• Sonuç bulunamadı

Tarım ve Hayvancılık

3.4 İKTİSADİ VAZİYET

3.4.1 Tarım ve Hayvancılık

Kent ve çevresinin coğrafi yapısı tarım ve hayvancılık iş kollarına uygun bir zemin oluşturduğu kanaatindeyiz. Bölgeyi çeşitli hububat tarımına uygun hale getiren güneydeki ova ile bazı bağ bahçe ve hayvancılık iş kollarının faaliyetlerine olanak sağlayan dağlık kesimin birbirinden bir duvar gibi ayıran sıradağ silsilesi, söz konusu bu iki kalemin faaliyetlerine mekânsal açıdan zemin oluşturmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun mali yapısının temelini toprak gelirleri teşkil etmekteydi110. Mardin ve bölgesini bu yapıdan çok da bağımsız saymak doğru olmayacaktır. Defterin bünyesinde yer alan belgelerin ekseriyetinin mülk alım satımı kapsamında bağ, bahçe ve tarla satışlarını içermesi bölgenin en önemli gelir kaynağının tarımsal faaliyetler olduğunu göstermektedir. Deftere tarımsal faaliyet olarak daha çok dağlık kesimle ilgili kayıtlar yansımıştır. Berriye olarak anılan ova kesiminde yapılan tarımsal faaliyetlere dair veri kaydı ancak çeşitli ipuçlarından hareketle değerlendirmeye alınacaktır. Defter bize özellikle bağ bahçe tarımının yoğunlaştığı kimi vadilerde yapılan tarımsal faaliyetlere dair veriler sunmaktadır. Bunlar arasında Gurs Vadisi, Safa Vadisi, Şadol Vadisi, Rışmıl Vadisi, Tuğub Vadisi ile Sürgücü Vadisi yer almaktadır. Bu vadilerden defterde Beyt Şeğo, Şadol, Beyt Akdeş, Safa, Zınnar ve Bağarra olarak anılan yerler vadi olarak gösteriliyor111. Abdüsselam Efendi, sicile yansıyan vadilerin yanında Bakan, Kabala, Nehras, Kavada, Paspanus ve Bereketü’l-Cemel gibi etrafı şehirde bulunan vadileri sayarak bu vadilerde bağ, bahçe, bostan ve çeşitli meyve ağaçlarının yetiştirildiğini, yetiştirilen meyveler arasında erik ve kirazın meşhur olduğunu kaydeder112.

Çeşitli mülk alım satımlarına ilişkin belgelerde, satılan arazinin sulu veya susuz olduğu belirtilir113. Eğer arazi sulu tarıma dayalı bir arazi ise bu sefer su nöbeti ile beraber satılıp satılmayacağı eğer su nöbeti ile beraber satılacaksa bu su nöbetinin kaç gün olduğu satış sözleşmesine ilave edilir114.

110 Aksın, a.g.e., s. 223.

111 MŞS 235, s. 13, 7 Şaban 1275 (12 Mart 1859); MŞS 235, s. 19, 15 Şaban 1275 (20 Mart

1859); MŞS 235, s. 32, 13 Şevvâl 1275 (16 Mayıs 1859); MŞS 235, s. 61, 3 Safer 1276 (1 Eylül 1859); MŞS 235, s. 35, 28 Şevvâl 1275 (31 Mayıs 1859); MŞS 235, s. 35, 28 Şevvâl 1275 (31 Mayıs 1859); MŞS 235, s. 40, 5 Zilkade 1275 (6 Haziran 1859); MŞS 235, s. 121, 27 Safer 1277 (14 Eylül 1860); MŞS 235, s. 123, 4 Rebiülevvel 1277 (20 Eylül 1860) tarihli kayıtlar.

