı; failin sorumluluk sigortasının olup olmadığı, hususlar da göz önünde tutulan durumlardır448.

Tarafların malî durumlarının hangi âna göre değerlendirileceği hususunda değişik görüşler ileri sürülebilir. Buna göre, zararın meydana geldiği ân mı yoksa, hüküm tarihi mi dikkate alınacaktır. Örneğin; akıl hastası bir çocuk bir fakir ayakkabıcıyı dövmüş ve ona ait tüm aletlerini kırmıştır. Davranışın gerçekleştiği ânda, akıl hastasının malî durumu çok iyi değildir. Fakat dava açıldıktan sonra akıl hastasına yüklü bir miktarda bir miras çıkmıştır. Bunun gibi, akıl hastası bu davranışı

447 bkz. GOECKE, s. 33.

448 ARAL, s.740; BREHM, N.40, s.550; EREN, (Borçlar), s.608; TUNÇOMAĞ, s.440; STARK,

N.691; SAYMEN/ELBİR, s.404; TANDOĞAN, (Mes’uliyet), s.59; REY, N.814; İNAN, s.284;

TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, s.500; ZEVKLİLER/ACABEY/GÖKYAYLA,

s.320; BSK-SCHNYDER, Art.54, N.8; PEDRAZZINI/OBERHOLZER, N.3.2.4.2.3 (a);

AKİPEK/AKINTÜRK, s.328; ATAAY, (Şahıslar), s.90, (Borçlar), s.338; ÖZTAN, s.90; HELVACI, s.155; FEYZİOĞLU, s.466; YG. 4.HD. 1.12.1978 T. ve E.1943, K.13526

(UYGUR, s.860-861); YG. 4.HD. 15.2.1990 T. ve E.6593, K.1343 (UYGUR, s.863-864); YG. 4.HD. 25.11.1980 T. ve E.11031, K.13632 (KARAHASAN, C.4, s.633-634); YG. 4.HD. 18.10.1977 T. ve E. 7406, K.9689 (KARAHASAN, C.4, s.634-635); Sigorta konusunda yapılan tartışmalar için bkz. SPINDLER/BAMBERGER/ROTH, § 829, Rn.7; KELLER, (Haftpflicht), s.154-155; BGE 103 II 336 vd.; 104 II 188; bkz. BGHZ, 76, 379, 287; DEUTSCH/AHRENS,

s.71-72; MEISTER-OSWALD, s.39; DEUTSCH (Haftungsrecht), s.311;

ERMAN/SCHIEMANN, § 829, N.5; BORGELT, s.74 vd.; RODOPOULOS, Georges:

Kritische Studie der Reflexwirkungen der Haftpflichtversicherung auf die Haftung, Frankfurt a.M. 1981, s.71 vd.; FUCHS, A., s.278 vd.; GOECKE, s.33 ve İsviçre hukuku ile olan farka değindiği s.136; bkz. FUCHS, s.154-155; MünKom/WAGNER, § 829 N.22; Hk-

BGB/STAUDINGER, § 829, N.7; STAUDINGER/OECHSLER, § 829, N.55; IGNEY, s.40

vd.; ZEUNER/Kohlhammer, § 829 N.6; KÖTZ/WAGNER, s.130-131; ERGEL, § 828 N.8;

LORENZ, Egon: Billigkeitshaftung und haftpflichtversicherung –Ein Harmonisierungsvorschlag–, VersR 1980, Heft 29 (A), s.699; WOLF, s.817 vd.

zengin bir tacire yapsa ve daha sonra tacir iflâs etse akıl hastası yine de sorumlu tutulabilecek midir ?

Bu hususlar, son derece tartışmalı olup, bu konular aşağıda, ayrıtntılı olarak ortaya konulmuştur449.

Diğer yandan, ayırt etme gücünden yoksun kimsenin veya zarar gören tarafın bir sigortası bulunuyorsa durum nasıl çözümlenecektir. Bu konuda doktrinde değişik görüşler ileri sürülmektedir. Kanımızca da, ayırt etme gücünden yoksun kimsenin meydana getirdiği zararların bir sigorta tarafından karşılanması mümkün olabilir450.

