• Sonuç bulunamadı

E. Uyuşmazlığın Esası Hakkındaki Yargı Kararları

1. İptal Davası

a. Genel Olarak

Anayasasının (2)’nci maddesinde, “Türkiye Cumhuriyetinin Hukuk Devleti” olduğu belirtilmektedir. Hukuk Devletinin öğesi olan, idarece tesis edilen işlemlerin hukuka uygunluğu ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi, iptal davaları yoluyla sağlanır. İptal davası hukuk devletinde, idarenin hukuka uygun etkinliklerde bulunmasının denetiminde oldukça etkilidir. Çünkü, iptal davası ile, hukuka aykırı işlem, hukuk aleminden tamamen silinmektedir.

İptal davasının konusu, idari işlemin hukuk kurallarına aykırı olup olmadığını incelemek ve aykırı ise işlemi ortadan kaldırmaktır. İptal davasının amacı ise, idarenin hukuka aykırı işlemlerini ortadan kaldırmak, idarenin hukuka bağlılığını gerçekleştirmek ve bu yolla hukuk düzenini korumaktır254.

253

Çağlayan, a.g.y., s. 87.

254

H. Eyüp, Özdemir, “İdari İşlemin Geriye Yürümezliği İlkesi”, Doç. Dr. Mehmet Somer’in Anısına Armağan, Beta Yayınları, İstanbul 2006, s. 1003.

İptal davasının tanımı, İdari Yargılama Usulü Kanununun (2)’nci maddesinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalardır biçiminde tanımlanmıştır.

Öğretide ise kimi tanımlar yapılmıştır. Prof. Dr. Ragıp Sarıca Hocamız, iptal davasını, “iptal davası, idare tarafından ittihaz olunan icrai bir karardan şahsi, meşru ve aktüel bir menfaati muhtel olan bir şahsın, idari bir mahkemeye müracaat ederek, bu kararın, mevzuata, hukuka- salahiyet, saik, mevzuu, şekil veya maksat cihetlerinden biriyle- aykırılığından ötürü bozulmasını istemesidir” biçiminde tanımlamıştır255. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar Hocamız, iptal davasını, “ferdin idare karşısındaki durumundan; ferde Devlet ve idare içinde tanınan yetkilerden doğmuş ve idare hukukuna mahsus davalardır” biçiminde tanımlamıştır256. Prof. Dr. Hamza Eroğlu Hocamız iptal davasını, “idari işlemlerin mevzuata ve hukuka bağlılığını ve uygunluğunu sağlamak üzere ortaya çıkmış bir müracaat yoludur” biçiminde tanımlamıştır257.

Danıştay içtihatlarında da iptal davasının tanımına yer verilmiştir. Danıştay 7. Dairesi258 iptal davasını, “İptal davası... idari işlemler hakkında yetki, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaaleri ihlal edilenler tarafından açılan davalardır” biçiminde tanımlamıştır. Danıştayın, iptal davasını tanımlarken, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda yapılan tanımlamayı örnek aldığı görülmektedir.

İptal davasını, idarenin hukuka aykırı olarak yaptığı işlemlerden, menfaatleri ihlal olanların, işlemin yetki, şekil, sebep, konu, amaç yönlerinden biri ya da birkaçının sakat olduğu gerekçesiyle, idari yargı yerlerinde açtıkları davalardır biçiminde tanımlayabiliriz.

255 Sarıca, “İdari Kaza”, İstanbul 1949, s. 10. 256

Onar, “İdare Hukukunun Umumi Esasları”, C. III, s. 1770.

257

Hamza Eroğlu, “İdare Hukuku”, Ankara, 1985, s. 406.

258

Danıştay 7. Dairesi, T: 28.09.2000, E: 2000/1895, K:2000/2524 sayılı kararı. Karar için ve benzer diğer kararlar için bkz. , (http://www.danistay.gov.tr), (Çevrimiçi Tarihi: 20.08.2008).

İptal davasının amacı, idarenin hukuka aykırı kararlar almasını önlemek, idarenin hukuka aykırı olarak gerçekleştirdiği işlemlerin hukuk aleminden silinmesini sağlamak ve bu hukuka aykırılıktan menfaati ihlal edilen kişilerin haklarını korumak ve nihayet bu sayede hukuk düzenini korumaktır.

