• Sonuç bulunamadı

ENERJİ KAYNAKLARI VE ORTA ASYA

BÖLÜM IV: ENERJİ: ENERJİ NAKİL SORUNU

4.1. ENERJİ KAYNAKLARI VE ORTA ASYA

Günümüz uluslararası literatürde en çok karşılaşılan ve üzerinde sıkça tartışılan kavramlardan bir tanesi de “enerji”dir. Teknolojik gelişimin bir parçası haline gelen enerji sektörü artık ülkeler için vazgeçilmez bir hayat standardına dönüşmüş durumdadır. Enerji, hızla ilerlemekte olan teknolojik gelişmelerin aranan unsurlarının başında yer almaktadır. Bu nedenle teknoloji yarışında yaşanan rekabet, buna paralel olarak enerji sektöründe de yaşanmaktadır. Bilindiği üzere 19.yüzyıl sonlarında yaşanan “Sanayi Devrimi” ile birlikte enerji önemli bir konuma gelmiştir. Sanayi devrimi sonrası ülkelerin birer birer teknolojiye ağırlık vermek suretiyle modern sanayiye kavuşma istekleri enerjinin talebini arttırmıştır. Nitekim yeryüzünün en büyük felaketlerinden biri olan Birinci Dünya Savaşı enerji kaynaklarının etrafında toplanarak meydana gelen savaştır. Soğuk Savaş boyunca Petrol rezervleri dünya devletleri için büyük önem arz etmiştir. Nitekim 1970’li yıllarda yaşanan birçok gelişmenin ana unsuru petrol krizi ve yükselen petrol fiyatları olduğu bilinmektedir. Bu dönemde ağırlık noktasını Orta Doğu ülkelerinin oluşturduğu petrol rezervleri Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve Orta Asya’da yeni devletlerin kurulması ile açılım sağlayarak rezerv sahasını genişletmiştir. Petrolün yanı sıra Orta Asya’da var olan doğalgaz da artık gün yüzü görmesi ile petrol ve doğalgaz ikilisi daha fazla taleple karşılaştılar. Bu gelişmeler enerji sektörüne olan yatırımları hızlandırmış ve enerji kaynaklarına olan yönelimi arttırmıştır. İşte bu noktada Orta Asya’da bu gelişmelerden nasibini almış bulunmaktadır. Orta

Asya’daki enerji kaynaklarının çokluğu bu coğrafyanın önemini bir kat daha arttırmıştır. Petrol ve doğalgazı günümüz dünyasında önemli kılan sebepleri kısaca şu şekilde sıralayabiliriz1:

i. Teknolojik gelişimlere zemin hazırlaması

ii. İnsan hayatını kolaylaştırması ve yaşam standartlarını yükseltmesi iii. Yeni sanayi dallarının kurulmasını sağlaması ve istihdamı arttırması iv. Bu kurulan sanayi dalları arasında işbirliği ve dayanışma fikrini

yaygınlaştırarak ve kuvvetlendirerek genel olarak üretilen mal ve hizmetlerin kalitesini yükseltmesi

v. Doğrudan petrol ve doğalgaz endüstrisinin ihtisaslaşma ve işçiliği sayesinde milli gelirleri arttırması

vi. Bu endüstrinin aracılığıyla yeni makamlar ve yeni piyasaların ortaya çıkmasına yol açması gibi bazı etkenler petrol ve doğalgazın insan hayatındaki yerini aldığının en önemli kanıtıdır.

Son dönemlerin vazgeçilmezi olan doğalgaz ve petrol devletlerin teknolojik gelişimlerin yanı sıra refah düzeyleri ve yaşam standartları açısından da bir gösterge haline dönüşmüş durumdadır. Devletler bu iki enerji kaynağına ulaşmanın ve elde etmenin amansız mücadelesini vermektedir. Bu rekabetten en çok faydalanan devletler ise bilindiği üzere enerji kaynaklarına sahip olan ülkelerdir.

1 Yelena İ.Urazova- Elif Hatun Kılıçbeyli, “Orta Asya, Kafkaslar ve Avrupa Birliği: Enerji ve Ekonomi İşbirliği”, Yakın Dönem Güç Mücadeleri Işığında Orta Asya Gerçeği, ed. Ertan Efegil- Elif Hatun Kılıçbeyli- Pınar Akçalı, İstanbul: Gündoğan

Şekil 4.1: 2007 Yılı Doğalgaz Rezervlerinin Coğrafik Dağılımı

Kaynak: “Who has the oil?”, WEC-Survey of Resources 2007, Energy Bulletin, http://www.energybulletin.net/37329.html, erişim: 28.05.2008.