Böyle bir sigortanın bulunması, kişinin malî durumunu esaslı bir şekilde etkilemektedir, zira, meydana gelen zararın karşılanması bakımından zararverenin bir garantisi söz konusu olmaktadır. Bir başka ifadeyle, malvarlığı aktifinde bir artış söz konusu olabilmektedir. Borçlar Kanununun 54. maddesi çerçevesinde öncelikle sorumluluk sorunu söz konusu olduğuna göre, mantıklı olarak (zira, sigorta ayırt etme gücünden yoksun kimsenin malvarlığını korumaktadır) bir rol oynamamalıdır. Sigorta koruması, zarar veren ile zarar gören dışında bulunmaktadır. Bununla birlikte, hakkaniyet açısından bakıldığında hiçbir kusuru bulunmayan zarar görenin, zararını karşılamak zorunda kalması yerinde gözükmemektedir, zira sigortanın sorumlu tutulması hâlinde, ayırt etme gücünden yoksun kimsenin herhangi bir zarara uğramayacaktır. İşte bu durumu dikkate alan Federal Mahkeme, sigortanın

449 bkz. bkz. § 13, I.

450 Alman hukukunda ise, ayırt etme gücünden yoksun kimsenin bir sigorta güvencesinin bulunması

hâlinde bu durumun hakkaniyet sorumluluğu bakımından nasıl bir etki yapacağı son derece tartışmalıdır. Alman Federal Mahkemesinin 1957 tarihindeki ilk kararında, zorunlu sigortanın bulunduğu bir kararda, taraflar arasındaki malî durumun kıyaslanmasında, sigortanın dikkate alınabileceğini kabul etmiştir. BGH 15.1.1957 (BGHZ 23, s.90); Bundan bir yıl sonrasında ise, ayrıştırma teorisi (differenzierungstheorie) çerçevesinde, söz konusu sigortanın bir sorumluluk doğurmadığı, buna karşın, sorumluluğun doğmasından sonra, tazminatın kapsamının belirlenmesinde dikkate alınacağı kabul edilmiştir. Diğer yandan sigortanın isteğe bağlı yapılıp yapılmadığı konusunda bir ayrım yapılmakta ve sigortanın isteğe bağlı bulunması hâlinde, hakkaniyet sorumluluğunda dikkate alınamayacağını, buna karşın zorunlu bir sorumluluk sigortası bulunması hâlinde, bu sigortanın, hakkaniyet konusunda dikkate alınabileceği belirtilmektedir. bkz. BGH 13.7.1958 (NJW 1958, s.1630); yine bu yönde kararlar için bkz. TACKE, s.23; buna karşın Alman Federal Mahkemesinin 18.12.1979 tarihinde verdiği kararda, sigortanın isteğe bağlı olup olmadığını dikkate almadan tarafların malî durumu açısından değerlendirilebileceğine karar vermiştir. BGHZ, 76, s.290 (VersR 1980, s.625, NJW 1980, s.1623); ayr. bkz. LEHNERTZ,

Fredericke: Die Bedeutung des Bestehens einer Haftpflichtversicherung für den

bulunmasının malvarlığının aktif kısmında bir değer olarak görmüş ve hakkaniyet sorumluluğuna hükmetmiştir451.

Hakkaniyet sorumluluğunun bu alanında, sigorta sorumluluğunun “res inter alios acta”452 olması ikincil nitelikte kalmaktadır. Buradaki esas düşünce, tarafların, yani zarar veren ile zarar gören arasındaki malî durumdur. Bununla birlikte, bir sigortanın bir sorumluluk doğurması hukuken doğru değildir. Diğer yandan burada “summum jus” değil, hakkaniyet söz konusudur453. Ayırt etme gücünden yoksun kimsenin bu sigorta sorumluluğu bir zararın meydana gelmesi hâlinde devreye sokulmaması hakkaniyete aykırı olacaktır454.