Son olarak, iptal davasının hukusal niteliğini incelemeden önce iptal davasının kimi özelliklerini saptamanın, iptal davasının hukuksal niteliğini kavramada etkili olacağı düşüncesindeyiz. Bu düşünceden hareketle, iptal davasının kimi özellikleri259 şu biçimde sıralanabilir:

a) İptal davası, ancak İdari Yargılama Usulü Kanununun (2)’nci maddesinde belirtilen hukuka aykırılık durumlarında açılabilir. Bunlar, işlemin yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönünden işlemin sakat olması durumudur. Ancak Danıştay’ın idari işlemi iptal ederken kimi kez, yasanın aradığı iptal nedenlerinden söz etmeyerek, idari işlemin “yasaya” ya da “mevzuata” aykırılığını sürerek kararın iptaline karar verebilmektedir260.

b) İdarenin işlemi, kesin ve yürütülmesi zorunlu (icrai) nitelikte bir işlem olmalıdır. İdarenin hazırlık işlemlerine karşı, icrai olmamaları ve kişiler üzerinde hukuksal sonuçlar doğurmadıkları için hukuka aykırı oldukları gerekçesiyle iptal davası açılamaz.

c) İdarenin hukuka aykırı işleminden, davacının menfaatinin ihlal edilmiş olması gerekir. Menfaat ihlali olmayan iptal davası açamaz.

d) İptal davası İdari Yargılama Usulü Kanununda belirtilen süre içinde açılmalıdır. İdari işlemin tebliğini izleyen günden itibaren, altmış gün içinde iptal davası açılmalıdır.

259 İptal davasının özelliklerinin belirlenmesinde şu kaynaklardan yararlanılmıştır; Celal Karavelioğlu,

“Açıklama ve Son İçtihatlarla İdari Yargılama Usulü Kanunu”, C. I, s. 69; Gözübüyük, “Yönetsel Yargı”, s. 137 vd.; Keskin, “İdari İşlemler Hakkında Verilen İptal Kararlarının Kapsamı ve Hukuki Sonuçları”, s. 143-144; Gözübüyük, Tan, “İdare Hukuku- İdari Yargılama Hukuku”, C. 2, s. 307.

e) İptal davası, objektif nitelikte bir davadır ve bu nedenle, dava sonucunda verilen karar, sadece taraflar arasında değil ilgili herkes için hüküm ve sonuç doğurur.

f) İptal davasının sonucunda idari işlem iptal edilirse, işlem hiç yapılmamışcasına hukuk aleminden silinir. İşlemin yapıldığı tarihteki durum geri gelir.

b. İptal Kararının Hukuki Niteliği

Hukukumuzda, hukuk düzeninin korunmasına ilişkin olarak iki tür iptal kararı vardır261. Bunlardan birincisi, yasamanın işlemlerini denetleyen ve Anayasa Mahkemesi’nce verilen iptal kararları, diğeri ise, yürütmenin/idarenin işlemlerini denetleyen ve idare mehkemelerinin verdiği iptal kararlarıdır262. Konumuz, idari yargıda iptal kararlarının sonuçları olduğu için Anayasa Mahkemesi’nce verilen iptal kararlarının hukusal niteliğine bu başlık altın yer verilmeyecek olup, Tezimizin İkinci Bölümünde iptal kararlarının sonuçlarına değinilirken, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürüyüp yürümediği konusu irdelenecektir. Bu nedenle bu başlık altında, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının, hukukmuzda yer alan ve hukuk düzeninin korunmasına yönelik bir karar çeşidi olduğunu söylemekle yetiniyoruz.

İptal kararı, bir işlemin hukuka uygun olup oladığını denetleyen yargı organlarının, işlemin geçerli olmasını engelleyici bir sakatlık saptaması durumunda, işlemin ilk yapıldığı ana kadar geri yürür biçimde ortadan kalkmasını sağlayan ve kesin hüküm olabilen bir yargı işlemidir263.

Tanımdan da anlaşılacağı üzere, hukuka aykırılık iptal kararı ile değil, işlemin yapıldığı anda doğmuştur. Bilindiği üzere, idari yargıda iptal kararı, idarenin hukuka uygun davranmasına etkili olan bir yaptırım niteliğindedir. Bu nedenle, iptal kararı, hukuka aykırılığın, bu aykırılığın doğumu anından başlayarak ortadan kaldırılmasını, hukuk düzeninin hukuka aykırılığın bulunmadığı andaki duruma döndürülmesini,

261

Çağlayan, a.g.y., s. 94.

