• Sonuç bulunamadı

Ayırt Etme Gücünden Yoksun Kimsenin Ev Başkanı Sorumluluğunun Altında Olması

B. Daha Ağır Bir Sorumluluk Sebebi Olmamalıdır

2. Ayırt Etme Gücünden Yoksun Kimsenin Ev Başkanı Sorumluluğunun Altında Olması

Ayırt etme gücünden yoksun kimse, genel olarak bir veli veya vasinin gözetimi altındadır. İşte bunun gibi, bu kimsenin ev başkanı ilişkisi içinde olması mümkündür. Bu gibi durumlarda ayırt etme gücünden yoksun kimsenin bir başkasına zarar vermesi hâlinde, zarar gören, öncelikle ev başkanına başvuracaktır.

Zarar gören bu surette, ev başkanının sorumluluktan kurtulma kanıtını getirememesi koşuluyla, zararın tamamının karşılanmasını sağlayabilecektir. Buna karşın, ev başkanı, her türlü denetim ve gözetim ödevini yerine getirdiğini ispat etmesi hâlinde sorumluluktan kurtulacaktır. Bu durumda, zarar görenin ayırt etme gücünden yoksun kimseye başvurmasından başka bir imkân kalmayacak ve zararın

466 KARAHASAN, C.1, s.504; Yargıtay da, dava konusu olayda ölen küçüğün ve dolayısıyla onun

mirasçıları olan davalı anne ve babanın, küçüğün haksız fiili sonucu tazminat ödemelerinin hakkaniyete uygun olup olmadığının araştırılması gerektiği ve öğretide kabul edilen görüşe uygun olarak (Tandoğan, s.59) zararın tazmininin bir başkasından, örneğin nazeretle mükellef aile reisinden veya sigortacıdan istenebileceği hâllerde mümeyyiz olmayan kişinin sorumlu tutulmaması gerektiğini kabul etmektedir. bkz. YG.11. HD. 13.11.1987 T ve E.1987/3714 K.1987/6184. (bkz. KARAHASAN, C.4, s.631-633 ve YKD., 1988/3, s.367); bkz. yuk. § 8, I, B, 1.

ancak hakkaniyet çerçevesinde ayırt etme gücünden yoksun kimseden karşılanmasını talep edebilecektir. Bu nedenle, ev başkanının sorumluluğu, konumuz açısından ayrı bir önemi vardır. Aşağıda kısaca bunlar incelenecektir ve hakkaniyet sorumluluğu ile karşılaştırmalar yapılacaktır.

a. Ev Başkanının Sorumluluğunun Hukukî Niteliği

Medeni Kanunumuz 369. maddesiyle ev başkanının sorumluluğunu düzenlemiştir. Buna göre, ev başkanı, ev halkından olan küçüğün, kısıtlının, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunan kişinin verdiği zarardan, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi, zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe sorumludur.

Ev başkanının sorumluluğunda, ev başkanına, başkasının üzerinde bir gözetim ve denetim borcu yüklenmiştir. Bu gözetim ve denetim borcunun ihlâl etmesi hâlinde ev başkanı sorumlu tutulmaktadır467. Diğer yandan bu sorumluluk, ev başkanının söz konusu özen ve gözetim ödevini ihlâl ettiği varsayımına (kanunî karinesine) dayandırılmış, ancak ev başkanına bir kurtuluş kanıtı getirme imkânı sağlanarak bu sorumluluktan kurtulma imkânı verilmiştir. Bu açıdan ev başkanın sorumluluğu niteliği itibariyle, kurtuluş kanıtı getirilebilen bir olağan sebep sorumluluğudur468.

467 EREN, (Borçlar), s.600; ÜNAL, s.93; OFTINGER/STARK, II/1, s.417; OFTINGER, II/1,

s.239; REY, N.1129; KARAHASAN, s.399; KELLER/GABI, s.184; İMRE, (Kusursuz Mesuliyet Hâlleri), s.161; TANDOĞAN, (Kusura Dayanmayan Sorumluluk), s.140;

DESCHENAUX/TERCIER, s.79; BGE 103 II 24 vd.; MEISTER-OSWALD, s.44; KILIÇOĞLU, (Borçlar), s.218; YİBK.27.3.1957 T. ve E.1, K.3 (YGİBK C.5, s.113); YHGK

19.3.1958 T. ve E. 316, K.15; Federal mahkeme eski kararlarında, ev başkanın sorumluluğunu, kusur karinesine dayanan bir sorumluluk olarak nitelendirmekteydi, bkz. BGE 49 II 444; BGE 70 II 138; BGE 74 II 196.

