• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

2.6. Güçlü Ekonomiye GeçiĢ Programı ve Sosyal Politika

2.6.2. Tarım Destekleme Politikaları ve Doğrudan Gelir Desteği

GEGP‟nin en önemli özelliği, daha önceki programlardan daha geniĢ ölçüde tarım politikalarında değiĢiklikler içermesidir. Programa göre tarım girdileri konusunda devletin çiftçilere verdiği destek, örneğin kimyasal gübre, sulama ücreti, kredi faizleri gibi hususlar tamamen ortadan kaldırılacaktır. GEGP uyarınca

“İngiliz HSBC, Türkiye‟de ticari bankacılık müşterilerini gözden geçiriyor. Banka uluslararası odaklı olmayan küçük müşterilerle vedalaşma kararı alırken kaç müşteri ile yolları ayıracağı belirsiz... HSBC müşterisinden, tez elden başka bir bankaya gitmesini istiyordu!... HSBC yeterince değer yaratmadığına inandığı müşterilerine “güle güle” diyor.... HSBC, Türkiye‟deki ticari varlığını 2001‟de Demirbank‟ı satın alarak güçlendirmişti... Bugün 3 milyon müşterisi olduğu tahmin edilen HSBC, 2010‟dan itibaren beri Türkiye‟de büyüme konusunda biraz temkinli. Çalışan sayısı 2010‟da 6 bin 631 iken 2014 Mart itibariyle 5 bin 967‟ye geriledi. Şube sayısı ise 312 civarında. 2014‟ün ilk çeyreğinde zarar açıklayan birkaç bankadan biri olan HSBC Türkiye, 2014-2017 yılları için daha odaklı yeni bir strateji uygulamaya başlayacağını açıklamıştı... Hesabı kapatılacak olan bir şirket yetkilisi diyor ki, „10 yılda olumsuz tek bir işlemimiz sicilimiz olmadı. Bizden yeterince kâr edemediklerini düşünmüşler. Bankacılığın toplumsal sorumluluğu yok mu? İstediği zaman müşterisine git deme hakkı var mıdır? Bir süpermarket, sadece bir sakız satın almak isteyen müşterisine „başka yerden alın‟ diyebilir mi?‟” (Hürriyet Gazetesi, 24.07.2014)

HSBC‟nin kararı, TMSF‟nin el koyması sonrasında küresel sermayeye satılmıĢ olan bankaların Türkiye‟ye yönelik ticari politikalarının tek yönlü olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.



Bu süreçte, büyük sanayi kurulıĢlarına ara malı satan KOBĠ‟lerin iflas etmesi ve özelleĢtirmeler, ayrıca “sanayisizleĢtirmeye neden olmuĢtur. (Kazgan, 2013:267)

150

üreticiye destek olan TEKEL, Ģeker fabrikaları, Ziraat Bankası ve TSKB gibi kuruluĢlar özelleĢtirilecektir. BaĢka bir anlatımla, devlet tarımsal girdi ve ürün fiyatları konularında verdiği destekleri kaldıracak, ayrıca baĢta buğday olmak üzere tarım ürünlerinde ithalatı serbest bırakacaktır. Bu desteklerin yerine, toprak tapusuna bağlı, dönüm baĢına belli bir parasal katkı Ģeklindeki DGD uygulamaya konacaktır. (Kazgan, 2013: 235)

GEGP içeriğinde tarım ile ilgili kararlar, öncelikle kamu açıklarının nedenleri belirtilirken “Gerçek ihtiyacı karşılamayan tarımsal destekleme politikaları” ifadesi ile ele alınmıĢtır. (Türkiye‟nin Güçlü Ekonomiye GeçiĢ Programı, 2001: 4) Buna bağlı olarak programın “Harcama Tedbirleri” kısmında “tarımsal destekleme

fiyatları(nın) öngörülen enflasyonu aşmayacak şekilde artırılacağı” ve “kuruluşların finansman imkanları dikkate alınarak miktar kısıtlamasına gidileceği” ifade

edilmiĢtir. (Türkiye‟nin Güçlü Ekonomiye GeçiĢ Programı, 2001: 27)

