• Sonuç bulunamadı

Tanrı’nın Varlığına İlişkin Delillere Yönelik Genel Bir Değerlendirme Değerlendirme

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

11) Eğer dinî tecrübe, doğalcıların iddia ettikleri gibi, ilahi bir varlığa gönderme yapmadan açıklanabiliyorsa bu sadece dinî tecrübenin bir Tanrı’nın varlığına kanıt teşkil

7.3. Tanrı’nın Varlığına İlişkin Delillere Yönelik Genel Bir Değerlendirme Değerlendirme

Şu ana kadar ele alınan delillere bazen yeni deliller eklenmektedir: ahlak delili, estetik delili, bilinç delili ve mucize delili en başta gelenlerdir. Vakıa, bu son anılanlar, bir önceki delillere nazaran daha zayıf bir görünüme sahiptir. Ancak kişi pekala iddia edebilir ki, asıl güçlü olan bu son anılan delillerdir. Bu husus ise bizi delillerin doğasına ilişkin başka bir noktaya götürür.

İlkin bu delillerin her biri, belli bir felsefe problemi etrafında doğmuş ve gelişmiştir. Bu sorular, deliller anlaşılırken mutlaka dikkate alınmak durumundadır. Vakıa delillerin yeterliliğine ilişkin, gerek septik gerekse ateistik çok sayıda eleştiri olmuştur. Bu itibarla Tanrı’nın varlığına ilişkin deliller için kabul edilen husus onların tek başına bir kişiyi imana götürmede yetersiz olduğudur. Bu, deliller tek tek düşünüldüğünde daha fazla doğrudur. Gerek delillere ilişkin güçlü eleştiriler üreten Hume gerekse Kant bu delilleri tek tek ele almışlardır.

Bu durum sonraki tartışmalarda da devam etmiştir. Her ne kadar bunları tek başlarına ele almak anlamlıysa da, bu bölünmüşlük delillerin gücündeki bir bölünmüşlüğe de yol açmaktadır. İslam düşüncesinde durum bir az daha farklı görünmektedir. Bu anlamda, batılı araştırmacıların Müslüman filozoflar tarafından geliştirilen versiyonları batılı bir tasnifin altına yerleştirmede zorlanmalarına hiç şaşmamalıdır. Örneğin İbn Sina’nın geliştirdiği tarz hem ontolojik delile hem de kozmolojik delile uymaktadır. Kanaatimizce bu nokta önemlidir. İbn Sina Sıddıkların Burhanı’ndan söz eder. Bu kavramsallaştırma önemlidir. Buna göre eş zamanlı olarak hem afakta hem de enfüste Tanrı’nın varlığı müşahede edilir. İbn Sina bu kavramsallaştırmayı Kur’an’a atıfıfla temellendirir:

188 el-Evvel’in ispatını, birliğini, eksikliklerden benliğini açıklayan beyanımızın, nasıl varlığın kendisinden başkasını derinliğine düşünmeye ihtiyaç duymadığını iyice düşün!

Her ne kadar O’na delil olsa da O’nun yaratması ve fiilini değerlendirmeye de nasıl ihtiyaç duyulmayacağını düşün. Fakat bu konu ne kadar üstün ve güvenilirdir, yani varlığın halini değerlendirip varlık olması bakımından varlık O’na şahit getirildiğinde, O da bundan sonra varlıkta kendisinden sonraki diğerleri üzerine şahidik yaptığında (ki üstünlüğü kastediyorum)! Zaten bunun benzerlerine ilahî kitapta şöyle işaret edilir:

“Onlara ayetlerimizi afakta ve nefislerinde göstereceğiz!” Biz bu hükmün bir kavim için olduğunu söylüyoruz. Sonra şöyle der: “Rabbinin her şeye şahit olması sana yetmez mi?”. Biz diyoruz ki bu, O’nun üzerine değil O’nu şahit getirmek isteyen en doğruların (sıddıkların) hükmüdür.120

İbn Sina’nın sözünü ettiği ayet şudur: “Biz onlara hem dış dünyada hem de kendi nefislerindeki âyetlerimizi göstereceğiz, ta ki onun gerçek olduğu kendilerince sabit olsun.”

