• Sonuç bulunamadı

2.4. Dialetizmin Temellendirilmesi

2.4.1 Dialetik Doğruluk

2.4.1.1. T Şeması ve Doğruluk

Tarski, herhangi bir dilin ancak sınırlı sayıda ifadeye sahip olduğu durumda doğruluğu kaplamsal olarak kolaylıkla tanımlayabileceğimizi ortaya koymuştur.169 Buna göre L gibi bir dil olduğunu düşünelim “α

1 ……. αn” dildeki

167 Priest, Doubt Truth to be a Liar, böl. 2.

168 Doğrudur yüklemi birçok şeye yüklenebilir, ifadelere, insana, inançlara vs. Priest, bu

tartışma için ifadelere yüklenen doğruluk yüklemini ele alacaktır. Kendisine getirilebilecek neden sadece ifadelere yüklenen doğruluk yüklemini ele alıyorsun sorusuna karşın üç sav öne sürmektedir, birincisi Tarski ile beraber ifadelerin doğruluğunun standardizasyonunun yapılmış olmasıdır ikincisi, doğruluğun taşıyıcısı problemlerine girmek istememesi ve doğru bir şeyi ifade eden cümlelerin doğruluğun taşıyıcısı olmasının daha muhtemel olması, üçüncüsü ise diğer bilişsel birimlere doğruluk yüklemini ifadeler aracılığıyla yükleyebiliyor olmamızdandır. Yani ifadeler daha temel görünmektedir. Bu sebeplerden ötürü Priest, sadece cümlelere yüklenen doğruluk yüklemi ile ilgilenmektedir. Priest, In Contradiction, 54.

82

tümceler olsun. Bu dildeki tümceler Türkçe değilse α gibi bir ifadenin Türkçe karşılığı α’ olsun. Eğer tümcelerin kendisi Türkçe ise tırnak işaretine gerek kalmayacaktır. Dilde sınırlı sayıda tümce olsaydı Tarski’ye göre şu gösterim anlamlı olurdu;170

Tx ↔ (x = α1∧ α1’)∨ …. ∨ (x= α n∧ αn’)

Ancak doğal dillerde sınırsız sayıda tümce olduğunu düşünürsek aksiyom şemasını kısaca şöyle ifade edebiliriz;

Tα↔ α’

Bu gösterimdeki T şemasını sağlayan herhangi bir yüklem P için de “Pα↔ α’” olacaktır. Öyleyse Pαve Tα’nın aynı kaplama sahip olduğunu düşünebiliriz. Çünkü dile ait yüklenen her yüklem T şemasını sağlayacaktır. Öyleyse kaplamsal olarak doğruluk yüklemi de T şemasına uygulanabilirdir. Priest, ayrıca, bu uygunluğu desteklemek için doğruluğun “ters alıntısal” (İng.

Disquotational) yapısını incelemiştir. Söz konusu yapıyı Quine, şöyle

açıklamıştır: “ ‘Kar beyazdır’ doğrudur” denildiğinde ‘kar beyazdır’ ifadesine doğru diyerek aslında biz kar beyazdır demiş oluyoruz. Öyleyse, doğruluk yüklemi alıntıyı gerçek bir ifade haline getirmek (İng. Disquotation) için kullanılan bir araçtır.171 Priest, bu yapının daha radikal bir örneğini ele alarak henüz söylenmemiş bir şeyi tasdik edebileceğimizi söyleyerek, doğruluğun T şemasını ön varsaydığını göstermeye çalıştır. Priest “Papa’nın 2100 yılında yapacağı ilk yetkili, resmî açıklama doğrudur” ifadesi üzerinden bu yapıyı incelemiştir.172 Papa’nın “α”yı ifade ettiğini düşündüğümüzde o ifadenin dilimizdeki karşılığı “α’” olmaktadır. Şu ânda α’yı doğrudan ifade edemeyeceğimiz için (henüz yapılmamış bir konuşma olduğu için) o ifadeyi tasdik eden α gibi bir cümle kurmaktayız ve Tα’yı iddia etmekteyiz. Eğer Tα, α’

170 Priest, In Contradiction, s. 55.

171 W. V. Quine, Philosophy of Logic, 2. baskı, (Cambridge, Mass: Harvard University Press,

1986), s. 12.

83

ya gönderimde bulunmasa bu yapı anlamsız olacaktır. Yani Papa’nın Latince söylediği ifadenin Türkçe karşılığı ile benim doğrudur yüklemi ile ifade ettiğim tümce birbirine işaret etmelidir. Öyleyse ters alıntısal ifadelerde doğrudur yükleminin kullanımının T şemasını ön varsaydığını söyleyebiliriz.173