Programın “Ekonomik Rekabeti ve Etkinliği Artıracak Düzenlemeler” kısmında ġeker Kanunu ile ilgili olarak, “Şeker üretiminde, fiyatlandırmasında ve

pazarlamasında usul ve esaslar getirerek piyasadaki istikrarın sağlanması amaçlanmaktadır. 2002-03 üretim döneminden itibaren Devlet tarafından fiyat açıklanmayacaktır. Şeker piyasası, Şeker Kurulu tarafından düzenlenecektir. İhtiyaç fazlası şeker üretimine son verilerek devletin zarara uğraması engellenecektir. Üretici ekim öncesinde fiyatı bilerek ekim kararı verecektir. Türk insanı daha ucuza şeker tüketecektir. Tüm çiftçilere doğrudan gelir desteği verilerek gelir kaybı giderilecektir. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin önü açılacaktır.” ifadeleri

kullanılmıĢtır. Tütün Kanunu ile ilgili olarak ise “Tütün mamülleri ve alkollü

içkilerin fiyatlandırılması, dağıtımı, satışı ve kontrolü ile ilgili usul ve esaslar Tütün Mamülleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından düzenlenecektir. 2002 üretim döneminden itibaren devlet nam ve hesabına alım yapılmayacaktır. Tekel‟in üretim ve pazarlama birimlerinin özelleştirmesinin altyapısı hazırlanmış olacaktır. Fazla üretilen tütünün çürümesi ve yakılması uygulamasına son verilecektir. Sözleşme ve açık artırma sistemiyle üreticinin önündeki belirsizlikler kalkacaktır. Tütün üreticisinin de alternatif ürün projesi ve doğrudan gelir desteği ile desteklenmesi gerçekleştirilecektir.” denmektedir. (Türkiye‟nin Güçlü Ekonomiye

151

GeçiĢ Programı, 2001: 19-20) Dolayısıyla, 1994 yılında hububat, Ģeker pancarı ve tütün dıĢındaki ürünlerde desteklemenin kaldırılmasından (Sönmez, 2002: 136) sonra, 2001 krizini takiben hem Ģeker hem de tütün üreticisi, piyasa ekonomisinin olumsuzluklarına karĢı korumasız bırakılmaktadır.

GEGP içeriğinde tarım alanındaki en önemli hususlardan biri olan DGD uygulamasının kökenlerini, neoliberal iktisat politikalarının tarım alanına yansımalarına rıza oluĢturma çabası içerisinde bulmak mümkündür. Neoliberal dönüĢüm süreci öncesindeki refah devleti döneminde çeĢitli iktisadi ve sosyal iĢlevler gören kurumların özelleĢtirilmesi veya kapatılması sonucunda iĢlevleri piyasa ekonomisinin serbest iĢleyiĢine bırakılmıĢtır. Buna bağlı olarak tarım alanında mülksüzleĢme ve tekelleĢme süreci baĢlamıĢtır. Tarım sektöründe iĢsiz kalan ve yoksullaĢan kesim kentlere göç ederek kentlerdeki yedek sanayi ordusuna eklenmiĢtir. Bu dönüĢüm sürecinin tasarımını ve uygulamasını yapan yöneticiler, tarım kesiminde yoksullaĢma ile oluĢacak bu durumun örgütsüz tepkilere neden olacağını öngörerek, geçiĢ sürecini yumuĢatarak tepkilerin neoliberal bölüĢüm iliĢkilerine ve toplumsal yapıya zarar vermesini önleyecek tedbirler alma ihtiyacı hissetmiĢlerdir. Bu tedbirlerden ilki, üretim yapmayan küçük çiftçilerin üretim yapmaması karĢılığında bireysel destekleme politikası adı altında nakit para (DGD) verilmesi Ģeklindedir. Ġkincisi, tarımdan koparak kentlere göç eden kitleye çeĢitli düĢük vasıflı iĢlerde çalıĢabilir duruma gelebilmeleri için eğitim programları gerçekleĢtirilmesidir. 2002 sonrasında hükümet, yerel yönetimlere bu programları uygulamaya koymak amacıyla iĢlevler üstlendirmekte ve bu amaca yönelik DB fonlarının dağıtımını gerçekleĢtirmektedir. (Topak, 2012: 244-245)

Bu noktada, daha önce değinilmiĢ olan Karaosmanoğlu programı ile GEGP arasındaki temel bir fark da ortaya çıkmaktadır. Karaosmanoğlu, GEGP kapsamında kararlaĢtırılanın tam tersi yönde tarımsal uygulamaların yapılmasını, çiftçiye çeĢitli alanlarda destek verilmesini talep etmiĢtir. Ġstekleri yasalaĢmamakla birlikte, DB‟nin 1970‟ler ile 2000‟ledeki politikaları arasındaki farkı ve dünya ekonomisindeki değiĢimi yansıtması açısından iki program arasındaki fark önemlidir. 2001 yılında krizden refah devleti uygulamalarının suçlu bulunarak neoliberalizmin önündeki tüm engellerin kaldırılmasına hükmeden GEGP düĢüncesi ile 1970‟lerde halen

152

Keynesyen refah devletinin güçlü olduğu dönem arasında, tarıma yönelik destekleme politikalarına doğrudan yansıyan bir fark mevcuttur.

