• Sonuç bulunamadı

4. DEPREM NEDENİYLE ORTAYA ÇIKABİLECEK FİZİKSEL VE SOSYAL

5.2 Alan Araştırma Sonuçları

5.2.4 Bina Kullanıcı Analizleri

İncelenen örneklerde konut kullanıcısının sosyodemografik ve sosyoekonomik yapısının değerlendirilmesinde ele alınan başlıca konular; mülkiyet, gelir durumu, yaş, eğitim, aile yapısı vb. özelliklerdir. Depremden fiziksel ve sosyal etkilenebilirlik değerlendirme formunun geliştirilmesi sürecinde birçok farklı parametre inceleme alanında sorgulanmış ve genel eğilim ortaya konmaya çalışılmıştır.

Gelir Durumu

Gelir durumu düştükçe, afetlerden etkilenme de artar. Özellikle sosyal yardımla geçinen grupların afetten etkilenebilirlikleri yüksektir. Afet sonrası yaşamlarını yeniden düzenlemede ekonomik desteğe ihtiyaçları söz konusudur.

2006 yılı boyunca geçerli olacak asgari ücret brüt 531,00 YTL, net 380,46 YTL olarak tespit edilmiştir. 2005 yılı için ise brüt 488,70 YTL, net 350,15 YTL olmuştur. İnceleme alanındaki araştırma 2005 yılı içerisinde yapılmıştır. TÜİK 2005 yılı yoksulluk çalışmaları kapsamında yoksulluk sınırını hane başına aylık 487 YTL’lik harcama olarak, açlık sınırı ise aylık 190 YTL gıda harcaması olarak belirlenmiştir. Ancak Türk-İş aynı dönem için yoksulluk sınırını 1.717,27 YTL, açlık sınırını ise 527,20 YTL olarak açıklamıştır [4]. Bu farklılıkları da gözetmek suretiyle hane halkı gelir durumu değerlendirme grupları belirlenmiştir.

ve 2000+ YTL olarak beş ayrı grupta toplanmıştır. Diğer seçeneği ise, herhangi bir düzenli geliri olmayıp, yakınlarının desteği ile geçinenleri kapsamaktadır.

İnceleme alanında cevap verenler içinde aylık ortalama gelir durumu açısından belirgin bir farklılık olmamakla birlikte 500-1499YTL arasında gelir durumu olan aile oranı %56’dır. 0– 499 YTL arasında gelir durumu olan aile sadece % 6’dır. Bölgede yaşayanların %36’sının aylık ortalama geliri 1000YTL altındadır (Ek 3, Çizelge Ek 3. 44).

0% 20% 40% 60% 80% 100% 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 39 41 DİĞER 2000+ 1500-1999 1000-1499 500-999 0-499

Şekil 5.2 Gelir düzeyinin incelenen binalardaki dağılımı

Gelir dağılımında sınır sayılabilecek ölçüdeki gelirli aile yüzdesi %8,2’dir. Belli bir grup gelir düzeyinde yoğunlaşma söz konusu değildir. Bina ölçeğinde gelir durumu dağılımı her bina için farklıdır (Şekil 5.2).

Gelir durumu değerlendirmesinde incelenen örneklere göre önemli orandaki grubun aylık geliri 1000YTL altındadır. Bu durum, afet sonrasında yardım ihtiyaçlı grupların yüksek oranda olduğunu göstermektedir.

Gelir durumu incelemesi yapıldığı dönemde geçerli olan para birimi YTL’dir. Halihazırda geçerli olan TL ile aynı değerdedir.

Yaş Bağımlılık Oranı

Uygulama alanında incelenen bina sayısı 40, incelenen aile sayısı 330’dur. Toplam 1225 kişiyi kapsayan çalışmada 0–14 yaş 15–64 yaş ve 65 ve üzeri yaş gruplarının bina bazında yaş

bağımlılık oranlarına bakılmıştır. Toplam yaş bağımlılık oranı Türkiye geneli için %55.10, İstanbul için %44.92’dir (DİE, 2003). Çalışma alanında yapılan inceleme sonuçlarına göre, bina bazında farklılıklılar olsa da ortalama değer, Türkiye ve İstanbul genel ortalamasının altındadır.

