• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL TEMELLER VE KAYNAK ÖZETLERİ

2.2 Türkiye ve Dünyada Kuraklığın Durumu

Kuraklık son yıllarda yalnızca Türkiye’yi değil, Avrupa’nın birçok bölgesini de etkisi altına almıştır. 2005 yılında yaşanan kuraklığın kıtanın büyük bir bölümüne olumsuz etkileri olmuşsa da, kuraklıktan en fazla etkilenen bölge Akdeniz havzası olmuştur. 1999 ve 2002 yıllarında kuraklığın en etkili olduğu yerler İspanya, Kıbrıs, Bosna Hersek, İtalya ve Romanya olurken (Çizelge 2.2), son yıllarda yaşanan kuraklığın en çok İspanya, Türkiye, Portekiz ve İngiltere’yi etkilediği bildirilmişdir (Anonim 2007).

Çizelge 2.2 Dünya’da kuraklığın en etkili olduğu kaydedilen yerler ve tarihler

Ana kuraklık olarak

kaydedilen tarih (1998-2002) Yer Etki

Eylül 1999 İspanya

Ekili alanların tümü bir yıllık kuraklıktan etkilenmiş, büyük ekonomik zarar oluşmuştur (3 milyar Euro’nun üzerinde).

Mart 2000 Kıbrıs Son 30 yıldaki en kötü kuraklık yaşanmıştır.

Haziran 2000 Romanya

Son 50 yıldaki en kötü kuraklık yaşanmıştır.

Yaklaşık 26 000 km2’lik alan etkilenmiştir.

Tarımsal üretimin % 40’ı zarar görmüştür.

Maddi kayıplar 500 milyon Euro’dan daha fazla olmuştur.

Ağustos 2000 Bosna Hersek 120 yılın en kötü kuraklığı yaşanmıştır.

Tarımsal üretimin % 60’ı etkilenmiştir.

Mayıs 2002 İtalya Olağanüstü durum ilan edilmiştir.

ABD Ulusal Atmosferik Araştırma Merkezinin bilim adamları tarafından yapılan bir araştırma, dünya çapında şiddetli kuraklıktan etkilenen karasal alan yüzdesinin 2000’li yıllarda 1970’li yıllara kıyasla iki katına çıktığını göstermiştir. Bunun ana nedeni olarak ise iklim değişikliği gösterilmiştir. Dünya çapında tarım amaçlı kullanılan alanların % 70’i kuraklıkla karşı karşıya kalmıştır ve maddi yönden oluşan zarar yıllık 42 milyar dolar olmuştur. 2003 yılında Avrupa’da yaşanan kuraklığın maliyeti 11 milyar Euro olarak hesaplanmıştır (Anonim 2007).

Yirminci yüzyılda ortalama dünya sıcaklığı 0.6 ºC, ortalama Avrupa sıcaklığı ise 0.95 ºC artmıştır. Özellikle gelecek dönemlerde Akdeniz havzası için sıcaklık artışlarının dünya ortalamalarından daha yüksek olacağı düşünülmektedir. 2025’de küresel ısınmanın 1 ºC olacağı tahmin edilmektedir ve böyle bir durumda Akdeniz havzasında sıcaklıkların 0.7-1.6 ºC arasında artacağı bildirilmektedir (Anonymous 2005). Bu, Akdeniz havzası için yumuşak kışlar ve daha sıcak yazlar anlamına gelmektedir. Sıcaklıkların artmasıyla kuraklık daha şiddetli yaşanmaya başlayacaktır. Yaz dönemlerinin başlama ve bitişinde de kaymalar görülecektir. Örneğin, Güney Fransa ve Merkez İspanya’da yaz mevsiminin üç hafta erken başlayacağı ve iki hafta erken sonlanacağı tahmin edilmektedir. Bu da kurak dönemlerin bahara kayacağı anlamına gelmektedir (Anonymous 2005). Son yüzyılda Güney Avrupa’da, Akdeniz havzasının büyük bir bölümünde yağışların şimdiden % 20

azaldığı ve bunun kuraklığı artırdığı bildirilmişdir (Anonymous 2006). 21. yüzyıl için yapılan tahminler yağışların daha da düşeceğine işaret etmektedir. Akdeniz genelinde yağış miktarında azalmaya karşılık su talebinde son elli yılda iki kat artış olduğu bildirilmektedir. Su talebinin giderek artış gösterdiği ülkelerin başında Türkiye, Fransa ve Suriye gelmektedir. Yapılan öngörüler 2025’de özellikle Türkiye, Mısır ve Suriye’de küresel ısınma nedeniyle yağış miktarının % 25 oranında azalacağını göstermektedir (Anonim 2007).

