• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

2.6. Güçlü Ekonomiye GeçiĢ Programı ve Sosyal Politika

3.1.3. ABD ve Avrupa‟da Krizden ÇıkıĢ ArayıĢları

Liberalizm teorisyenleri, krizlerin kesinlikle ortaya çıkmayacağını değil; bunların, müdahale etmemesi gerektiği halde devletin müdahale etmesinden kaynaklandığını ve serbest piyasa iĢleyiĢinin müdahale edilmediği takdirde krizleri kendiliğinden çözeceğini iddia etmektedirler. Ancak Küresel Kriz, bu iddiayı çürütmüĢtür. Ġkinci Dünya SavaĢı sonrasında krizler ortaya çıksa da piyasa ekonomisi kısa sürede tekrar düzelmeyi baĢarmıĢ, teorisyenler standart gerekçeler ileri sürerek veya aynı gerekçeleri farklı Ģekillerde belirterek ortaya çıkan krizlerin önemsiz ve geçici olduğunu iddia etmiĢlerdir. Bu krizlerin tümünde krizin suçlusu olarak piyasaya yapılan müdahalelere iĢaret edilmiĢ ve çözümün serbestleĢme olduğu

175

söylenmiĢtir. Ancak Küresel Kriz‟de bu koĢullar geçerliliğini yitirmiĢtir. Devletin marjinalliklerini düzenleme ve denetleme faaliyetinden baĢka bir suçlu üretilememektedir. Bu faaliyet, piyasanın mantığından uzaklaĢtırılması değil, piyasa anarĢizminin denetlenmesidir. Sonuçta piyasaya müdahale, krizin suçlusu olarak gösterilememektedir. Dolayısıyla krizin suçlusu, piyasanın kendi iĢleyiĢ mantığıdır. Krize çözüm ise devletin ekonomiye müdahale etmesidir. (Savran, 2013: 152-153) Bu nedenle, gerek ABD gerekse AB‟de krize çözüm olarak hükümetler, IMF destekli müdahale politikaları uygulamıĢtır.

ABD Hazine Bakanlığı verilerine göre “2007-2009 Durgunluğu”, 2001, 1990-1991, 1981-1982, 1980 ve 1974 yıllarında ABD‟de yaĢanmıĢ olan durgunluklara kıyasla GSYH‟de en yüksek oranlı küçülmeye neden olmuĢtur. Bu süreçte 8,8 milyon kiĢi iĢini kaybetmiĢ, hanehalkı varlıkları 19,2 trilyon dolarlık azalma yaĢamıĢtır. ABD hükümeti tarafından finansal piyasalara yönelik olarak, GSYH‟nin %8,9 küçüldüğü Ekim 2008‟de SVDP (Sorunlu Varlık Destek Programı) (TARP - Troubled Asset Relief Program) belirlenmiĢtir. GSYH‟nin %6,7 küçüldüğü Ocak-Mart 2009‟da Finansal Ġstikrar Planı açıklanmıĢ, Kurtarma Yasası çıkartılmıĢ ve konut programları ilan edilmiĢ, ayrıca kredi piyasalarını tekrar canlandırmak için SVDP baĢlatılmıĢ, konut kredilerini canlandırmak için bir program açıklanmıĢtır. GSYH‟deki küçülmenin %0,7‟ye düĢtüğü Nisan-Haziran 2009 döneminde G-20 toplanmıĢ ve üyeler Küresel Kriz‟e karĢı koordineli Ģekilde karĢılık verme kararını açıklamıĢlardır. Aynı dönemde büyük bankaların stres testi sonuçları açıklanmıĢ, GM (General Motors) kurtarma çalıĢmaları baĢlatılmıĢ, büyük bankalara SVDP fonlarından ödeme yapılmıĢtır. Açıklanan verilere göre bu uygulamalar baĢarılı olmuĢ ve sonraki dönemlerde ABD‟de GSYH eksiye düĢmemiĢtir. (US The Department of the Treasury, 2012) Ancak, ABD‟nin krize karĢı gerçekleĢtirdiği uygulamaların sosyal yönü zayıftır, alınan kararlar sosyal politika alanında bir anlam ifade etmemektedir.

