• Sonuç bulunamadı

1.6 Mobil Öğrenme Araştırmaları

1.6.2 Türkiye’de Yapılan Araştırmalar

Türkiye’de mobil cihazlara olan ilgi gittikçe artmasına rağmen, veri hizmeti (mobil internet gibi) ücretlerinin yüksek olması ve kullanıcıların m-öğrenmeye yönelik algı düzeylerinin düşük olması nedeniyle m-öğrenme ile ilgili projeler henüz çok fazla yaygınlaşmamıştır. Günümüzde m-öğrenmeye yönelik bilimsel çalışmalar yapılırken özel şirketler de m-öğrenmeyle ilgili çalışmalara başlamıştır. Özel şirketlerin mobil uygulamalarına örnek olarak “Turkcell Mobil Eğitim” verilebilir.

Çalışanların eğitim ihtiyacını karşılamak için oluşturulmuş bir Mobil Eğitim Platformu olan Turkcell Mobil Eğitim, altyapı yatırımı yapmadan web üzerinden kullanılabilen bir servistir. Video, fotoğraf ve ses dosyalarından oluşan bir eğitim hazırlanabileceği gibi paket eğitimlerden biri seçilerek çalışanlar eğitilebilmekte, onların gelişimlerini ölçmek için sınav yapılabilmekte veya herhangi bir konu hakkında onlara anket uygulanabilmektedir. Ayrıca, çalışanların ihtiyaç ve beklentilerine yönelik tasarlanan cep telefonu uygulaması Mobilim ile çalışanlar,

56

günlük çalışma hayatında ihtiyaç duydukları tüm bilgilere tek bir uygulama üzerinden her an ve her yerden ulaşabilmekte, sistem aksiyonlarını yine bu uygulama üzerinden gerçekleştirebilmektedir (TurkcellAkademi, 2012).

Türkiye’de m-öğrenme alanında yapılan bilimsel çalışmalardan biri ise, Oran ve Karadeniz (2007, s. 1-4) ’in m-öğrenmeye ilişkin alanyazının değerlendirilmesine yönelik yaptığı çalışmadır. Mobil teknolojilerde yaşanan son yıllardaki büyük gelişmelerin internet tabanlı uzaktan eğitimde yenilikler yaratacağına yönelik bu alanyazın taramasında, kuramsal olarak internet tabanlı eğitimde m-öğrenmenin rolü, avantajları ve aşılması gerekebilecek sorunlar tartışılmaktadır.

Çavuş ve Uzunboylu (2009, s. 434-438), m-öğrenmenin kritik düşünme becerisine yönelik etkisini araştırmak için bilgisayar dersine kayıtlı 41 lisans öğrencisiyle çalışmıştır. Bu çalışmada, öğrenciler sınıf dışı etkinliklerde mobil cihazlarını kullanarak SMS, MMS ve MSN Messenger yoluyla birbirleriyle iletişime geçmiş ve işbirliği ve grup çalışmalarıyla hareket etmiştir. Süreç sonucunda, öğrencilerin m- öğrenmeye yönelik tutumları olumlu yönde gelişmiştir.

Kıcı (2010, s. 565-572), amacı üniversitelerin Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü öğrencilerinin m-öğrenmenin üniversite eğitimindeki etkisi, eğitim programındaki uygulanabilirliği ve öğrenme yöntemi olarak etkililiğine ilişkin görüşlerini ve beklentilerini ortaya koymak ve bu beklentilerin hangi faktörler tarafından etkilendiğini bulmak olan çalışmasında Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri (BÖTE) Bölümü öğrencileri ile çalışmıştır. Çalışma sonucunda, öğrencilerin m-öğrenmeden beklentileri ile cinsiyetleri, mezun oldukları farklı lise türleri, üniversite eğitiminde tamamladıkları dönem ve mezun olduktan sonra çalışmayı planladıkları alan arasında anlamlı bir fark ve ilişki bulunamamıştır. Ayrıca, öğrencilerinin henüz yeterince yaygınlaşmamış bir yöntem olması, mobil cihazların erişiminin çok kolay olmaması, konu ile ilgili eğitim programları çalışmalarının tamamlanmamış olması, öğretmenlerin yanı sıra donanımlı bir teknik ekip ihtiyacının olması nedeniyle m-öğrenme konusunda şüpheleri olduğu görülmüştür. Ancak devam eden mobil eğitim programı ve teknik açıdan

57

eksikliklerin belirlendiği ve giderilmeye çalışıldığı m-öğrenme projelerinden beklentilerinin olumlu yönde olduğu görülmüştür.

