• Sonuç bulunamadı

2. DEPREMDEN ETKİLENEBİLİR FİZİKSEL BİLEŞENLER

2.2 Bina Özellikleri

2.2.3 Taşıyıcı Olmayan Bileşenler

2.2.3.3 Taşıyıcı Olmayan Bileşen Tehlikeleri

Depremler nedeniyle oluşan yaralanma, bina deformasyonları ve maliyetin büyük bölümü, bina donanımları ve diğer taşıyıcı olmayan elemanların hasar görmesinden kaynaklanmaktadır. Taşıyıcı olmayan bileşenlerin deprem güvenliği, taşıyıcı sistemin daha güvenli hale getirilmesine göre çok daha kısa zamanda ve daha düşük maliyetle gerçekleştirilebilir (Coburn ve Spence, 2002). Deprem öncesinde alınacak gerek mühendislik gerektiren gerekse kişisel alınabilecek önlemler deprem sırasında sorunların azalmasını sağlayacaktır.

Geçmiş depremlerden elde edilen bilgiler ışığında can güvenliğini tehdit eden taşıyıcı olmayan tehlikeler Lagorio (1990)’ya göre şu şekilde sıralanmaktadır:

1- Asılı aydınlatma elemanın düşmesi,

3- Ağır donanımların devrilmesi, 4- Parapetlerin düşmesi,

5- Asma tavanların düşmesi,

6- Kitaplıkların, depolama raflarının ve kütüphane raflarının devrilmesi, 7- Dolgu duvarlarının yıkılması,

8- Duvara montajlı süsleme/sanat eserlerinin düşmesi,

9- Zehirli kimyasal depoların hasar görerek, sızıntıya neden olması,

Bütün bu problemler, deprem öncesinde alınacak önlemlerle azaltılabilecek özelliktedir. Deprem nedeniyle taşıyıcı olmayan bileşenlerde oluşacak sorunlar, sadece yaralanma veya can kaybı değil aynı zamanda binadan kaçışı da engelleyici rol oynar. Özellikle kaçış yollarının güvenliğini azaltıcı durumlar binadan çıkışı zorlaştırır.

2.2.4 Bina Bakım Onarım, İşçilik ve Malzeme Kalitesi

Görünen yapı kalitesi tespitinin zor bir konu olduğu çeşitli kaynaklarda belirtilmekle birlikte; gözle görülebilen düşeyde ve yatayda çatlaklar, binanın yatayda ve düşeyde teraziden kaçıklığı ve yapı elemanlarında parça kopması gibi unsurlar genel kalite ve durum hakkında bilgi verebilir.

Kalite ve işçilik

Bina yapım koşulları tasarımı kadar önemlidir. Taşıyıcı sistem tasarımında dikkate alınan malzeme ve yapım şartları yerine getirilmediğinde, tasarım performansına erişilmesi zordur. Bir bina ile ilgili olarak, yapı malzemesi ve işçilik anlamında, iyi ya da kötü değerlendirmesi yapmak zordur. İyi yapı malzemesi ve iyi yapı teknikleri kullanılmış bir yapı, kötü malzeme ve özensiz işçilikle yapılmış binaya göre deprem karşısında daha iyi performans sergiler. Yapı malzemelerinde olması gereken performans malzeme ölçütleriyle sağlansa bile beton döküm kuralları, donatı yerleştirme, kalıp bekletme gibi uygulamaların yeterli koşullarda yapılamaması performansı etkiler.

Yapı Malzemeleri Yönetmeliği (89/106/EEC)’ne göre yapı malzemeleri; mekanik dayanım ve stabilite, yangın durumunda emniyet, gerekli hijyen ve sağlık koşulları, kullanım emniyeti, gürültüye karşı koruma, enerji tasarrufu konularında yeterli performansı sağlayacak yapı koşullarına uygun olmalıdır (BİB, 2002). Yapı malzemelerinden beklenen bu ölçütlerden mekanik dayanım ve stabilite koşullarına uygun olmaması, binanın sismik performansını etkiler. Yapı denetiminin ülke düzeyinde yaygınlaştırılması ve yapım sürecinin uzun vadede kontrol altına alınması, yapım kalitesini olumlu etkileyici unsur olacaktır.

Bakım ve Koruma Durumu

İyi bakılmış bir bina, diğer faktörlerden beklenen dayanımla da uyumlu olarak performans sergiler. Bakım, bina bileşenlerinin performans sürekliliğini sağlar. Çürüme, bozulma, korozyon vb. etkiler özellikle bina taşıyıcı sisteminin performansını olumsuz etkiler. Bina taşıyıcı sistemi depreme dayanımlı olarak tasarlanmış olsa bile kullanım süresindeki bakım yetersizliği olumsuz sonuçlar getirir. Bina bozulmalarında en önemli etken suya karşı önlemlerin yeterince alınmamış olmasıdır. Gerek dış ortamdan, gerekse bina tesisatı ile ilgili sorunlar nedeniyle su, bina taşıyıcı sistemini önemli derecede etkiler. Korozyon, çürüme gibi etkiler bina taşıyıcı sistem elemanlarının performansını düşürür. Deprem nedeniyle taşıyıcı sistemi hasar gören binalarda gerekli önlem alınmaması, daha sonraki sismik performanslarını olumsuz etkiler.