468 TANDOĞAN, (Mes’uliyet), s.162; EREN, (Borçlar), s.600; TUNÇOMAĞ, s.569; TANDOĞAN, (Kusura Dayanmayan Sorumluluk), s.139; OFTINGER/STARK, II/1, s.417; OFTINGER, II/1, s.239; REY, N.1127; KELLER/GABI, s.184; İMRE, (Kusursuz Mesuliyet)

s.778; DESCHENAUX/TERCIER, s.79; BGE 103 II 24 vd.; KILIÇOĞLU, (Borçlar), s.222; BGE 103 II 27; YG 4. HD. 04.6.1980, 6271/8017, bkz. KARAHASAN, (Yargılama Usülü), s.808-809; KELLER, (Haftpflicht), s.158.

Ev başkanı, kendisi veya yardımcısı, objektif özen ve gözetim ödevini ihlâl etmesi hâlinde, kendilerine kusur yüklenemese bile doğan zarardan sorumlu tutulacaktır. Sorumluluğun doğması için kusura ihtiyaç yoktur. Bu nedenle ev başkanının, hasta olması, başka yerde bulunması veya ayırt etme gücünden yoksun olması gibi469 sebeplerden dolayı gözetim ödevini yerine getirecek durumda olmasa bile, başkanlığı altında bulunan kişilerin başkasına verdikleri zararı tazmin etmek zorundadır. Bununla birlikte ev başkanı, meydana gelen zararda kusurlu davranmışsa, bu ek kusur olarak nitelendirilir470.

Ev başkanının sorumluluğunun, olağan sebep sorumluluğu olarak kabul edilmesinde tıpkı, ayırt etme gücünden yoksun kimsenin sorumluluğunda olduğu gibi, “hakkaniyet düşüncesi” etkili olmuştur471. Ev başkanının sorumluluğu altında bulunan küçük, kısıtlı, akıl hastası, akıl zayıfı gibi gözetime ihtiyaç bulunan kimseler, çoğu zaman malvarlığı yönünden zayıf ve dolayısıyla fakir durumda olup, zararı tazmin etmeleri için gereken maddî gücü çoğu zaman bulamayabilirler. Bu durum ise, zarar göreni zor durumda bırakacaktır. Bu nedenle, hakkaniyet düşüncesinden yola çıkılarak, kanun koyucu, ekonomik yönden daha iyi durumda bulunan ev başkanını, gözetimi altında bulunan kimsenin üçüncü kişilere karşı meydana getirdiği zararlardan sorumluluğu kabul edilmiştir472.

469 Bu konuda İmre farklı görüştedir. İmre’ye göre ev başkanının ayırt etme gücünden yoksun

bulunması durumunda, Medenî Kanunun 369. maddesi uygulanamaz. Çünkü, ev başkanı ayırt etme gücünü kaybederse, ev başkanlığından doğan yükümlülüklerini yerine getiremeyecek duruma düşeceğinden sorumluluğu ortadan kalkar. bkz. İMRE, (Gayrimümeyyizler) s.373.

470 TANDOĞAN, (Mes’uliyet), s.163; EREN, (Borçlar), s.600; TANDOĞAN, (Kusura

Dayanmayan Sorumluluk), s.139; OFTINGER/STARK, II/1, s.418; OFTINGER, II/1, s.240- 241; ÜNAL, s.88 vd.; REİSOĞLU, (Borçlar) s.165.

