• Sonuç bulunamadı

Ülkemizdeki makro boyuttaki gelir kalemleri incelendiğinde, doğal rezervlere dayalı (petrol, doğalgaz vb. ) gelirlerin oldukça düşük ve sınırlı boyutta olduğu dikkat çekmektedir. Dolayısı ile üretime dayalı bir ekonomiye sahip olduğumuz gerçeği muhakkaktır.

Üretime dayalı ekonomilerde daha güçlü ekonomiye sahip olabilmek için, hem KOBİ düzeyinde hem de daha güçlü sermayeli yerli yatırımcı ile birlikte yabancı yatırımcının da bir takım teşvikler ile birlikte desteklenmesi gerekmektedir. Öyle ki, bu politikadan değil vazgeçmek tereddüt veya bu ekonomik politikayı sekteye uğratacak düzeye gelindiğinde büyümenin çok ciddi şekilde duracağı tüm ekonomistlerce teyit edilmektedir. Yerli ve yabancı yatırımcıyı cezbedecek üretim teşviklerinin olmazsa olmazı; maliyet giderlerinin asgari düzeye indirilmesidir. Yatırımcı, bir ülke veya

43 http://www.tkbb.org.tr/veri-seti Erişim tarihi:19.05.2017 41

bölgeye yatırım yapmak istediğinde, öncelikle güvenlik ardından da istikrarın olup olmadığına bakar.

Yatırımcı herhangi bir alanda yatırım yapmak istediğinde cezbedici olması adına, siyasi ve ekonomik politika gereği teşvikler belirlenir. En önemli cezbedici teşvik ise, faizin oldukça asgari düzeyde olmasıdır. Çünkü ciddi boyuttaki bir yatırımda finansman oldukça önemli bir kalemdir. Bu kalem temin edilirken finansmana ayrılan faiz gideri ne kadar düşük olursa bir yatırımcının o ülke veya bölgede yatırım yapma olasılığı veya potansiyeli o kadar yüksek olur.

Faizin düşük olması sonucunda ortaya çıkan üretim ve yatırım talebi, reel ekonomiye dayalı olan ülkemiz ekonomik yapısına ivme katacağı gibi yeni yatırımlara da kapı aralayacağı muhakkaktır. Özellikle faiz konusunda ciddi sıkıntılar yaşamış olan ülkemiz, yatırım konusundaki bu kadar önemli bir kalem için tedbirler alma zorunluluğu kaçınılmazdır. Zamana göre faiz eğrisinde görüleceği üzere, düşük faiz politikası siyasi irade tarafından politika olarak haklı bir şekilde uygulanmıştır. Grafikten 12 yıllık faiz eğrisine bakıldığında oldukça aşağı seviyeye çekilmiş faiz koridoru görülecektir. Ancak günümüz ekonomik yapısı ve gelişmiş ülkelerdeki faiz standartları incelendiğinde, faiz koridorunun çok daha aşağılarda seyretmesi gerektiği tezimizin esas konusudur.

Grafik-2 Yıllara Göre Faiz Eğrisi 44

44 https://www.paraborsa.net Erişim tarihi:17.01.2017

0 10 20 30 40 50 60 70 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 FAİZ

Ülkemizde, reel ekonomiyi güçlendirerek makro düzeyde daha iyi bir sonuç elde etmek isteyen devlet politikası sonucunda, faiz enstrümanlarının kullanılmadığı katılım bankacılığı sektörüne kamu bankalarının da eklenmesi ile birlikte hem katılım bankacılığı çeşitliliği artarak gelişmiş hem de yatırımcılara teşvik boyutunda önemli bir kapı açılmıştır. Katılım bankacılığına devlet kurumlarının dâhil olması ile birlikte, toplum ve yatırımcı nezdinde katılım bankacılığına olan güven artarak farklı bir boyuta taşınmıştır. Öyle ki, devlet kurumlarının bankacılık sektöründe 100 yılı aşkın bir süredir var olmasına karşın, 1980’li yıllarda ülkemizde faaliyet gösteren katılım bankacılığına devlet ancak 2015 yılından itibaren dâhil olmuştur. Toplum nezdinde katılım bankalarına ait var olan negatif paradigma ve gerçekleştirilen işlemlere karşı zihinlerde oluşan soru işaretlerine dair düşünceler, bir nebzede olsa devletin katılım bankacılığına girişi ile azaltıldığı söylenebilir.

3.5.1.VAKIF KATILIM BANKASI

Devlet bünyesindeki vakıfların gelirleri ile faaliyete başlayan Vakıf Katılım Bankasının önemli büyüklükteki bir sermaye ile Katılım Bankacılığı sektörüne girmesi, bu alanda hedeflenen gelişme için oldukça önem teşkil etmektedir.

“Vakıf Katılım Bankası A.Ş. tamamı T.C. Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü, Bayezid Han-ı Sani (II.Bayezid) Vakfı, Mahmut Han-ı Evvel Bin Mustafa Han (I.Mahmut) Vakfı, Mahmut Han-ı Sani Bin Abdülhamit Han-Evvel (II.Mahmut) Vakfı ve Murat Paşa Bin Abdüsselam (Murat Paşa) Vakfı tarafından ödenmiş 805.000.000- TL sermayesi ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun 03.03.2015 tarih ve 29284 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 27.02.2015 tarih 6205 sayılı kuruluş izniyle 25.06.2015 tarihinde bir anonim şirket olarak kurulmuş, 17.02.2016 tarihinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'ndan faaliyet izni almıştır.