Kuraklığın Akdeniz havzasındaki en büyük ekonomik etkisi suya en bağımlı olan tarım sektöründe görülmektedir. Yağışlardaki azalma, sulama suyunda düşüşe ve bunun sonucu olarak düzenli sulama gerektiren ürünlerde rekolte kaybına yol açmaktadır. İklim değişikliğinin etkileriyle beraber tarımsal sulamada % 40’lık bir artışa gereksinim duyulacağı öngörülmektedir. Türkiye’de su kullanımında sektörler itibariyle en büyük pay % 74 ile tarım sektöründedir. Ülkemizin net tüketilebilir su miktarı 112 milyar m³/yıl (98 milyar m³ yüzey ve 14 milyar m³ yeraltı suyu olmak üzere) olarak belirtilmektedir.

Giderek azalan yağışlar, kaçak su kullanımı ve yeraltı suyuna olan yoğun talep sonucu yeraltı su seviyeleri hızla düşmektedir. Konya Havzası’nda yeraltı suyu seviyesinin her yıl ortalama 2-3 metre azaldığı bildirilmişdir (Anonim 2007).

Avrupa Çevre Ajansı, Avrupa’da kuraklıktan en çok etkilenecek kesimin Akdeniz Havzası olduğunu bildirmiştir. Türkiye’de özellikle Karadeniz Bölgesi ve Marmara Bölgesi’nin bir kısmının (İstanbul hariç) düşük su sorunuyla karşı karşıya kalacağı, Ege ve Orta Anadolu Bölgeleri’nin ise (özellikle Konya Kapalı Havzası’nın) çok ciddi su sıkıntısıyla baş etmek zorunda kalacağı bildirilmektedir. Doğu Anadolu Bölgesi’ni orta derecede su sorunları beklemektedir (Anonim 2007).

Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın 2005 raporuna göre; dünyada sıcaklık artışı sanayi devrimi öncesi seviyeyi 2 ºC aşarsa, Akdeniz ikliminin daha da ısınacağı, kuraklığın çok daha geniş bir alanda hissedileceği ve iklimde değişiklikler görüleceği, bölgedeki sıcaklık artışının şu anki koşullardan 1-2 ºC daha fazla olacağı tahmin edilmektedir. Ancak Kuzey İtalya, Türkiye gibi ülkelerin, denizin hafifletici etkisinden uzak kalan iç kesimlerinde sıcaklıkların 5 ºC’ye kadar artması ve bununla birlikte

Akdeniz’de özellikle iç kesimlerde sıcak dalgalarının ve aşırı sıcak günlerin sayısının artması beklenmektedir. Kuzey Ege’deki bol rüzgârlı Yunan adalarında bile sıcak günlerin sayısının iki haftaya kadar çıkacağı öngörülmektedir. Kuzey Akdeniz’de yaz mevsiminde yağış miktarının % 30 azalması ve yıl boyunca kurak zamanların değişmesi ve uzaması beklenmektedir. Daha kurak iklim, yağış miktarında düşüş, tarımda su tüketiminin giderek artması ve yüzey sularının kaybedilmesinin bölgede çok daha ciddi sorunlara neden olacağı düşünülmektedir. Örneğin, İspanya’da yapılan bir çalışma 1 ºC’lik artışın bile İspanya’daki su oranının % 5-14 oranında azalmasına neden olduğunu göstermiştir.

Benzeri bir sıcaklık artışının yaşandığı Cezayir’de su talebi mevcut kaynakların 0.8 trilyon m3 üzerinde olmuştur (Anonymous 2005)

Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın 2006 yılında yayınlanan raporuna göre de;

küresel iklim değişikliği nedeniyle Akdeniz Havzası’nda kuraklığın şiddetini artıracağı bildirilmektedir. 2050’lilere gelindiğinde deniz seviyesinin Akdeniz’de 20-40 cm oranında yükselmesi beklenmektedir. Bu durumdan en çok Türkiye ve Cezayir gibi ülkelerin ve deltalarının zarar göreceği, ayrıca Türkiye’nin özellikle kurak-yarı kurak iklimin yaşandığı Akdeniz, Ege ve Orta Anadolu bölgelerinde yağışlarda ciddi azalmaların olacağı öngörülmektedir (Anonim 2007).