Ahşapta, çürüme, büzülme, eğilme, yangın hasarı görülmemeli, hiçbir metal birleşim elemanlarında bozulma, kırılma veya kayıp olmamalıdır. Çelik malzemesinde, herhangi bir eleman ya da bağlantıda ya da yatay kuvvetlere dayanım sisteminde görülebilir boyutta korozyon, çatlak ya da herhangi bir bozulma olmamalıdır. Betonda ya da çelik, herhangi bir düşey ya da yatay kuvvetlere dayanım sistemi elemanlarında görülebilir bozulma olmamalıdır (FEMA 310, 1998).

Geçmiş depremlerden hasar görme ve bunun gerekli teknik şartlara uygun onarımının yapılması da bina bakım onarım kapsamındadır. Türkiye’de deprem nedeniyle oluşan bina hasarlarını tespit Bayındırlık ve İskân Bakanlığı yetkisindedir. 1999 Marmara depreminde oluşan hasarların tespiti, binada belirlenen hasar düzeyine göre hak sahipliği çerçevesinde belirlenmiştir. Burada hasar gören yapılar için onarım ve takviye zorunluluğu orta hasarlı olarak tespit edilen yapılar için söz konusu olmuştur. Az hasarlı olarak tespit edilen yapılar için herhangi bir yasal zorunluluk ve buna ilişkin kolaylaştırıcı düzenlemeler yapılmamış, bu binalar için onarım konusu kullanıcılara bırakılmıştır. Hasar tespitinde yaşanan sorunlar ve hasarın tamirine ilişkin deprem sonrasında gelişen durumlar Ek 5’de uygulama alanı genel özellikleri kapsamında 1999 Marmara depremi kapsamında açıklanmıştır. Az hasarlı olarak tespit edilen binalarda yapılan gözlemler, hasarın sıva tamiri ve boya ile kapatıldığını ortaya koymaktadır. Deprem hasar tespitlerinde az hasarlı olarak tespiti yapılan binalar için ayrıntılı teknik araştırma ve onarım zorunluluğunun olmaması, bu binaların gelecek depremler karşısında performansını olumsuz etkiler.

bina içindeki bağımsız bölüm düzeyinde olmuştur. Hasar tespit süreci ve hasar oranına itiraz ve yapılan değişiklikler, hasar kapatma gibi konular az hasarlı olarak tespiti yapılmış binalar için etkilenebilir koşul oluşturmaktadır (Ek 5). Sakarya İlinde, 1999 Marmara depreminde orta hasarlı olduğu halde bugüne kadar onarım ve güçlendirmesi yapılmayan ve genellikle kiralık konut kullanımında olan binalar söz konusudur [2].

Zorunlu Deprem Sigortası uygulaması, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı tarafından “Hafif Hasarlı” ve “Hasarsız” olarak belgelendirilen binalarda beyana bağlı olarak yapılmaktadır [3]. Bu yönden bakıldığında hafif hasarlı olup onarım görmemiş yapılar gelecek depremler için güvence altına alınmış olmaktadır. Ancak diğer yönden de, deprem güvenliği belirsiz konutların kullanımının sürdürüldüğü ortadadır. Örneğin Avcılar ilçesinde 700’ü aşkın bina “Az Hasarlı” olarak tespit edilmiştir. Bina etkilenebilirlik değerlendirmesinde, resmi makamlarca tespit edilmiş her düzeyde deprem hasarı ve onarım görüp görmediği dikkate alınmalıdır. Bayındırlık İskân İl Müdürlüklerinde bulunan hasar tespit raporlarının ilgili belediye bina veri tabanına aktarılması ile bina ölçeğinde geçmiş depremlerden hasar görme durumu kontrol edilebilir. Bu bilgiler ile söz konusu yapı için yapılmış onarım veya güçlendirme projeleri de ruhsat dosyaları ile kolaylıkla ilişkilendirilebilir.

Türkiye’deki son depremlerin sonrasında, deprem nedeniyle oluşan hasarın onarımı yeterince izlenmemiştir. Depremden hasar gören önemli sayıdaki binada deprem hasarı oluşması beklenmektedir. Belirli bir yapı stokunda, onarım görmemiş mevcut yapısal hasarın derecesini nicel olarak belirlemek olanaksız olduğundan yapıların hasar görebilirliği üzerindeki etkisi de net olarak bilenememektedir (PUB, 2006).

Bina stoku genel yapısına ilişkin bilgi toplama sürecinde geçmiş depremlerden hasar görme ve düzeyi, onarım ve güçlendirme işlemi görüp görmediğinin bilinmesi taşıyıcı sistem performansı açısından önemli görülmektedir.