Yapılan incelemede, mahalledeki yaş bağımlılık genel ortalaması %37’dir. İncelenen bazı örneklerde bu oranın %90’a çıktığı görülmüştür. Özellikle genç bağımlık oranı yüksektir. İncelemeye göre bölge nüfusunun 0–14 yaş grubu oranı %21,7, 65 yaş ve üzeri grup oranı ise %4,8’tir (Ek 3, Çizelge Ek 3.49). Bölgedeki etkilenebilir yaş grupları açısından, 0–14 yaş grubu ağırlıktadır. 0% 20% 40% 60% 80% 100% 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 18 19 20 21 22 23 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 65+ yaş 15-64 yaş 0-14 yaş

Şekil 5.3 Yaş gruplarının, incelenen binalardaki dağılımı

Yaş Grubu, Eğitim Durumu ve Cinsiyet

İnceleme alanındaki örnekleme içindeki eğitim durumu dağılımı ilçe genelinden farklıdır. Okuryazar olan nüfusun eğitim durumu dağılımında en yüksek oranı %45 ile ilkokul mezunları oluşturmaktadır. Diğer grupların %5,5’i herhangi bir okulu bitirmeden okuryazar olan, %20,6’sı ortaokul mezunu, %20,9’u lise mezunu ve %4,9’u yüksek öğretim mezunu şeklindedir (Şekil 5.4, Ek 3 Çizelge Ek 3.48).

Şekil 5.4 Eğitim Durumu

Eğitim seviyesi, afet eğitim programlarının yöntem ve içeriklerinin oluşturulmasında düzenlenmesinde önemlidir. İletişim şeklini etkiler. İncelenen bölgede afet eğitim çalışmaları yapılmalıdır.

Aile Tipi

Geçmiş tecrübeler, aile yapısının afetten etkilenebilirlik açısından önemli bir faktör olduğunu göstermektedir. Özellikle tek ebeveynli aileler afetten daha fazla etkilenmektedir (Blakie vd.,1994). İncelenen örneklerde aile yapısı dağılımı; %76,8 ile çekirdek aile, %8,3 ile büyük aile, %4,9 ile tek ebeveynli aile ve %4,9 ile diğer şeklinde sıralanmaktadır (Ek 3, Çizelge Ek 3.45).

Çekirdek aile yapısının önemli ölçüde yaygın olduğu (%76,8) yerleşim alanında ikinci büyük aile yapısı büyük ailedir (%8,3). Etkilenebilir sosyal doku özellikleri içinde yer alan tek ebeveynli aile oranı ise sadece %4,9’dur (Çizelge 3.40). Her bir bina için tek tek bakıldığında bu dağılım farklılaşmaktadır (Şekil 5.5). Bazı binalarda, büyük aile tipi oranı %60’ı bulmaktadır (Şekil 5.5). Tek ebeveynli çocuklu aile oranı düşük olmakla birlikte, afet sonrası yardımlarda mahalle ölçeğinde aile tipi dağılımının bilinmesi önemlidir.

0kur yazar değil 3,4% İlkokul 44,8% Ortaokul 20,6% Lise 20,9% Üniversite 4,9% Okuryazar5,5%

0% 20% 40% 60% 80% 100% 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 Diğer

Tek ebev eynli aile Geniş aile

Çekirdek aile

Şekil 5.5 Aile yapısının incelenen binalara göre dağılımı

Mülkiyet Durumu ve ikamet yeri

Mülkiyet, afetlerden etkilenebilirlik kapsamında önemli bir bileşendir. Mülkiyet incelemesinde sadece konutlar esas alınmıştır. Bu kapsamda ev sahipliği, kiracılık vb. konular sorgulanmıştır. Konut ve ticaret karma kullanımlı binalarda mülkiyet değerlendirmesine ticaret işlevi dâhil edilmemiştir.

0% 20% 40% 60% 80% 100% 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 39 DİĞER Ev sahibi Lojman Ev sahibi değil ama kira ödemiy or KİRACI

İncelenen bölgede konut binalarının yapım sürecinde arsa sahiplerinin rolü büyüktür. Tek sahipli konut binası (apartman) yaygındır. Kiracıların bulunduğu binaların büyük bir kısmında bina sahibi de ikamet etmektedir. Bu durum kiracıların bulunduğu binalarda, özellikle bakım onarım konusunda olumludur.

