• Sonuç bulunamadı

İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMAMASINDAN DOĞAN

B. İptal Kararlarının Yerine Getirilmesi

III. İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMAMASINDAN DOĞAN

A. Uygulama Süresi ve Uygulamama Durumları

Burada, kısaca Anayasa ve İdari Yargılama Usulü Kanunu açısından, mahkeme kararlarının uygulanma süresi hakkında temel bilgilere yer verilecektir. Ayrıca, mevzuatta belirtilen sürelerde mahkeme kararlarının uygulanmaması durumları, uygulamadan verilecek karar örnekleriyle ifade edilmeye çalışılacaktır.

1. Kararların Uygulanma Süresi

Anayasa’nın 138/son maddesinde, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez”399 denilmiştir.

Anayasa’nın 138’inci maddesinde de belirtildiği gibi, yargı kararları mutlaka uygulanmak zorundadır400. 138’inci maddenin gerekçesinde401 “Mahkeme kararlarına uyulmak zorunludur”402 denmek suretiyle bu konu vurgulanmıştır.

398

Çağlayan, a.g.y., s. 227.

399Akad, Dinçkol; “1982 Anayasası ve Anayasa Mahkemesi Kararları”, s.734. 400 Çağlayan, a.g.y., s. 278.

401 AY md. (138)’in gerekçesi aynısıyla şu biçimdedir: “Anayasa tasarısının kabul ettiği temel prensiplerden birisi yargı görevinin bağımsızlığıdır. Yargıya ilişkin hükümler bu prensipten hareket edilerek düzenlenmiştir. Hiç bir organ, makam, merci veya herhangi bir kişi yargı yetkisinin kullanılmasında hakimlere emir ve talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Hakim, olayın ve delillerin takdirinde vicdani kanısına göre hareket etmek mevkiindedir. Hakim herhangi bir kanun hükmünü uygularken gerek tarafların beyanlarını dikkate alarak ve gerek kişisel araştırma ve incelemesini esas tutarak kanunun Anayasaya aykırı olduğu kanısına varırsa veya kendisi aykırılık

Ayrıca, maddede açıkça kararların yerine getirilmesinin geciktirilemeyeceği öngörülmüştür. Öyleyse, bu kararların uygulanma süresi ne kadardır? Bu sorunun yanıtı, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28/1 maddesinde yer almaktadır. Buna göre; “Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilşkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez....”403 demektedir. Ancak maddede geçen otuz günlük süre, kimi çevrelerce sanki idareye, kararı uygulaması için tanınmış bir süre gibi yorumlanabilmektedir. Oysa bu yanlış bir saptamadır.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, idarenin yargı kararlarına uyması ve bu kararların gereklerine göre işlem ya da eylemde bulunmak zorunda olması aynı zamanda “hukuk devleti” ilkesinin de bir gereğidir404. Anayasa’nın 2’nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi gereğince, idarenin mahkeme kararlarını “aynen (aynısıyla)” ve “gecikmeden” uygulamaktan başka bir seçeneği yoktur405. Yukarıda da vurguladığımız gibi, 2577 sayılı Yasa’nın 28’inci maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan “en geç otuz gün içinde” teriminden, idareye, maddi ve hukuksal koşullara göre uygulanabilir nitelikte olan bir yargı kararını buna karşın “hemen” uygulamaya koyup koymamak konusunda bir takdir hakkı ya da uygulamayı bekletme yetkisi tanındığı sonucu çıkarmak mümkün değildir406. Bu durumda idare, yargı kararının tebliğinden başlayarak, gecikmeden yani “makul bir süre içinde”, en geç otuz gün içinde, kararın gereğini yapmak zorundadır407. Makul süre deyimini her somut olay için ayrı ayrı irdelemek gerekmektedir. Çünkü kimi durumlarda verilen iptal kararı üzerine, idarenin bu kararın niteliğine uygun idari işlem yapması ve buna ilişkin yöntemi uygulaması zaman alabilir. Örneğin bir kamu görevlisinin (A) İlinden (B) İline atanmasının hukuka aykırı olduğu ve bu nedenle idari yargı yerlerince iptal edilmesi durumunda, mahkeme kararının yerine getirilmesi için yeniden, kamu görevlisinin (A) İlindeki görevine iade edilmesindeki bürokratik işlemler uzun sürebilecektir. Bu durumda, ilgili yargı kararının

Mahkeme kararlarına uyulmak zorunludur.”

402

İzgi,Gören; “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Yorumu”, Cilt 2, s. 1218.

403 Ergen; “İdari Yargılama Usulü Kanunu Şerhi”, s. 329.

404 İbrahim Pınar; “İdari Yargı Kararlarının Uygulaması Aşamasında Karşılaşılan Sorunlar”, Terazi

Hukuk Dergisi, s. 96, Sy.16, Aralık 2007.