471 Ev başkanının sorumluluğunun bir tehlike sorumluluğu olduğu görüşü yerinde değildir. Zira, ev

başkanın gözetmekle görevli olduğu kimseler, tehlike sorumluluğunu gerektiren faaliyet ve işletmelere özgü tipik, özel ağır ve tehlikelilik niteliğini taşımazlar. Akıl hastaları ve akıl zayıfı olanlar, çevre için nispi bir tehlike oluştursalar da, bu tehlikenin ağırlık ve yoğunluğu, bir motorlu trafik aracı veya atom reaktörü gibi mutlak nitelikte değildir. bkz. EREN, (Borçlar), s.65. Aynı görüşte TANDOĞAN, (Mes’uliyet), s.163-164, (Kusura Dayanmayan Sorumluluk), s.145.

DESCHENAUX/TERCIER, s. 79, AKINCI, s.166; İMRE, (Kusursuz Mesuliyet), s.777. 472 EREN, (Borçlar), s.600; DESCHENAUX/TERCIER, s. 79; TANDOĞAN, (Mes’uliyet) s.163;

Yargıtay, ev başkanının hukukî niteliğini şu şekilde açıklamaktadır: “MK. md. 369/1 toplumsal hayatta büyük bir pratik ve hukukî ihtiyaca cevap vermektedir. Gerçekten her toplumun önemli bir kesimini çocuklar, yasal bir deyişle, küçükler oluşturur. Bunlar yaşları ve ruhî yapıları itibariyle oyuna ve oyun aletlerine düşkündürler. Ayrıca, çevrelerine karşı aşırı bir ilgi duyarlar. Bu nedenle zamanlarının çoğunu evde, okulda, parkta, sokakta ya da mahâlle aralarında oynayarak geçirirler. Gerek oyun içinde, gerekse oyun dışında oyuncak veya diğer araç ve gereçlerle birbirlerine veya üçüncü kişilere her zaman zarar verebilirler. Çocukların bilerek veya bilmeyerek, birbirlerinin beden bütünlüğüne ve şahsiyet haklarına saldırıda bulunmaları

Görüldüğü gibi, ev başkanının sorumluluğu da tıpkı ayırt etme gücünden yoksun kimselerin hukukî sorumluluğu gibi hakkaniyet düşüncesine dayanmaktadır. Ayırt etme gücünden yoksun kimsenin meydana getirdiği zararlardan, kendisine kusur yüklenemediğinden dolayı hakkaniyet sorumluluğu getirilmişken, ev başkanının sorumluluğunda, yukarıda açıkladığımız sebeplerden dolayı objektif bir kusur sorumluluğu getirilmiştir. Bununla birlikte, sorumluluğun türleri açısından önemli bir fark vardır. Ayırt etme gücünden yoksun kimsenin sorumluluğu, hakkaniyet sorumluluğu iken, ev başkanının sorumluluğu hakkaniyet düşüncesine dayanan objektif sebep sorumluluğudur. Diğer yandan, yukarıda açıklandığı üzere, hakkaniyet sorumluluğu, ancak başka bir kimsenin sorumlu tutulamadığı, zarar görenin zararını başkasından tazmin edemediği hâllerde söz konusudur. Bu açıdan, hakkaniyet sorumluluğu talî bir sorumluluktur.

b. Sorumluluğun Şartları

Ev başkanının sorumluluğu için kusur dışında haksız fiil sorumluluğu açısından gerçekleşmesi gereken diğer şartlar, yani hukuka aykırılık, zarar ve uygun illiyet bağı dışındaki genel şartlarla birlikte bazı özel şartlara da ihtiyaç vardır. Aşağıda kısaca bununla ilgili bazı açıklamalarda bulunulacaktır.