AB ülkeleri ise içine düĢtükleri kamu borç krizinden çıkıĢ için agresif tedbirler aldıklarını duyurmuĢlardır. Yunanistan, AB ve IMF ile anlaĢılmıĢ olan program çerçevesinde kamu açığını GSYH‟nin %13,6‟sı olan 2009 oranından, 2014 yılında %3‟e düĢüreceğini; Ġrlanda, %12,2 olan oranı 2015‟te %3‟e; Portekiz, %9,1

176

olan 2010 yılı açığını 2013‟te yine %3‟e düĢüreceğini bildirmiĢtir. Ġspanya ve Ġtalya da kamu borcu konusunda sert kararlar almıĢtır. (Arroyo, 2014: 19) Yukarıda belirtildiği üzere, AB-IMF iĢbirliği ile Yunanistan‟a bazı krediler verilmiĢtir. Aynı kapsamda Ġrlanda‟ya 85 milyar euro, Portekiz‟e 78 milyar euroluk destek paketi açıklanmıĢtır. Avrupa Finansal Ġstikrar Mekanizması, ödemeler dengesi desteği için 50 milyar eurodan 110 milyar euroya çıkarılmıĢtır. Avrupa Finansal Ġstikrar Fonu 440 milyar euroya çıkartılmıĢ ve bu fon 250 milyar euroya kadar IMF fonları ile desteklenmiĢtir. Macaristan, Latviya ve Romanya için AB ödemeler dengesi desteği ve IMF tarafından finanse edilmiĢ 15 milyar euroya yakın ayarlama paketleri 2008- 2009 yıllarında onaylanmıĢtır. Bunların dıĢında da pek çok destek ve düzenleme paketi açıklanmıĢtır. (Arroyo, 2014: 25-26)

AB, iktisadi krizle baĢa çıkma stratejisinin bir parçası olarak istihdam ve sosyal içermeyi güçlendirme çabalarına destek olduğunu belirtmiĢ, bu çalıĢmaların AB fonlarının harekete geçirilmesi, istihdamın teĢvik edilmesi, sosyal taraflarla ve uluslararası partnerlerle iĢbirliği olduğunu ifade etmiĢtir. Buna göre, ilk olarak sayılan AB fonlarının harekete geçirilmesi kapsamında Kasım 2008‟de 200 milyar euroluk kurtarma paketi ilan edilmiĢtir. Avrupa Komisyonu 2009 baĢlarından itibaren Avrupa Sosyal Fonu‟ndan yararlanma kriterlerinin kolaylaĢtırılmasını, harcama ve ödemelerin hızlandırılmasını önermiĢtir. Böylece üye ülkeler aktif iĢgücü politikalarını desteklemek ve toplumun en zayıf kesimine odaklanmak için 1,8 milyar dolarlık fona erken ulaĢma imkanı edinecektir. AB, küçük iĢletmelere ve iĢini kaybetmiĢ olup kendi iĢini kurmak isteyenlere mikrokredi temin eden yeni bir mikrofinans sistemi kurmuĢtur. Ġstihdam teĢviki kapsamında, ilk olarak baĢka AB ülkelerinde çalıĢmak isteyenlere AB iĢ portalı üzerinden destek verilmeye baĢlanmıĢtır. “Yeni iş için yeni vasıf” inisiyatifi, gelecekteki yeni vasıf gereklilikleri üzerine analiz ve tahmin çalıĢması gerçekleĢtirmektedir. Bu Ģekilde, insanlar ile mesleklerin birbirine daha uygun hale getirilmesi için eğitim ihtiyaçları karĢılanacaktır. Avrupa Ġstihdam Stratejisi, üye ülkelerin kriz kapsamında istihdamı teĢvik etmek için koordineli hareket etmelerine zemin temin etmektedir. Avrupa Komisyonu, istihdam ve sosyal durum ile ilgili gözlemlerini sıklaĢtırmıĢ ve bu hususta aylık raporlar yayınlamaya baĢlamıĢtır. Ayrıca, iĢlerin korunması ve iktisadi