405

Pınar; a.g.m., s. 96-97.

406

Pınar; a.g.m., s. 97.

uygulanmasının geciktiğinden ve makul sürenin aşıldığından söz edilemeyecektir. Bu yönde, Danıştay 5. Dairesi408, “...Yürütmenin durdurulması kararı üzerine eski görevine iade edilen davacının, karar gerekçesinde yer alan ve duruma uygun bir göreve, kararname hazırlanması için uygun bir süre geçirilerek, makul bir sürede atandığının anlaşıldığı, bu durumda yargı kararının uygulanmasından kaçınılmasının söz konusu olmadığı...” biçiminde bir karar vermiştir.

2. Uygulamama Halleri

İdari yargıda iptal kararlarının uygulanmaması biçimlerini hiç uygulamama, geç uygulama, eksik uygulama, hatalı uygulama ve muvazaalı (şekli) uygulama olarak beş başlık altında inceleyeceğiz.

a) Hiç uygulamama

Hiç uygulamama, davalı idarenin, İYUK’un (28)’inci maddesinde belirtilen süre içerisinde, kararın gereği olan işlemi ya da eylemi hiçbir suretle yapmaması bir başka anlatımla idarenin tamamen verilen yargı kararı karşısında hareketsiz kalmasıdır409. Örneğin, Bay (A)’nın görevden alınmasına ilişkin işlem, yargı yerince hukuka aykırılık nedeniyle iptal edilse, bu karar üzerine davalı idare yargı kararının gereği olan göreve iade işlemini yapmak zorundadır. Ancak davalı idare, karar üzerine yapması gerekli işlemi İYUK’un (28)’inci maddesinde belirlenen sürede yapmazsa, artık bu sürenin bitiminden itibaren hiç uygulamama söz konusu olur. Danıştay 6. Dairesi410, “...davalı belediyenin, ruhsatları Danıştay Altıncı Dairesinin kararıyla iptal edilen yapıları, bu karar doğrultusunda imar mevzuatına uygun hale getirmemesi nedeniyle, manzarası kapanan davacıya ait dairenin değerinde meydana gelen azalmayı tazmin etmekle yükümlü olduğu açıktır...” biçiminde karar vermiş ve davalı idare olan belediyeyi

408

Danıştay 5. Dairesi, T: 09.02.2000, E: 1998/4753, K: 2000/433 sayılı kararı. Karar için bkz. , (http://www.danistay.gov.tr), (Çevrimiçi Tarihi: 25.05.2008).

409 Turgut Candan, “İdari Yargı Kararlarının Uygulanması-V”, Maliye Postası, Sy. 257, Mayıs 1991, s.

44; Çağlayan, a.g.y., s. 281; Turan, Durmaz, “Yargı Kararlarının Uygulanmamasından Doğan

Sorumluluk”, (http://www.abchukuk.com/makale/makale314.html), (Çevrimiçi Tarihi: 14.07.2008) s. 5.

410

Danıştay 6. Dairesi, T: 23.03.1983, E: 1978/3793, K: 1983/1254 sayılı kararı. Karar için bkz. , (http://www.danistay.gov.tr), (Çevrimiçi Tarihi: 20.08.2008).

kararın gereği olan işlemi yapmadığı gerekçesiyle davacının zararını ödemeye mahkum etmiştir.

b) Geç Uygulama

Geç uygulama durumunda, idare kararı uygulamıştır ancak kararı uyguladığı tarih, İYUK’un (28)’inci maddesinde belirtilen süre içinde değildir411. Unutulmamalıdır ki, maddede belirtilen süre, uygulanması zaman alabilecek kararlar içindir, yoksa idare yargı kararlarını otuz günlük süre içinde uygulamalıdır demek değildir. İdare yargı kararlarının gereklerini gecikmeden, derhal yerine getirmelidir. Her somut olaya göre değerlendirilmesi gereken geç uygulamada, idarenin kararın geç uygulanmasından dolayı idare edilenin zararının doğmuş olması ve kararın makul süre içinde uygulanıp uygulanmadığı esas alınır. Kısaca, kanunda belirtilen sürenin geçirilmesinden sonraki zamanlarda yapılan uygulama geç uygulamadır ve ilgilisine maddi ve manevi tazminat hakkı doğurur412.

c) Eksik Uygulama

Eksik uygulama, idarenin, yargı kararının gereği olan idari işlem veya eylemlerden bir kısmını yapıp, diğer bir kısmına ilişkin işlem veya eylemleri ise kanunun tanıdığı süre geçmesine karşın yapmamasıdır413. Bu duruma örnek, kamu görevlilerinin görevden alınmaları, naklen atanmaları gibi durumunda açılan iptal davalarında, işlemin iptal edilmesi üzerine, kamu görevlileri eski görev yerlerine iade edilip, kararda tazmine ilişkin hükmün bulunmadığı gerekçesiyle, maddi zararlarının ödenmemesidir414.

d) Hatalı Uygulama

411 Candan, “İdari Yargı Kararlarının Uygulanması-V”, 45.

412 Pınar, “İdari Yargı Kararlarının Uygulanması ve Anayasa Mahkemesince İptal Edilen Hükümlerin Yeniden Yürürlüğe Konulması”, Sözkesen Matbaacılık, Şubat 2008, s. 111.

