• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: AĠLE ġĠRKETLERĠ KAVRAMI

1.6. Türkiye‟de Aile ġirketleri

Türkiye‟de kurulan aile Ģirketlerinin büyük çoğunluğunun yaĢam süresi kurucunun yaĢam süresiyle sınırlı kalmaktadır. ġirketin kurucusu durumunda olan ve onu küçük bir ölçekten baĢlayarak adım adım büyüten, bir yaĢam süresi için büyük baĢarı kabul edilebilecek seviyelere ulaĢtıran Ģirket sahibi; eserini ikinci nesile, yani oğullarına kızlarına veya damatlarına bıraktığında, baĢka bir ifade ile Ģirketi kurup büyüten kiĢi öldüğünde, Ģirketin yaĢam süresi genellikle son bulmaktadır. Bu durumda Ģirket ya faaliyetine son vermekte, ya el değiĢtirmekte veya oğullar ve damatlar arasında paylaĢılarak tekrar baĢlangıç aĢamasına dönülmektedir. Tekrar küçük ölçeklere dönülmesi ise kurucu kiĢinin elde ettiği baĢarıları sıfırlamakta, Ģirketin performansını olumsuz yönde etkilemektedir. Oysa aynı baĢarı sürecini ikinci nesil de devam

33

ettirebilse, Ģirketin rekabet gücü iki nesil içinde dünya piyasalarında rekabet edilebilir düzeye ulaĢabilir. Türkiye‟de bunun örnekleri az da olsa mevcuttur.

1930‟lu yıllarda kurumsallaĢtırılmamıĢ, aile Ģirketi olarak kalmıĢ bir Ģirketin yaĢam süresi için dört nesillik bir süre öngörürken, ülkemizdeki Ģirketlerde bu süre genellikle sadece bir nesille sınırlı kalmaktadır.

Türkiye‟de Ģirket kuran kiĢiler genellikle ileri eğitim imkanlarından yararlanamamıĢlardır. ÇeĢitli nedenlerden dolayı, hayata küçük yaĢta atılmak durumunda kalmıĢlardır. Bu nedenle iyi eğitim imkanı bulamamıĢlar, çalıĢmak zorunda kalmıĢlardır. Lisan bilgileri yetersizdir. Bu tür eksikliklerini gidermek için hayatlarının hiçbir evresinde zaman bulamamıĢlardır. Fakat kurdukları Ģirketi belirli bir büyüklüğe getirdiklerinde bu eksikliklerin olumsuz sonuçlarını acı Ģekilde görmeye baĢlamaktadırlar. Zira kurdukları Ģirket büyüdükçe, kendilerinin tezgah baĢından ayrılıp zamanlarını daha çok yönetsel iĢlere ayırmaları gerekmektedir. Üretim iĢleri yanında, yurtiçi ve yurtdıĢında iĢ görüĢmeleri yapması, bankalarla ve devlet makamlarıyla iliĢkiye girmesi zorunlulukları ortaya çıkmaktadır. Bu aĢamada, Ģirket sahibi yetersizliğini görmektedir. Eksiklerini telafi etmek içinse artık zaman yoktur.

ġirket sahibi eksiklerini giderememekte, fakat çocuklarında bu eksikliklerin olmaması için gereken önlemleri almaya çalıĢmaktadır. Çocuklarını en iyi okullarda okutmaya, iyi bir veya birkaç lisan öğrenmelerini sağlamaya çalıĢmaktadır. Fakat bu imkanlar içinde yetiĢen çocuk Ģirkete karĢı kayıtsız kalabilmektedir. Bu durum, ülkemizdeki birkaç büyük Ģehir dıĢında kalan yörelerde kurulan Ģirketler için daha da vahim olmaktadır. Gelecekte Ģirketin baĢına geçmesi düĢünülen ve bu amaçla yetiĢtirilen gençler, profesyonel yönetici ya da devlet memuru olarak büyük Ģehirlerde kalmayı yeğleyebilmektedirler. Bu tercihte büyük Ģehirden veya yurtdıĢından gelen gelinin de etkisi olabilmektedir. Sonuç olarak, Ģirketin ömrü bir nesilden diğerine aktarılamamaktadır (AteĢ, 2005: 87-89).

34

Tablo 3: Türkiye’deki Aile ġirketleri ve YaĢam Süreleri

ġirket Adı Kurucu Adı KuruluĢ Tarihi Nesil

Vefa Bozacısı Hacı Sadık 1870 4 Hacı Bekir Lokum ve Akide

ġekerleri Hacı Bekir 1877 4

Çögenler Helvacılık Rasih Efendi 1883 4 Teksima Tekstil H. Mehmet Botsalı 1893 4 Ördekçioğlu Mutfak EĢyaları Ahmet Ördekçi 1919 2 Kamil Koç Otobüsleri Kamil Koç 1923 3 Eyüp Sabri Tuncer

Kolonyaları Eyüp Sabri Tuncer 1923 3 Doluca ġarapları Nihat A. Kutman 1926 3 Tatko Ahmet Emin Yılmaz 1926 3

Koç Holding Vehbi Koç 1926 3

Kent Gıda A.ġ. Abdullah

Tahincioğlu 1927 3 Uzel Makine Ġbrahim Uzel 1940 2 Nuh Çimento,EmintaĢ ĠnĢaat Nuh M. Baldöktü 1942 3 Sabancı Holding Hacı Ömer Sabancı 1946 3 Yeni Karamürsel Mağazacılık Nuri Güven 1950 3

Kaynak: Karpuzoğlu, 2001:62.