262

Çağlayan, a.g.y., s. 94.

hukuka aykırı işlemle meydana gelmiş sonuçların olanaklı olduğunca silinmesini, kısaca iptal kararının geri yürümesini gerektirir264.

İptal kararının hukuksal sonucu, hukuka aykırı işleminin ortadan kalkmasıdır265. Danıştay 6. Dairesi266, “...Hukuka ve mevzuata aykırı olması nedeniyle bir idari işlemin iptal edilmesine ilişkin karar, geçmişe yürüyerek sakat idari işlemi tesis edildiği tarihten itibaren ortadan kaldırır...” biçiminde görüş bildirerek aynı yönde karar vermiştir. Doktrinde ve uygulamada, idari yargıda verilen iptal kararlarının geriye yürüyeceği konusunda tam bir görüş birliği vardır267.

İptal kararlarının, açıklayıcı (izhari/gösterici) bir niteliğe mi sahip yoksa kurucu (inşai) bir niteliğe mi sahip olduğu konusunda ise çeşitli görüşler yer almaktadır. Bu ayrımın esasen şu bakımdan önemi vardır: Eğer iptal kararlarını açıklayıcı nitelikte olduğunu kabul edersek, idari işlemin sakatlığını saptadığını ve bu saptamanın işlemin yapıldığı anda var olduğunu bu nedenle de hukuk aleminde bir değişiklik meydana getirmediğini kabul etmiş oluruz; eğer iptal kararlarının kurucu nitelikte olduğunu kabul edersek, iptal kararlarının hukuk aleminde değişiklik meydana getirdiğini, var olan bir durumu ortadan kaldırarak yerine yenisini getirdiğini kabul etmiş oluruz. Öğretide, iptal kararlarının açıklayıcı bir nitelik taşıdığı çoğunlukla kabul edilmiştir.

Prof. Dr. Sıddık Sami Onar Hocamız, “İptal kararı, diğer kazai tasarruflar gibi, yapıcı, inşai bir mahiyette değildir, yeni bir hukuki durum husule getirmez, izhari, gösterici mahiyettedir: yani iptal kararını ihtiva eden kazai tasarruf idare tasarrufunun doğuşunda sakat, hukuki hükmünü doğurabilecek kudretten mahrum olduğunu tespit etmiş, göstermiş olur.”268 diyerek, iptal kararlarının açıklayıcı bir nitelikte olduğunu kabul etmiştir.

Bilindiği gibi, idari işlemler hukuka uygunluk karinesi gereği yapıldıkları andan itibaren hukuka uygun oldukları kabul edilir ve uygulanma kabiliyeti kazanır. İptal

264 Yıldırım, Uler, “Anayasa Mahkemesi İptal Kararları Geri Yürür”, Bahri Savcı’ya Armağan,

Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları 7, Ankara, 1988, s. 515.

265 Uler, “İdari Yargıda İptal Kararlarının Sonuçları”, s. 14.

266 Danıştay 6. Dairesi, T: 08.05.1998, E: 1997/4028, K:1998/2403 sayılı kararı. Karar için ve benzer

diğer kararlar için bkz. , (http://www.danistay.gov.tr), (Çevrimiçi Tarihi: 20.08.2008).

267

Ahmet Erdoğdu, “Yönetsel Yargı Kararlarının Yerine Getirilmesi”, Danıştay Dergisi, 1971, Sy. 1, s. 13; Uler, “İdari Yargıda İptal Kararlarının Sonuçları”, s. 16; Gözübüyük, “Yönetsel Yargı”, s. 247

kararı ile hukuka aykırı olan idari işlemler, yargı yerlerince sakatlığın saptanıp iptal edilmesiyle, yapıldığı andan itibaren ortadan kalkar ve bunun sonucu olarak, hukuka uygun olduğu kabul edilen idari işlem artık yargı kararı gereğince yapıldığı andan itibaren hukuka aykırı duruma gelir. Örneğin, görevden alınan bir memurun, görevden almaya ilişkin işlem iptal edilince, memur eski görevine iade edilir ve yeni bir durum meydana gelir269. Bu nedenle, iptal kararlarının sadece açıklayıcı nitelikte olduğu görüşüne katılmamaktayız.