• Sonuç bulunamadı

3. DEPREMDEN ETKİLENEBİLİR SOSYODEMOGRAFİK VE

3.1 Bina Kullanıcı Sosyodemografik ve Sosyoekonomik Etkilenebilir Bileşenleri

3.1.5 Sigorta

Sigorta, afet zararlarının azaltılmasına yönelik hazırlıklar ve geri kazanım süreçlerinde, olası ekonomik kayıpların karşılanabilmesi açısından önemlidir. Sigortalama kurumu, risklerin ulusal ve uluslar arası ölçeklerde paylaşımı yoluyla kayıpların azami olarak karşılanabilmesini sağlar. Aynı zamanda tehlikelere karşı risklerin düşürülmesi konusunda da önemlidir. Deprem tehlikesine yönelik sigortalama, yapı malzemesinden uygulamaya kadar yapı üretim sürecinin bütün aşamalarının kontrol altına alınabilmesini sağlayan itici bir güçtür.

Sigorta problemi iki yönlüdür. Afet sigortası alınabilir düzeyde olmalıdır. Afet sigortası satın alınabilir olmadığı sürece ev sahiplerinin sigortayı alması mümkün değildir. Sigorta kurumu potansiyel kayıpların karşılanmasına yönelik yeterli finansal birikime sahip olmalıdır (Comerio, 1998). Ödenebilir poliçe ve olası zararın karşılanması için gerekli finansın sağlanabilme koşulları, ulusal ve uluslar arası risk paylaşımı ile çözülebilmektedir. Bunun yanında daha az risk koşullarını sağlamaya yönelik uygulamalar da bulunmaktadır. Sigorta endüstrisi zarar azaltmayı bilgi ve eğitim sağlayarak, standartlarla ilgili olarak yaratılmasına yardımcı olarak, yüksek tehlikeli alanlarda sigortalamayı sınırlandırarak ve zarar azaltmayı özendiren finansal teşvikler sağlayarak kolaylaştırır (Mileti, 1999).

Sigorta piyasasının en geniş olduğu ülkeler zengin ülkelerdedir. En büyük sigorta piyasası, dünyadaki yaşam sigortası dışındaki primlerin %40’ı ile Amerika Birleşik Devleti’ndedir. Mal sahiplerinin büyük çoğunluğu yangın fırtına gibi doğal afetler nedeniyle oluşacak finansal kayıplardan korunmak için özel sigortalara güvenir. Sigorta kurumu genel olarak bu kayıpları toplanan yıllık primlerden karşılamaktadır. Ancak Amerika Birleşik Devleti’nde kasırga ve selle ilgili sigortalama oranları düşük düzeydedir (Coburn ve Spence, 2002). Örneğin ulusal ölçekte sel baskınları karşısındaki evlerin yüzde yirmisi bu riske karşı sigortalıdır (Mileti, 1999). Bu Türkiye açısından da farklı değildir. Sigortalama düzeyi düşüktür.

Sel ve depremle ilgili sigortalama seviyesinin düşüklüğü üzerine yapılan çalışmaların sonuçlarına göre; insanlar uzak gelecekte ve kesin olmamakla beraber gerçekleşme olasılığı bulunan bir tehlike için yatırılacak primi pahalı bulmaktadır. Olmayacağını düşündükleri bu

afet için, eğer olursa da merkezi yönetimin yardımcı olacağını düşünmektedir. Bunların dışında tehdidi altında bulundukları tehlikenin kapsamını ve kendilerinin karşı koyabilme kapasitelerini bilmemeleri de sigortalama konusundaki kararlarını etkilemektedir (Mileti, 1999).

1999 Marmara depreminde Türkiye’deki sigortalılık oranları konutlarda (7milyon konut) %8, ticari işletmelerde (500bin) %10, sanayi tesislerinde (160bin) %50’dir (Doğramacı, 2003). Depremde 500.000’den fazla hane halkı çeşitli seviyelerde mal kaybına uğramış, 130bin ev yıkılmış ve oturulamaz duruma gelmiştir. Deprem nedeniyle 150bin küçük esnafın ciddi şekilde hasardan etkilendiği tahmin edilmektedir. Bunların sigortalılık durumu %12’nin altındadır. Çok ortaklı yatırımcılar depremden daha çok etkilenmiş ve 5000’in üzerinde endüstriyel tesis hasar görerek üretimleri zarar görmüştür (Coburn ve Spence, 2002). 1999 Marmara depreminin getirdiği 12 milyar $ ekonomik kayıp; bütçeden (3685milyon$), dış krediler (920 milyon$), Sosyal Yardımlaşma Fonu (498milyon $), bağışlar (334milyon$), KİT’ler (220milyon $) ve sigorta sistemi (690 milyon $) ile kısmen karşılanabilmiştir (Doğramacı, 2003). Afetlerin ülke ekonomisine getirdiği yükler bu depremde açıkça ortaya çıkmıştır.