Şekil 4.1 ve 4.2’, 2007 yılında petrol ve doğalgaz rezervlerinin coğrafik dağılımı gösterilmiştir. Bu dağılıma göre Orta Doğu coğrafyası petrol rezervleri açısından en yüksek rakamlara sahiptir. Doğalgaz rezervleri açısından değerlendirildiğinde Orta Doğu coğrafyası ile Orta Asya coğrafyası eşit rezervlere sahip gözükmektedir.

Şekil 4.2: 2007 Yılı Petrol Rezervleri Coğrafik Dağılımı

Kaynak : “Who has the oil?”, WEC-Survey of Resources 2007, Energy Bulletin, http://www.energybulletin.net/37329.html, erişim: 28.05.2008.

Tablo 4.1. Dünya Yakıt Rezervleri’ni göstermektedir. Tablo 4.1’i incelediğimiz takdirde Orta Asya ülkelerinin petrol ve doğalgaz rezervleri belirgin halde göze çarpmaktadır. Bu tabloya göre Orta Asya’nın sahip olduğu doğalgaz rezervleri diğer coğrafyalardan daha fazladır. Aynı şekilde petrol rezervleri açısından da hatırı sayılır bir rezerv oranına sahiptir. Dünya doğalgaz rezervlerinin yaklaşık 1/3’ünden fazlası bu coğrafyada bulunmaktadır. Orta Asya coğrafyası enerji sektöründe doğalgazın ön plana çıkmasıyla birlikte önemini arttırmıştır. Tablodan anlaşılacağı üzere diğer enerji sektörlerinde de azımsanmayacak bir yere sahiptir.

Tablo 4.1. : 2007 Yılı Verileri İle Dünya Yakıt Rezervleri

Kaynak: Abdulkadir Özdabak, “Sanayide Enerjinin Verimli

Kullanılması”, VII. Ulusal Temiz Enerji Sempozyumu, ed., Abdulkadir Özdabak İstanbul: UTES, 2008, İstanbul, 17-19 Aralık 2008, s.2.

Avrupa’nın sahip olduğu sınırlı doğalgaz ve petrol rezervleri bu enerji kaynaklarını ithal etmeye itmektedir. Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri enerjiye olan ihtiyacı bu talebi arttırırken sınırlı kaynakların varlığı Avrupa’yı yeni enerji kaynaklarına yöneltmektedir. Aynı şekilde teknolojide hızla ilerleyen Kuzey Amerika’nın (ABD başta olmak üzere) yetersiz enerji kaynaklarına sahip olması, Kuzey Amerika’yı da yeni enerji kaynakları arayışına yöneltmektedir. Nispeten diğer coğrafyalar kendilerine yeter denilebilecek rezervlere sahipken, Avrupa ve Kuzey Amerika Kıtası’nın enerjiye olan ihtiyacı her geçen gün artmakta, bu durum Orta Doğu ile Orta Asya ülkelerinin faydasına olmaktadır. Bu coğrafyalara yeni yatırımların gelmesi ise ekonomik değerlere katkı sağlamaktadır.

Petrol Doğalgaz Kömür (Milyar Ton)

Bölge Milyar Ton Trilyon m3 Taşkömürü Linyit

Kuzey Amerika 8,3 7,6 130,2 137,6 Orta ve Güney Amerika 13,7 7,3 7.2 14 Avrupa 3,6 4,9 47,5 77,9 Orta Asya Ülkeleri 9,1 56,1 97,4 132,6 Ortadoğu 93,3 55,9 1,7 Afrika 10 11,2 55,2 0,2 Asya ve Okyanusya 5,9 12,3 189,3 103,1 TOPLAM DÜNYA 142,9 155,1 519,1 465,4

Dünya Birincil Enerji Arzı içinde petrolün payı %34.3, kömürün %25.1, doğalgazın ise %20.9 olmuştur. Nükleer ve hidroelektriğin payları ise sırasıyla %6.5 ve %2.2 gibi düşük oranlarda gerçekleşmiştir. 1973- 2007 arasında dünya birincil enerji arzında, petrolün payı %10,6 düşmüş, doğalgazın payı %5 ve nükleerin payı ise %5,6 artmıştır. Kömürün payında ise kayda değer bir farklılık olmamıştır. 2030 yılında; dünya birincil enerji arzının 16.500 milyon ton petrol eşdeğerine ulaşacağı ve bu arz içinde petrolün %35, doğalgazın %25, kömürün %21.8, odun, çöp, jeotermal, güneş, rüzgar vb. kaynakların %11,3 nükleerin %4.6, hidrolik kaynakların ise %2,2 pay alacağı tahmin edilmektedir.2