İncelenen 40 binadaki konutlarda kiracı oranı % 45,0 ev sahibi oranı %49,9’dır. Mahallede, kiracılık ve ev sahipliği birbirine yakın değerdedir. Bununla birlikte mülkiyet açısından bina ölçeğinde, tamamının ev sahibi ya da tamamının kiracı olduğu durumlar da söz konusudur. Örnek binaların büyük bir kısmında hem kiracı hem de ev sahibi bulunmaktadır (Şekil 5.6).

Önceki ikamet yeri

İncelemede, konutlarda oturanların bir önceki ikamet yeri sorgulanarak, bölgedeki nüfus akışı ve bölgede kalma kararlılığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Oturulan yerden önceki yerleşim; aynı mahalle, farklı mahalle, farklı semt, farklı il, farklı ülke seçenekleriyle sorgulanmıştır. Yapılan araştırmada bölgedeki konutlarda oturanların büyük bölümü (%43) bundan önceki ikamet ettiği yeri aynı mahallede tercih etmiştir. Mahallede ikamet edenlerin %12’si aynı semtte fakat farklı mahalleden, %30,6’sı İstanbul’un farklı semtlerinden gelmiştir. Farklı ilden gelenlerin oranı ise %13’tür. İncelemeye göre, bölge nüfusunun çoğunluğu %85’i, bir önceki ikamet ettiği yeri tercih etmiştir (Ek 3, Çizelge Ek 3.39).

İncelenen örnekler içinde bir önceki ikamete göre aynı mahalleyi tercih etme oranı diğer seçeneklere oranla yüksektir. Bu tercihi %30,6 oranıyla farklı semt izlemektedir. Önceki mülkiyet adresi incelemesinde, aynı ilçede kalma kararlığı %55,1 oranındadır (Ek 3, Çizelge Ek 3.39).

Şimdiki Adreste İkamet Süresi

Konutta oturma sürelerinin değerlendirmesine esas incelenen örnek 40 bina içindeki dairelerden 16’sı boş ya da inşaat kapsamında ikamet edilmeyen durumdadır. Konutlarda oturanların önemli bir bölümü (%50,8) 1–5 yıllık bir zaman diliminde aynı adreste bulunmaktadır. Bunu %28,7 oranıyla 6–10 yıllık zaman dilimini kapsayan dönemde oturanlar izlemektedir. Aynı adreste 11–20 yıl boyunca ikamet edenlerin oranı sadece %7,6’dır.

0% 20% 40% 60% 80% 100% 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 39 20+Yıl 11-20 Yıl 6-10 YIL 1-5 Yıl Bir yıldan az

Şekil 5.7 Konutta ikamet süresinin incelenen binalardaki dağılımı

İncelenen örnekler içinde son beş yıl içinde aynı adreste oturma eğilimi %59, 20 yıl ve daha fazla süredir ikamet edenler %5,1’dir. Bina ölçeğinde ise karma bir yapı söz konusudur (Şekil 5.7).

İkamet etme süresi incelemesinde 1–5 yıl arası ikamet yüksek orandadır. Bunu %28,7 ile 6– 10 yıl ikamet süresi izlemektedir. Bir yıldan az ve 20 yıldan fazla ikamet edenlerin oranı düşüktür (Ek 3, Çizelge Ek 3.43). Alan çalışması tarihi dikkate alındığında 1999 Marmara depremi sonrası ikamet yeri değişikliği yapıldığı görülmektedir.

Hane Halkı Büyüklüğü ve Katlara Göre Dağılımı

Hane halkı sayısı üç olan aile oranı %30, dört olan aile oranı ise %25,1’dir (Ek 3, Çizelge Ek 3.44). Kat bazında dağılımı ise birinci kat ile dördüncü kat arasında yoğunlaşmaktadır (Ek 3, Çizelge Ek 3.47).

