• Sonuç bulunamadı

E. Uyuşmazlığın Esası Hakkındaki Yargı Kararları

2. Tam Yargı Davası

a. Genel Olarak

Anayasa’nın (125)’inci maddesinin son bendine göre, “idare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür” hükmü yer almaktadır. Bu maddenin dayanağı hukuk devleti ilkesidir. Hukuk devleti ilkesi gereği, idare yaptığı işlem ve eylemlerle idare edilenlere zarar veririse bu zararı ödemelidir. Bu sorumluluğun yaptırımı da idare hukukunda tam yargı davasıdır270.

Prof. Dr. Sıddık Sami Onar Hocamız, tam yargı davalarını, “...idari bir faaliyetin ferdin subjektif hakları sahasında in’ikasında(yansımasında E.A.) ve bir zarar husule getirmesinden(meydana getirmesinden E.A.), bir hakkı ihlal etmesinden, doğan davalardır” biçiminde tanımlamıştır271.

Tam yargı davası deyimi ilk defa açıkça 521 sayılı Danıştay Kanununun (30)’uncu maddesinde kullanılmıştır272.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun (2)’nci maddesinin (1/b) bendinde, “idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan” davalar olarak tanımlanmıştır. Anılan kanunun aynı maddesinin (1/c) bendinde, “tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan 269 Çağlayan, a.g.y., s. 98-99. 270 Çağlayan, a.g.y., s. 100. 271

Onar, “İdare Hukukunun Umumi Esasları”, C. III, s. 1769.

uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” denilmek suretiyle, idari sözleşmelerden kaynaklanan davalar da tam yargı davasına dahil edilmiştir. Ancak idari sözleşmelerden kaynaklanan tam yargı davalarında Anayasanın (125)’inci maddesinde 1999 yılında 4446 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar tam yargı davasının dışında tutulmuştur. 4446 sayılı Kanunla getirilen düzenleme aynısıyla, “kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların miili veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir” biçimindedir. Milletlerarası tahkime ancak, yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir.

Tam yargı davası ile, idare hukuku alanında ihlal edilmiş bir hakkın yerine getirilmesi ya da uğranılan bir zararın giderilmesi istenir273.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda, tam yargı davasının açılmasında izlenecek usule ilişkin düzenleme, (12)’nci ve (13)’üncü maddelerde yer almaktadır. İYUK’un (12)’nci maddesi, “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin (11)’nci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır” biçiminde düzenlenmiştir. Bu madde, idari işlem nedeniyle zarara uğruyanların açacakları tam yargı davasına yönelik bir düzenleme getirmiştir. Anılan düzenlemeye göre, zarar görene, zararın tazmini isteminde bulunabilmesi için seçimlik bir yol sunulmuştur. Buna göre, zarar gören idari işlemden kaynaklana zararını, iptal davası ile birlikte tam yargı davası da açarak(iptal ve tam yargı davasının birlikte açılması) isteyebileceği gibi, iptal davasının sonuçlanması üzerine açılacak tam yargı davası ile de isteyebilecektir.

İYUK’un (13)’üncü maddesinde ise idari eylemden doğan tam yargı davalarını düzenlenmektedir. Madde aynısıyla, “İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir. Görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmaz” biçimindedir. Anılan madde her ne kadar idari eylemden hakları ihlal edilenlerin açacakları tam yargı davasının usulü düzenlenmiş olsa da, ortada idari bir eylem olmadığı ancak idarenin sorumlululuğunu gerektiren örneğin sosyal risk ilkesi gibi durumlarda açılacak tam yargı davaları da maddede düzenlenen usule göre açılmaktadır274.

Sonuç olarak tam yagı davasını, idari işlem, eylem ya da idari sözleşmelerden hakları zarara uğrayanlar tarafından, idari yargı mercilerinde açılacak dava türüdür biçiminde tanımlayabiliriz.

b. Tam Yargı Davasının Hukuki Niteliği

Tam yargı davası, esas itibariyle bir tazminat davasıdır ve bu dava ile idarenin sorumluluğu saptanarak, bu sorumluluk nedeniyle kişinin hak ihlalinin giderilmesi sağlanır 275. Jean Riviero, bu dava türü ile davacının, kendilerine ait bir hakkın tanınmasına, bu hakkın yasaya aykırı biçimde ihlal edildiğinin saptanmasına ve bu hakka dayalı durumun eski hale getirilmesi için gerekli önlemlerin alınmasına ilişkin

274

Cafer, Ergen, “İdari Yargı Davaları”, s. 385.

istemleri konu edebileceğini belirtmiştir276. Bu yönüyle, tam yargı davaları, özel hukuktaki edim davalarına benzemektedir277

Tam yargı davasında, iptal davalarından farklı olarak davanın maddi yönü tetkik ve tespit edilir. Bu saptama idarenin sorumluluğunu doğurur ve tazminat ödemeye mahkum eder. Burada belirtilmesi gereken bir durum da, idarenin sorumluluğu ve dolayısıyla tazminat sebepleri kanunen tayin edilmiş ve sınırlanmış değildir. Somut olayın özelliğine göre, idare kimi zaman kusurlu sorumluluk ilkelerine göre sorumlu olabilirken kimi zaman da kusursuz sorumluluk ilkelerine göre sorumlu tutularak tazminat ödemeye mahkum edilir.

Tam yargı davası subjektif niteliktedir ve bu nedenle sadece davanın taraflarını ilgilendirir. Çünkü burada amaç, kişinin hak ihlalinin giderilmesidir.

Son olarak, tam yargı davası, idari etkinliğin, bireylerin subjektif hak alanına müdahale ederek zarar vermesinden doğduğu için, mahkemenin inceleme, araştırma ve hüküm verme yetkisi iptal davalarına göre çok daha geniştir. Bu davada, davacının kişisel bir hakkının varlığı, bu hakkının idarenin idari bir işlemi veya eylemi dolayısıyla ihlal edilip edilmediği, bu ihlalin idrenin kusurundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı veya idareyi kusursuz olarak sorumlu tutabilmek için gereken şartların oluşup oluşmadığı, işlem ya da eylemle hak ihlali arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı gibi konular araştırılır.