Şekil 2.1 Türkiye genelinde tarım yılı toplam yağışları (mm)

Şekil 2.2 Türkiye genelinde tarım yılı toplam yağışların normaline göre artma azalma oranları

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü (DMİ), son yıllarda yağış miktarında büyük oranda düşüşler yaşandığını bildirmiştir. 2007 tarım yılı döneminde yağışlar genel olarak normalinden ve 2006 yılı yağışından az olmuştur. Yağışlarda normale göre % 15.6, 2006 yılına göre de % 15.4 azalma gözlenmiştir. 2008 tarım yılı döneminde ise kümülatif yağışlar, ülke genelinde normalinden % 8.6 az, 2007 yılı yağışlarından % 8.3 fazla olmuştur (Şekil 2.1 ve 2.2) (Anonim 2009a).Bölgelerin kümülatif yağış normallerine göre 2007 yılı yağışlarındaki azalmalar, Ege Bölgesi’nde % 44, Marmara Bölgesi’nde % 32.3, İç Anadolu Bölgesi’nde % 21.9, Akdeniz Bölgesi’nde % 14, Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nde % 7.6, Karadeniz Bölgesi’nde % 0.2 olarak gerçekleşmiştir. Doğu Anadolu’da yağış azalması olmamıştır (Anonim 2009a). 2008 yılında ise bölgesel bakıldığında toplam yağışlarda Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimizin normalden ve 2007 yılı yağışlarından daha az yağış aldığı görülmüştür. 2008 yılında yağış azalması en fazla Güneydoğu Anadolu bölgesinde görülmüştür. Bu bölgede kümülatif yağışlarda normale göre % 41.3, 2007 yılına göre ise % 36.4 azalma; Doğu Anadolu Bölgesi’nde yağışlarda normale göre % 17.6, 2007 yılına göre ise % 19.2 azalma gözlenmiştir. Marmara Bölgesi’nde yağışlarda normale göre % 4.6 azalma, 2007 yılına göre % 41.0 artış; Karadeniz Bölgesi’nde yağışlarda normale göre % 11.3 azalma, 2007 yılına göre % 11.1 artış; İç Anadolu Bölgesi’nde yağışlarda normale göre % 7.7 azalma, 2007 yılına göre % 18.2 artış; Ege Bölgesi’nde yağışlarda normale göre % 14.0 azalma, 2007 yılına göre % 53.4 artış; Akdeniz Bölgesi’nde ise yağışlarda normale göre

% 11.6 azalma, 2007 yılına göre % 2.8 artış gözlenmiştir (Anonim 2009a).

Şekil 2.3 Türkiye genelinde aylık ortalama sıcaklıklar

DMİ’nin 2009 yılı raporunda, Türkiye genelinde 2007 yılında aylık ortalama sıcaklıklarının Nisan, Kasım ve Aralık ayları hariç yıl genelinde normalin üzerinde;

2008 yılında ise Ocak ve Şubat aylarında normallerinin altında, Mayıs, Ekim, Aralık aylarında normalleri civarında, diğer aylarda ise normallerinin üzerinde gerçekleştiği bildirilmişdir (Şekil 2.3, Çizelge 2.3). Buna ilave olarak ilkbahar döneminde genel olarak Türkiye’nin çok büyük bölümünde ortalama sıcaklıkların uzun yıllar sıcaklık ortalamasının üzerinde ve yaz döneminde ise sıcaklıkların genel olarak mevsim normallerinin üzerinde olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, 2007 yılı yaz mevsimi 1.9 °C’lik anomali ile 1940-2008 yılları arasındaki en sıcak yaz olurken, 2008 yılı yaz mevsimi 1.5

°C’lik anomali ile 1940-2008 yılları arasındaki en sıcak 6. yaz olarak bildirilmişdir (Şekil 2.4) (Anonim 2009a).

Çizelge 2.3 2007 ve 2008 yılı Türkiye genelinde aylık ortalama sıcaklıkları, normalleri ve anomalileri

Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Normal

(1971-2000)

1.9 2.9 6.3 11.7 16.3 20.7 23.9 23.5 19.7 14.3 8.3 4.1

2007 2.5 3.7 7.6 9.8 18.9 22.7 25.5 25.5 20.9 15.9 8.3 3.7 2008 -0.8 1.3 10.4 14.1 16.0 22.0 24.9 25.7 20.3 14.8 10.1 3.8 Anomali -2.7 -1.7 4.0 2.4 -0.3 1.3 1.0 2.2 0.6 0.5 1.8 -0.3

DMİ’nin bildirdiğine göre; 2007 yılında Malkara hariç Marmara Bölgesi, Afyon dışında Ege Bölgesi, Eskişehir, Nevşehir, Kayseri, Gemerek ve Konya-Ereğli hariç İç Anadolu