rastlanılan olaylardandır. Bütün bu durumlarda, küçük temyiz kudretine sahip ise verdiği zarardan bizzat sorumludur. Ancak, birçok durumda mal varlığı olmadığı için fiilen, birçok durumda ise hem mal varlığı, hem de haksız fiil ehliyeti olmadığı için gerek fiilen, gerekse hukuken sorumlu tutulmaları söz konusu olamamaktadır. Kaldı ki, özen ve gözetime muhtaç kimseleri şahsen sorumlu tutmak mümkün olsa bile, zararın tamamını tazmin ettirmek olanağı her zaman bulunmayabilir. Çünkü temyiz kudretleri yoksa zarar veren aile üyeleri ancak hakkaniyet gereğince sorumlu tutulabilirler (BK. md. 54). Oysa hakkaniyet ölçüsü bazı hâllerde uğranılan zararın tamamının tazminine imkân vermez. Zira, hakkaniyet sorumluluğunda zarar verenin ekonomik durumu elverdiği ölçüde zarar tazmin edilir. İşte bu tür fiilî ve hukukî imkânsızlıklar küçük, kısıtlı akıl hastası veya akıl zayıfıaile üyelerinin davranışlarından zarar gören kimselere karşı başka bir şahsın sorumlu kılınması ihtiyacını doğurmuştur. Gerçekten, çok sık meydana gelen bu olaylarda, toplumu savunmasız bırakmamak; onu, küçüklere, kısıtlılara, akıl hastası ve akıl zayıflarına karşı korumak gerekir. İşte toplum yararı ve işlerin güvenle yürütülmesi ilkesi, zarar veren bu kimselerin yanında, başka birinin de sorumlu tutulmasını zorunlu kılmıştır. Türk Hukuk sisteminde ev başkanının sorumluluğu kusura dayanmaz. Diğer bir anlatımla bu sorumluluk kusursuz sorumluluktur. Medeni Kanun'un sözü edilen maddesinde öngörülen ana ilke ev başkanının gözetimindeki özen ödevini yapmamasıdır.” YG. HGK. T. 8.12.2004 ve E. 2004/4-642 K. 2004/648; aynı yönde bkz. YG 4. HD. 9.12.2003 T. ve E.2003/4661, K.2003/14392 (YKD., 2003/6, s.854).

Ev başkanının sorumluluğu için öncelikle, ev başkanlığı ilişkisi bulunmalıdır. Medeni Kanununun 369. maddesi çerçevesinde, ev halkından olan küçük, kısıtlı, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunan kişi üzerinde ev başkanlığı yetkisi bulunan ve bunlarla ortak bir ev yönetimi içinde birlikte yaşayan kimseye ev başkanı denir.

Ev başkanı, iradesine üstünlük tanınan kimsedir. Medeni Kanununun 369. maddesi gereğince öngörülen özen ödevini, sahip olduğu yetkiye dayanarak yerine getirme imkânı olan kimse ev başkanıdır. Kanun, başkanlık otoritesine tabi olan kişileri sınırlayıcı olarak saymıştır. Bunlar, ev başkanının başkanlığı altında, ortak bir evin yönetimi içinde birlikte yaşayan küçükler, kısıtlılar, akıl hastası ve akıl zayıflığı bulunan kimselerdir. Bunlar dışındaki kimselerin verdikleri zararlardan, ev başkanı onlarla birlikte yaşamış olsa bile sorumlu değildir. Örneğin, reşit çocukların fiillerinden dolayı ev başkanı sorumlu değildir473.

Ev başkanlığı ilişkisinin oluşabilmesi için sosyal unsur dediğimiz ve iki veya daha çok kişinin ortak bir ev yönetimi içinde, yani aile hâlinde birlikte yaşamaları gerekmektedir. Diğer yandan da bağımlılık ilişkisinin gerçekleşmesi gerekmektedir. Buna göre, aile hâlinde birlikte yaşayan kişiler arasında bir bağımlılık ilişkisinin bulunması gerekir. Başka bir ifadeyle ev başkanının, birlikte yaşadığı kişiler üzerinde bir otoriteye sahip olması gerekmektedir474.

Ev başkanının zarardan sorumlu tutulabilmesi için, zarar verici davranışın gerçekleştiği sırada bu ilişkinin bulunması gerekmektedir475.

Ev başkanlığı ilişkisi, Medeni Kanununun 367. maddesi gereğince kanuna, sözleşmeye ve örften doğar. Yürürlükten kalkan Türk Kanunu Medenisinin 152. maddesinden farklı olarak anne ve baba, Medeni Kanunun 186. maddesi gereğince eşler, aile birliğini birlikte yönetirler. Buna göre, her ikisi de kanun gereği ev başkanı

473 TANDOĞAN, (Mes’uliyet), s.165; EREN, (Borçlar), s.602; ÜNAL, s.43, 48 vd.; DESCHENAUX/TERCIER, s. 82; KELLER, (Haftpflicht), s.161 vd.