Çizelge 3.1 Bölgelere göre sigorta yaptırma oranları BÖLGE KONUT SAYISI

SİGORTALI KONUT SAYISI POLİÇE DAĞILIMI SİGORTALIL IK ORANI PRİM PRİM ORANI MARMARA 4.416.074 1.312.910 %46,20 %29,70 145.330.437 %53,20 İÇ ANADOLU 2.227.056 539.892 %19,00 %24,20 26.065.874 %9,50 EGE 2.045.662 432.632 %15,20 %21,10 51.833.575 %19,00 AKDENİZ 1.663.126 240.215 %8,50 %14,40 21.385.182 %7,80 KARADENİZ 1.282.097 178.526 %6,30 %13,90 15.745.325 %5,80 GÜNEY DOĞU ANADOLU 757.099 69.824 %2,50 %9,20 5.283.474 %1,90 DOĞU ANADOLU 597.555 68.136 %2,40 %11,40 7.674.041 %2,80 TOPLAM 12.988.669 2.842.135 %100 %21,90 273.317.908 %100 Kaynak: DASK, Doğal Afet Sigortaları Kurumu web sitesi , (17.01.2009 tarihi itibariyle)

Türkiye’de 1999 Marmara depremi ile afetler ve deprem kapsamında sigorta konusunda önemli çalışmalar başlatılmıştır. Bu süreçte deprem afeti ile ilgili Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) yapmak üzere Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) kurulmuştur. Kurum 587 sayılı Zorunlu Deprem Sigortası’na Dair Kanun Hükmünde Kararname (27.12.1999 tarih ve 23919 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete) ile kurulmuş, kamu tüzel kişiliğine haiz, kar amacı gütmeyen, “sigorta havuzu” yapısı esas alınarak düzenlenen bir kurumdur. Kurumun ödenebilir düzeyde prim karşılığı tüm konutların sigortalanması, riskin ülke genelinde

paylaşımının sağlanması, sigorta sistemini sağlıklı yapı üretiminde bir araç olarak kullanmak, deprem hasarlarının karşılanmasında uzun vadeli birikim elde etmek ve devletin deprem nedeniyle oluşan mali yükünü azaltmak gibi temel amaçları bulunmaktadır. DASK sigorta primi konutun alanına, bina taşıyıcı sistemine ve bulunduğu bölgenin tehlike düzeyine göre belirlenmektedir.

Türkiye ölçeğinde konutların zorunlu deprem sigortası yaptırma durumu illere ve bölgelere göre farklılık göstermektedir. Konut stokunun en yüksek olduğu Marmara bölgesinde sigortalama oranı en yüksek (%29,70) düzeydedir (Çizelge 3.1). Marmara bölgesini İç Anadolu Bölgesi ve Ege Bölgesi izlemektedir. Ülke genelinde sigorta yaptırma ise %21.90 ortalama ile deprem tehlikesi açısından yüksek olan bir ülke için oldukça düşüktür (Çizelge 3.2).

Çizelge 3.2 Toplam kat adedine göre dağılım

TOPLAM KAT SAYISINA

GÖRE ÜRETİM ADET ORAN (%) PRİM ORAN (%)

01–04 ARASI KAT 1.492.571 52,52 141.207.086 51,66

05–07 ARASI KAT 925.643 32,57 88.601.946 32,42

08 VE ÜZERİ KATLAR 423.921 14,92 43.508.875 15,92

TOPLAM 2.842.135 100,0 273.317.908 100,0

Kaynak: DASK, Doğal Afet Sigortaları Kurumu web sitesi , (17.01.2009 tarihi itibariyle)

Yapı özellikleri açısından üretilen poliçe dağılımına bakıldığında farklı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Sigortalanan yapı türü açısından poliçe dağılımında en yüksek payı %95,79’la çelik, betonarme karkas yapı türü almaktadır. Kat adedi bakımından poliçelerin %51,66’sı 1-4 katlı yapılar için üretilmiştir (Çizelge 3.2). Yapım yılı açısından ise en fazla poliçe üretilen yapılar %41,42 oranı ile 2000 ve sonrası yapılan binalar için olmuştur. Bunu %36.99 oranı ile 1976–1996 arası dönemde yapılmış binalar izlemektedir (Çizelge 3.3).