(Fussilet 41/53) ديِهَش ٍءْيَش ِّلُك ىَلَع ُهَّن َأ َكِّبَرِب ِفْكَي ْمَلَوَأ ُّقَحْلا ُهَّنَأ ْمُهَل َنَّيَبَتَي ىَّتَح ْمِهِسُفنَأ يِفَو ِقاَف ْلْا يِف اَنِتاَيآ ْمِهيِرُنَس Sonuçta bu tabir, Burhânu’s-Sıddıkîn, İslam din felsefesinde delillerin parça parça değil, oldukça bütünlüklü bir şekilde düşünüldüğünün bir göstergesidir.

Yukarıdaki tutum çağdaş din felsefesinde birikimsel argüman olarak bilinmektedir.121 Tıpkı bir yargılamada davacı tarafın dava ile ilgili muhtelif deliller getirmesi, böylece delilin bir kısmından şüphe duyulması durumunda bile davanın düşmemesi gibi, teistler inançlarını sadece bir argümanla temellendirmemeli veya argümanları birbirinden bağımsız olarak değerlendirmemelidir. Teist, argümanların teizm için birikimsel bir davanın parçası olarak görülmesi en iyisidir, burada parçalar bizim bütün resmi görmemizi sağlayacak şekilde birbirlerini destekler haldedir. Argümanlar, birlikte bir kimsenin bir tür nihaî gerçeklik veya Tanrı’nın varolduğuna inanmak için haklı sebeplere sahip olduğunu belirtirler. Kozmolojik argüman bir zorunlu varlığın, eğer varsa varolması için başka varlıklara muhtaç olmayan bir varlığın varolduğu sonucuna götürür. Teleolojik argüman, alemin bilinçli, hayat-bekleyen boyutundan sorumlu olan böyle bir varlığın amaçlı fiil yaptığım ve şuurlu akıl ve irade sahibi olduğunu belirtir. Ahlak argümanı bu varlığın ahlakî kanunla kısmen ilişkili olduğunu ve ahlakî kanunun bir şekilde bu varlıkta temellendiğini ve onun yaratmasındaki düzende tezahür ettiğini

120 İbn Sina, “el-Evvel’in Basitliği”, Gelen-Eksel ve Çağdaş Metinlerle Din Felsefesine Dair Okumalar I, der. Recep Alpyağıl (İstanbul: İz Yayınları, 2011).

121 Peterson, Akıl ve İnanç, s. 135-136.

189 ileri sürer. Teizm lehine veya aleyhine argümanları gözden geçirirken, davanın sadece bir delil parçası üzerine kurulmaması, tıpkı savcıların davalarını tek bir delil parçası üzerine kurması kadar aptalca olurdu. Sonuçta deliller tek başına düşünülmekten çok birbirlerini tamamlayan parçalar olarak düşünülmelidir. Kanaatimizce onlar, hep birlikte düşünüldüğünde rasyonel bir biçimde “Tanrı vardır” önermesini doğrulayacak güçtedir. Ama yine de şu unutulmamalıdır ki, son tahlilde bunlar birer delildir: Kelimenin ifade ettiği anlamlıyla medlule doğru birer işarettirler, medlul’ün ispatı değil.