Neoliberal politikaların tarım alanına yansıması olan DGD sistemi, sonraki yıllarda yerinde olan ve olmayan çeĢitli Ģikayetler almıĢtır. TBMM Dilekçe Komisyonu‟na iletilen Ģikayetlerde örneğin; arazisi olmayan çiftçilerin DGD‟den yararlanması hususunda, kiracı olanların da kira sözleĢmesi ile sistemden yararlanabilecekleri; SSK ve Emekli Sandığı‟na tabi olanların yararlanmaları hususundaki talebe, 2002 sonrasında bu yönde düzenlemenin yapıldığı; DGD‟nin icra takibinden muaf tutulması talebine, cevap tarihinde bu yönde bir çalıĢmanın bulunmadığı; hazine arazilerinde çiftçilik yapanların da DGD almaları yönündeki talebe, hazine ile kira sözleĢmesi bulunmadığı müddetçe DGD‟den yararlanmanın söz konusu olmayacağı cevapları verilmiĢtir. (TBMM, 2014)

DGD uygulamasını Isparta çiftçilerindeki etkisi üzerinden inceleyen bir çalıĢmaya göre arazi büyüklüğü üzerinden ödeme yapılması sistemi, DGD‟den yararlanma açısından çiftçiler arasında eĢitsizlik oluĢturmaktadır. ÇalıĢmaya göre, ortalama iĢletme büyüklüğü fazla olan çiftçiler, az olanlara kıyasla iĢletme baĢına daha yüksek tutarda destek ödemesi almaktadırlar. Buna ek olarak, küçük tarım iĢletmeleri DGD‟den yararlanamamakta, ayrıca kayıt altına alınamamaktadır. Bu nedenle, DGD uygulaması büyük arazi sahiplerinin lehine iĢlediğinden gelir dağılımını düzeltmeye destek olmak yerine, bozulması yönünde iĢlev görmektedir. DGD ödemeleri çiftçilerin gelir seviyeleri göz önüne alınarak uygulanmamaktadır. Dolayısıyla düĢük gelirli çiftçilerin korunmasına yönelik bir yaklaĢım bu sistemin içeriğinde bulunmamaktadır. (Yılmaz v.d., 2008: 262-263) DGD, bir sosyal yardım olarak da tanımlanmamıĢtır. Sosyal yardım olarak uygulanmasının amaçlanması durumunda bu amaç açıkça belirtilmeli ve düĢük gelirli çiftçi kesimi hedef kitle olarak tespit edilerek yalnızca bu kitleye DGD ödemesi yapılmalıdır. (Yılmaz v.d., 2008: 262-264)

Mevcut hali ile sosyal yardım yönünden eleĢtirel yaklaĢılan DGD sisteminin tarımsal üretime etkisi ile ilgili olarak GSYH verilerinden anlamlı bir sonuç elde edilememektedir. TÜĠK verilerine göre 2002 yılında %9,3 oranında büyümüĢ olan

153

tarımsal GSYH, 2004 yılında %2,2 oranında küçülmüĢtür. (T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 2013) Tarımın GSYH içindeki payı 2000 yılında %10,1, 2001‟de %8,8, 2002‟de %10,3, 2003‟te %9,9, 2004‟te %9,5 olmuĢtur. (T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 2014) Tahıl üretimi açısından da 2000-2001 krizlerinin etkisi gözlenememektedir. 1998 yılında yaklaĢık 33,2 milyon ton olan tahıl üretimi, 1999‟da 28,9 milyon ton, 2000‟de 32,25 milyon ton, 2001‟de 29,6 milyon ton olmuĢtur. Tahıl üretimi 1994-2013 yılları arasında dalgalı Ģekilde yükseliĢ göstermiĢtir. (TÜĠK, 2014b)

Tarımsal üretimin GSYH içindeki payı ve üretim miktarlarında gözle görülür bir düĢüĢ olmaması, tarımsal fiyatların piyasa hareketlerine bırakılmasının ve DGD sisteminin tarım alanında geçimini sağlayan kesimin gelirine etkilerinin olumsuz olmadığı düĢüncesini oluĢturabilmektedir. Bununla birlikte, tarımda destekleme fiyatları ile ilgili yeni uygulamalara ve DGD‟ye yönelik eleĢtiriler, bu kesimin hem genel olarak olumsuz etkilendiği hem de kendi içindeki gelir dağılımının küçük çiftçi aleyhine bozulduğu yönündedir. 1980 sonrasında yaĢanan krizlerden sonra uygulanan politikalar içerisinde tarımı en büyük oranda kapsamına alan, GEGP olmuĢtur ve genel olarak 2000-2001 krizleri ve GEGP‟nin tarımsal kesime etkilerinin olumsuz olduğu düĢünülmektedir.

Benzer Belgeler