Katılım bankacılığı sektörünün en genç üyesi olan Vakıf Katılım, yüzyıllardır kültürümüzün önemli bir parçası olarak günümüze gelen ve bugün ana kurucusu T.C. Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yaşatılan “Vakıf Kültürü ”nün önemli bir kurumu olarak faaliyetlerini sürdürmektedir.”45

42

45 http://vakifkatilim.com.tr/hakkimizda/index.html Erişim Tarihi:18.01.2017

Osmanlı dönemindeki vakıfların kültürümüzdeki önemi bakımından bugünlere kadar bu tür vakıfların devamı, faizsiz ekonomiye alan açılmasına öncülük etmesi ile tarihteki önemini günümüzde de korumaktadır.

3.5.2. Ziraat Katılım Bankası

Ziraat katılım bankasının devlet destekli bir fon tarafından sermayesinin oluşturulması, katılım bankacılığındaki devletin maddi gücünün gerek sektör gerekse de müşteriler tarafından hissedilmesini sağlaması açısından önemlidir.

“Ziraat Katılım Bankası; tamamı T.C. Hazinesi tarafından ödenmiş 675.000.000 - TL sermayesi ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 15/10/2014 tarih ve 29146 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 10/10/2014 tarih ve 6046 sayılı izniyle kurulmuştur. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 14/05/2015 tarih ve 29355 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 12/05/2015 tarih, 6302 sayılı kararı ile faaliyet izni almıştır.

Bankanın sermayesi 24/05/2016 tarih ve 9081 sayılı Resmi Gazetede yayımladığı haliyle 72.000.000-TL arttırılarak, ödenmiş sermayesi toplam 747.000.000-TL'ye ulaşmıştır.” 46

46 http://www.ziraatkatilim.com.tr/bankamiz/Sayfalar/hakkimizda.aspx Erişim tarihi: 18.01.2017

Grafik-3 Sermaye Yapısına Göre Katılım Bankaları

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

4.İSLAMİ FİNANS ARAÇLARININ TÜRKİYE’DEKİ UYGULAMALARINDA KARŞILAŞILAN SORUNLAR

İslami finans araçları faiz olgusundan arındırılmış bir finans seçeneği olması nedeni ile bu finans araçlarını kullanırken faizsizlik ilkesine riayet etmek gerekmektedir. 21.yy dünyasında faizli bir ekonomik düzen içerisinde her ne kadar faizden uzak durmak zor gibi görünse de imkânsız değildir. Faiz, günümüzde ekonomik düzen içerisinde yerini o kadar sağlamlaştırmıştır ki, faiz ile gerçekleştirilen işlemler insanların zihninde faizsizmiş gibi bir algı yaratmaktadır. Örneğin alınan bir borç paranın ödenemediği zaman farklı bir bedelle yeniden yapılandırılması, birçok kişi için faizsiz normal bir işlem gibi görünmektedir. Buna benzer birçok örnek verilebilir. Bu şekilde oluşturulan bir ekonomik ve finansal yapı hem mikro hem makro düzeyde ciddi sıkıntılar doğurabilme potansiyeline sahiptir. Öyle ki parayı üretmeden ve çaba sarf etmeden kazanmaya çalışma isteği, ekonomik göstergeleri negatif düzeyde etkilemiştir.

Özel Sermayeli Katılım Bankaları

Vakıf Katılm (Devlet Sermayeli) Faaliet yılı 2016

Ziraat Katılım (Devlet Sermayeli) Faaliyet yılı 2015

Ülkemizin finansal yapısındaki sorunların en etkili panzehiri faizsiz bir ekonomik ve finansal yapının tesisidir. Gerçekleştirebilmesi zor ama mümkün olabilecek olan böylesi bir ekonomik yapı mutlaktır ki diğer ülkeler tarafından da benimsenerek hem toplum ekonomik refahını hem ülke ekonomik refahını pozitif yönde etkileyecektir.

Ülkemizde 1980’li yıllardan itibaren açılan faizsiz bir alan olan katılım bankacılığı sektörü, ortaya çıkışı bakımından önemli bir sorumluluk üstlenmiştir. Bu görevi üstlenen kişilerin bu sorumluluğun farkında olmaları faizsiz bir düzenin geleceği ve gerekliliği açısından ehemmiyet arz etmektedir.

Bankacılık sektörü, faizin doğup büyüdüğü ve insanların ekonomik, sosyal refahını esir alma potansiyelinin çok yüksek olduğu kuruluşlardır. Faizle çalışan bankaların kuruluş tarihlerinin katılım bankalarının kuruluşundan çok daha eski olması, makroekonomik yapıdaki faizli ekonomik düzeni vazgeçilemez bir olgu haline getirmede etkili olmuştur.

45

Katılım bankaları gerçekleştirdikleri işlemleri kuruluş amacı olan faizsizlik prensibine riayet ederek gerçekleştirmek durumundadır. Bu işlemler hayata geçirilirken bir takım sorunların oluşması muhtemel ve olağandır. Önemli olan bu sorunların hangi düzeyde olduğu ve çözümlenebilir olup olmadığıdır. Maalesef ki ülkemizdeki katılım bankalarının özellikle toplum nezdinde faizsiz çalıştığı ile ilgili kanaatleri genel olarak olumlu yönde seyretmemektedir. Mevcut sorunların çözümlenebilir yolları akademik çalışmalar ve sektör yetkililerinin bu çalışmaları dikkate alarak özellikle faizsizlik alanındaki sorunları çözmedeki etkisi arttırılabilir.

Katılım bankalarının yaşadığı sorunların bir kısmı, İslami finansın toplum tarafından bilinmemesinden kaynaklanırken bir kısmı da gerçekleştirilen işlemlerdeki faiz şüphesinden kaynaklanmaktadır. Bu sorunlar çalışmamızda başlıklar halinde incelenecektir.

4.1. Murabaha Yöntemi İle Finansman Desteklerindeki Kar Payının Faiz