474 EREN, (Borçlar), s.602; UNAL, s.106 vd.; MEISTER-OSWALD, s.46; REY, N.1143; TANDOĞAN, (Kusura Dayanmayan Sorumluluk), s.143.

olarak sorumlu olacaklardır. Buradaki ilişki kanundan doğmaktadır476. Buna göre, anne ve babadan hangisi, zararlı davranışın meydana geldiği sırada gözetim borcu ile görevli ise, o sorumlu olacaktır; her ikisi de gözetmekle görevli ise, müteselsilen sorumlu tutulacaktır.

Ev başkanın sorumluluğu, zararın küçüğün, kısıtlının, akıl hastası veya akıl zayıflığı bulunan kimsenin davranışından doğmalıdır. Ev başkanı, burada başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulmaktadır. Gözetime muhtaç kimselerin fiili olumlu olabileceği gibi olumsuz bir fiil şeklinde de olabilir. Fiilin kusurlu veya kusursuz olması sonucu değiştirmeyeceği doktrinde savunulmakla birlikte, kanımızca gözetime muhtaç kimsenin işlediği davranış normalde bir kişiye kusur olarak yüklenebilmelidir. Bu açıdan, bakıma muhtaç olmayan bir kimse için kusur olarak nitelendirilemeyecek bir davranış hâlinde, ev başkanının da sorumlu tutulmaması gerekir477.

Gözetime muhtaç kimsenin fiili, aynı zamanda hukuka aykırı nitelik taşıması gerekmektedir. Bu kimsenin örneğin meşru savunma şeklinde hareket etmesi hâlinde sorumluluk doğmaz478.

Ev başkanının sorumlu tutulabilmesi için gereken şartlardan bir diğeri, ev başkanının kurtuluş kanıtı getirememiş olmasıdır. Medeni Kanununun 369. maddesinin birinci fıkrasına göre ev başkanı, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmesi hâlinde sorumluluktan kurtulacağını düzenlemiştir. Başka bir ifadeyle, ev başkanı kanun ile getirilen ve özen ve gözetim görevini ihlâl ettiğine dair karineyi çürütmesi

476 Eğitim kurumlarında, hastanede, otel işletmelerinde, yatılı okullarda ise ev başkanı örfe göre

belirlenir.

477 EREN, (Borçlar), s.604; DESCHENAUX/TERCIER, s.83; TANDOĞAN, (Kusura

Dayanmayan Sorumluluk), s.143; MEISTER-OSWALD, s.50.

478 EREN, (Borçlar), s.604; MEISTER-OSWALD, s.50, N.53; EGGER, Art.333, N.7; OFTINGER, II/1, s.264; TANDOĞAN (Mes’uliyet), s.168, 171; TANDOĞAN, (Kusura

Dayanmayan Sorumluluk), s.147; DESCHENAUX/TERCIER, s. 83; BGE 42 II 47-48; bu konuda farklı görüşler için bkz. ÜNAL, s.96-97.

hâlinde veya her hâlde bir zararın meydana geleceğini ispat etmesi hâlinde sorumluluktan kurtulacaktır479.

Ev başkanının sorumluluğu, gözetim ödevinin ihlâli karinesine dayanmaktadır. Ev başkanının göstermek zorunda olduğu özen ve gözetim görevi objektif olarak nitelendirilmelidir. Burada ev başkanının kişisel mazeretleri göz önünde tutulamaz. Diğer yandan, objektif özen ve gözetim ödevinin derecesi, somut olayın bütün özellikleri göz önünde tutularak, mahalli, sosyal ve kişisel ilişkilere göre değerlendirilmeli ve aynı çevre ve kategoride bulunan makul ve dürüst kişilerin aynı şartlar altında gösterecekleri özen ve gözetim ölçüsü480 esas alınmalıdır481.