Gündüz ve diğerleri (2011, s. 101-113) yaptıkları betimsel çalışmada, “Bilgisayar” ve “Öğretim Teknolojileri ve Materyal Geliştirme” derslerini veren 10 akademisyene 3G teknolojisi ile geliştirilmiş m-öğrenme ortamlarına ilişkin görüşlerini belirlemek için uygulamaya geçişte karşılaşılan engeller ve uygulamanın getireceği katkı ve sınırlılıklar sorulmuştur. Çalışma sonunda, uygulamanın öğretmenin yerini alamayacağı ancak sisteme destek olabileceği, uygulamaya geçişte yaşanan güçlüklerin yetişmiş insan gücü, alt yapı ve öğretim sistemi temaları eksikliği olduğu, uygulamanın her zaman ve her yerde öğrenme ortamı sağladığı, ilgi çekici ve güdüleyici olduğu, bilgiye ulaşımı kolaylaştırdığı, başarıyı artıracağı, dersi tekrar etme ve anında geribildirim vermeye olanak sağlayacağı sonuçlarına ulaşılmıştır. Serin (2012, s. 223-233), 355 öğretmen adayının m-öğrenme algılarını ve seviyelerini okudukları bölüm ve cinsiyet değişkenlerine göre incelemiştir. Çalışma sonucunda, öğrencilerinin m-öğrenme algı ve seviyelerinin cinsiyetleri ve okudukları bölüme göre anlamlı bir farklılık göstermediği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, öğretmen adaylarının m-öğrenme hakkında bilgilerinin çok az veya hatalı olduğu ya da hiç olmadığı gözlenmiştir.

Gedik, Hancı-Kandemirci, Kurşun ve Çağıltay (2012, s. 1149-1159) biyoloji sınıfındaki 10 öğrencinin katıldığı m-öğrenmeye ilişkin yürüttükleri projelerinde, bir m-öğrenme programını tasarlarken göz önünde bulundurulması gereken önemli konuları belirlemeyi ve öğrencilerin katılım, memnuniyet, uygulama süreçleri ve belirli içerik gösterim şekillerine yönelik algılarını öğrenmeyi amaçlamıştır. Proje, projenin gerçekleştirildiği ortamın ve öğrenci profilinin tanınması, m-öğrenme materyallerinin tasarımı ve geliştirilmesi, m-öğrenme çalışmasının pilot ve asıl uygulanması ve değerlendirme süreçlerinden geçmiştir. Çalışma sonunda, teknik, pedagojik ve yönetim ile ilgili konular, m-öğrenme tasarımı sürecinde dikkat edilmesi gereken noktalar olarak belirlenmiştir. Ayrıca, öğrencilerin daha çok merak öğesi nedeniyle m-öğrenmeye katıldıkları, metin ve video temelli içerikleri tercih ettikleri, uygulama sürecinde daha az içerikle karşılaşmış olmayı tercih ettikleri ve

58

biyoloji dersini cep telefonları aracılığıyla öğrenmeye ilişkin olumlu tutum sergiledikleri sonuçları elde edilmiştir.

Türkiye’de yapılan m-öğrenme araştırmaları incelendiğinde, daha çok betimsel ve ilişkisel araştırmalar olduğu görülmektedir. Bu araştırmaların m-öğrenme ile ilgili alanyazının değerlendirilmesi, m-öğrenme ve mobil teknolojilerine ilişkin öğrenen ve öğreten görüşlerinin belirlenmesi, m-öğrenme uygulamalarının değerlendirilmesine yönelik olduğu ortadadır. Türkiye’de yapılan araştırma bulguları, m-öğrenme ve sağladığı katkılar hakkında henüz yeterli bir farkındalığın oluşmadığını; ancak, m- öğrenme uygulamalarının ilgi çekici ve güdüleyici, başarıyı artıran ve yer ve mekandan bağımsız öğrenme sunan uygulamalar olacağı yönünde olumlu tutumların sergilendiğini göstermektedir.