177

düzelme sürecinde zorluklarla yüzleĢilmesine yardımcı olmak için anahtar öncelikler ve uygulamalar içeren bir “ortak istihdam taahhütü” benimsemiĢtir. (EC, 2009)

Sosyal taraflarla iĢbirliği kapsamında Avrupa Komisyonu, iĢverenler ve iĢçi sendikaları temsilcileri ile iktisadi krizin etkilerini tartıĢmak için yakın iletiĢimde bulunmuĢtur. Bu kapsamda 19 Mart 2009‟da üçlü zirve gerçekleĢtirilmiĢtir. ġubat 2009‟da Komisyon tarafından, iĢverenlerin ve iĢçi sendikalarının arasındaki yapıcı diyaloğun AB‟nin krizden çıkmasına yardımcı olacağına iĢaret eden endüstri iliĢkileri raporu yayınlanmıĢtır. Ġktisadi krizin toplumsal boyutu ve istihdam teĢvikleri gibi konular, farklı toplantılarda uluslararası boyutta ele alınmıĢtır. (EC, 2009)

Grafik 28 – Bazı OECD Ülkelerinde Kamu Sosyal Harcamalarının GSYH’ye Oranı (2006-2013) (%)

Kaynak: (OECD, 2013b)

Krizin sosyal etkilerine karĢı, kriz döneminde kamu sosyal harcamalarının arttırılması yoluna gidilmiĢtir. Grafik 28‟de, belirtilen OECD ülkelerinin tamamında kamu sosyal harcamalarının artmıĢ olduğu gözlenebilmektedir. Kamu sosyal harcamalarının GSYH‟ye oranı diğer ülkelere kıyasla en alt seviyede bulunan ABD‟de harcamalar artmıĢ, 2010 yılından sonra belli bir seviyede seyretmiĢ, azalıĢ göstermemiĢtir. OECD ortalaması da paralel bir seyir izlemiĢtir. Almanya ve Ġsveç‟te

15,00 17,00 19,00 21,00 23,00 25,00 27,00 29,00 31,00 33,00 35,00 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013

FRANSA ALMANYA YUNANİSTAN İRLANDA

NORVEÇ İSPANYA İSVEÇ BİRLEŞİK KRALLIK

178

krizin Ģiddetli olduğu 2009 yılında kamu sosyal harcamaları artmıĢ, sonrasında kriz öncesi seviyelere geri dönmüĢtür. Bu durumun ortaya çıkmasında, bu ülkelerin diğer ülkelere kıyasla krizden daha az hasarla çıkmıĢ olmaları etkili olmuĢtur. AB‟de krizi en Ģiddetli yaĢayan Yunanistan‟da ise artıĢ 2011 yılına kadar sürmüĢ, sonra düĢüĢ baĢlamıĢtır. Yüksek kamu borçları nedeniyle tasarruf politikası izlenmiĢ olması, bu durumu ortaya çıkartan bir olgudur. OECD verileri içerisinde Türkiye‟ye ait oranlar 2009 yılına kadar olan (2009 dahil) dönem için mevcuttur. 2006-2009 yıllarında sırasıyla %10, %10,5 ve %10,7 olan kamu sosyal harcamalarının GSYH‟ye oranı, 2009 yılında %12,8‟e çıkmıĢtır. (OECD, 2013b) Belirtilen oranlar, kriz öncesinde OECD‟ye kıyasla kamu sosyal harcamalarının Türkiye‟de oldukça düĢük olduğunu göstemektedir. Diğer OECD ülkelerinin GSYH‟lerinin de genel olarak Türkiye‟den yüksek olduğu düĢünüldüğünde, tutarsal olarak kamu sosyal harcamalarının oldukça düĢük seviyede kaldığı anlaĢılmaktadır. Bununla birlikte, önceki seviyeye göre kriz döneminde %20 civarındaki artıĢ, kamu sosyal harcamalarının geliĢiminde olumlu bir değiĢimi ifade etmektedir.