112 Abdüsselam Efendi, a.g.e., s. 5.

113 MŞS 235, s. 32, 13 Şevvâl 1275 (16 Mayıs 1859) tarihli kayıt.

114 MŞS 235, s. 46, 7 Zilkade 1275 (8 Haziran 1859); MŞS 235, s. 19, 19 Şaban 1275 (24 Mart

Bahçe tarımı kapsamında belgelerde meyveli ve meyvesiz ağaçların bulunduğu bahçelerden bahsedilmektedir115. Bahçelerde erik, kiraz, kayısı gibi meyve çeşitleri yetiştirilirdi. Gurs’ta zeytin bahçelerinin var olduğu116, Sürgücünün kimi köylerinde sulu tarım kapsamında kavak yetiştiriciliğinin yaygın olduğu anlaşılmaktadır117. Bazı bahçelerin içinde eyvan ve kimi binaların yer alması118, bu tarımsal faaliyetleri yürütenlerin yarı göçebe bir yaşam tarzına sahip olduğunu gösteriyor.

Sulu tarımın Nusaybin’de de yapıldığı anlaşılmaktadır. Sicile yansıyan bir bahçe satışı belgesinde bahçenin içindeki su kanalları ile beraber satıldığı belirtilmektedir119. Nusaybin’deki su kanalları, muhtemelen oradaki Beyaz Su’dan getirilmiştir.

Tarımsal faaliyetler açısından o dönem insanının en önemli gelir kaynağı tahıl üretimine dayanmaktadır. Sicilde Mardin’de tahıl üretimi dâhilinde buğday ve arpanın başı çektiği anlaşılıyor. Bunda bölge ikliminin bu her iki tahıl ürününü yetiştirmeye müsait olmasının yanında üretimin kolaylığı da rol oynuyordu. Buğday ve arpa o dönem insanının temel ihtiyaçlarının belirlenmesinde hayati bir öneme sahiptiler. Buğday, ekmek ve bulgur gibi temel gıda maddelerinin hazırlanmasında kullanılıyordu. Arpa ise hayvancılık sektörünün işlevini tam olarak yerine getirebilmesinin ön koşulunu oluşturuyordu. Bu her iki tahıl ürünü belgelerde birbiri ardına kullanılmıştır. Bu kadar elzem ürünler hemen herkeste bulunması icap ettiğinden insanların bu konudaki ihtiyaçları hâsıl olduğundan birbirlerinden borç yoluyla tedarik ediyorlardı. Bazen bu borcun iadesi noktasında sorunlar çıkar ve alacaklı kişi mahkeme yoluyla borcunu tahsil etme yoluna giderdi120.

Buğday ve arpa sancağın hem dağlık hem de ovalık bölgesinde yetiştiriliyordu. Bölgenin coğrafi açıdan engebeli olduğu Sürgücü kazasının Elfan köyünde buğday tarlalarının olduğunu121 görüyoruz. Ancak asıl tahıl ambarı bölgenin güney kesiminde yer alıyordu. Ocak 1860 tarihli bir belgede sadece Nusaybin bölgesinden otuz bin ölçek buğday ve arpa toplanıp ambarlara konulduğu122 kaydediliyor. Nusaybin öşrünün toplanması esnasında tahıllar arasında sadece buğday ve arpanın yer alması bu iki kalemin bölgenin en önemli uğraş kalemleri olduğunu gösteriyor. Bunun yanında

115 MŞS 235, s. 121, 27 Safer 1277 (14 Eylül 1860) tarihli kayıt. 116 MŞS 235, s. 80, 7 Receb 1276 (30 Ocak 1860) tarihli kayıt. 117 MŞS 235, s. 23, 29 Şevvâl 1275 (1 Haziran 1859) tarihli kayıt.

118 MŞS 235, s. 61, 3 Safer 1276 (1 Eylül 1859); MŞS 235, s. 72, 13 Rebiülahir 1276 (9 Kasım

1859) tarihli kayıtlar.

119 MŞS 235, s. 31, 11 Şevvâl 1275 (14 Mayıs 1859) tarihli kayıt. 120 MŞS 235, s. 10, 27 Receb 1275 (2 Mart 1859) tarihli kayıt. 121 MŞS 235, s. 38, 25 Şevvâl 1275 (28 Mayıs 1859) tarihli kayıt.

Zaho’dan Kızıltepe düzlüğüne kadar gelen kesimde buğday ve arpanın yetiştirildiği kanaatindeyiz.

