• Sonuç bulunamadı

ABD- Tacikistan İlişkileri

BÖLÜM III: ABD’NİN ORTA ASYA PERSPEKTİFİ

3.2. AMERİKA’NIN ORTA ASYA DEVLETLERİ İLE İLİŞKİLERİ

3.2.5. ABD- Tacikistan İlişkileri

Tacikistan’dan Orta Asya’da bağımsızlığını kazanan ülkeler arasında Kırgızistan’la hemen hemen aynı kaderi yaşayan bir ülke olarak bahsedilebilir. Tacikistan’da, tıpkı Kırgızistan gibi küçük nüfusa sahip olmakla birlikte diğer Orta Asya Cumhuriyetleri kadar ilgi çekici bir öneme sahip değildir. Tacikistan’da nüfus yapısı itibariyle etnik olarak homojen bir yapıya sahiptir. Nüfusun %75’e yakını Tacikler oluştururken, kalan nüfusu ağırlıklı olarak Özbekler ve Ruslar meydana getirmektedir. Tacikistan nüfusunun bu yapısı dahi ülke içinde yaşanan kabileciliğin önünü alamamıştır. Ülkede yaşanan “kabile ruhu” şiddetli çatışmaların odağı haline gelmiştir. Milliyetçilik kavramı bir bütün olarak Tacikistan adına değil; daha ziyade bölgesel nitelikte ve kabile anlamında kendini göstermektedir. İşte bu durum Tacikistan’ın sınır komşuları ve Rusya’yı tedirgin etmekle kalmamakta, aynı zamanda Rusya’nın bu ülkede ordusunu bulundurma bahanesini hazırlamaktadır. Aslında, Tacikistan nüfusunun etnik kökeni ülkedeki siyasi birliği ve istikrarı bertaraf etmektedir.55 Tıpkı sınır komşusu Afganistan’da yaşanan etnik milliyetçilik ve bunun yansıması olan istikrarsızlık aynı şekilde Tacikistan’da da yaşanmaktadır. Tacikistan’ın bu yapısı bütüncül bir dış politika izleyememesine neden olmakta, bölgesel ve küresel güçlerin davranışlarına göre hareket etmektedir. Küresel ve bölgesel güçlerin ülkede cirit attığı bir “oyun sahası” tablosu ortaya çıkmaktadır. İşte bu bağlamda Amerikan dış politikasının Orta Asya ayağında Tacikistan’da göz ardı edilmemektedir. Diğer Orta Asya devletleri ile olan ilişkilerin temeli Tacikistan’la da aynı şekilde devam etmektedir.

ABD Tacikistan’ı daha henüz SSCB’nin dağıldığı gün olan 25 Aralık 1991’de tanıyarak bu ülkeye önem vereceğinin işaretlerini veriyordu. Ertesi yıl 1992’de Başkent Duşanbe’de bir büyükelçilik açmıştır. Ancak ülkenin coğrafi konumu ve stratejik hareket alanının sınırlı oluşu ABD’nin bu ülkeye bakışını şekillendirmiştir. Ülke içerisindeki istikrarsız yapı ve tecrit durumundaki coğrafyası nedeniyle ABD ile ilişkileri başlangıçta mesafeli olmuştur. Bu dönemde Rusya’nın

etkisinin fazla olduğu söylenebilir. ABD ile Tacikistan ilişkileri ekonomik reformları ve yardım programlarının uygulanması noktasında kendini bulmuştur.56 Ülke içerisinde yaşanan çatışmalardan kurtulmanın yollarını arayan Tacik Yönetimi çareyi güçlü ülkelerin yardımında aramaktadır. Bu bağlamda ABD Tacikistan’a ekonomik ve siyasal destek sağlamaktadır. Bağımsızlığın ilk yıllarından 11 Eylül 2001 yılına kadar ABD’den bu yönde yardım sağlayan Tacikistan, Afganistan’da Taliban rejiminin devrilmesiyle nispeten rahatlayarak başka alanlarda da yardım almanın yollarını aramaktadır.

2005 yılına gelindiğinde Afgan sınırında konuşlanan Rus askeri yerine Tacik askerlerinin yerleştirilmesi ve Afgan sınır güvenliğini sağlamasını Rus askerinden devralan Tacik askerleri bu konuda ABD’den de destek görmüş ve bu yönde Amerikan projelerini uygulamaya çalışmaya başlamıştır. 11 Eylül sonrası iki ülke ilişkileri her geçen gün önemli ölçüde sayılacak kadar mesafe almıştır. 11 Eylül öncesi ilişkiler daha ziyade Tacikistan’ın iç istikrarı ve Rus etkisinin azaltılması yönünde yardımlar olurken 11 Eylül’den sonra bu kapsam hızla değişmeye başlamıştır. “ Günümüzde iki ülke arasındaki ilişkiler, uyuşturucu ve terörizmle

mücadele, nükleer silahların yayılması, bölgesel kalkınma ve istikrar gibi konuları

kapsamaktadır”.57 Ekonomik açıdan bakıldığında ABD bu ülkelerin ekonomik

reformlar yönünden atılan adımlarını ve serbest pazar ekonomisine entegrasyonu yönündeki adımlarına destek vermektedir. Aynı zamanda terörle olan mücadele kapsamında bölgede yaşanan istikrarsız yapı nedeniyle de Tacikistan’la ABD arasında sıkı bir destek kurulmuş durumdadır. Bütün bu gelişmeler ışığı altında bağımsızlığın ilk yıllarındaki Rus etkisinin giderek azaldığı görülmekte ve ülke içindeki istikrarın tesisi yönünde hızlı adımlar atıldığı gözlemlenmektedir.