Şimdiye kadar T şemasının dildeki doğruluk yükleminin kullanımı ile uyumlu olduğu iddia edilmiştir. Ancak anlam teorisi açısından doğruluk yükleminin kullanımına baktığımızda T şemasının yetersizlikleri ortaya çıkmaya başlar, şimdi anlam teorisi üzerinden bu yetersizlikleri göstermeye çalışalım. Priest’e göre anlam teorisinin kalbinde doğruluk teorisi yatmaktadır. Bu da Frege’nin “bir ifadeye anlamını vermek ona doğruluk koşullarını vermektedir” görüşünden ortaya çıkmaktadır.174 T şeması dil için belirli bir anlam teorisi ortaya koymaktadır. Buna göre anlamlı her cümle T şemasında gösterilebilirdir. Ancak burada T şemasını sağlayan her ifadeye doğrudur denilip denilemeyeceği sorusu ortaya çıkmıştır. Priest’in bu soruya yanıtı olumsuzdur. T şeması ile anlam kuramının sınırlarının çizilmesi gerekmektedir. Şimdiye kadar T şemasının kaplamsal olarak doğruluğu karakterize ettiğini gösteren Priest, T şemasını sağlayan bütün ifadelere doğrudur dememek için doğruluğun kaplamdan öte başka bir tanımını vermeyi gerekli bulmaktadır. T şemasının bu anlamda yetersizliğini göstermek için, Priest, kaplamları aynı ancak anlamları farklı örnekler sunmuştur. “Tüysüz iki ayaklı hayvan” ile “Sürekli olarak soykırım gerçekleştiren hayvan” cümlelerinin ikisinin de kaplamsal olarak insana işaret ettiğini düşündüğümüz bir durumda iki ifadenin anlamının aynı olduğunu söylemenin makul olmadığını ifade etmiştir. Öyleyse Priest’e göre doğruluk, T şemasının ortaya koyduğu kaplamsal tanımdan daha fazla bir şey olmalıdır. Bunu birazdan ortaya koyacağız, şimdilik T şemasının yetersizliklerini göstermeye devam edelim.

Priest’e göre, T şeması, doğruluğun örtük (İng. Implicit) tanımını da vermemektedir. Çünkü T şeması bir şeye doğru dediğimiz noktanın ne olduğunu

173 Priest, benzer şekilde sınırsız kümeleri ifade ederken de T şemasını ön varsaymak zorunda

olduğumuzu göstermiştir. Bkz. A,g,e., s. 55-56.

84

bize söylememektedir. Herhangi bir önermenin ne zaman doğru olup olmadığını

T şeması kendi başına ifade etmemektedir. Ancak doğruluğu karakterize

edebilmek için doğrudur yüklemini hangi durumlar için kullandığımızın tanımının verilmesi gerekmektedir. Doğruluk koşullarını T şemasının verdiğini belirtmiştik, öyleyse doğruluk değerini veren T şemasının nasıl doğruluğun örtük tanımını veremediğini göstermek gerekir. T şeması Priest’e göre iki şekilde okunabilirdir ve bu iki okuma birlikte doğru olamamaktadır, birincisi; ‘αdoğrudur ancak ve ancak …’ şeklinde ikincisi ise; ‘αdoğrudur ancak ve ancak’ şeklindedir. Bu iki okumadan birincisinde vurgu α’nın anlamınadır (İng.

Sense) yani daha içlemseldir. İkincisinde ise vurgu doğruluk kümesindedir yani

daha kaplamsaldır. Yine ikincisinde doğruluk kümesinden değer alma ile ilişkili olarak vurgu doğruluk değerinedir. İki okumanın birlikte doğru olmadığını göstermek için Priest doğruluk hakkında ve ifadelerin anlamları hakkında öncel bir kavrayışımızın olmadığı L dili olduğunu düşünmemizi böyle bir dil için doğruluk ile yanlışlığı, ∧ yüklemi ile ∨ yüklemini karıştırabileceğimi belirtmiştir. T şeması aslında kendi başına T’yi doğruluk yüklemi olmaya zorlamamaktadır eğer öncel bir doğruluk kavrayışımız yoksa doğruluk yerine birçok yüklem kullanılabilecektir.175 Öyleyse öncel olarak ya anlamı bilip ondan hareketle kaplamsal olarak doğruluğu tanımlamamız ya da doğruluğu bilip ondan hareketle anlamı ortaya çıkarabiliriz. Ancak birini varsayınca diğeri hakkında bilgi edinilebilirdir. Öyleyse T şeması kendi başına doğruluğun örtük tanımını da verememektedir. Doğruluğun içsel bir kullanımının olduğunu, naif bir kavrayış ile doğruluğu ya da anlamı bilmeden doğruluk yükleminin kullanımının bilinemeyeceğini savunan bu yoruma doğruluğun ereksel (teleolojik) yorumu denmektedir.

T şemasının doğruluğun ereksel yorumunda durduğu yeri göstermek için

Priest, Micheal Dummet’in (d. 1925-ö. 2011) kullanmış olduğu oyun örneğini kullanmıştır.176 Buna göre oyun oynamanın telos’u vardır: kazanmak. Ancak her

175 Priest, In Contradiction, s. 60–61.

176 Bkz. Michael Dummett, Frege: Philosophy of Language, 1. baskı, (New York: Harper &

85

oyun için uygulanan sabit bir kazanma koşulu yoktur, oyunlara göre kaplamsal olarak değişmektedir. Örnek verecek olursak, satrançta bir taraf diğer tarafın şahını, hamle yapamayacak şekilde tehdit ederek oyunu kazanırken, tavlada önünde dizili taşların tamamını toplayabilen oyunu kazanmaktadır. Ancak bu kaplamları bilen kişinin yenmenin ne olduğunu bildiğini söyleyebilir miyiz? Cevap hayırdır, bilmeleri gereken insanların oyun sonucunda ulaşmak istedikleri sonucun kazanmak olduğudur. Bunu bilmeyen bir kişi kazanmayı bir amaç olarak görmeyecektir ve kazanmanın ne olduğunu bilmiş sayılmayacaktır.177 Öyleyse şimdiye kadar Priest göstermiştir ki, doğruluğun ereksel bir yönü vardır. T şeması doğruluğun kaplamsal bir açıklamasını verse de doğruluk, ereksel yönü itibariyle, bundan fazlasıdır. Genel olarak Priest’in doğruluk hakkında görüşlerini aktardıktan sonra dialetik mantık içerisinde doğruluk yükleminin çift doğruluğa imkân verecek şekilde kullanımını gösterebiliriz.