{ َنوُجُرْعَي ِهيِف ْاوُّلَظَف ِءاَمَّسلا َنِّم ًاباَب مِهْيَلَع اَن ْحَتَف ْوَلَو ٌمْوَق ُن ْحَن ْلَب اَنُراَصْبَأ ْتَرِّكُس اَمَّنِإ ْاوُلاَقَل }21

{ َنوُروُحْسَّم 26

} hicr

ْرِق يِف ًاباَتِك َكْيَلَع اَنْلَّزَن ْوَلَو َمِهيِدْيَأِب ُهوُسَمَلَف ٍساَط

{ ٌنيِبُّم ٌر ْحِس َّلاِإ اَذـَه ْنِإ ْاوُرَفَك َنيِذَّلا َلاَق َلِزنُأ لاْوَل ْاوُلاَقَو }7

{ َنوُرَظنُي َلا َّمُث ُرْملا َيِضُقَّل ًاكَلَم اَنْلَزنَأ ْوَلَو ٌكَلَم ِهْيَلَع 8

enam, }

190

Bu Bölümde Ne Öğrendik

Bu bölümde, ontolojik delil ve dini tecrübe delili ele alındı. Bu ders, Tanrı’nın varlığı hakkındaki delillerin sonu olduğundan, delillere yönelik ayrıca genel bir değerlendirme yapıldı.

191

Bölüm Soruları

1. Hangi Müslüman din felsefecisi ontolojik delile doğrudan yer verir?

a) Razi b) Taftazani c) İbn Sina d) İbn Meymun

2. Tanrı’nın varlığı kanıtlanırken “Tanrı, kendisinden daha mükemmeli tasarlanamayan varlıktır.” düşüncesi vardır. Bu kanıt Tanrı’nın varoluşunun en yüksek varlık olarak Tanrı tanımından çıktığını gösterir. Bu kanıtta gözlem ve deney yoktur. Mantıksal olarak akıl yoluyla ortaya konur.

Buna göre Tanrı’nın varlığı aşağıdakilerden hangisiyle kanıtlanmıştır?

a) Kozmolojik kanıt b) Düzen ve amaç kanıtı c) Ahlak kanıtı

d) Ontolojik kanıt

3. Aşağıdakilerden hangisi dini tecrübe deliline yönelik eleştirilerden değildir?

a) Dini tecrübe, dinden dine, kültürden kültüre değişiklik arz eder.

b) Dini tecrübe tamamıyla özneldir.

c) Dini tecrübenin karakter üzerindeki müsbet tesirlerini birçok insan kabul eder.

Buna rağmen bir şeyin işe yaraması ile doğru olması arasında zaruri münasebet yoktur.

d) Dini tecrübenin manevi hazzını duyanlar onu şiddetle ve sürekli olarak arzu etmektedir.

4. Ontolojik delil konusunda aşağıdaki düşünürlerden hangisi farklı bir tutum benimser?

a) Anselm b) İbn Sina c) Descartes d) Kant

5. Ontolojik delil konusunda Kant ne düşünür?

a) “Tanrı vardır.” önermesi analitik değildir b) Tanrı’nın var olması imkansızdır

c) Sadece “Üçgen üç açılıdır.” önermesi analitiktir

d) Tanrı idesine sahip olmak kadar mükemmel bir ada fikrine de sahip olunabilir

192 6. Swinburne’ün dini tecrübe görüşü aşağıdakilerden hangisidir?

a) İrrasyoneldir b) Rasyoneldir

c) Mistik olduğu için kavramsallaştırılamaz d) Duygulara dayanır

7. Safdillik ilkesi aşağıdakilerden hangisiyle doğrudan ilgilidir?

a) Hudus delili b) İmkan delili c) Dini tecrübe delili d) Teleolojik delil

8. “Tanıklık ilkesi” aşağıdakilerden hangisiyle doğrudan ilgilidir?

a) Hudus delili b) İmkan delili c) Dini tecrübe delili d) Teleolojik delil

9. Hoşça bak zatına kim zübde-i alemsin sen.

Merdüm-i dide-i ekvan olan ademsin sen

Şeyh Galib’in bu şiiri aşağıdaki delil türlerinden en çok hangisi ile ilgilidir?

a) Enfüsi deliller b) Afaki deliller c) İmkan delili

d) Analojik teleolojik delil

10. “Sıddıkların Burhanı” tabirini kullanan Müslüman din felsefecisi kimdir?

a) Gazali

193