Çizelge 3.3 İnşaat Yılına göre Poliçe dağılımı

İNŞA YILINA GÖRE

ÜRETİM ADET ORAN (%) PRİM ORAN (%)

1975 VE ÖNCESİ 285.425 10,04 25.128.401 9,19

1976 – 1996 1.051.258 36,99 103.799.710 37,98

1997 – 1999 328.183 11,55 33.453.880 12,24

2000 VE SONRASI 1.177.269 41,42 110.935.916 40,59

TOPLAM 2.842.135 100,0 273.317.908 100,0

Sigortalama oranlarının deprem tehlikesi yüksek olan bir ülke için daha yüksek olması beklenir. Sigortalama hem bireysel hem de ülke açısından risk paylaşımı anlamında önemli bir araçtır. Teşvik edilmesi önemlidir. Mevcut yerleşimlerdeki sigortalılık oranı, afet sonrası olası zararların karşılanması anlamında önemli bir göstergedir.

3.2 Bölüm Sonuçları

Bina konut kullanıcılarının sosyodemografik ve sosyoekonomik yapısının bilinmesi, afet sonrası müdahale ve ihtiyaçların belirlenmesinde önemli bir veridir. Afetler karşısında toplumların riskte olan gruplarını; yaşlılar, özellikle hasta yaşlılar, fiziksel ya da zihinsel özürlüler, büyük aile yapısı, kiracılar, çocuk/genç ağırlıklı yoğun alanlar, düşük eğitim seviyesi, yoksul hane halkı, evsizler, kadının aile reisi olduğu hane halkı, turistler, toplu şekilde ikamet edilen tesisler, etnik azınlık ve göçmenler olarak sıralamak mümkündür.

Gelir; daha iyi ve güvenli konuta ulaşmada pozitif olarak etkiyen bir sosyal faktör olmaktadır. Düşük gelirli hane halkı birçok tehlikeye karşı daha büyük risktedir. Aile yapısı afet karşısında etkilenebilirlik açısından belirleyici olabilmektedir. En çok etkilenen grup tek ebeveynli çocuklu aileler olmaktadır. Küçük yapıdaki hane halkı afet anında hareket serbestliği açısından avantajlı olsa da ekonomik ve insan kaynakları gücü etkili bir savunma için sınırlıdır. Sosyal etkilenebilirlik kapsamında yaş oldukça önemli bir bileşendir. Yaşlı ve çocuklar afete karşı daha duyarlıdır ve günlük yaşamda diğer insanlara bağımlılıkları söz konusudur. Yaşlı ve çocuk sayısının fazlalığı etkilenebilirliği artırır. Eğitim düzeyinin düşüklüğü ve dilin bilinmemesi, gerekli bilgilere erişim açısından olumsuzluğu artıran etkenlerdir. Eğitim düzeyi afet öncesi hazırlıklarda gerekli önlemler için verilen eğitimlerin verimliliği açısından önemli bir etkendir. Mülkiyet durumunda kiracılık sosyal etkilenebilirlik açısından önemli bir ölçüttür. Kiracılık ekonomik durumla paralellik göstermekle birlikte, afet sonrası geçim kaynakları kısıtlı yoksul grupların yeniden barınma sorununun çözümünü güçleştirir. Sigorta, afet zararlarının azaltılmasına yönelik hazırlıklar ve iyileştirme sürecinde, olası ekonomik kayıpların karşılanabilmesi açısından önemlidir. Sigortalama kurumu, risklerin ulusal ve uluslar arası ölçeklerde paylaşımı yoluyla kayıpların azami olarak karşılanabilmesini sağlar.

4. DEPREM NEDENİYLE ORTAYA ÇIKABİLECEK FİZİKSEL VE SOSYAL