Afet Eğitimi

Afet eğitimi almış olmak sosyal etkilenebilirlik açısından önemli bir ölçüttür. İncelenen örnekler içinde afet eğitimi alınıp alınmadığına ilişkin sorgulamada 18 yaş ve sonrası dikkate alınmıştır. İncelemede afet eğitimi almış bulunanların, oldukça düşük oranda olduğu görülmüştür. Özellikle bölge olarak etkilenebilir özellikler taşıması, bu konuda yapılacak afet

eğitiminin önemini ortaya koymaktadır. Görüşmeler sırasında afet eğitimi isteği, özellikle ev kadınları tarafından dile getirilmiştir. Afet eğitiminin, bölgenin eğitim düzeyi ve yaş grupları dikkate alınarak düzenlenmesi, eğitimin verimliliğini artıcı rol oynayacaktır.

Sigorta

Sigorta, herhangi bir durumda karşılaşılan kaybın tazmini açısından önemli bir güvence aracıdır. Deprem sigortası da deprem nedeniyle oluşacak hasarın maliyetini karşılamak anlamında önemli bir güvence sunmaktadır. 1999 Marmara depremine kadar bu tip zararların karşılanması, hak sahipliği temelinde devlet güvencesi altında bulunmakta iken, yeni sigorta sistemiyle (DASK) bundan sonraki deprem afetlerinde oluşabilecek zararlar, mülk sahibi tarafından karşılanması şeklinde değiştirilmiştir. Sigortalılık halinde, konut alanına bağlı olarak zararın karşılanması sigorta tarafından sağlanmış olacaktır.

Yapılan çalışmada sigortalılık durumu ev sahiplerine yönelik sorgulanmıştır. Bu kapsamda yapılan sorgulamaya esas konut sayısı 327’dir. Toplam konut içinde konut sahibi oturanlara (160 konut) yöneltilen bu soru, bölgenin deprem sigortası varlığını da ortaya koymaktadır. Bu konutların büyük bir kısmında (%80) deprem sigortası yoktur. Kiralık konutların sigortalı olup olmadıkları ise belirlenememiştir. Sigortalama çok düşük düzeydedir. Türkiye genelinde de sigortalama oranı, Marmara bölgesi için %29,7, İstanbul için % 32, Türkiye ortalaması %21,90 olarak oldukça düşük bir seviyededir.

İnceleme alanında sadece konut sahibi olanları kapsayan sigorta konusunun oldukça düşük düzeyde olması; afet sonrası zararların karşılanması kapsamında zorlukların olacağını gösteren bir durumdur. Ancak sigortalama durumunun Türkiye ortalaması ile benzerlik taşıması, sigortanın önemi konusunda toplum bilincinin artırılması yönündeki çalışmaları gerekli kılmaktadır.

Bina Konut Kullanıcısı Sosyodemografik ve Sosyoekonomik Yapı Korelâsyonu

Bina kullanıcı korelasyon bileşenleri; kiracı oranı, sigortalı daire oranı, düşük gelir oranı, 65+ sonrası yaş oranı, lise altı eğitim oranı, tek ebeveynli çocuklu aile oranı, binadaki 0–14 yaş grubu oranı, binada ticari kullanım oranı ve on yıldan fazla oturan oranı olmuştur. Genel olarak değişkenler arasında düşük bağıntı görülmektedir (Çizelge 5.1).

Çizelge 5.1 Bina konut kullanıcısı sosyodemografik ve sosyoekonomik yapı korelasyonu K ira cı O ra nı S ig or ta lı D ai re O ra nı G el ir du ru m u, dü şü k ge lir li or an ı B in a nü fu su , 6 5+ y aş o ra nı E ği tim li se a ltı e ği tim o ra nı T ek eb ev ey nl i ço cu kl u ai le or an ı B in a nü fu su , 0 -1 4 ya ş or an ı T ic ar i k ul la nı m O ra nı 10 y ıld an fa zl a ot ur an o ra nı

Kiracı Oranı Pearson Korelâsyonu 1 -0.283 -0.027 0.121 0.05 0.074 -0.173 0.273 0.05 Anlamlılık (iki yanlı sınama) . 0.077 0.868 0.457 0.761 0.652 0.287 0.089 0.76

N 40 40 40 40 40 40 40 40 40

Sigortalı Daire Oranı Pearson Korelâsyonu -0.283 1 -0.174 0.06 -0.142 -0.199 -0.277 -0.246 -0.232 Anlamlılık (iki yanlı sınama) 0.077 . 0.284 0.713 0.384 0.218 0.083 0.126 0.15