Avrupa Krizi‟nin sosyal etkilerine karĢı sosyal harcamalarda geerçekleĢtirilen artıĢa karĢılık, yapılan bir anket çalıĢması, toplumun memnuniyetinin ve güveninin düĢük olduğunu göstermektedir. Avrupa Komisyonu tarafından 2-17 Kasım 2013 tarihleri arasında kriz hakkında AB üyesi 28 ülke, 5 aday ülke (Makedonya, Türkiye, Ġzlanda, Karadağ ve Sırbistan) ve KKTC‟yi kapsayan bir anket yapılarak insanlara belli sorular yöneltilmiĢtir. (EC, 2013: 2) Ankete göre, “Sizce krizin etkileri tepe

noktasına ulaştı mı?” sorusuna %50 oranında “Halen en kötüsü bekleniyor.” cevabı

verilmiĢtir. Mayıs-Haziran 2009‟dan baĢlanarak belli dönemlerle yapılan bu ankette Eylül 2011‟de karamsar bakıĢ azalmıĢ, ancak daha sonra ani bir artıĢ göstermiĢ, sonrasında yavaĢ bir azalıĢ gerçekleĢmiĢtir. (EC, 2013: 4) “Hangi ifade

hanehalkınızın durumunu en iyi şekilde yansıtıyor?” sorusu için “Mevcut durumumuz gelecek için plan yapmamıza izin vermiyor. Günlük yaşıyoruz.”, “Gelecek 6 ayda ne yapacağımızı biliyoruz.”, “Önümüzdeki 1 veya 2 yıl için uzun dönemli planlarımız mevcuttur.” gibi seçenekler sunulmuĢtur. Ankete katılanların %36‟sı “Mevcut durumumuz gelecek için plan yapmamıza izin vermiyor. Günlük yaşıyoruz.” ifadesini

tercih etmiĢtir. (EC, 2013: 11) “Sizce hangisi finansal ve iktisadi krize karşı en etkili

179

“AB” ön plana çıkmakla birlikte, “milli hükümetler” de yükselerek aynı oranı yakalamıĢtır. Yukarıda belirtildiği üzere, krizin baĢlangıcında bazı çevrelerce G- 20‟den ve yükselen ekonomilerden destek umulmuĢtur; ancak G-20‟ye güven ankete katılanlarda zaman içerisinde düĢmüĢtür. IMF‟ye güven, dalgalı ve orta seviyelerde seyretmiĢtir. ABD‟ye güven giderek düĢmüĢ ve diğerlerine kıyasla en alt seviyeye inmiĢtir. (EC, 2013: 16)

Bu anket sonuçları Kleinman‟ı doğrulamaktadır. 2000‟lerin baĢlarında Kleinman, “Model (refah modeli) tüm ülkelerde var ve ulusal farklılıklar göreceli

olarak çok düşük; dolayısıyla, hükümetlere güven ve siyasal katılım konusunda ortaya çıkan farklı örneklere karşın, refah devletine ilişkin ortak bir „Batı Avrupa‟ bakışı var. Kamuoyunun %90‟ı, refah devletinin sağlık, eğitim, konut, yaşlılık, hastalık ve istihdam gibi temel hizmetlerini devletin sorumluluğunda görmekte.”

demiĢtir. (Aktaran: Koray, 2005: 181) 2013 yılı anketi ile bu tespit birlikte değerlendirildiğinde, AB ülkelerinde sosyal politikaların toplum tarafından benimsendiği ve savunulduğu bir gerçek olarak yerini korumaktadır. Dolayısıyla, krizden çıkıĢ arayıĢlarında AB‟de sosyal politikanın ABD‟ye kıyasla daha ön planda yer almasının sebebinin bu toplumsal dayanak olduğunu anlaĢılmaktadır.

Benzer Belgeler