Medeni Kanununun 369. maddesinde yer alan özen ve gözetim ödevi, mutlak olmayıp, olağan ve somut durumun gerektirdiği bir özen ve gözetim ödevidir. Bu sebeple, bu ödevin belirlenmesinde öncelikle küçüğün, kısıtlının, akıl hastası veya akıl zayıfının kişiliği esas alınmalıdır. Bu açıdan, ev başkanı, gözetime muhtaç kişinin yaşını, cinsiyetini, fizikî ve ruhî durum ve gelişmesini, hastalık durumunu, karakterini, eğitimini, yaşadığı sosyal çevreyi, zarar verici fiilde kullanılan araç ve gereçleri vb. göz önünde tutarak ona gözetim ve denetiminde bulunmalıdır. Diğer yandan, gözetime muhtaç kişinin yapacağı faaliyet türü de dikkate alınmalıdır. Ev başkan, bu kimselere gerekli emir ve talimatları vermeli, etkili denetim ve gözetimde bulunarak doğması olası zararları önceden önlemelidir482.

Ev başkanı, yetersiz gözetimde bulunduğu, zarar verici fiile izin verdiği, eksik veya yanlış talimat ve uyarıda bulunduğu, tehlikeli eşyayı evde bıraktığı, başkanlığı

479 Ev başkanın gözetim görevini yerine getirmemesi ve bunun aksinin ispatı konusunda bkz. FUCHS, A., s.206 vd.; ayr. bkz. YG. 11.HD. 14.2.1980 T. ve E.1979/11318, K.1980/1887

(YKD., 1980/10, s.1345); YG. 4.HD.19.12.1979 T. ve E.1979/11135, K.1979/14236 (YKD.1981/4, s.420).

480 Bu açıdan örneğin köyde yaşayan çocuklar daha bağımsız olup, şehirde yaşayan çocuklar kadar

sıkı bir gözetim borcu yüklenemez. Buna karşın, şehirde yaşayan çocuklar, trafiğe daha alışıktır. Aynı şekilde, tehlikeli şeylere yakın yerlerde oturulması, örneğin babanın evin yanında bir değişik aletlerin bulunduğu bir atölyesinin olması hâlinde çocuğun buraya erişememesi için daha dikkatli davranmalıdır. bkz. TANDOĞAN, (Mes’uliyet), s.173; Silahların kilitli veya gözetime muhtaç bir kimsenin ulaşamayacağı bir yerde saklanması gerekir. bkz. BGE 100 II 100 vd.; BGE 43 II 146-147; 32 II 461; 44 II 99 vd.; BGE 48 II 426 vd.; BGE 43 II 212-213.

481 EREN, (Borçlar), s.605; KELLER/GABI, s.187; ÜNAL, s.121 vd.; BGE 100 II 301; 95 II 259; MEISTER-OSWALD, s.51 vd.

altındaki kişilere doğru olmayan işlemlerde bulunduğu hâllerde, özen ve gözetim ödevini ihlâl etmiş sayılır ve sorumlu tutulur483.

İşte görüldüğü gibi, bir ev başkanı ilişkisinin bulunduğu hâllerde, artık ayırt etme gücünden yoksun kimse sorumlu tutulamayacak, bunun yerine onu gözetmekle yükümlü olan kimse sorumlu tutulacaktır. Bununla birlikte ev başkanı, yukarıda belirtilen kurtuluş kanıtını getirmesi hâlinde ise, ayırt etme gücünden yoksun kimse hakkaniyet gerektiriyorsa, sorumlu tutulabilecektir.

c. Ev Başkanın Rücu Hakkı Bakımından

Ev başkanı, tazminat ödedikten sonra, şartları varsa, zarar sebep olan kimse veya kimselere rücu etme hakkı vardır. Bununla birlikte rücu davasına, genellikle ayırt etme gücünden yoksun kimseler söz konusu olacaktır. Rücu davasında rücu edilecek kimsenin bir kusuru arandığından dolayı, rücu mümkün görülmemektedir. Bununla birlikte, Borçlar Kanununun 54. maddesinin rücu davasında da uygulanabileceği kabul edilmektedir484. Bu düşünce de hakkaniyet düşüncesine dayanmaktadır485.