N 40 40 40 40 40 40 40 40 40

Gelir durumu, düşük

gelirli oranı Pearson Korelâsyonu -0.027 -0.174 1 -0.203 0.323 -0.052 -0.123 -0.373 0.331 Anlamlılık (iki yanlı sınama) 0.868 0.284 . 0.209 0.042 0.75 0.45 0.018 0.037

N 40 40 40 40 40 40 40 40 40

Bina nüfusu, 65+ yaş

oranı Pearson Korelâsyonu 0.121 0.06 -0.203 1 -0.185 0.045 -0.123 0.164 0.031 Anlamlılık (iki yanlı sınama) 0.457 0.713 0.209 . 0.254 0.784 0.451 0.313 0.849

N 40 40 40 40 40 40 40 40 40

Eğitim lise altı eğitim

oranı Pearson Korelâsyonu 0.05 -0.142 0.323 -0.185 1 0.019 0.059 -0.079 0.102 Anlamlılık (iki yanlı sınama) 0.761 0.384 0.042 0.254 . 0.907 0.718 0.629 0.531

N 40 40 40 40 40 40 40 40 40

Tek ebeveynli

çocuklu aile oranı Pearson Korelâsyonu 0.074 -0.199 -0.052 0.045 0.019 1 0.035 -0.062 0.226 Anlamlılık (iki yanlı sınama) 0.652 0.218 0.75 0.784 0.907 . 0.831 0.706 0.161

N 40 40 40 40 40 40 40 40 40

Bina nüfusu, 0-14

yaş oranı Pearson Korelâsyonu -0.173 -0.277 -0.123 -0.123 0.059 0.035 1 0.091 0.126 Anlamlılık (iki yanlı sınama) 0.287 0.083 0.45 0.451 0.718 0.831 . 0.575 0.438

N 40 40 40 40 40 40 40 40 40

Ticari kullanım Oranı Pearson Korelâsyonu 0.273 -0.246 -0.373 0.164 -0.079 -0.062 0.091 1 -0.261 Anlamlılık (iki yanlı sınama) 0.089 0.126 0.018 0.313 0.629 0.706 0.575 . 0.104

N 40 40 40 40 40 40 40 40 40

10 yıldan fazla oturan

oranı Pearson Korelâsyonu 0.05 -0.232 0.331 0.031 0.102 0.226 0.126 -0.261 1 Anlamlılık (iki yanlı sınama) 0.76 0.15 0.037 0.849 0.531 0.161 0.438 0.104 .

N 40 40 40 40 40 40 40 40 40

* Korelâsyon 0.05 seviyesinde anlamlıdır (iki yanlı sınama)

Kiracılık oranı ile sigortalı daire oranı ve ticari kullanım oranı arasında anlamlı bir ilişki görülmektedir. Kiracı oranı ile sigortalı daire oranı arasında ters bağıntı bulunmaktadır. Kiracı oranı arttıkça sigortalı daire oranı düşmektedir. Kiracı oranı ile ticari kullanım arasında pozitif bağıntı bulunmakta, kiracı oranı arttıkça ticari kullanım oranı da artmaktadır. İnceleme alanı verilerine göre ticari kullanım türü olan karma kullanımlı binalarda kiracılığın yüksek düzeyde olduğunu söylemek mümkündür. Kiracılığın yüksek olması konut kullanıcısının afetten etkilenebilirliği için olumsuz faktördür. Sonradan ticari kullanıma dönüştürülmüş

yerlerin bulunduğu binalarda duvarların kaldırılması sorunu da bulunmakta, dolayısıyla bu tip binaların taşıyıcı hasar görme olasılığı yüksek olmaktadır.

Sigortalı daire oranı ile bina nüfusu ve - 0–14 yaş nüfus oranı arasında negatif bir korelasyon bulunmaktadır. Gelir durumu ile diğer bileşenler arasında herhangi bir ilişki olup olmadığının irdelenmesinde düşük gelir oranının lise altı eğitim, ticari kulanım ve 10 yıldan fazla oturma süresi ile ilişkili olduğu görülmektedir. Lise altı eğitim oranı arttıkça düşük gelir oranı da artmaktadır. Düşük gelir oranı attıkça ticari kullanım oranı azalmaktadır.