Türk özel sektöründeki geliĢme zaman içerisinde incelendiğinde, diğer ülkelerde olduğu gibi belli aĢamalardan geçerek bugünkü düzeye geldiği görülür. Batılı ülkelerde de aile Ģirketi niteliğinde kurulan küçük ortaklıklar, Ģirketlerin gittikçe geliĢen ekonomik büyüklüğü, iĢçi-iĢveren arasındaki sorunlar ve devlet denetim organının getirdiği çeĢitli uygulamalar sonunda çok ortaklı, halka açık Ģirketlere dönüĢtürmüĢlerdir. Türk özel sektöründeki aĢamaları, Cumhuriyet öncesi ve sonrası dönemleri olarak incelemek mümkündür.

Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun devamıdır. Bugün söz sahibi olan aile Ģirketlerinin de geçmiĢi Osmanlı‟ya dayanmaktadır. Osmanlı sanayisini;

35

Devlet sermayesiyle kurulmuĢ askeri görünümlü fabrikalar, Yerli özel sektör,

Tekelci görünümlü yabancı giriĢimciler olarak üç gruba ayırmak mümkündür. Osmanlı Devleti‟nde en itibar gören iĢler, siyasi ve askeri faaliyetler olmuĢtur. Devlet kesiminin uğraĢıları genelde askeri alanda hizmet veren kuruluĢlardır. Yol, köprü gibi iĢler vakıflar tarafından yapılırken, yerli halk el sanatlarıyla uğraĢan küçük aile Ģirketleri olarak görülmekteydi. Gerçek anlamda ekonomik ve ticari faaliyetleri azınlıklar yapmaktaydı.

Cumhuriyetin ilk yıllarında ekonomik geliĢmenin özel sektör vasıtasıyla gerçekleĢtirilmesi ve azınlıkları saf dıĢı etme yolunda çaba sarf edilmiĢtir. Ġlk on yılda özel sektör geniĢ Ģekilde, en uygun Ģartlarda teĢvikine rağmen yetersiz kalmıĢtır. Ġlkel teknik, hileli imalat, cüzi yatırım, yüksek maliyet özel sektörün özelliklerindendir. Bu dönemde gerekli teĢvikler yapılmasına rağmen özel sektörün modern fabrikalar kurduğu görülmemiĢtir (AteĢ, 2005:91).

Devletçilik ilkesinin uygulandığı 1930-1950 döneminde devlet, büyük sanayi tesisleri kurarken, özel sektörün desteklenmesine büyük önem vermiĢtir. 1929 dünya ekonomik buhranından olumsuz olarak etkilenen özel kesim, daha sonra savaĢın getirdiği piyasa koĢullarından yararlanma imkanı bulmuĢtur.

Türkiye‟de 1950‟li yıllarda baĢlayan ileri sanayileĢme çabaları ile birlikte 1980‟li yıllara kadar üretimin tüketimi karĢılayamaması nedeniyle herkesin ürettiği bütün ürünleri satabilmesi ve rekabetin fazla önemli olmaması nedeniyle rekabet kavramı fazla bir sorun yaĢamadan hayatını devam ettirmiĢtir. 1980‟li yıllar ise ekonomide liberalleĢme döneminin baĢlaması, dıĢa açılım, ithalat ve ihracat faaliyetlerinin hız kazanması nedeniyle rekabetçi bir ortam yaratmıĢ ve birçok yeni Ģirket kurulurken birçok Ģirketin de bu rekabetçi ortama ayak uyduramayarak iĢ hayatından çekildiği bir dönem olmuĢtur (Tikici ve Uluyol, 2006: 461).

ġiddetli enflasyonun sürdüğü 1970-1980 yılları arasında hükümetin koruyucu önlemleri sayesinde giriĢimciler, yüksek oranlarda kar elde etme imkanı bulmuĢlardır. Bu

36

dönemde daha da güçlenen aile Ģirketleri, 1980‟li yıllarda daha güçlü ve daha büyük olma fırsatını yakalamıĢlardır.

Büyüme ve rekabetin ön plana çıktığı 1980 sonrasında ise, aile Ģirketleri varlıklarını devam ettirebilmek için çok ortaklı ve halka açık Ģirketler olma yoluna girmiĢlerdir. Bu dönemin, aile Ģirketleri açısından en önemli özelliği, patron/yöneticiler yanında profesyonel yöneticiler sayısında görülen büyük artıĢtır.

2000‟li yılların büyük aile Ģirketlerinde ise, artık profesyonel yöneticiler, patron/yöneticilerin yerini almıĢ durumdadır. Mal sahibi olan yöneticiler, yönetim kurulu baĢkanı, baĢkan yardımcısı gibi unvanlarla Ģirketlerin yönetim iĢini yürütmektedir (AteĢ, 2005:92).

37