Bölgesi, Isparta, Mersin, Adana ve İskenderun dışında Akdeniz Bölgesi, Amasya, Hopa, Artvin ve Bayburt dışında Karadeniz Bölgesi, Güneydoğu Anadolu’nun güneyi ve batısı, Doğu Anadolu Bölgesi’nin batısı ile Van çevrelerinde kuraklık olmuş; Amasra, İstanbul, Bandırma, Akhisar, Manisa, Aydın, Bodrum, Marmaris, Muğla ve Milas’ta çok şiddetli kuraklık yaşanmıştır. Türkiye’de 2007 yılında son 72 yılın en sıcak günlerin yaşanması, yeterli miktarda yağış olmaması nedeniyle tarımsal üretimin ve çiftçinin olumsuz etkilendiği (Anonim 2008b), 2008 yılında ise yağış azalması ile Güneydoğu Anadolu bölgesi başta olmak üzere Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerinin bazı illerinde şiddetli kuraklık yaşandığı rapor edilmektedir. Kuraklık yaşanan illerde başta kırmızı mercimek olmak üzere, buğday, arpa, nohut gibi ürünlerin zarar gördüğü bildirilmişdir (Anonim 2009b).

Şekil 2.4 2007-2008 yılları ilkbahar ve yaz mevsimi ortalama sıcaklıklarının anomalileri

Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin 2008 yılı raporunda bildirdiğine göre, son yıllarda kuraklık nedeniyle oluşan kayıp yaklaşık 5 milyar TL ya da 4 milyar Amerikan dolarıdır. 5 milyar TL’lik toplam zararın % 41.7’si İç Anadolu Bölgesi illerini kapsayan birinci, sekizinci ve dokuzuncu tarım bölgelerinde, % 27.7’si Ege Bölgesi’nde, % 15’i Marmara Bölgesi’nde, % 14.3’ü Akdeniz Bölgesi’nde gerçekleşmiştir (Çizelge 2.4)

(Anonim 2008a).

Çizelge 2.4 Türkiye’nin Tarımsal Üretim Zararı (TL)

Bölgeler Zarar Miktarı (TL)

1. Bölge Toplam (Orta kuzey) 882.863.509

2. Bölge Toplam (Ege) 1.407.884.484

3. Bölge Toplam (Marmara) 760.713.300

4. Bölge Toplam (Akdeniz) 727.034.721

5. Bölge Toplam (Kuzeydoğu) 0

6. Bölge Toplam (Güneydoğu Anadolu) 0

7. Bölge Toplam (Karadeniz) 65.967.268

8. Bölge Toplam (Ortadoğu) 270.602.301

9. Bölge Toplam (Orta güney) 963.140.034

Türkiye Toplamı 5.078.205.617

Çizelge 2.5 2007 Yılı Tarım Ürünleri Kuraklık Zararı (TL)

Ürünler Üretim Miktarı (Ton)

Üretim Kaybı

(Ton)

Türkiye Geneli Zarar Oranı (%)

Buğday 20.010.000 3.992.240 20.0

Arpa 9.551.000 1.922.633 20.1

Patates 4.397.305 1.023.207 23.3

Elma 2.002.033 466.568 23.3

Fiğ 175.522 25.460 14.5

Y.Mercimek 42.326 1.941 4.6

Nohut 551.746 97.010 17.6

Ç.K.Üzüm 281.233 56.247 20.0

Domates 9.854.877 2.502.196 25.4

K.İncir 188.598 72.994 38.7

Pamuk 2.550.000 182.959 7.2

Karpuz 3.805.306 900.194 23.7

Kavun 1.765.605 39.044 2.2

Ayçiçeği 1.118.000 185.122 16.6

Mısır 3.811.000 303.662 8.0

Tütün 98.168 27.209 27.7

Zeytinyağı 242.200 35.219 14.5

Narenciye 3.102.414 516.765 16.7

Korunga 420.000 11.293 2.7

Ülke genelinde tarla ürünlerinden yem bitkilerine, meyve ve sebze dahil olmak üzere tüm ürünlerde çeşitli zararlar meydana geldiği görülmüştür. Kuru tarım alanlarında

gerçekleştirilen tarla ürünlerinde tane oluşumu yetersiz kalmış, verim azalmaları ciddi boyutlara ulaşmıştır. Ürün bazında inceleme yapıldığında ise Türkiye’de üretim kaybı buğdayda % 20, karpuzda % 24, çekirdeksiz kuru üzümde % 20, domateste % 25, nohutta

% 18, ayçiçeğinde % 17 olduğu belirlenmiştir (Çizelge 2.5) (Anonim 2008a).