XlX. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı, Avrupalı devletlerin Osmanlı ülkesine nüfuz ederek ticaret ve sanayisini öldürmesi ve kendisine Avrupa tarafından bir tarım ülkesi rolü biçilmesi123 mümbit bir araziye sahip Mardin’in, özellikle tahıl sektöründe öneminin artmasına neden olduğunu söyleyebiliriz.

Mardin, tarımsal faaliyetlerde olduğu kadar hayvancılık sektörü için de elverişli bir bölgedir. Geniş ovası ve daha çok küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine müsait dağlık coğrafyası, hayvancılık faaliyetlerinin yapılmasına imkân tanımaktadır. Bölgenin tarımdan sonra ikinci gelir grubunu oluşturan hayvancılık sektörü, daha önce de değinildiği üzere iklim ve coğrafyasından dolayı özellikle küçükbaş yetiştiriciliğine odaklanıyordu. Koyun besiciliği önemli bir sektördü. Sicilde kadın ve erkekten oluşan iki kişinin ortak bir sermayeyle koyun yetiştiriciliği yaptıkları kaydedilmiştir124.

Bölgede ta XVI. yüzyıldan beri varlığı tespit edilen bal yetiştiriciliğinin önemli bir ölçüde yapıldığı anlaşılıyor. Nusaybin öşrünün toplanmasında elde edilen hâsılat arasında balın da olması125 bu sektörün azımsanmayacak ölçüde olduğunu gösteriyor.

Bölgenin coğrafi koşulları ve de o dönem insanının hem ulaşım hem de tarımsal üretimin işleyişinde güçlerinden faydalanması nedeniyle özellikle binek hayvanları da o dönem insanı nezdinde vazgeçilmez bir önem arz ediyor. Bu hayvanların o dönem insanı tarafından ne derece önemli olduğunu deftere yansıyan bir belgeden anlıyoruz. Mayıs 1859 tarihli belgeye göre “Mardin kazasına tabi Millü nahiyesi Aynferd karyesi sakinlerinden Mehmed bin Bobo, mahkemede, Mardin sakinlerinden ve gayrimüslim tebadan Estinan-İstinan veledi Yosıf terzibaşı hakkında: 20 sene önce vefat eden babası Bobo’nun bir al kısrağının olduğunu ve bu kısrağın babasının vefatından sonra kendisine miras kaldığını, kendisi küçükken amcası Roro(?)’nun bu kısrağı Estinan’ın kardeşi ve ortağı Fetho’ya 800 kuruşa sattığını, bu al kısraktan 7 tay hasıl olduğunu, kendisinin 7 sene önce reşid olduğunu ve söz konusu olan bu at ve tayları kendisinden 3 sene önce istediğinde vermekten imtina ettiğini şikâyet ile alıverilmesini taleb etmiş, Estinan ise bu satış gerçekleşirken Mehmed’in küçük olmadığını, yaşının büluğa erdiğini, dolayısıyla şikâyete hakkı olmadığını beyan etmiş, bunun üzerine Mehmed

123Hilmi Bayraktar, XIX. Yüzyılda Halep Eyaletinin İktisadi Vaziyeti, Elazığ 2004, s. 56. 124 MŞS 235, s. 8, 17 Receb 1275 (20 Şubat 1859) tarihli kayıt.

davadan men edilmiştir”126. Burada dikkat çekmeye çalışılan husus bir kişinin yedi sene önceden kendisine ait olduğunu ileri sürdüğü bir kısrağı takip edip doğurduğu taylara kadar hesap etmesidir. Binek hayvanlarının anılan dönemde bölge insanı açısından önemini bir başka belgede şu şekilde ortaya çıkıyor. Kiki nahiyesinin Tibyat köyü sakinlerinden Nimet bin Ali mahkemeye gelerek on beş yıl önce kendisine ait bir katıra Kiki nahiyesi muhtarı Şaban Ağa tarafından cebren el konulduğunu, bu katırın iadesi konusunda insiyatif kullanmaktan çekindiği ancak Şaban Ağa’nın vefatıyla mahkeme yoluyla katırın Şaban Ağa’nın mirasçılarından kendisine verilmesini talep etmiştir127. Buna benzer örnekler sicilde mevcut olmasına karşın bu konunun anlaşılmasına dair verilen iki örneğin yeteceği kanısıyla iktifa edilmektedir.