413

Candan, “Açıklamalı İdari Yargılama Usulü Kanunu”, s. 685.

414

Pınar, “İdari Yargı Kararlarının Uygulanması ve Anayasa Mahkemesince İptal Edilen Hükümlerin

Hatalı infaz, idarenin yargı kararlarının gereklerine göre işlem ya da eylemde bulunurken hataya düşmesidir415. Hatalı uygulamanın eksik uygulamadan farkı, idarenin iradesindedir. Yani eksik uygulamada idare, bu davranışı bilerek ve isteyerek yapmıştır; oysa hatalı infazda ise idarenin iradesi dışında gerçekleşen bir davranış söz konusudur. Bu tür uygulamaya örnek, tam yargı davasında hükmedilen miktarın, yanlış hesaplama sonucu eksik ödenmesidir416.

e) Şeklen (muvazaalı) Uygulama

Uygulamada en çok görülen uygulamama biçimidir. Şeklen (muvazaalı) uygulamada idare, yargı kararlarının gereklerine göre işlem tesis ediyor görünürken, gerçekte uygulamamaktan kaynaklanan yaptırımlardan kurtulmak istemektedir417. İdare makul süre içinde, kararın gerektirdiği işlemleri yapar ancak hemen ardından bu kararı etkisiz duruma getirecek işlem ve eylemlerde bulunur418. Örneğin, fakülte sekreterliği görevinden alınarak beş ay süreyle geçici olarak kütüphane ve dokümantasyon daire başkanlığına atanan davacının, anılan işlemin iptali için açtığı davada, işlemin iptal edilmesi üzerine görevine iade edilmiş; aradan kısa bir süre geçtikten sonra tekrar kütüphane ve dokümantasyon daire başkanlığına bu kez de üç ay süreyle görevlendirilmiş; bu işleme karşı açtığı dava da iptal edilince tekrar eski görevine iade edilmiş; ancak üç hafta gibi kısa sürede bu kez de kütüphane ve dokümantasyon daire başkanlığına asaleten atanmıştır. Burada davalı idare, mahkeme kararlarının gereklerini yerine getiriyormuş gibi yapıp kararların gereklerini ortadan kaldıran yeni işlemler ile, kararları şeklen uygularken aslen uygulamamaktadır.

Danıştay 1. Dairesi419, “Danıştayın yerleşik kararlarında da açıklandığı üzere, iptal kararları iptali istenen işlemle ona bağlı işlemleri tesis edildikleri tarihten itibaren ortadan kaldırarak işlemin tesisinden önceki hukuki durumun devamını sağlar. Bu

415 Candan, “Açıklamalı İdari Yargılama Usulü Kanunu”, s. 685; Çağlayan, a.g.y., s. 282; Pınar, “İdari Yargı Kararlarının Uygulanması ve Anayasa Mahkemesince İptal Edilen Hükümlerin Yeniden Yürürlüğe Konulması”, s. 111.

416

Pınar, “İdari Yargı Kararlarının Uygulanması ve Anayasa Mahkemesince İptal Edilen Hükümlerin

Yeniden Yürürlüğe Konulması”, s. 111.

417 Pınar, “İdari Yargı Kararlarının Uygulanması ve Anayasa Mahkemesince İptal Edilen Hükümlerin Yeniden Yürürlüğe Konulması”, s. 111.

418

Çağlayan, a.g.y., s. 283.

419

Danıştay 1. Dairesi, T: 01.11.1999, E: 1999/140, K: 1999/156 sayılı kararı. Karar için ve ilgili diğer kararlar için bkz. , (http://www.danistay.gov.tr), (Çevrimiçi Tarihi: 20.08.2008).

durumda, bir yargı kararını aynen ve gecikmeksizin uygulamaktan başka bir seçeneği olmayan idarelerin yargı kararlarına uymaması, karar gereklerine göre işlem ve eylemde bulunmaması ya da biçimsel nitelikte uygulamalarla yargı kararlarını etkisiz ve geçersiz kılması söz konusu olamaz...” biçiminde görüş bildirmiştir.

B. Yargı Kararlarının Uygulanmamasından Kaynaklanan İdarenin