Tacikistan’da yaşanan iç gelişmeler aslında bu ülkenin Orta Asya’da gündemde kalmasına neden olmaktadır. Henüz istikrarı yakalayamayan Afganistan, Çin’in dış politikada problemi olan Uygur ve Radikal İslami Grupların yanı sıra uyuşturucunun odağı haline gelen Fergana Vadisi’ne sınırı olan Tacikistan, bütün bu

56 Amanov, a.g.e., s.118. 57 Amanov, a.g.e., s.119.

sorunlarla tek başına mücadele etmekte zorlanmaktadır. Nitekim bu bağlamda 11 Eylül sonrası Orta Asya’da yaşanan gelişmeler Tacikistan’a yardım niteliği taşımaktadır. Bunun nedenlerine baktığımızda tüm Orta Asya coğrafyasının ve yakın ülkelerin bölge istikrarına vurgu yapmaları ve bu konuda terörizme karşı mücadeleye girişmeleri Tacikistan dış politikasının istediği türden politikaları yansıtmaktadır. Aynı şekilde ABD’nin ısrarla terör karşıtı müdahalesi ve birçok ülkenin bu konuda ABD’ye destek vermesi de Tacikistan için aranan fırsatı vermekteydi. Bunu iyi değerlendirerek bölgede istikrar için mücadeleye girişen Tacikistan ABD ile ilişkilerini terör ağırlıklı olsa da geliştirmeye başlamıştır. Orta Asya’nın bu “kara delikli” denilebilecek ülkesi terörle mücadele adına ABD ile ilişkilerini derinleştirmeye başlamıştır. ABD’nin terörle mücadele konusunda ABD’ye bölgede en çok destek veren ülke konumundadır. Bu konuda iki ülke arasındaki ilişkiler öncelikli olarak askeri işbirliğine dayanmıştır. ABD, Tacikistan’ın sınır güvenliğini sağlaması ve uyuşturucu trafiğini önlemesi gerektiğini her fırsatta dile getirmektedir. “NATO, terörle mücadele ve Afganistan’da istikrarın sağlanması konusunda

Tacikistan’ı güvenilir bir ortak olarak görmektedir. ABD, Tacikistan’a sınır güvenliği ve uyuşturucu karşıtı programlar konusunda destek olmak amacıyla 14

Milyon Dolar vermeyi kabul etti”.58 Bunun yanı sıra ABD askerleri sınır

bölgesindeki Tacik askerlerine hem maddi destek vermeyi hem de bu askerleri eğiteceğini de taahhüt etmiştir.

ABD ile Tacikistan arasındaki bu gelişmeler meyvesini vermeye başlamış, Tacikistan giderek Rusya’nın etkisini iyiden iyiye kırmıştır. Bu konudaki açık kanıt ise Rusya ile Tacikistan ve ABD ile Tacikistan arasında yaşanan gelişmeler olmuştur. Soğuk Savaş sonrasında Rus askerleri Tacik askerleri ile Afgan sınırında konuşlanmış ve bu sınırda Rus askeri üssü kurulmuştu. Rus askerleri bu üssü parasız olarak kullanmaktaydı. Aynı şekilde Tacikistan, ABD’nin Orta Asya’da askeri üssünün olmadığı bir ülkeydi. Ancak 11 Eylül sonrasında terör ortak payda haline gelmiş ve ABD Tacikistan’da askeri üs talebinde bulunmuştur. Bu talep Tacikistan tarafından yerine getirilerek askeri üslerini ABD savaş uçaklarına açmıştır. Bu üsleri

58 Blue World, “ABD Deniz kuvvetleri Tacikistan’a Terörle Mücadelesinde Yardım Ediyor”, çev. Ayşe Korkmaz, Stratejik Gündem, http://www.usakgundem.com/haber.php?id=9898,26 Ocak 2007, erişim: 23.04.2008

parasız kullanan Rusya’dan ise artık üsleri kullanımı karşılığında para talebinde bulunulmuştur. Bu şaşırtıcı gelişme bölge uzmanları tarafından Rusya’nın bölgede her geçen gün etkisini yitirdiğini, ABD’nin ise bölgede etkinlik sahasını genişlettiği şeklinde yorumlanmıştır. Bu dönemde ABD Dış İşleri Bakan yardımcılarından Elizabeth Johns’un, “Afganistan’daki çatışma bittikten sonra Orta Asya’dan

çekilmeyiz. Orta Asya ülkelerinin, terörizm mücadelemize verdikleri destek oranında bizde onların toplumlarını reforma etmeklerine yardımcı olmak istiyoruz”.59 Bakan yardımcısının sözleri ABD’nin bölge ve Tacikistan stratejileri açısından bölgede kalıcı olma niyetini ortaya koymuştur. Tacikistan’da ABD’nin bölge politikalarına destek vererek, bu ülkeyle ilişkilerine verdiği önemi açıkça her fırsatta dile getirmektedir.